Beden dışı deneyimler diye adlandırılan bir fenomen var. İnsanlar ölüme çok yaklaştıklarını, ruhlarının vücutlarından ayrıldığını ya da "astral" seyahatler yaptıklarını söylüyorlar.

Yıllar yılı metafizikçilerin konusu oldu bu olay. Bu tür şeylere inananlar her yerde yazdılar konuştular bunu, inanmayanlar ise bıyık altından güldüler. Tâ ki bilim insanları bu olaya el atıp incelemeye karar verene kadar.

Bu konuda araştırma yapan en bilinen isimlerden biri Olaf Blanke adlı İsviçreli bir nörolog. Esasen Blanke'nin amacı beden dışı deneyimleri araştırmak değildi tabii ki. Epilepsi gibi beynin elektriksel düzeninin bozulmasına neden olan hastalıkların, bu tür iddiaları da beraberinde getirdiğini gördüğünde araştırmaya başladı. Blanke beynin temporal lob ve pariyetal lobunun birleştiği noktanın sağ tarafını elektrolarla uyardı. Denekler bu uyarımlar esnasında vücutlarının tamamını algılamaya devam ettiler ama ilginç bir şekilde sanki vücutlarının dışından bir yerlerden algılıyorlarmış gibi hissediyorlardı.

Sağ temporal-periyatal birleşim bölgesinin insanların görsel-mekansal algılama üzerindeki etkileri zaten biliniyordu. Yapılan deneyler bunu kesin bir şekilde kanıtladığı gibi beden dışı deneyimlerin neden kaynakladığı sorusuna da bir cevap oluşturdu.

Aynı deneyler elektrotlar yerine manyetik uyarımlarla yapıldığında da benzer sonuçlara ulaşıldı ki artık beynimizin bu bölgesinin bu tür iddialara sebep veren algılamaların kaynağı olduğu kesinleşti.

Zaten bu iddiaları gündeme getiren kişiler bizleri kandırmaya falan çalışmıyorlardı. Gerçekten de vücutlarının "dışına çıktıklarını hissediyorlardı". Zaten bu kişilerde bu hisleri travmatik bir olay sonucunda, kaza ya da epilepsi nöbeti gibi, yaşıyorlardı. Bilmedikleri şey bu olayın beyinlerinin kendilerine oynadığı bir oyun olduğu idi.

Sonuç olarak bilim paranormal ya da metafizik denilen alana el atınca işin gerçeği de ortaya çıktı.

Benim bakış açıma göre tek başına bu kavramın bilimsel açıklamasının yapılması bile önemli sonuçları gösteriyor bizlere. Her şeyden önce paranormal denilen olayların, bilimsel ya da "normal" açıklamalarının bulunduğunu görüyoruz. İkincisi ise paranormal diye burun kıvrılan kavramların aslında bilimsel açıdan incelenmeye değer konular olduklarını..

Yani artık bu konuları birer modern din haline getirip inananlar ve inanmayanlar ikilemine boş vermeliyiz. Çok inanılmaz gelen olayların bile anlaşılabilir açıklamaları olması muhtemeldir. Bu açıklamaların bizlerin insanı, evreni ve gerçekliği daha iyi anlamasına yardımcı olacağı ise açık.