Dünyada sualtında kalmış yüzlerce şehir halen merak konusu. Bu şehirler insanın tarih öncesi geçmişine dair birçok şeyi gün yüzüne çıkarıyor. Dünyanın her yerinde su altında kalmış yüzlerce şehir var. Bu şehirler insanın tarih öncesi geçmişine dair birçok şeyi gün yüzüne çıkarıyor. İşte bu şehirlerden bazıları:

Santiago Tapınağı – Meksika
18. yüzyılda Chiapas bölgesindeki veba salgını nedeniyle terk edilen Santiago Tapınağı normalde 30 metre suyun altındadır. 1966’da bir su rezervuarının inşası nedeniyle bölgeyi su kaplamıştı.

Fakat kuraklık dönemlerinde tapınak hayalet gibi çıkar ortaya. Nottingham Üniversitesi’nden sualtı arkeologu Doçent Dr Jon Henderson dünyanın her tarafında su altında kalmış yüzlerce şehir olduğunu söylüyor. “Bu kalıntıların tarih öncesi insane dair neler anlattığını yeni yeni keşfediyoruz” diyor.

Yonaguni Anıtı – Japonya
Dünyanın en gizemli sualtı anıtlarından biri de Ryukyu takım adalarında bulunan Yonaguni Anıtı. 1980’lerde bir sualtı dalgıcı tek parça kayadan yapılma bu basamaklı ve sütunlu piramiti keşfetmiş, daha sonraki yıllarda bu anıtın etrafında başka kalıntılar da bulunmuştu.

Bazıları bunun çeşitli söylencelere konu olan Pasifik medeniyeti Mu’ya ait olduğuna ve binlerce yıl önce büyük bir tsunamide suların derinliklerine gömüldüğüne inanıyor. Okinawa’da bazı sualtı kulüpleri bölgeye dalgıç gezileri düzenliyor.



Göller Bölgesi’nde köy – İngiltere
2014’te İngiltere’nin kuzeyindeki Cumbria bölgesi sakinleri Haweswater Rezervuarı’nda sular biraz çekildiğinde bazı köy evlerinin ortaya çıktığını gördü. Bölgenin en güzel köylerinden biri olan Mardale Green 1930’larda komşu büyük kent Manchester’a su sağlamak için rezervuar yapıldığında sulara gömülmüştü.



Pavlopetri – Yunanistan
Yunaninstan’ın güneyindeki Peloponez bölgesinde dünyanın en eski batık kenti yatıyor. 2000 yıl ayakta kalan kentin M.Ö. 1000 yıllarında sulara gömüldüğü tahmin ediliyor.

BBC’nin bu kentle ilgili 2011’de yaptığı belgeselde dijital haritalama yöntemiyle kalıntıların eski hali kurgulandı. Belgeselde, 30 bin ila 5 bin yıl öncesinde deniz seviyesinin bugünkünden çok daha düşük olduğu, insanların dünyanın birçok yerinde deniz kıyısına kurdukları birçok yerleşim alanının sular altında kaldığı ifade ediliyor.

Bu Bronz Çağ liman kentinin en önemli özelliği ise tasarımı. Su altında kalmış diğer yapılara kıyasla Pavlopetri düzenli yolları, avlu içindeki iki katlı evleri ve gelişkin su kanalları ile Pavlopetri insan yapımı olduğuna şüphe bırakmayacak kadar planlı.

Norfolk Sea Henge – İngiltere
Burası batık bir yerleşim alanından ziyade antik toplumların ölülerine ne tür anıtlar yaptığını gösteren ilginç bir örnek. İngiltere’deki ünlü Stonehenge anıtından dolayı bu isimle anılan ve Bir tür mezar anıtı olduğu sanılan ve başaşağı duran bir ağaç kütüğü ile etrafındaki kereste direklerden oluşan anıtın M.Ö. 2049’a kadar dayandığı sanılıyor. İngiltere’nin en hızlı erozyona uğrayan kıyılarında yer alan anıt 1990’larda su yüzüne çıkmıştı.



Shore Temple (Sahil Tapınağı) – Hindistan
Hindistan’ın ünlü Sahil Tapınağı 8. yüzyıldan bu yana Tamil Nadu eyaleti kıyılarında ayakta duruyor. UNESCO’nun 1984’te Dünya Kültür Mirası listesine aldığı bu tapınak 2004’teki tsunamiden de yıkılmadan çıktı.

Fakat yerel efsaneye göre bir zamanlar buralarda altı tapınak daha varmış. Öyle güzellermiş ki kıskanç tanrılar sulara gömmüş onları. 2004’teki tsunamide bu efsane doğrulanmış sanki. Granit bir aslan heykeli çıkmış su yüzüne. Yapılan incelemeler sonucu, burada bir zamanlar büyük bir tapınak külliyesi bulunduğu ve başka bir tsunamide sular altında kaldığı sanılıyor.



Kleopatra’nın sarayı – Mısır
1990’larda Fransız ve Mısırlılardan oluşan bir arkeoloji ekibi, ünlü Mısır kraliçesi Kleopatra’ya ait olduğu sanılan ve 1600 yıldır İskenderiye kıyılarından kaybolan bir saray keşfettiler. İskenderiye’nin eski fenerinin de batmasına yol açan deprem sonucu sulara gömüldüğü sanılan sarayda binlerce sfenks, heykel, para ve muska bulundu.

Bu arkeolojik alanı ziyarete açarak dünyanın ilk su altı müzesinin oluşturulması planlanıyor. Bazı kalıntılar müzelere sevk edilirken su altında da keşif ziyaretleri düzenleniyor.



Fuksian Gölü – Çin
Çin’in Yunnan Eyaleti’ndeki Fuksian Gölü’nün derinliklerinde bir hayalet şehir yattığına dair söylenceler çok eskilere dayanıyordu. Dalgasız günlerde bölge sakinleri göl yüzeyinde bazı kalıntılar gördüklerini söylüyordu. 2001’de sualtı arkeoloji ekibi gölün dibinde çeşitli bina kalıntılarına rastladı. 6,5 km karelik bir alana yayılan kalıntıların 2000 yıl kadar önce esrarlı bir şekilde sulara gömülen Dian Krallığı’na ait olduğu sanılıyor.

Batık korsan kenti – Jamaika
Yeni Dünya’nın en önemli ticari liman kentlerinden olan Port Royal, köle ve şeker ticareti nedeniyle zenginleşmişti. Ama aynı zamanda sefahat, ayyaşlık ve hovardalık da gelişmiş, kent “dünyanın en kötü kenti” olarak anılmaya başlamıştı. 1692’de yaşanan büyük deprem ve tsunaminin şehrin günahları yüzünden bir cezalandırma olduğuna inanılıyor. Bu yüzden 2000 kişi ölmüş, yarımadanın büyük bölümü sular altında kalmıştı.



Eidum – Almanya
Almanya’nın kuzey batı sınırında Kuzey Frizya Adaları’nda bazı adacıklar Kuzey Denizi’ndeki gelgitler nedeniyle sürekli erozyona uğruyor. Bugün Alman ve Avrupalı turistleri çeken adacıklar eskiden çok daha büyüktü. Batı kıyılarının birkaç yüz metre açıklarında Eidum kenti kalıntıları yer alıyor. Burası 1436’da Kuzey Denizi’nde yaşanan bir fırtınada tamamen sulara gömülmüş. Eidumluların biraz daha yükseklere çıkarak kurduğu bugünkü Westerland turistlerin önemli bir uğrak yeri.