En çok da gecenin karanlığında çalıyor kapını.
Hiçbir zaman elde edemeyeceğin değerler aklına geldikçe varlığını sorguluyorsun. Haykırırcasına susuyorsun. Susuyorsun ya nereye kadar sürecek bilmiyorsun. Yıkılmayı bekleyen duvarları sağlamlaştırmayı düşünüyorsun. Tüm inançlar seni hapsetmekten öteye gitmiyor. Lanetlendiğin güne lanet oluyorsun.
En çok da gecenin karanlığında çalıyor kapını.
O tanıdık tavırları ile karşılıyor seni boş gözlerle. Bedenin, kontrolünü kaybediyor. Yanan ateşe uçan böcekler gibi çekiliyorsun ona doğru. Yaklaştıkça yanıyor, yandıkça benliğini ortaya çıkarmış hissediyorsun. Derinlere indikçe, sonsuz bir suçluluk duygusu sarıyor damarlarını. Adrenalin vücudunda dolaşırken biliyorsun, bir gün son olacak. Umursamıyorsun.
En çok da gecenin karanlığında çalıyor kapını.
Yıldızların kaybolduğu bir gecede arıyorsun yolunu. Kocaman, toplu mezarlar arasında kaybediyorsun benliğini. Parmaklarının arasından kayan en değerli şeyi, bir hiç uğruna harcadığını düşünüyorsun. Yüz yüze geldikçe kaçırıyorsun gözlerini. Hayır. Hayır. HAYIR!
En çok da gecenin karanlığında çalıyor kapını.
Lanet olsun, biliyor zayıflığını.