Bu sana son yazım.*
12 tane mevsim boyunca seninleyken sana hakketmediğin yaraları açtığım için ilk özür dilerim. Yanındakiyle mutlu seneler geçir, kimseye seni acıtmasına izin verme.
Kışın ayakların burnun üşümesin, bol bol vitaminli yemekler ye. Meyve tüket. Gerçi sen yiyordun, ben yemezdim. Kendine bir eldiven al. Ellerin çok üşür. Kalın giyin. İlkbaharda alerjiye dikkat et. Seninde alerjin var. Hava güzel diye ince giyinip çıkma, bu hatayı çok yapardın. Sonra esiyor, çok üşürsün. Bisikleti düzeltince bol bol bin. Bu tarafa gel mesela, bura güzelmiş. Okula git, oku ki mezun ol. Yaz, cihangir parkına git mesela. Icetea Seftali iç. Sen sevmezsin zararlı dersin ama bir tane iç. Temmuz akşamı hatırla, ilk tanıştığımız günü mesela. Bir de yaz olunca tatile git. Gidemediğin yerleri gez. Yurtdışına git mesela. Kamp yapmak istiyordun, mutlaka yap. Benimle yapmak istediğin ama yapmadığım, her şeyi yap. Ama kamp yaparken dikkat et, çok dikkatsizsin ila bir şey olur sana. Sonbahar gelince biraz da beni özle. Yapraklar düşerken, yanında kimse yokken beni 20 saniyecik özle. Bir de Doğum gününü kutla. Yeşil çantayı da kaybetme.

Seneler sonra istersen beni ara ve hiçbir şey demeden bana zorla sebze yemeği yedir. O sefer seve seve yiyeceğim sana söz. O zaman sana mutlu hayatlar! Görüşürüz. Belki de görüşmeyiz.

Biraz çabuk oldu ama suratın yavaş yavaş beynimden buharlaşıyor. Tam kaybolmadan önce son yazımı paylaşayım dedim. Tumblr'imi okumuyorsun, bunu da okumayacaksın. Ondan yazdım zaten. Hadi öptüm. Elveda güzelim.