Marshall planı nedir, Marshall planı'nda hangi ülkeler var, Marshall planı içeriği, Marshall hakkında


Marshall Planı - Marshall Planı Nedir - Marshall Planı Hakkında

II. Dünya Savaşı’nın yarattığı büyük yıkımdan en çok etkilenen Avrupa Devletleri, iktisadi ve siyasi güçlerini büyük ölçüde kaybetmiş durumdaydılar. Britanya dahil olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde sosyalist akımların güç kazanması, ABD ekonomik politikasına ve stratejik hedeflerine ters düşüyordu. Özellikle Sovyetler Birliği ile gerilen ilişkiler ve birbirleri arasındaki felsefi açıdan su yüzüne çıkmış olan farklı dünya görüşleri ABD’yi Avrupa ülkeleri’ne “yardım” etmeye zorluyordu. Komünist Partilerin hızla Avrupa’da güçlenmesini engellemek için iş dünyasının destekçisi olan liberal partileri ve siyaset adamlarını desteklemek üzere mali ve iktisadi yardım yapılmasını öngören planı hazırlandı. 1947 Haziran’ında Harward Üniversitesi’nde konuşma yapan ABD Dışişleri Bakanı George Marshall bu planı ilk kez burada açıkladı. ABD zaten savaş ekonomisinin yarattığı endüstriyel potansiyeliyle, Avrupa’daki müttefiklerini destekleyebilecek düzeydeydi. ABD’ye göre komünizmi Batı Avrupa’dan yalıtmak için, komünistlerin fakirliği bir avantaj olarak ellerinde tutması engellenmeliydi. Avrupa iktisadi açıdan güçlenmeliydi ve endüstri yeniden işlemeliydi. Bu nedenle Avrupa ülkelerine mali yardım planı olarak bilinen Marshall Planı devreye girdi. Komünizmin batıda ilerlemesini ancak batıda güçlü bir Avrupa durdurabilirdi.

Ayrıca ABD’nin sahip olduğu sanayii büyük bir mal fazlasına sahipti. Bu malların Avrupa pazarında tüketilmesi için, Avrupa ekonomisinin gelişmesi gerekiyordu. Ancak Avrupa’nın bu malları satın alabilecek parası bile yoktu. Bu mali yardım sayesinde ABD malları, Avrupa’da tüketilmeye başlayacaktı. Yani Avrupa’ya verilen mali yardım yine ABD ekonomisine geri dönecekti. Bir taşla, birden fazla kuş vurmanın en açık örneğini Marshall Planı sergiliyordu.


Çekoslovakya’nın 1948 şubatı’nda Sosyalist İktidar tarafından yönetilmesi ile ABD bu Planı hızla yürürlüğe soktu. 2 ay gibi kısa bir süre içinde mali yardımların kapsamı da belirlendi. Bu plan aslında doğu Avrupa ülkelerini de kapsıyordu ancak, sosyalist iktidarlar bu yardımların “uyuşturucu” ve “komünizme karşı bir manevra” olarak gördüklerinden bu plana karşı tavır almışlardı.

Marshall Planı çerçevesinde toplam 13 milyar dolarlık bir bütçe öngörülmüştü. Bu 13 milyar dolarlık bütçe, o yılların koşullarında günümüzün 150 milyar dolarına denk gelmekteydi ve bu bütçenin aslan payı Britanya (yaklaşık 3,5 milyar dolar) ve Fransa (yaklaşık 2,5 milyar dolar) için ayrılmıştı.
Bu yardım programından Britanya ve Fransa’nın yanında Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksembourg, Avusturya, Danimarka, Norveç, Yunanistan, İsveç, İsviçre, Türkiye, İrlanda, Portekiz ve İzlanda yararlanmıştı. ABD’de Dış Yardım Kanunu’nun çıkmasıyla 16 Avrupa ülkesi, 16 Nisan 1948'de Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı'nı kurdular.

Marshall Planı, sadece bir mali yardım planı olarak görülmemeli. Truman Doktrini’nin bir uzantısı olmasına rağmen diğer yandan 1944 yılında Birleşmiş Milletler bünyesinde düzenlenen Bretton Woods’taki uluslararası ticaret ve para politikaları toplantısından çıkan stratejinin de bir parçası olarak görülmelidir. Uluslararası ticaret sisteminde geçerli olacak ortak bir paranın ve bu paranın değeri altın fiyatına göre endekslenecekti. ABD, 13 milyar dolarlık, likit değeri yüksek bir değeri Avrupa’ya enjekte ederek, doları uluslararası para sisteminin aktörü haline getirmiştir. 1920’lerdeki ekonomik buhranın yeniden olmaması içinde ABD’deki fazla paranın, buradan çıkarılması gerekiyordu. IMF’nin finanse edemediği Avrupa pazarını, Marshall Planı bütçesi yeterince karşılamıştı ve Avrupa sanayileşmesini ve pazarını hızla yapılandırmaya başlamıştı.


Sonuç olarak; Planın ilk üç yılında Avrupa'daki sanayi üretimi savaş öncesine oranla % 25, tarımsal üretim ise % 14'lük bir artış gösterdi. Avrupa Ekonomisi, Marshall Planı’nın yardımıyla 1948 - 1952 yılları arasında %35 büyüme gösterdi. Avrupa’daki bu büyük iktisadi kalkınma, Avrupa içindeki politik gerilimleri zayıflatmış ve kapitalist çevreler açısından siyasi istikrar sağlanmıştır. Komünist partiler hem kendi hatalarından dolayı hem de yoğun ABD propagandası ve etkili stratejik programları nedeniyle siyasi etkilerini kaybetmişlerdi. Marshall Planı, sonradan daha da genişletilmiş ve gerekli dönemlerde mali yardımlar sürmüştür. 1951’deki Kore Savaşı’nın başlaması ve bu savaşın ABD bütçesini zorlamasından dolayı bu plan sona ermiştir. Marshall Planı’na karşı Sovyetler Birliği’de yandaş ülkeleri arasında ekonomik ilişkileri ve işbirliğini sıkılaştırmak için Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı'nın ismine atfen Molotof Planı adında ikili ticaret sistemi devreye sokuldu.