Polonya Cumhuriyeti, ya da kısaca Polonya, Kuzey Avrupa’da 49° -54° 50’ kuzey enlemleri ve 14° 08’ -24° 09’ doğu boylamları arasında yer alan ve Merkezi Doğu Avrupa’nın en geniş ve en kalabalık ülkesi olan bir ülke. Kuzeyinde Baltık Denizi ve Rusya, doğusunda Litvanya, Beyaz Rusya ve Ukrayna, güneyinde Çek Cumhuriyeti ve
Slovakya, batısında ise Almanya ile çevrelenmiştir.

Polonya'nın başkenti 1,7 milyon nüfuslu Varşova kentidir. Ülkenin resmi dili Polce (Lehçe) ve yönetim biçimi cumhuriyettir. Toplam nüfusu 38 milyon kişidir.

Tarihi

Polonya Devleti, 10. yüzyılın ortalarında ortaya çıkmış ve 963 yılı ülke tarihinin başlangıcı olmuştur. Polonya ve Vistula nehirleri arasında yaşamış olan Islav kabilelerinin kurmuş olduğu bir devlettir. O zamanki bu Islavlara“yayla insanları” manasına gelen “Polane” deniyordu. Zamanla bu isim Polonya haline dönüştü.

Polonya 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar geçen süre içinde Avrupa’da güçlü bir devlet halindeydi. “Üç parçalanmadan” ilki 1772 tarihine kadar olan çeşitli hanedanlıklar idaresindeydi. Bu tarihten îtibaren Polonya’nın çöküş dönemi başladı. 1772 tarihinde Prusya, Rusya ve Avusturya, ülke topraklarını aralarında paylaştılar. Bunu 1793 ve 1795 paylaşmaları takip etti. Polonya’nın elinde sadece doğu Prusya civarı kaldı. Birinci Dünya Harbinden sonra uzun mücadele ve sıkıntılardan sonra 1918 yılında Versay Antlaşmasıyla bağımsızlığı sağlandı.

1939 yılında aynı anda Hem Nazi Almanyasının ve hem de Rusya’nın işgaline uğradı. Savaş boyunca altı milyon Polonyalı öldürüldü. Daha sonra Alman orduları müttefiklere teslim oldu. İşgal sırasında kurulan sürgündeki Polonya hükümeti işbaşına geldi. 1947 yılında yapılan seçimlerde komünistler hükümeti kurdular ve ülkeyi Rusya’nın peyki durumuna soktular. İkinci Dünya Harbinin bu zor günlerinden sonra Polonya, Rusya’ya verilen 178.842 km2lik bölgeye karşı 1945’te Alman topraklarından 102.400 km2lik bir bölgeyi aldı. Oder-Neisse hattının doğusunda kalan bu bölge Silezya, Pomerania, Batı Prusya ve Doğu Prusya’yı da içine almaktaydı.

Polonya idaresine komünistlerin gelmesiyle, büyük mülkiyetler kaldırıldı, endüstriler millîleştirildi, okullardaki eğitim sistemleri komünistleştirildi. Üretim azaldı. Bütün bunların netîcesinde 1956 yılında Poznan’da isyan çıktı.

1970 yılında yeni ağır vergiler ve aşırı fiyat yükselmeleri yeni isyanlara yolaçtı. 1980 yılında olaylar daha şiddetlendi. Lenin tersanelerinde gelişen “İşçi Grevleri” sonunda, işçinin yanında olduğunu söyleyen komünist idare “21 imtiyazı” vermek mecburiyetinde kaldı. Gdansk adıyla bilinen bu grevler sonunda, bağımsız işçi sendikaları kurma hakkı elde edildi.

Olayların gidişinden ürken Rusya’nın tehditleri ülkede sıkıyönetim îlanına sebep oldu. İşçi ayaklanmalarını organize eden Dayanışma Sendikası liderleri tutuklandı. 1982 yılında ABD baskısı neticesi sıkıyönetim kaldırıldı. 1983 yılında yine Gdansk’ta Lenin Tersanelerinde hükümet aleyhtarı gösteriler yapıldı. 1 Mayıs’ta Polonya İşçileri, İşçi hükümetinden haklarını talep etmek üzere “İşçi Bayramını” grevlerle kutladılar. Askerî idare işçilere bazı haklar verdi. 1985 seçimlerinden sonra başa geçen Jaruzelski, Batıyla ilişkilerini geliştirmeye çalıştı. DayanışmaSendikasına karşı takip edilen sert politika 1986’da yumuşamaya başladı. Artan ekonomik problemler 1988’de büyük bir grev dalgasına sebep oldu. 1989 Haziranında yapılan seçimlerde, o tarihe kadar iktidarda olan Birleşik İşçi Partisi ağır hezimete uğradı. Dayanışma Sendikasının teklifi üzerine Tadeusa Mazowiecki başkanlığında bir koalisyon hükümeti kuruldu. 1990’daki devlet başkanlığı seçimlerini Lech Walesa kazandı.

Fiziki Yapı
Polonya yaklaşık 312.667 km2 lik yüzölçüme sahiptir. Baltık kıyıları yaklaşık olarak 525 km uzunluğundadır.

Polonya, bir ova görünümündedir. Güney sınırlarını teşkil eden Karpat Dağları haricinde ülke toprakları deniz seviyesinden yaklaşık 300 m kadar yüksektedir. Ülke esas olarak, güneyde Çek Cumhûriyeti sınırını teşkil eden dağlardan doğan ve Baltık Denizine dökülen Odra ve Vistula nehirlerinin vadilerini ihtiva etmektedir. Güney sınırındaki dağlar iki ayrı sistem halindedir. Güneybatıda Karkonsze Dağları ve güneyde Karpat Dağları yer alır. Bunlar bir seri paralel dağ silsilelerinden meydana gelmiş olup, en yüksek noktası 2503 m yüksekliğindeki Rysy Tepesi olan Tatra Dağlarında birleşirler. İki dağ sistemini, Polonya’nın güneye açılmasına izin veren Moravya Kapısı ayırır. Moravya Kapısı, bugün için dahi önemli bir kara ve demiryolu çıkışı ve bir ticarî ulaştırma kanalı olarak, tarihteki “geçiş yolu” rolünü muhafaza eden bir geçittir.

Vistula veOder’den başka diğer iki önemli nehir Bug ve Neisse’dir. Ülkede küçüklü büyüklü birçok göl vardır. Özellikle kuzeydoğuda göllerin sayısı oldukça fazladır. BunlardanSniardwy, Mamry ve Niegocin en büyükleridir.

İklim
Polonya’da yaz ayları sıcak, kış ayları soğuk ve uzun sürer. Yaz mevsimi için Haziran ayı sıcaklık ortalaması 18°C ila 20°C arasındayken, kış mevsimi için Ocak ortalaması ise -5°C ila -2°C arasındadır. Kuzey ve doğuda kış ayları oldukça sert geçer. Ülkenin çoğu bölgesinde yağan kar, uzun süre erimez ve öylece kalır. Yaz aylarında, çok sık sağnak yağışlar olur. Ova görünümündeki bölgeler, ortalama olarak 480 ila 650 mm arasında değişen bir yağış ortalamasına sahiptir. Fakat daha yüksek bölgelerde, mesela Baltık kıyılarında bu rakam daha yüksektir. Oldukça yüksek olan dağlık bölgelerde ise yıllık yağış miktarı 1020 mm’ye kadar ulaşır.

Tabii Kaynakları
Polonya topraklarının beşte birinden fazlası ormanlık arazidir. Geniş yapraklı ağaçlar çoğunluğu teşkil etmek üzere, kozalaklı ağaçlarla birlikte, kuzeydoğu bölgesi ormanlarla kaplıdır. Ormanların karakteri oldukça yavaş değişmekte olup, bugün mevcut ağaçlar yumuşak tahtalıdır.

Toprakların kalitesi farklı olup, çeşitli cinslerdedir. Dağlık bölgelerde daha ziyade ince ve taşlı toprak bulunur. Güney Polonya’daki lös tipi topraklarla, ülkenin ortasında geniş bir alanda mevcut, içinde organik maddeler olan kum ve kil karışımının meydana getirdiği topraklar en verimli olanlarıdır.

Polonya ormanlarında ve millî parklarında çoğunlukla kırmızı geyik, ayı, kurt, kartal, dağ keçisi, siyah leylek ve dev geyik yetişir. Ayrıca bazı bölgelerde sırtlan ve arslana da rastlanmaktadır.

Polonya’nın yer altı kaynakları oldukça zengindir. En önemli madeni kömürdür. Orta Polonya’da linyit rezervleri mevcuttur. Güney bölgelerde petrol ve tabiî gaz yatakları vardır. Yukarı Silesia’da çinko ve kurşun, Aşağı Silesia’da bakır çıkarılmaktadır. Demir cevheri rezervleri az miktarda bulunur. Mevcut kıymetli sülfür yatakları önemli bir gelir kaynağıdır. Ayrıca bir miktar gümüş, kadmiyum ve tuz da çıkarılır.

Nüfus ve Sosyal Hayat
Polonyalılar Islav ırkındandır. Nüfûsun en eski kaynağını 10. yüzyılda “Polane” adı verilen Islav kabileleri meydana getirir. Yaklaşık olarak 37.875.000 nüfûsa sahip bir ülkedir. Nüfûsun % 98’ini Polonyalılar meydana getirir. Geri kalan küçük bir bölümünü ise Almanlar, Ukraynalılar ve Byelorussianalılar teşkil eder. Polonyalıların % 65’e yakını genç olup, 15 ila 60 yaş grubu arasındadır. Nüfus yoğunluğu 121 olup, yıllık nüfus artışı % 1’dir.

Bugünkü Polonya lisanı, Islav kabilelerinden teşkil etmiş Polanelerin dilinden kaynaklanmaktadır. Buna mukabil, Pomerania’nın doğusunda ve Polonya Karpatlarının bazı bölgelerinde diğer Islav kabilelerinin bir miktar farklı yönleri bulunan lehçeleri de konuşulmaktadır.

Polonya halkının büyük bir bölümü katoliktir. Hıristiyan aleminin bugünkü lideri olan Papa John Paul II, Polonyalıdır.

Polonya’da eğitim ve öğretim imkanları oldukça geniştir. Halkın okuma yazma oranı % 98’dir. Önceleri katolik inancına göre hazırlanmış öğretim müfredatı, komünistlerin iş başına gelmesiyle daha kötü bir duruma sokulmuş, dersler tamamen dinden uzaklaştırılmış ve komünist ideolojisiyle öğrencilerin beyinleri zehirlenmeye çalışılmıştır. Marxsist-Leninist felsefe içinde boğulmuş düşünce ve prensipler, her seviyede zorla öğretilmekteydi. 1986’dan sonra bu zorlama yavaş yavaş kalkmıştır. Mevcut üniversiteler içinde Krakow’da Jagerellonion Üniversitesi, Lublin Katolik Üniversitesi ve Varşova Üniversitesi en önemlileridir.

Polonya’nın başşehri


Varşova’dır. Diğer önemli şehirleri ise; Kodz, Krakow ve Gdansk’tır.

Kültür ve Sanat
Adam Mickiewicz, Jan Kochanowski, Witold Gombrowicz, Stanisław Lem, Bruno Schulz, Stanisław Ignacy Witkiewicz, Jan Polkowski, Adam Zagajewski, Julian Kornhauser, Ewa Lipska ve Rafal Wojaczek gibi tanınmış yazarları vardır. Ayrıca, Henryk Sienkiewicz,Władysław Reymont,Czesław Miłosz ve Wisława Szymborska Nobel ödülü alan edebiyatçılarıdır.

Polonya'nın en ünlü sanatçısı, on dokuzuncu yüzyılda yaşamış besteci ve piyanist Fredric Chopin dir.

Polonya'nın ünlü takı tasarımcıları Jacek Byczewski, Jan Suchodolski, Piotr Małysz, Krzysztof Ginko, Maryla Dubiel, Jan ve Alicja Wyganowski, Marcin Gronkowski, Jakub Zeligowski, Piotr Modliński ve digerleri modern gümüş takı tasarımında çağdaş sanatin dünyaca tanınmış sanatçılarıdır.

Polonya'da bulunan Galeria Sztuki w Legnicy Galeria Bielak Galeria Yes Galeria Milano Galeria Srebra Pod Przepiórczym Koszem ve diger galeriler bu modern sanatçıları takdim edip ve eserlerini satışa sunmaktadır.

Polonyadaki dünyaca tanınmış sinema yönetmenleri Roman Polanski ve Krzysztof Kieślowski'dir.


Siyasî Hayat
Polonya’da tek partili sisteme dayalı sosyalist rejim, 1988’de yerini çok partili sisteme bırakmıştır. Günümüzde de yürürlükte olan 1952 Anayasasına göre yasama yetkisi seym denilen tek meclisli parlamentoya aittir. Bu meclisin 460 üyesi beş yılda bir halk tarafından seçilir. Meclisin üyeleri arasından seçilen 17 kişilik Devlet Konseyi yasama ve bazı yürütme yetkilerine sahiptir. Asıl yürütme organı ise direkt meclise karşı sorumlu olan Bakanlar Konseyidir.

Yönetim şekli cumhuriyet. Cumhuriyetin ilan ediliş tarihi 11 Kasım 1918'dir. Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski, 23 Ekim 2005'te göreve gelmiştir. 10 Nisan 2010 da Polonya Devlet Başkanı Lech Kaczynski ve beraberindeki heyeti taşıyan Tu-154 tipi uçak aşırı sisli havada iniş yapmaya çalışırken düşmüs ve kurtulan olmamistir. Polonya Başbakanı Donald Tusk, Devlet Başkanı Lech Kaczynski'yi taşıyan uçağın Rusya'da düşmesinin, "Polonya'nın savaş sonrası tarihinin en trajik olayı olduğunu" söylemistir. Düşen uçaktaki Polonya heyetinde Kaczynkski ile eşi Maria'nın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Franciszek Gagor, Merkez Bankası Başkanı Slawir Skrzypek, Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrej Kremer, Polonya'nın sürgündeki son Devlet Başkanı Ryszard Kaczorowski, Ulusal Güvenlik Bölümü Başkanı Aleksander Szczyglo, Devlet Başkan Yardımcıları Pawel Wypch ile Mariusz Handzlik, Parlamento Başkan Yardımcısı Jerzego Szmajdzinski gibi üst düzey devlet görevlileri yer alıyordu.

1 Ocak 1999 tarihinde yapılan idari reformla, daha önce 49 idari bölgeye ayrılmış Polonya, bu sayıyı 16 idari bölgeye düşürmüştür. Bu iller Wroclaw, Bydgoszcz/Toruń, Łódź, Lublin, Gorzów Wielkopolski/Zielona Góra, Kraków, Varşova, Opole, Rzeszów, Białystok, Gdańsk, Katowice, Kielce, Olsztyn, Poznań ve Szczecin'dir.

Sözleri J. Wybicki tarafından yazılıp M. Oginski tarafından bestelenmiş olan "Dabrowski'nin Mazurkası", "Jeszcze Polska nie zginela" (Polonya Daha Ölmedi) marşı, Polonya'nın ulusal marşıdır. Ulusal simgesi Beyaz Kartal'dır. Ulusal rengi kırmızı ve beyazdır. Polonya'nın bir sloganı "Polonya Aile Cumhuriyeti"dir.


Ekonomi
Polonya ekonomisi,
İkinci Dünya Savaşı ve çeşitli istilalar yüzünden büyük sarsıntılar atlatmıştır. Daha sonra ABD ve diğer ülkelerden alınan yardımlarla biraz düzelmiştir.

Komünistler ülkeyi ele geçirince ekonomide devletleştirme ve kollektifleştirme başladı.
Komünist ülkeler arasında kurulan “Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi” (Comecon) ekonomik yönü ağırbasan bir askerî antlaşmadır. Polonya bunun bir üyesi olarak, ticaretini bu ülkelerle yapardı. Ülkede sosyalistler seçimleri kaybedince ve Sovyetler Birliği dağılınca başa geçen hükûmet ekonomik problemleri halletmek için Batıya açılma politikasını uygulamaktadır.

Polonya endüstrisi oldukça çeşitlidir; gemi yapımı, tekstil, kimya, orman ürünleri, metal sanayii, otomobil, uçak, makina, çimento, alüminyum ve petrol ürünleri başlıca endüstri dallarıdır. Son zamanlarda kereste ve kağıt endüstrileri de gelişmeye başlamıştır.

Madencilik ve maden sanayii oldukça gelişmiştir. Bunların en önemlileri kömür, çinko, kurşun ve bakırdır. Polonya, BatıAlmanya ve İngiltere’den sonra Avrupa’nın en büyük kömür üretici ülkesidir. Ayrıca sülfür üreten ülkeler arasında önde gelmektedir. Manganez, kalay, tuz, linyit, petrol, demir ve tabiî gaz diğer önemli yeraltı kaynaklarıdır.

Enerji bakımından oldukça gelişmiş bir ülkedir. Sovyet yardımıyla kurulmuş hidroelektrik santralleri mevcuttur. Kömüre dayalı demir ve çelik endüstrisi önemli bir gelir kaynağıdır. Wroclaw, Poznan, Bydgoszcz, Yukarı Silesia en önemli mekanik ve elektrik mühendisliği endüstri merkezleridir. Gdansk ve Scczedn’de ise tersaneler mevcuttur. Son zamanlarda gıda, alüminyum endüstrisi Macaristan boksiti ve yerli gıda, alüminyum ve sun’î gübre endüstrileri gelişmiş durumdadır. Alüminyum endüstrisi; Macaristan boksitine ve yerli kahverengi kömüre bağlıdır.

Tarım ürünleri bakımından daha çok patates, şekerpancarı, tütün, keten, çavdar, arpa, buğday ve yulaf önde gelir. Güneyde şekerpancarı ve mısır üretimi önemli bir gelir kaynağı durumundadır. Hayvancılıkta ise daha çok sığır ve koyun yetiştirilir. Ayrıca balıkçılık diğer önemli bir kaynaktır. Çalışan nüfûsun % 30’a yakın bir bölümü tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Polonya, para birimi olarak Zloty kullanır. Bir zloty 100 groszy’dir. Kişi başına düşen millî gelir 7200 doların üstündedir. Polonya dış ticaretinin yaklaşık üçte ikisi eski Comecon üyesi komünist blok ülkeleriyle olmaktadır. Bu ülkelerden en çok ticaret yapılanı Rusya’dır. İthalatın % 35 ve ihracatın % 26’sı bu ülkeyledir. Batılı ülkeler arasında en çok Almanya ile ticarî münasebetleri mevcuttur. Ayrıca İngiltere ve ABD, Polonya ile ticarî antlaşmaları bulunan liberal ülkelerdir. Özellikle son yıllarda buğday ve diğer tarım ürünlerinde ABD ile olan bağlılık artmıştır.

Polonya’nın ithalat ürünleri; tekstil hammaddesi, demir cevheri, makina ve teçhizat, tahıl ürünleri ve petroldür. Petrolün tamamı “Dostluk Boru Hattı” yoluyla Rusya’dan sağlanır.

Kömür, kimyevî maddeler, tekstil ürünleri, balık, giyim kuşam malzemeleri, kereste, linyit, çimento, et ve metal ürünleri başlıca ihracat kaynaklarıdır.

Ülkenin ulaştırma şebekesi özellikle İkinci Dünya Harbi esnasında işlemez hale getirilmiştir. Bugün ise düzenli yollara sahiptir. Demiryollarının toplam uzunluğu yaklaşık 25.848 km’dir. Bunun 3200 km’ye yakın bir bölümü elektriklidir. Nehir ve kanallar ulaşıma müsaittir. Odra Nehri üzerinde ticarî ulaştırma yapılmaktadır. Ülkenin ticaret yükünün ağırlığı demiryolları üzerinden olduğu için 363.116 km’ye ulaşan karayolları nisbeten daha az gelişmiştir.

Modern bir hava yolu sistemine sahiptir. Ayrıca deniz ulaşımı da iyi durumdadır. Başlıca limanları Gdansk, Gdynia ve Szczecin’dir.
Din
Polonya Avrupa'nın en dindar ülkesidir. Katolik olduğunu söyleyenler %90'a, düzenli olarak Kiliseye gittiğini beyan edenler %80'e ulaşmaktadır.
Dini inanci olanlar arasindan 4 grup secebiliriz.

Birinci- 15% polonyali cok dindar olup, her gun dini gorevlerini yerine getirip, buyuk bir inancla dua edenlerdir.

İkinci grup- 35-55% halk, bu insanlar allaha inaniyor ve dua ediyor ama her zaman kilisenin sesine kulak vermiyordur.

Üçüncü grup- 20-25% Allaha inanip, kiliseye cok ender gidenlerdir. Ornek olarak ayda bir gitmektedirler. Ayrica kiliseyi elestirirler.

Dördüncü grup 20-30% insanlar allaha inanip, dua etmiyen ve kiliseye gitmeyenlerdir.

Polonya Meclisi (Sejm) Başkan kürsüsünün arkasında Haç vardır. Anayasa'da ilgili her bölümde Katolikliğe atıf vardır. Bu anlamda, Katoliklik devletin resmi dini olarak kabul edilmektedir de denebilir. Kilise, devlet, siyaset ve toplum hayatında gerektiğinde kullandığı ciddi bir nüfuza sahiptir. Bazı Katolik papaz ve gruplar siyasete açıkça girmekte ve bugünkü koalisyon iktidarının en büyük ve en küçük partilerini desteklemektedir. Bugün Polonya'da hiçbir kişi veya resmi veya özel kurumun Katolikliği açıkça reddetmesi ya da eleştirmesi düşünülmemelidir. Kilise ile açıkça ters düşen bir partinin siyasi yaşamda yer sahibi olması neredeyse imkansızdır. Papa II. Jean Paul'e incitici eleştriler yönelten bir gazeteci Mahkeme tarafından mahkum edilmiştir. resmi kurumun Devlet ile Kilise ilişkisini 1989 yılı yasaları düzenlemektedir. Söz konusu yasalar, inanç özgürlüğünü garanti altına almakta, Roma Katolik Kilisesi'nin radyo ve televizyon programları yapmasına, ayrıca okul, hastane ve tarihi değeri olan binaları işletmesine izin vermektedir. Lublin Katolik Üniversitesi ve Varşova İlahiyat Akademisi dışında birçok üniversite ve eğitim kurumunda ilahiyat bölümleri vardır. 28 Temmuz 1993 tarihinde hükümet, Başpiskoposluk ile aralarındaki karşılıklı ilişkileri düzenleyen bir Konkordato imzalamış, söz konusu anlaşma üzerinde 5 yıl görüşmeler yapıldıktan sonra Parlamento tarafından yasallaştırılmıştır. Varşova Başpiskoposu, aynı zamanda Polonya Başpiskoposu'dur (ki 1981'den bu yana bu görevi Kardinal Józef Glemp yürütmektedir). Dini başkent Gniezno'dur ve bu kentin piskoposu doğrudan başpiskopos unvanı alır. 1978 yılı Ekim ayında, Krakov Piskoposu, kardinal Karol Wojtyła (Karol Voytıua),


II. Jean Paul (ikinci Jan Pol) adı ile Papa seçilmiştir. Wojtyła, 2005 yılında ölmüştür.

Polonya’da 5000 kadar Tatar, müslüman yaşıyordur.1989 senesinden itibaren yeni müslüman grupları gelmektedir. Polonyada bu bir sorun teskil etmiyordur. Fransanin okullarda turban yasagini uygulamasini Polonya’da yanlış uygulama diye yorumlanip, kabul edilmemistir. Polonya'da 1997 den itibaren Avrupa'da buna benzer esi olmayan tek Katolik ve Musluman birlik Konseyi vardir. Sympozjum ve gerektiginde yardim organize etmektedir.

Polonya - Türkiye İlişkileri
Polonya ve Türkiye'nin ikili ilişkilerinde önemli noktalar vardır. 1386-87 yılları Osmanlı Devleti'nin Polonya'yı karşısına çıkaran zamanlardır. 1386'da Litvanya prensi Wladyslaw Jagiello (Vladıslav Yagyelo), Lehistan kraliçesi Jadwiga (Yadviga) ile evlendi. Eskiden önemsiz sayılan Lehistan ve Litvanya devletleri, bu birleşmeyle Avrupa'nın en büyük ve en güçlü devletlerinden biri oldu. Boğdan Prensi Petro'nun 1387'de Lehistan kralının himayesine girişi, Osmanlı Devleti ile Lehistan-Litvanya Krallığı'nı komşu haline getirdi. Bunu izleyen yıl, I. Kosova Savaşı'na (1389'da) Sırp saflarında Polonya şövalyelerinin de katılışı, Türklerle ilk kesin karşılaşmaydı. Kosova Savaşı'ndan sonra iki devlet arasındaki ilişkinin uzun yıllar için kesilmesinin başka önemli nedenleri de vardı: Bir tarafta Lehistan kralı II. Wladyslaw Jagiello, Meryem Ana Haçlı Şövalyeleri'ne karşı 1410'a kadar sürecek bir savaşa girişmişti. Öbür tarafta ise Timur'un Anadolu'ya girişi ve 1402'deki Ankara Savaşı, Osmanlı Devleti'nin dikkatini içeride tutuyordu.

1414'te Macar Kralı Sigismund'un Leh kralına gönderdiği bir rica mektubu, Polonya-Litvanya Krallığı ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkilerin yeni bir dönemini başlattı. Söz konusu mektupta Sigismund, Osmanlılar karşısında Lehistan kralından yardım istiyordu. Jagiello askeri katkı yerine Sultan I. Mehmet Çelebi'ye Skarbek z Gory (Gura'lı Sıkarbek) ve Grzegorz Ormianin (Ermeni Gregor) adlarında iki sefir gönderdi. Bu ilk sefaret, Osmanlı Devleti ile Lehistan-Litvanya Krallığı arasındaki resmi ilişkilerin başlangıcı olarak düşünülebilir. O dönemde Macaristan'ı himaye altına almak, gerek Lehistan gerekse Osmanlı Devleti için önemli bir siyasi sorundu. 1439'da, bugün adı belli olmayan, ilk Osmanlı sefiri, o zamanki Lehistan Başkenti Krakov'a geldi. Gelişinin amacı, Macarlara karşı Lehistan ve Osmanlı Devleti'nin işbirliğini sağlamaktı. 1440'ta Leh Kralı III. Wladyslaw Warnenczyk'ın (Varnalı Vladislav) Macaristan kralı olarak seçilmesi, Leh-Osmanlı dostluk havasının değişmesine yol açmıştır. Genç kral, Polonya soylularının tavsiyeleriyle Osmanlı'ya karşı bir sefere hazırlandı ve 1444'te aslında Lehler arasında çok taraftar bulmayan ve resmi olarak da Lehistan tarafından desteklenmeyen bir Haçlı Seferi'ne başladı. Saflarında bazı Leh şövalyelerini de barındıran Macar ordusu, Varna Muharebesi'nde yenilgiye uğradı. 1455'te Boğdan Prensi Petru Aron, Osmanlıların hakimiyetini tanıyor ama bir yandan da Lehistan hakimiyetinde kalıyordu. 1504'e kadar süren bu ilginç siyasi durum, Lehler ile Osmanlılar arasında yeni anlaşmazlıklara yol açmıştı. 1476'da Lehistan Kralı Kazimierz Jagiellonczyk (Kazimir Yagyelonçık) Boğdan Prensi Stefan Çel Mare'ye destek vermek amacıyla Fatih Sultan Mehmet'e Marcin Wrocimowski (Martin Vrotsimovski) adında bir elçi gönderdi. 1476'da Osmanlı ve Tatar sefirleri, Macaristan'a karşı padişahın yeni bir önerisini Leh kralına ilettiler. Ancak ne Lehistanlı ne de Osmanlı sefirleri amaçlarına ulaştı. Kırım Tatarlarının Osmanlı korumasına alınması ve Fatih Sultan Mehmet'in ölümü, Lehistan-Osmanlı ilişkilerini etkilemiştir. II. Beyazıt'ın saltanatının ilk yıllarında Kili ve Akkirman'in zaptı Lehistan'da Osmanlılardan yana bir kaygı doğurdu. Kralın gönderdiği ordu, bu kaleleri geri alamadı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında iki ülke dostluk içinde yaşamışlar. 17. yüzyılda Kozak ve Tatarların, Polonya Krallığı'nın yaptığı saldırılar Kozakların da Kırım tarafına yaptığı saldırılar iki ülke arasını bozuyor.

1620'de Osmanlı Devleti ile İran arasındaki savaş biter bitmez, Osmanlı ordusu Lehistan'a doğru ilerledi. Çeçora olarak bilinen savaşta Leh ordusu büyük yenilgiye uğratılmıştır. Bir yıl sonra ise yeni bir savaş başladı: Hotin Savaşı. Bu savaşın galibi yoktu ve sonucunda yeni barış antlaşması hazırlandı. Sonraki yıllarda barışı koruyabilmek için diplomasiye ağırlık verildi, her iki ülke arasında elçilerin sürekli gidip geldiğini görüyoruz. Bu dönemde Lehistan, bazı iç sorunları nedeniyle ciddi bir mali krize girmiştir.


Alıntı