Pakistan, 1947´de İngiliz sömürgesindeki Hindistan’dan, yaşanan kanlı bir mücadele sonrası ayrılarak 14 Ağustos 1947’de kurulmuştur

Pakistan, (resmi adı Pakistan İslam Cumhuriyeti) Güney Asya'da bir ülkedir. Umman Denizi'ne 1046 km kıyısı vardır. Batısında Afganistan ve İran, kuzeyinde Çin, doğusunda Hindistan vardır. Nüfusunun büyüklüğü bakımından (yaklaşık 173 milyon) dünyada 6.'dır. Başkenti İslamabad, en büyük şehri Karaçi olan ülkenin yüzölçümü 803,940 km²'dir. (37.).

Pakistan, 1947'de İngiliz sömürgesindeki Hindistan’dan, yaşanan kanlı bir mücadele sonrası ayrılarak 14 Ağustos 1947’de kurulmuştur. Güney Asya’da (20° 46’ - 36° 55’) kuzey enlemleri ve (60° 52’-92°41’) doğu boylamları arasında yeralan, doğusunda Hindistan, batısında Afganistan ve İran, kuzeydoğusunda Çin ve güneyinde Umman Denizi ile komşu olan bir ülke. Daha sonrasında yine bir bölünme yaşayıp, batısı bugünkü Pakisatan doğusu da Bangladeş olmuştur.

Pakistan'da 4 eyalet vardır. Pencap, Sind, Kuzeybatı Cephesi ve Beluçistan. Federal başkent İslamabad'dır.

Coğrafya

Pakistan'ın dünya üzerindeki konumu Pakistan'ın kuzeydoğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, kuzeybatısında ve batısında Afganistan, doğusunda Hindistan ve güneybatısında iran yer almaktadır. Ülkenin yüzölçümü 796.095 kilometrekaredir. En yüksek noktası, 8,611 metre ile dünyanın ikinci en Yüksek zirvesi olan Himalayalar'daki K-2 Godwin Austen Zirvesi'dir.

Pakistan, Güney Asya, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinin kültürel, sosyal ve tarihi etkisi altında, değişik dil, mezhep ve etnik gruplara mensup 160 milyon civarında nüfusa sahiptir. Toplam nüfusun % 96,68'i Müslümandır. Müslüman nüfusun %20'sini Şiiler, geriye kalanını Sünniler oluşturmaktadır. Nüfusun % 3.32'sini ise Hıristiyan, Hindu, Sih ve Budistler oluşturmaktadır. Gayrimüslim azınlıklar içinde en büyük grubu %1.55 ile Hıristiyanlar teşkil etmektedir. Pencap Eyaleti'nde Pencabiler, Sind Eyaleti'nde Sindler, Kuzey Batı Sınır Eyaleti'nde Pathanlar, Belucistan Eyaleti'nde Beluciler ağırlıklı olarak yerel nüfusu oluşturmaktadır.

İsminin kökeni
"Pakistan" Urdu dilinde ve Fars dilinde "Pak ülke" anlamına gelmektedir. İlk olarak "PAKSTAN" sözcüğü Choudhary Rahmat Ali tarafından 1934 yılında telafuz edilmiştir ve İngiltere'nin eski Hindistan sömürgesinin 5 eski eyaletinin harflerinden türetilmiştir. Söz konusu eyaletler bugün Pakistan'ı meydana getirmektedir.

P- Pencap
A- Afganya (ülkenin Kuzeybatı bölgesi)
K- Keşmir
S- Sind
TAN - BelucisTAN => PAKSTAN => PAKİSTAN

Târihi
Pakistan Devleti, yirminci yüzyılda kurulmuş genç bir devlettir. Pakistan’ın 15 Ağustos 1947 yılından evvelki târihi Hindistan ile aynıdır.

“Pakistan” adı ilk olarak, İngiltere’de öğrenim gören Müslüman öğrenciler tarafından 1940 yılında ortaya kondu. Pakistan, Pencap, Afgan, Keşmir, Sind ve Belucistan isimlerinin başharflerinin yanyana gelmesinden meydana gelip, mânâ itibariyle “temiz ülke” demektir. Hindistanlıların, İngilizlerin egemenliğinden kurtulmaya çalıştıkları sırada, bölgedeki Müslümanlar birleşerek 1947 yılında bir dominyon kurdular. Bu dominyon, İngiliz Milletler Cemiyetine dâhil durumdaydı. Bu yıllarda Pakistan liderliğini M. Ali Cinnah yürütmekteydi.

Pakistan 1956 yılında cumhûriyet oldu. İki yıl sonra General M. Eyüb Han darbe yaparak idâreyi ele geçirdi. 1960 yılında ve 1965’te yeniden başkan seçildi. Bunun 1969 yılında istifa etmesi üzerine Doğu Pakistan’da ayaklanmalar başgösterdi. Daha sonra General Ağa M.Yahya Han idâreye el koydu. İdâreyi ele alır almaz ülkede sıkıyönetim îlân etti. 1970 seçimleri sonucunda Doğu Pakistan, Avamî Partisi büyük çoğunluk elde etti. Fakat seçimlerden bir yıl sonra Yahya Han, Millet Meclisini dağıttı. Bunun üzerine ülkede grevler ve isyanlar artmaya başladı. Bundan dolayı hükümet kuvvetleri Doğuya taarruzlar tertipledi. Fakat çok geçmeden Hindistan’dan kuvvet desteği alan doğulular, bağımsızlıklarını îlân ederek Bangladeş Devletini kurdular. Ayrıca çarpışmalar kesilmedi. Binlerce insan öldürüldü. 10 milyonu aşkın Doğulu Hindistan’a göç etti. Nihâyet Pakistan-Hindistan Harbi patlak verdi. Doğu Pakistan’daki, Pakistan birlikleri kuşatılınca, ateş-kes imzâlandı. Her iki taraf da birliklerini geri çekti. İki ülke arasındaki münâsebetler 1976 yılında yeniden normal hâle getirildi.


1971 yılına kadar Bangladeş, Pakistanın parçasıydı. Bu esnâda Pakistan başkanlığına, Pakistan Halk Partisi Başkanı Zülfikâr Ali Butto geldi. 1973 yılında yeni bir anayasa kabul edildi. Pakistan, bundan böyle “Federal İslâm Cumhûriyeti” adını aldı. Butto, aynı yıl Başbakan oldu.

1977 yılının Haziran ayında, General Ziya-ül Hak, askerî bir ihtilâlle idâreye el koydu. Butto başbakanlıktan alındı. Evvelce, Butto’nun siyâsî muhâlifi öldürüldüğünden, ihtilâl sonrası Butto, bu suçtan mesul tutuldu. 1974 yılında işlenmiş bulunan bu cinâyet sebebiyle, Butto 1979 yılında îdâm edildi. Bunun üzerine Pakistan-ABD münâsebetleri gerginleşti. Bu hadiselerden sonra halk Amerikan üslerine ve görevlilerine tepki gösterdi. 1981 yılında Sovyet Rusya’nın Afganistan’ı işgâli üzerine,
ABD Pakistan ile anlaşmak mecburiyetinde kaldı. İki ülke arasında altı yıllık askerî ve ekonomik yardım programı hazırlanarak imzâlandı. Afganistan işgâli iki milyon civârında Afganlının, Pakistan’a göç etmesine sebep oldu. 1988 Ağustosu’nda esrârengiz bir uçak kazâsında devlet Başkanı General Muhammed Ziyâ-ül-Hak’ın ölmesi üzerine yerine Gulam İshak Han geçti. Yapılan seçimleri sol eğilimli Pakistan Halk Partisi kazandı ve Müslüman bir devletin ilk kadın başbakanı olarak Benazir Butto hükûmeti kurdu. Bâzı yolsuzluklar ve iç asâyişin sağlanmaması üzerine Devlet başkanı Gulam İshak Han 1990’da Benazir Butto’yu görevden alarak yerine Nevaz Şerif’i başbakanlığa atadı. 1993’te yapılan seçimleri kazanan Benâzir Butto tekrar başbakanlığa getirildi.

Ülkede 1999 yılında gerçekleşen askeri darbe ile Pervez Müşerref tüm yetkileri kendisinde toplamıştır. 2008 Ocakta genel seçimlere gidilmesi kararı alınmıştır. Sürgünde bulunan eski başbakan Benazir Butto 2007 Ekimde ülkesine dönmüş ve döndüğünde düzenlenen saldırıdan yara almadan kurtulurken 140 civarında kişi ölmüştür. Bundan sonra karışıklıklar devam ederken olağanüstü hal ilan edilmiş ancak 1 ay sonra kaldırılmıştır. Bu süreçte sürgünde bulunan muhaleefet lideri Navaz Şerif'te ülkesine dönmüştür. Aralık 2007 Pakistan için çok kötü bir dönem olmuş ve Benazir Butto öldürülmüştür. Butto'nun ölümünden sonra yaşanan şiddet olaylarında onlarca kişi ölmüş, milyonlarca dolarlık maddi hasar meydana gelmiştir. Bunun üzerine seçimler Şubat 2008'e ertelenmiştir. Şiddet olayları giderek azalmaya başlarken Afganistan sınırındaki El Kaide yanlısı aşiretlerle sorun devam ediyordu. Ertelenen seçimler 18 Şubat 2008'de yapılmış ve devlet başkanı Müşerref'in partisi yenilgiye uğrarken Buttoların partisi birinci, Navaz Şerif'in partisi ise ikinci olmuştur. Buna rağmen Müşerref once devlet başkanlığı görevini sürdüreceğini açıklamakla beraber, fakat sonra ordunun desteğini kaybeden Pervez Müşerref 18 Ağustos 2008de devlet başkanlığı görevinden istifa etmiştir. Bu durum Pakistan için sıkıntılı günlerin devam edeceğinin göstergesidir.

Pakistan'da bu süreç yaşanırken; Afganistan sınırında El Kaide yanlısı gruplarla çatışmalar, ayrılıkçı Beluci militanlarıyla yaşanan çatışmalar, parasız eğitim veren medreselerin bazılarının radikal dinciler yetiştirmeleri, halkın önemli kesminin yoksul olması günümüzde Pakistan için önemli güncel sorunlar olarak öne çıkmaktadır.

Fizikî Yapı
GüneyAsya’da yeralan Pakistan, yaklaşık olarak 803.943 km2lik bir yüzölçüme sâhiptir. Normal olarak dört ana bölgeye ayrılır; Pencab, Sind, Belucistan ve Kuzeybatı Sınır Bölgesi.

Pakistan’ın büyük bir bölümü dağlık arâzidir. Kuzeydeki dağlar oldukça yüksek ve karlıdır. 7700 m yükseklikteki Tiriş Mir Dağı ülkenin en yüksek noktasıdır. Batı bölgeler, İran Yaylasının bir devamı olup, bir seri yayla ile doludur. Bölgenin etrafı dağlarla çevrili durumdadır. İran Yaylası çoğunlukla çıplak ve kurak, bazı bölgeler ise sulaktır. Pakistan fizikî yapısı içinde en önemli göze çarpan husus İndus Nehridir. Pakistan’ın ikinci çölü, Pencab bölgesindeki Tar Çölüdür. Pakistan’ın kuzey dağlarının tamâmı ormanlık bir arazidir.

İklim
Pakistan iklimi, umûmiyetle sıcak ve kuraktır. Fakat çoğu yerde hava sıcaklığı geniş ölçüde değişmektedir. Dağlarda sıcaklık yüksekliğe bağlı olarak değişir. Dolayısıyla bütün Pakistan’da bölgeler kutup iklimi veya aşırı sıcak iklim arasında değişebilen iklime sâhiptir. Yaylalarda ise hava sıcaklığı, mevsimden mevsime çeşitli farklılıklar gösterir. Haziran ayında hemen hemen 46°C’yi bulan hava sıcaklığı ocak-şubat aylarında 4°C’ye kadar inebilir.

Kuzey bölgeler çoğunlukla yağış alan sahalardır. Dolayısıyla Himalayalar bölgesinin güneyinde ormanlık alanlar mevcuttur. Batı Pakistan ise umûmiyetle yeşil alanlarla doludur. Güneyde Makran kıyı bölgesi, Karaçi ve Haydarabad Okyanus iklimi tesiri altındadır.

Tabiî Kaynaklar
Pakistan’ın yeraltı kaynakları fazla zengin değildir. Daha çok tabiî gaz ve demir filizi mevcuttur. Bundan başka kömür, petrol, kromit, kireçtaşı ve alçıtaşı da bulunmaktadır.

Pakistan’ın, kuzey bölgeleri ve buradaki dağlar tamâmen ormanlık alanlardır. Bu ormanlarda çok çeşitli vahşî hayvanlar yaşamaktadır. Leopar, siyah ayı, kahverengi ayı ve ayrıca Sibirya dağkeçisi bulunur. Bu bölgelerde mavi koyun da yetiştirilir. Yaylalık sahalarda ve batı bölgelerde geyik, ayı, çakal, sırtlan, vahşî cins kediler ve çok çeşitli sürüngen ve kemirgen hayvanlar mevcuttur. Ülkenin umûmiyetle bitki örtüsü ormanlık ve çayırlıktır. 100’den fazla türde kuşa, bu yeşil sahalarda çok rastlanmaktadır.

Pakistan’ın, yer üstü kaynaklarının en önemlisi İndus Nehridir. Tibet bölgesinden doğar, Süleyman Bölgesi ve Tar Çölünün arasındaki bölgede, kuzeyden gelen iki ana kol birleşir ve İndus Nehrini meydana getirir. Bu kollardan batıda olanı esas olarak Tibet’ten doğar, Hayber Geçidinin doğusunda ve Sayda’nın güneyinde Swat Suyu ile birleşir, Pencap üzerinden İndus Nehrine katılır. Doğu kolu ise Sutley, Ravi, Cenab ve Jelum (veya Şelum) nehirlerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Geçtiği yerlere verimlilik getiren İndus Nehri, Sukkur’da üç kola ayrılır ve Haydarabad’ın güneyinde ve Karaçi’nin doğusunda geniş bir delta meydana getirerek Umman Denizine dökülür.

Nüfus ve Sosyal Hayat
Pakistan, yaklaşık olarak, 172,985,373 (6.) nüfusa sâhiptir. Yıllık nüfus artış oranı ortalama olarak % 3 dolaylarındadır. Nüfus yoğunluğu ise 206/km² civarındadır (53. sırada).

Pakistan nüfûsunu umûmiyetle Pencablılar meydana getirir. Nüfûsun üçte ikisine yakın bir bölümünü teşkil ederler.

Pencablı Pakistanlılar nüfusun % 66’sını meydana getirirken, geri kalan nüfusu Puştular (İranlılar), Sindliler, Urdular ve Beluciler teşkil etmektedir. Bunlardan en kalabalık olanı Sindliler nüfusun % 13’ünü ve diğerleri de sırasıyla İranlılar % 8’ini, Urdular % 7,5’ini ve Beluciler % 2,5’ini meydana getirirler. Çok az sayıda diğer küçük gruplar da mevcuttur. Sovyet işgâlinden sonra 1,5 milyona yakın Afganistanlı mülteci, Pakistan’a göç etmiştir. Bunların büyük kısmı hâlâ Pakistan’da yaşamaktadır.

Nüfusun % 70’i kırlık sahalarda ve % 30 kadarı da şehirlerde yaşar. Başşehir İslâmabad yaklaşık 250.000 nüfûsa sâhiptir. Şehir, Himalaya Dağlarının yeşil tepeleriyle çevrilidir. Deniz seviyesinden yaklaşık 600 m yukardadır. Pakistan’ın diğer büyük şehirleri Karaçi, Lahor, Ravalpindi, Haydarabad, Multan ve Peşaver olup hepsi İslâmabad’dan daha kalabalık nüfûsa sâhiptir. Karaçi, Pakistan’ın en büyük ve en gelişmiş şehri olup nüfûsu 5.208.132’dir. Milletlerarası havaalanı mevcuttur. Ülkenin eğitim ve öğretim sahasında önde gelen şehirlerinden biridir. Karaçi’nin kuzeyinde yer alan Haydarabad diğer bir gelişmiş şehir olup, özellikle kutu tipi binâlarıyla dikkati çeker. Pencab bölgesinin başşehri durumundaki Lahor bir endüstri ve ticâret merkezidir.

Pakistan halkı, umûmiyetle Urdu dilini konuşur. Urdu dili Osmanlı idâresinin Asya’ya yayılması sıralarından îtibâren buralarda teşekkül etmiştir. Osmanlıordusu bölgeye geldiğinde Osmanlıca konuşurdu. Bölge halkı, askerin konuşmasına ordu dili, dedi ve dilin ismi biraz daha değişerek bugünkü adını aldı. Pakistan, uzun yıllar İngiltere zulmü altında kaldı. Bütün devlet dâirelerinde ve hükümet işlerinde Hindistan’da olduğu gibi İngilizce kullanılırdı. Bu yüzden İngilizce resmî dil hâline gelmiştir. Halkın çoğu İngilizce bilmektedir.

Pakistan halkının % 99’una yakın bir bölümü Müslümandır. Pakistan, Hindistan’da yaşamış ve zamanla güçlenmiş olan Müslümanların, Hindistan’dan ayrılarak kurdukları bir devlettir. Ülke hayâtına her bakımdan İslâmiyet hâkimdir.

Kardeş Müslüman ülke Pakistan’ın, çoğu adetleri Türk adetlerine benzemektedir. Halkın yediği yiyecekler ve pişirdiği yemekler hemen hemen Türkiye’dekinin aynısıdır. Giyim eşyâsı, ev eşyâları ve dînî günler gibi birçok özellikler Türkiye ile benzerlik arz eder.

Eğitim ve öğretim oranı % 30 dolaylarındadır. 5-19 yaş arası gençlerin % 40’ından fazlası okula gitmektedir. Okullar çoğunlukla devlet kontrolündedir. Ülkede 12 üniversite vardır. Karaçi Üniversitesi meşhurdur.


Siyasî Hayat
Mahallî idâre bakımından Pakistan Federal başşehirli 4 bölgeye ve kabile sahalarına ayrılmıştır. 14 Ağustos 1947’de bağımsızlığını kazanmış olan Pakistan, esas olarak bir Federal İslâm Cumhûriyetidir. İki meclisli bir senatosu bulunur. Federal yasama yetkisi Milli Meclis ve Senato’nun elindedir. Millî Meclis, doğrudan halk tarafından seçilen 237 üyeden meydana gelir. 87 sandalyeli Senato’nun üyelerini ise eyâlet meclisleri seçer. İki meclis ve eyâlet meclislerinin 5 senelik bir dönem için birlikte seçtiği Cumhurbaşkanı aynı zamanda Silahlı Kuvvetler Başkomutanıdır. Geniş yetkilere sâhiptir.


Pakistan’ın bölgeleri


(1) Beluçistan
(2) Kuzeybatı Sınır Eyaleti
(3) Pencap
(4) Sind
(5) İslamabad
(6) Federal Kabileler Alan
(7) Keşmir
(8) Kuzey Toprakları

Türkiye-Pakistan ilişkileri
Türk ve Pakistan halkları arasındaki ilişkilerin kökleri yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Alt kıtadaki Türk kökenli Gazne ve Babür hanedanlıklarının hüküm sürdüğü zamana dayanan ortak bir kültür de mevcuttur. İki ülke halkları, tarih boyunca yakın etkileşim içerisinde olmuşlar ve birbirlerini sosyal ve kültürel açıdan etkilemişlerdir. Urduca'nın “Ordu dili” anlamına geldiği; "ordu" kelimesinden türediği ve bu dilde Türkçe kökenli sözcükler olduğu bilinmektedir.

1920 Kurtuluş Savaşı'nda bazı müslüman halkların aksine Hindistan Müslümanları (Pakistan) Türkiye'ye maddi ve manevi desteğini esirgememiştir.

Pakistan'la ilişkilerimiz, Pakistan’ın bağımsız bir devlet olarak kurulduğu 14 Ağustos 1947’den itibaren yakın dostluk ilişkileri temelinde şekillenmiştir. Pakistan’ın kurucusu Cinnah Türkiye’yi model almıştır.

Türkiye ile Pakistan arasındaki örnek teşkil eden yakın dostluk ilişkileri, sadece iki ülke halklarının değil, aynı zamanda bölgesel barış ve istikrarın da yararınadır.

İki ülke arasında, uluslararası platformlardaki siyasi konularda ve seçimlerde geleneksel olarak karşılıklı destek verilmektedir.

İlişkilerin ulaşmış olduğu düzey, iki ülke arasındaki potansiyel işbirliği alanları için de sağlam bir zemin oluşturmaktadır.

Türkiye ve Pakistan'da, ilişkilerin ve işbirliğinin daha da geliştirilmesi için sağlam bir irade mevcuttur. Türkiye açısından Pakistan, müslüman ülkeler arasında en sıkı müttefikidir. Bu çerçevede, iki ülke arasında sık sık üst düzey ziyaretler de gerçekleştirilmektedir.

Ülkemizin Pakistan’la ekonomik ilişkileri siyasi ilişkilerin düzeyini yansıtmaktan uzaktır. Yaklaşık 150 milyon dolarlık ithalatımıza karşı 50 milyon dolar civarındaki ihracatımızla ülkemiz aleyhine 100 milyon dolarlık bir denge gösteren ticaret hacmimiz mevcuttur.

Türkiye Cumhuriyeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti arasında bugüne kadar toplam 14 adet Askeri Anlaşma akdedilmiştir. 7 adet Anlaşma ve Protokol taslak durumda olup çalışmaları halen devam etmektedir.

Pakistan ile üst düzey askeri ziyaret ve temaslar yoğun bir şekilde devam etmektedir.

İki ülke arasında askeri eğitim konusunda da yakın işbirliği mevcut olup, 1955 yılından günümüze kadar 501 Pakistanlı askeri personele Türkiye'de, 134 Türk askeri personele ise Pakistan'da eğitim-öğretim verilmiştir.

Araların da Türkiye'ninde olduğu dünyada nufusu 60 milyondan fazla 8 müslüman ülkenin üyesi olduğu ortak pazarbirliği olan D-8 (developing8) üyesidir.


Ekonomi
Pakistan ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanır. Halkın yarıdan fazlası tarımla uğraşır. Ekili alanların yaklaşık % 50’si pirinç ve buğdaydır. Bunlardan başka yetişen diğer tarım ürünleri arpa, mısır, darı, pamuk lifi ve pamuktur. Pakistan’ın en çok gelir getiren kıymetli ürünü Jüt’tür. Çay, tütün, şekerkamışı, meyve ve sebze de yetiştirilmektedir. Tarım ürünlerinin memleket ekonomisine olan katkısı % 30 dolaylarındadır.

Pakistan endüstrisi orta seviyede olup, son zamanlarda gelişme içerisine girmiştir. En önemli endüstri dalı tekstildir. Özellikle pamuklu mâmüller önemli gelir kaynağıdır. Jüt îmâlâtçılığı ise yüksek bir seviyededir. Diğer endüstri kolları; kâğıt, kereste, çimento, kauçuk, kimyevî maddeler, gübre, şeker, sigara, gıdâ maddeleri ve eczâcılık ürünleridir.

Endüstrinin ve sanâyinin gelişmesine, hiç şüphesiz yeni bulunan tabiî gaz sebep olmuştur. Diğer yeraltı kaynaklarından kömür, krom ve demir endüstri için önemli mâdenlerdir. Tuz, alçıtaşı ve kireçtaşı ülkenin diğer minerallerini meydana getirir. Çalışan nüfûsun yaklaşık % 16’sı endüstri ve sanâyi alanında istihdam edilmektedir. İhrâcât hacmi, ithâlâtının üçte ikisine yaklaşmıştır. Daha çok Suudi Arabistan, Japonya, ABD, Kuveyt, Çin ve Türkiye ile yapmaktadır. Dışarıya pamuk ve pamuklu mâmüller, yünlü kumaşlar, pirinç, kürk, deri ve kimyevî maddeler satılmaktadır. Son zamanlarda AT ülkeleri, Körfez ülkeleri, Almanya ve Endonezya ile ticârî münâsebetleri artmıştır.

Pakistan, dünyâ ülkeleri arasında, ekonomik bakımdan GSMH sı 404.6 milyar dolardır (26. büyük ekonomi), kişi başına düşen milli gelir 2,628 dolar. (128. sırada). Ekonomik büyüme hızı % 2’nin üstüne çıkmıştır. Turizm, Pakistan’ın önemli bir gelir kaynağıdır. Ülkenin demiryolu ve karayolu ulaştırma sistemi orta seviyededir. Hava yolu ulaştırması ise oldukça gelişmiş durumdadır.

Pakistan, atom reaktörlerine sâhip ülkelerden biridir. Yabancı milletlerin yardımı olmadan, yaptığı reaktör, 1962 yılında işlemeye başladı.

Ulaşım daha çok karayoluna dayanır. Karaçi’den çıkan ana kara ve demiryolları Lahor ve Ravalpindi üzerinden Peşaver’e uzanır. Karayolları 110.128 km, demiryolları ise 12.620 km uzunluğa ulaşmıştır. Önemli hava alanları Lahor, Revalpindi, Peşaver ve Karaçi’dedir. Karaçi aynı zamanda önemli bir liman şehridir.

Alıntı