Dostoyevski Nedir - Erol Anar

İnternette bir televizyon kanalının halkla yaptıǧı röportajı izledim. Röportajın konusu “Dostoyevski nedir?”. Ve röportaja katılanların çogunluǧu, Dostoyevski’nin bırakın kim olduǧunu, ne olduǧunu bile bilmiyor. Hatta bazıları onun bir yiyecek tūrū olduǧunu söylūyor. Dūnyanın birçok yerinde, ABD’den Tūrkiye’ye Dostoyevski’yi -bırakın okumayı, onun kim olduǧunu bilenlerin sayısı bence yūzde 10’u, en fazla yūzde 20’yi geçmez. Endonezya’da daǧ başındaki köyde tarlasında çalışan bir çiftçi, Brezilyalı ya da Arjantinli bir futbolcunun adını bilir de, Dostoyevski’nin ne olduǧunu bilmez.
Ayrıca ismini bilse bile Dostoyevski okumamıştır büyük olasılıkla zaten.
Cehaletin boyutları, yalnızca diploma ile ilgili deǧildir. Kapitalist sistem, diplomalı cahiller yaratan bir sistemdir. İnsanlar kendi alanlarındaki gelişmelerin dışında hiçbir şey ile ilgilenmezler, böyle yapmaları istenir sistem tarafından. Hatta kendi alanlarındaki gelişmeler bile çoǧu diplomalı meslek sahibinin ilgisini çekmez.



İçinde yaşadıǧımız çaǧ, anti-entelektūel bir çaǧdır. Ne kadar cahilseniz o kadar fazla şansınız var bu sistemde. Ben bu çaǧa “aptallar çaǧı” diyorum. Hayatında ders kitabından başka bir kitap okumamış hekimler, avukatlar, yargıçlar, mūhendisler, bilim insanları vs… yetiştiren ve onları kendisine hizmet ettiren bir fabrikadır kapitalist sistem. Tek bir kitap okumamış bir futbolcu milyonlarca dolar ve būyūk bir ūn kazanabiliyor. Sistemin kurallarına uymayan, hayatını insanlıǧa adamış bir bilim insanı ya da entelektūelin adını toplumun būyūk kesimi bilmiyor. Gidiniz “Noam Chomsky kimdir” diye sorunuz, bin kişide belki bir kişi onun kim olduǧunu bilebilir. Diplomalı ve diplomasız cahiller içinde yaşıyoruz.

Kapitalist sistem insanları buna teşvik ediyor medya eliyle. Kapitalist sistemde insanlar tüm zamanlarını işlerine vermekte ve herhangi başka bir şey yapmaya zaman bulamamaktadırlar. Bütün hayatlarının amacı, işlerinde kariyer yapmak, para kazanmak, tırmanmak ve profesyonelleşmektir. Cahil ol, cahil kal, ama tūket, diǧerleriyle yarış! Eğer kazanırsan cahilliǧin ödūllendirilecektir. “Başarıya” giden yolda her şey mūbahtır bu sistemde. Yeter ki ayakta kal ve sisteme hizmet et.



Öyle bir insan tipi yaratıldı ki neoliberalizm tarafından, toplum içinde de her şey mūbah görūlmeye başlandı. Özellikle yeni genç jenerasyon böyle biçimlendi: Apolitik, okumayan, her şeyi kūçūmseyen, hiçbir deǧere inanmayan, tek derdi kendi kıçını kurtarmak olan ve insani deǧerlerden habersiz bir jenerasyon bu. Egoist ve umursamaz aynı zamanda. Bu prototipin tek amacı, kısa yoldan çok para kazanmak ve ūnlū olmak. İşte bunun için dūzenlenen şarkı, tūrkū, bilumum televizyon yarışmalarının yapıldıǧı yerlerin kapılarında uzun kuyruklar oluşturuyorlar. Bu insan tipi bilgiyi, bilgi sahibi olmayı umursamıyor hatta kūçūmsūyor, aşaǧılıyor. Başkaları için gönūllū olarak yapabileceǧi en kūçūk bir şey bile yok, tek derdi kendisini “kurtarmak”. Ancak kendisini kurtardıǧını dūşūndūkçe sistem tarafından daha sıkı zincirlerle baǧlanıyor, nefes bile alamıyor. Para kazandıkça mutsuzluǧunun artacaǧının, bunun getireceǧi anksiyete, depresyon ve diǧer sorunların farkında deǧil. Duyguların ve etik deǧerlerin ise sözū bile edilmez bu prototipin yanında.

***

Bu prototip yalnızca bir ūlkede deǧil, dūnyanın hemen her yerinde toplumun būyūk çoǧunluǧunu oluşturuyor. Eǧer bir araştırma yaparsanız, toplumun yūzde 90’ına yakınının Dostoyevski’nin ismini bilmediǧini görūrsūnūz. En azından benim tahminim böyle.
Peki Dostoyevski nedir?

Dostoyevski, gerçeǧin duvarının henūz görmediǧimiz öte yanıdır.
O, kendimize inen merdivenlerin başındaki kapıya ördūǧūmūz duvarın arkasında kalan kendimizdir.

O, içinde yaşadıǧımız yūzyıla sıǧmayan, iç dūnyamızdaki çamurun içinde parıldayan bir parça ışıktır.

Dostoyevski, içimizde durmadan gerçekleri söyleyen ve bir tūrlū duymak istemediǧimiz vicdanımızın Raskolnikov’udur.

O, boǧulmuş, kıyıda köşede kalıp unutulmuş dūşlerimizdir.
Evet bir kez daha tekrarlayalım soruyu:

Dostoyevski nedir?..

Erol Anar