ÖZNEL ŞİİR, NESNEL ŞİİR

Rimbaud'nun şiire başladığı yıllarda, Parnasse'çıların gündeme getirdiği "öznel şiir - nesnel şiir" konusu tartışılıyordu.

Parnasse'çılar Romantizm Okulu'nun şairlerini "yalnızca kişisel, öznel duygu ve düşünceleri, kişisel lirizmi" dile getiren şiirler yazıp; bıkkınlık doğurmakla suçluyorlardı. Ve şiirin nesnel (objektif) olması gerektiğini ileri sürüyorlardı.

Neydi bu nesnel şiir? Parnasse'çıların sözcülerinden Leconte de Lisle'in sözlerini yineleyelim: "Nesneli aramalıyız, kişisel olmayana yönelmeliyiz. Bu duygusuzluk anlamına gelmez. Lirizmi artık bir yana bırakalım. Şiir bireysel bir destanda kanatlanamaz. Bilge bir kuşaktanız. Çağın aydınlık yoluna girmek için geçmişe yönelmeli; geçmişten günümüze gelmeliyiz. Bilimin yoluna, pozitivizmin yoluna böyle girebiliriz. Artık, geçmişi imgelemlerle ya da yerel renklerle çağrıştırmak değil de; en yeni belgelerin yardımıyla, fikirleri, olayları, özden yaşamı, varolma, inanma, düşünme, davranma nedenini, eski soyları oluşturan her şeyi yeniden yaratmak söz konusudur. Uzun zamandan beri birbirlerinden ayrılmış olan bilim ve sanat, birbirleriyle kaynaşmasa bile birleşmek zorundadır."


Özetlersek, Parnesse'çılara göre:
1) Nesnel şiir kişisel olmayana yönelen şiirdir. Ama bu duygusuzluk anlamına gelmez.
2) Nesnel şiir toplumun geçmişini araştırır, şimdiki zamana geçmişten gelir. Eski soylar da şiirin konusudur.
3) Nesnel şiir fikirleri, olayları, özden yaşamı, kişinin varoluş, inanç, düşünce ve davranış nedenlerini belgelerin yardımıyla ele alır.
4) Şiir bilimle ve bütün güzel sanatlarla birleşir.

Şiire yeni başlayan delikanlı Rimbaud, bütün genç şairler gibi çağdaş ünlülerden etkileniyor, ama kendini daha çok bir Parnasse'çı olarak duyumsuyordu.

Güneş ve Ten adlı şiirini Çağdaş Parnasse dergisinde yayınlaması için Théodore de Banville'e gönderirken eklediği kısa mektupta kendisinin de bir Parnasse'çı olduğunu yazıyordu.

Ancak, yalçın bir dehanın filizlenmeye başladığı genç Rimbaud'da nesnel şiir çok daha kapsamlıdır. Öğretmeni Izambard'a ve şair Paul Demeny'ye yazdığı mektuplardan biz şu sonucu çıkarıyoruz:

* Rimbaud'ya göre Antik Yunan'dan romantizme ve Parnasse'çılara dek, iki bin yıldır yazılan şiir öznel şiirdir.
* Öznel şiir korkunç tatsızdır.
* Öznel şiir yalnızca uyumlu yaşamı dile getirir. Oysa yüzyıllardan beri yaşam değişti, artık uyumlu bir yaşam içinde değiliz, o halde şiirde de klâsik uyumu neden arayacağız? Gerçeği ve yaşamı yeniden yaratmak zorundayız. Bunu da ancak kendimizi bir başkası gibi dışardan izleyerek (BEN bir başkasıdır) ve her varlıktaki yaşamları inceleyerek gerçekleştirebiliriz.
* Öznel şiir yalnızca dış estetiğe, biçime ve uyağa ağırlık verir; şiir değil de koşuk, bir tür uyaklı düzyazıdır. Uyaklar çekilip alınınca geriye kof bir içerik kalır.
* Öznel şiir yalnızca lirik duyguları ya da coşkuları yansıtır. Oysa duygular ve coşkular özneldir.
* Öznel şiir eylem yaratmaz, yalnızca süslü dizeler ve sözcük oyunlarıyla eyleme tempo tutar, alkış tutar. Oysa şiir eylemi yaratmalı ve eylemin önünde olmalıdır.
* Öznel şiiri eleştirmekle başlayan Rimbaud Klasik Okulu, çağındaki Romantizm Okulu'nu ve Parnasse'çıları karşısına almakla işe başlar. Beğendiği yalnızca iki şair var: Şairlerin Tanrısı Baudelaire ve Şairler Prensi Verlaine
* Öznel şiir ülkücüdür, nesnel şiir ise içeriğiyle ülkücü değil materyalisttir, çünkü sanayi devrimi başlamıştır, "gelecek materyalisttir", "hep sayı ve uyumla dolu olan" şiirler kalıcı olabilecektir.
* Öznel şiir eyleme katkıda bulunmaz, tempo tutar, ozanlar yurttaş oldukları için nesnel şiir "artık eyleme tempo tutmayacak, önde gidecektir".

Nesnel şiir yenilikçidir, "ozandan yenilik isteyelim, - düşünce (öz) ve biçim olarak-", "Lamartine kimi kez görülmezi görendir; ama eski biçim içinde boğulup kalır".

Ne yapmalıdır ozan? "Getirdiği şeyin biçimi varsa o da bir biçim sunacaktır, biçimi yoksa o da biçimsizi sunacaktır".

Alıntı