Epikür Felsefesi

Epikür bir ahlak felsefesi geliştirmiştir ve felsefenin ana düşüncesi mutluluktur (eudaimonia). Ona göre insan, tabiatı itibarıyla acıdan, üzüntüden, kaygıdan kaçıp neşe ve haz peşinde koşar. Bu yüzden bireyin temel amacı da mutluluk ve hazza ulaşmaktır. Fakat bu mutluluk ve haz materyalist özellikler taşır; maddi hazlar önemlidir. Bununla birlikte insan dinsel kaygı ve sınırlamalardan uzak durmalıdır. Felsefenin görevi de buna göre belirlenmiştir: insanın mutluluğa giden yolunu araştırmak.

Epikür, insan mutluluğu dışında Antik yunan felsefesinin soyut tartışmalarıyla ilgilenmemiştir.

Mantık da, doğru yaşama ulaşmak için gerekli olan bilginin üretilmesini sağlayan bir araçtır. Doğru bilgi olmadan doğru eylemlilik olmayacaktır; doğru bilginin ölçütü ise ikili bir temele sahiptir, ilki duyu verileri ikincisi ise haz ve acı duygularıdır.

Demokritos'un atomcu teorisinden etkilenen Epikür, canlı ve cansız tüm evrenin bölünmez ve parçalanmaz atomlardan oluştuğunu söyler. Doğadaki her şey atomların mekân içindeki hareketlerinden meydana gelmektedir. Ruh konusunda maddi bir açıklama öne sürer: Ona göre insan ruhu maddi bir niteliğe sahiptir, başka türlü var olabilmesi söz konusu olamaz. Canlıların ruhu bu atomların arasında buluna küçücük parçacıklardır. Ölüm gerçekleştiği zaman atomlar parçalanır; bunun ardından ruh parçacıkları da dağılıp gider. Dolayısıyla ölümsüzlük ya da ruh göçü diye bir şey olamaz.

Ahiret hayatının olmayacağı fikri Epikür'ü hazcılığa yönlendirmiştir. Tek ve kısa bir ömrü olan birey, hayatı boyunca mutluluk ve hazza ulaşmak için çabalamalıdır. Dolayısıyla tanrı ve ölüm korkusundan kurtulmalıdır. Kuruntulardan ve önyargılardan arınarak buna ulaşılabilir.[2]

Tanrılardan korkmamak gerek çünkü tanrılar evrene müdahale etmez. Bu düşüncesiyle Epikür Tanrı kavramını dışta bırakmaya çalışır. Tanrının varlığı yokluğunu değil dünyaya karşı ilgisizliğini belirtir.