Dil, insanların kendisini ifade ettiği ve birbirleriyle anlaşmasını sağlayan en kullanışlı, en gelişmiş ve en önemli araçtır. Yani dil, iletişim, anlatma ve anlama aracıdır. İletişim ve anlaşma olmazsa insanlar bir araya gelerek toplumu oluşturamazlar. Felsefe bir takım önermeler kümesidir. Bu önermeler kümesi dil ile ifade edildiğinden, felsefe ile dil arasında sıkı bir ilişki vardır. İnsanlar dil aracılığıyla bir bağ kurar. İnsan olmanın en önemli özelliği “dil”i kullanmaktır. Dil ile herhangi bir zihinsel faaliyet açığa vurulur, yani zihin hayatımız dil üzerine kurulmuştur.

İnsan, diğer varlıklardan “akıllı-düşünen” olmasıyla da ayrılır. Düşünme ile dil arasında yoğun bir ilişki vardır. Dilin sağladığı soyut düşünme gücü insanın kendi dışındaki gerçekliği kavramlaştırmasında, çevreyle ilişki kurmasında en önemli etkendir. Gerçekliği algılayışımız da dil sayesinde mümkündür. Dil olmadan insan bilgi, teknik, sanat, felsefe gibi ürünleri ortaya koyamazdı. Dil ile felsefenin çok yoğun bir ilişki içinde olması sebebiyle dil felsefesi disiplini ortaya çıkmıştır.

Felsefe birtakım önermeler kümesidir. Bu önermeler bir semboller sistemi olan dil ile ifade edildikleri için, felsefe ile dilin sıkı bir ilişkisi söz konusudur. Dilin kullanıldığı her durumda özne ve nesne olmak üzere iki öge söz konusudur. Dil, yani sözcükler ve önermeler, insan zihnindeki kavramlarla düşüncelerin simgeleri; anlam ise sözcüklerle ve cümlelerle simgeleşen zihin içerikleridir. Dil; insanla insan, insanla diğer var olan şeyler arasında birleştirici bir bağ kurar. İnsan olmanın en önemli niteliği “dil”i kullanmasıdır, diyebiliriz. Dili, "herhangi bir zihin faaliyetinin açığa vurulmasına, bir zihinden diğer zihne aktarılmasına yarayan bir işaretler sistemi" şeklinde tanımlayabiliriz.

Zihin hayatımız "dil" üzerine kurulmuştur. İnsan, diğer varlıklardan "akıllı-düşünen" olmasıyla ayrılır. Düşünme ile dil arasında sıkı bir ilişki vardır. Sözcüklerin düşünme ile olan bağı dilin zihinle ilgili yönü, düşünürler ve dil bilimcilerini yakından ilgilendirmiştir. Zira düşünme, varlıkların zihindeki etkileri sonucu meydana gelen bir olay ise ağızdan çıkan sözcükler varlıkların yerine geçmiş birer sembol, zihindeki işlemi yansıtan birer işaret durumundadırlar. Dilin sağladığı soyut düşünme gücü insanın kendi dışındaki gerçekliği kavramlaştırmasında, çevreyle ilişki kurmasında en önemli etkendir. Gerçekliği algılayışımız dil sayesinde mümkündür.

İnsani iletişimin en önemli vasıtası dildir. Dil olmadan insan bilgi, teknik, sanat, felsefe gibi üstün başarılara ulaşamazdı. Leibniz, dilin nitelikleri üzerinde dururken dilin insan zihninin en iyi aynası olabileceğine, sözcük anlamlarının tam bir analizinin aklın nasıl işlediğini her şeyden daha iyi gösterebileceğine işaret etmektedir. Leibniz'e göre bir milletin dilinin, sözcüklerinin açık ve anlaşılır olması, o milletin fertlerini üstün ve orijinal düşünmeye yetenekli kılar.

Alıntı