Özellikle çalışan kadınlar, ev işlerinde eşlerinin kendilerine yardım etmesini isterler. Bir işin ucundan tutarak yükünün eşi tarafından hafifletilmesini bekleyen kadınlar çoğu zaman hayal kırıklığına uğrarlar. Erkeklerin bir çoğu ev işi yapmaktan, bu konuda eşlerine yardım etmekten hoşlanmazlar ve kendilerine kaçış stratejileri geliştirirler. Onların bu davranışları kadınları çileden çıkarır.

Siz de çoğu kadın gibi eşinizin işten kaçış stratejilerine maruz kalıyorsunuzdur muhakkak. Çileden çıkmanız, öfkelenmeniz de bir işe yaramaz. Oysa öfkeleneceğinize siz de, onu ev işlerinde yardım etmeye yönlendirecek stratejiler geliştirseniz, onu istediğiniz gibi bir erkek kıvamına getirebilirsiniz. Yani bay mükemmeli yaratmak sizin elinizde. Yeter ki doğru hareket edin.

Bu konuda neler yapabilirsiniz? İşte size bir kaç öneri…

İşleri oluruna bırakmak

Eşimizin evde bize yardım etmesini istiyorsak, onun asistanı gibi değil, bir partner gibi davranmamız gerekiyor. Böylece eşit olduğumuzu anlamasını sağlayabiliriz. Biz kadınlar genellikle bazı şeyleri daha iyi yapabileceğimizi düşünüyoruz. Erkeğin doldurduğu bulaşık makinesini tekrar düzenleyip bir kahve fincanını da araya sıkıştırıveriyoruz. Bir öğretmen edasıyla, yeni doğmuş bebeğimizi yıkayan eşimizin yanında durup “Koltuk altını da durulaman lazım” ya da “Önce vücut, sonra baş!” gibi yorumlarda bulunuyoruz. Eşimizin, çocukları yatırmak konusunda ne kadar başarısız olduğundan ya da oyun parkına giderken yedek bir pantolon yanına almadığından sürekli şikâyet ediyoruz. Erkekler gerçekten bu kadar aciz mi? Kadınların yüzde 57’si, kendilerinin çocuk yetiştirmek için daha uygun olduğunu düşünüyor. Annelik tekeline sıkı sıkıya bağlılar. Ancak eşimize sürekli hükmedersek, yardım etmeyi tamamen reddettiğinde şaşırmamamız gerekiyor.

Oturmak

Kadın için tipik bir cumartesi sabahı şöyledir: Kahvaltı sofrasını toplar, öğle yemeği için sebze doğramaya başlar ve salonu süpürüverir. Peki ya eşi? Tembel tembel kanepede oturur ve gazete okur. Kadın iş yapar, erkek dinlenir. Kadının da dinlenmeye hakkı var. Yanına oturmaya ne dersiniz? Bu, nefes almanızı sağlar. Her erkek belli bir zaman sonra acıkır ve etrafın dağınıklığından rahatsız olur. Eğer iflah olmaz bir maço değilse, eşiniz spor sayfalarını okumayı bitirdikten sonra size yardım edecektir. Unutmayın: Çocuk düştüğünde erkekler de teselli etmesini bilir, çocuk doğum günlerinde erkekler de küçük Can’ın tabağına bonibonlu pastayı yerleştirebilirler ve çocuğunuz yuvaya gitmeye hazırlandığında erkekler de ayakkabı bağlayabilirler…

Rolleri değiştirmek

Evde kimin, hangi görevi üstlendiği artık bilimsel olarak tespit edilmiş durumda. Kadınların yüzde 77’si, ev ve aile işlerinin çoğunu tek başına hallediyor. Erkeklerin yüzde 70’i, ev için çok az şey yaptıklarını belirtiyor. Yemek, ev temizliği, çamaşır yıkama… Evliliğin ilk aylarında bu işler genellikle karı-koca arasında paylaşılıyor. Ama ilerleyen aylarda, özellikle de çocuk sahibi olduktan sonra durum değişiyor. Bu işler birden, ‘kadın işi’ oluveriyor. Sosyologlar buna “Aile kurmayla birlikte ortaya çıkan gelenekselleşme etkisi” diyor. Yemek yapmak, çamaşır yıkamak, sofra hazırlamak genelde kadınların göreviyken; resim asmak, arabayı yıkamak ve market alışverişi yapmak erkeklerin üstlendiği görevler oluveriyor. Belki rolleri değiştirmek bir çözüm olabilir. Erkekler de akşamları çamaşır makinesini çalıştırabilir ve ardından çamaşırları asabilirler… Öte yandan siz de duvara çivi çakabilirsiniz, çok zor olmasa gerek…

Yöneticilerden ilham almak

En iyi kız arkadaşınıza dert yanmak ya da eşinizle kavga etmek hiçbir şeyi değiştirmez, bunu unutmayın. Tamam, bütün ailenin ve hatta onun ailesinin işlerini halletmek zorunda olmak sizi yorabilir. Bunu eşinize söylemelisiniz. Ona işlerin neler olduğunu ve nasıl yapacağını söyleyin. Bunu yapmayı da sakın son dakikaya bırakmayın! Çalışan, evi temizleyen ve çocuklara bakan anneler, aslında ailenin ‘yöneticisi’dir. Peki, bir yöneticide olması gereken en önemli özellikler neler? Görev devretmek, net komutlar vermek ve sakinliğini korumak…

Alıntı