Giresun’a varınca karşılama çalınır
Davul zurnayı duyan meydanlarda salınır

Düğün dernek kurulur süslenir Fadimeler
Peştemali giyinir Ayşe –Fatma nineler

Giresun’u kuşatır baştan başa ormanlar
Geçim kaynaklarıdır kahve rengi harmanlar

Giresun’un fındığı giderir tüm dertleri
Temmuz ağustos ayı çalışır tüm fertleri

Denizler durulunca balıkçılar ağ atar
Döndüler mi limana balıkları yok satar

Hamsiyi sevmeyen yok buğlaması tavası
Karda bir başka olur hamsinin ızgarası

Giresun kalesinin yoktur dünyada eşi
Önü Karadeniz’dir güzel köylerdir peşi

Kalenin eteğinde uzanır sevgi yolu
Yürekleri kenetli sevdalılarla dolu

Kekik kokar havalar Giresun yaylasında
Toplanır tüm obalar soğuk suyun başında

Giresun’da kadınlar pazar kurarlar pazar
Kendi mahsullerini satarlar azar azar

Sırtlarına yüklerler kolanlarla otları
Besleyip inekleri yaparlar yoğurtları

Köyde imece olup yaparlar tüm işleri
Taze çam sakızları tatlandırır dişleri

Her evin kenarına bir serenti dikerler
Fındık fıstık mısırı orda istif ederler

Kuzinenin gözüne koyarlar patatesi
Katık olur kostile elma armut pekmezi

Kara lahana yoksa olmaz yemeğin tadı
Yüz bir çeşidi vardır çıkmış sarmanın adı

Turşusuz sofra olmaz pancarı fasulyesi
Lahana demirbaştır döşemesi diblesi

Köylerde tarlalara darı mısır ekerler
Son otunu kazınca yaylalara giderler

Yaylanın çimeninde inek koyun yayarlar
Sabah kahvaltısına taze kaymak koyarlar

Mısırı yoğururlar bilekiye atarlar
Çıkınca sıcak sıcak tereyağı katarlar

Giresun'un adını duyunca kanım kaynar
Gurbet ellerde böyle canım yerinden oynar

Mürsel Gündoğdu



Şenlikler düzenlenir yaylanın çimeninde
Herkes yaylaya çıkar kimse kalmaz evinde

Yaylada yersin eti vallahi de pes dersin
İçince soğuk suyu yine yemek istersin

Gemiler yanaşırlar Giresun Limanına
Senden uzakta kalmak dokunuyor kanıma





Yaylada çam ormanı çeker götürür seni
Bin bir çeşit çiçekle karşılarlar geleni

Yaylanın evlerini taş örerek yaparlar
Evlerin çatısını hartamayla kaparlar

Köylerinde çocuklar zor da olsa okurlar
Evde yaşlı nineler kilim kolan dokurlar

Sıcak yaz günlerinde ot biçmeye giderler
Kestikleri otları dirgenlere dizerler

Girebisi meşhurdur bahçede onsuz olmaz
Tırpanla orak yoksa merekler otla dolmaz

Bir tepeden tepeye herkes işe koşuşur
Telsiz telefon gibi ıslık ile konuşur

Fındık zamanlarında ölüler diriliyor
Fındık daldan inince patoza veriliyor

Fındığı kıranlardan taşır at ile katır
Çec fındık harmanına kurarlar naylon çadır

Denizin kenarında volta atar aşıklar
Dalgaların sesine ritim tutar uşaklar

Giresun güçlü şehir arkasında Ordu var
Yoktur devlet adamı bin bir çeşit derdi var

Giresunlu mahzundur Giresunlu sahipsiz
Bırakma yüce Allah bizleri de nasipsiz

Bu kadar ayrı kalmak yeter de artar bana
Beş vakit duadayım kavuşacağım sana

Mürsel Gündoğdu