Açlık | Knut Hamsun



Dünyaca tanınmış Norveçli yazar Knut Hamsun tarafından yazılmış olan Açlık romanı ilk kez tamamlanmış olarak yazarın adı verilmeden 1890 yılında basıldı. Türkçeye ilk kez 1956 yılında Behçet Necatigil tarafından çevrildi ve Varlık Yayınları tarafından basıldı.

Kitabı açtığınızda ilk karşılaştığınız şey yazarın hayatı oluyor. Knut Hamsun’un Açlık romanını yazdığı zamana kadarki süreç ele alınmış. Henüz romana başlamadan bu kısa tanıtmayı okumanın faydasını sayfaları çevirdikçe daha iyi anlıyoruz.

Romanda adı verilmeyen, hakkında çok az şey bildiğimiz bir karakter var. Bildiğimiz en kapsamlı şeyi ise açlığı. Roman da bunun üzerine kurulmuş. Yaşını, adını, nasıl bu duruma düştüğünü dahi bilmediğimiz bir karakterin haftalarca süren açlığını ve yoksulluğunu okuyoruz. Sefil halde olan bu karakterimiz bir o kadar da idealist ve gururlu aslında. Parası olmamasına rağmen karnını doyurabilecek bir fırsat eline geçince bunu hemen kabul etmiyor. Yanlış bir şey yapmaktansa aç kalmayı tercih ediyor. Çoğu kez çeşitli sebeplerden dolayı eline geçen paradan nasıl “kurtulmaya” çalıştığını da görüyoruz. Alın teri dökmeden kazandığı parayı kendisine bir yük olarak görüyor ve ölme pahasına olsa dahi bu parayı asla kabul etmiyor. Gururu yüzünden yolda bulduğu portakal kabuklarını, talaşları hatta elbisenin parçalarını çiğneyen bir karakter bu anlatılan. Biz okuyucular da onun bu şekilde açlık sınırında geçen birkaç haftasına tanık oluyoruz. Bu kadar aç ve sefil bir halde olmasına rağmen yazmaktan ve bu yazılarını yayımlatmaktan hiç vazgeçmiyor. Umutlarını hep yazılarına bağlıyor.

Hiç kimseden yardım istemiyor. Kimi zaman başına gelen talihsizlikler canına tak ediyor. Tanrıyla konuşuyor, ona sitem ediyor bir yandan da kendisiyle hesaplaşıyor. Zihnindeki karmaşaları, düşüncelerini, hislerini okuyoruz karakterimizin. Romanda olaydan ziyade bir dürtü anlatılıyor: açlık dürtüsü. Karakterimiz gibi idealist, gururlu bir insanın bu açlık ve sefalet karşısındaki duruşunu görüyoruz.

-Alıntı.