Şelale'nin Bez Bebeği Naşide Gökbudak Kitap Özeti

Şelale'nin Bez Bebeği



Kitabın Yazarı:
Naşide Gökbudak

Yayınevi: Nemesis Kitap

Kitap Türü: Yerli Romanlar

Yayınlandığı Yıl: 2011

Sayfa Sayısı: 315

Arka Kapak Bilgisi

Şelale'nin Bez Bebeği Kitap Özeti

Şelale'nin Bez Bebeği Naşide Gökbudak

Şelale Soyluoğlu, dedesi Hariciyeci Fahrettin Bey'in asi eşinden almış adını.Şelale ailesiyle Karadeniz'deki köşklerinde yaşıyorlardı ama Şelale'nin annesi Mualla Hanım öldükten sonra İstanbul'a taşınmak zorunda kaldılar.

Şelale'nin çok sevdiği Fransız Dadısı Sara, kendisini Kerim Bey ve Mualla Hanım'ın biricik kızları, Şelale'ye adamıştır.''Nar Çiçeğim'' diye seslenir Şelale'ye, kendi çocuğuymuş gibi sevip bağrına basıyordur.Şelale'ye annesinin öldüğünü kimse hissettirmez.

Şelale ise annesinin köşkte kaldığını, iyileşince bir gün Karadeniz'den döneceğine inanır hep.Günlerden bir gün Kerim Bey cesaretini toplamış Şelale'ye annesinin öldüğünü söylemiştir. Şelale'nin annesinin ölümünü kabullenmesi zaman almıştır.

Aynı gün içerisinde konağa yeni bir çalışan alınmıştır. Şehriban Hanım ve oğlu Levent.

Şelale ve levent konağın içerisinde bir türlü anlaşamamıştır, sürekli kavga ediyorlardır. Ama Şelale Lavent'e karşı bir şeyler hissetse de bunu asla kimseye söyleyemiyordu, aynı şekilde Levent'de.

Dadısı Sara ile babasının evlenmesine izin verip hatta sevinmiştir ve dadısına ''Sara Anne'' demeye başlamıştır.Halası Nihal Hanım ve oğlu Demir bu evliliğe karşı çıkmışlardır.

Çünkü ikisi de para düşkünüdür. Levent, Demir'inde bulunduğu Şelale'nin doğum gününde ona bir Bez Bebek hediye etmiştir.Bu çekişmeli günlerin ardından Levent başarılı bir doktor olmuş, Şelale ise konservatuvarı kazanmıştır.

Yıllar birbirini kovalarken Fahrettin Bey'de hakkın rahmetine kavuşmuştur.Şelale bez bebeğini yıllarca özenle saklayıp, korumuştur.Levent'in arkadaşı Aslı çok sinsi olduğu için levent'i kendine çekmeye başlamıştır.

Levent tıp balosuna Şelale ile gitmiş tüm gözler Şelale'nin güzelliği üzerinde olmuştur.Levent, konağa getirdiğinde aşkını itiraf etmiş ve Şelale'yi öpmüştür.

Şelale bundan hoşlansa da kızarak tokat atmıştır.Şehriban Hanım'dan Levent ve Aslı'nın nişanlanacağı haberini duyduğu anda fenalaşmış ve Demir'in evlenme teklifini kabul etmiştir.

Düğün günü gelin odasına sarhoş ve bitkin bir halde Levent gelmiştir.Şelale ile tam kaçıyorlarken Kerim Bey silahı kendi şakağına dayamış ve kızının mutluluğunun önüne tabutunu set çekmiştir.Levent ise Şelale'yi asla unutamamıştır. Aslı'nın oyunlarına gelip onunla evlenmek zorunda kalmıştır. Demir ile evlendikten sonra Roma'ya taşınmışlardır.

Evlilikleri iyi gidiyordur Eda ve Naz adında ikiz bir çocukları olmuştur.Şelale bir gün evine geldiğinde kendi odasında, kendi yatağında Demir ve çocukların bakıcısını yakalamıştır.Demir o gün kapıyı kilitleyip Şelale'ye işkence etmiş ve vücudunun belirli yerlerine sigara izmaritleri basmıştır.

Şelale dayanamayıp uzunca bir mektup yazip Sara Annesi'ne, komşusundan göndermesini rica etmiştir. Mektup konağa ulaştığında Kerim Bey önce davranıp okuyarak kalbi dayanmamıştır ve kalp krizi geçirerek hayata veda etmiştir.Sara Hanım vekaletini avukatlarına vererek Amerika'ya dönmüş ve uçak kazasında ölmüştür.

Demir Şelale'ye cenazenin Karadeniz'deki köşklerinde olduğunu, çocuklarını sonra getireceğini söyleyip inandırmıştır ve oraya hapsetmiştir.

Yıllarca orada kalmış Şelale, çocuklarından uzak sadece onların resmi ve Levent'in aldığı bez bebeği ile avunmuştu.Günlerden bir gün Levent'in oğlu Çağlar elinde bir defter ile köşke gelmiştir.Defteri okudukça ağladı Şelale Levent'in ona olan aşkını her şeyi okudu.

Aslı ile trafik kazasında ölmüşlerdi. Demir Çağlar'ı duyunca köşke bombalar yerleştirerek havaya uçurmuştur. Şelale, çağlar ve orada çalışan Bezar balkondan ahıra atlayıp kurtulmuşlardır. Demir ise onların ölmediğini düşünerek köşke girmiştir fakat kendi yaptığı cehenneminde, kendi yanmıştır.

İstanbul'a konağa gitmeyi başarmışlardır.Şelale aklını yitirmiş Şehriban Hanım'a ''SARA ANNE'' Çağlar'a ise ''Levent'' diye hitap ediyordur.Eda ve Naz da getirilmişti fakat Şelale onları tanımayıp bez bebeğine sarılıyordu.Bir anne için çocuklarına sarılıp da kendi çocukları olduğunu bilmemek ne acıydı. Soyluoğlu ailesinde hayat böyle sürüp gidiyordu.