Zira bu seçimi yitirdikleri takdirde neler olacağını en iyi onlar biliyor! Tayyip'siz bir AKP, sudan çıkmış balık olmaya mahkûmdur.
Bir düşünün, partisi seçimi, dünya liderimiz Cumhurbaşkanlığını yitirmiş ve Saray'ı bütün kadrolarıyla birlikte terk ediyor. O takdirde ne olacak?
Sıradan bir vatandaş olarak evine dönecek…
Yıllardır sürdürdüğü saltanatı elden gidince o da sudan çıkmış balığa dönecek.
O yüzden panikteler. O yüzden bacakları titriyor.

* * *

Sevgili okurlarım, ülkemizi gerek içeride ve gerekse dünyada bu durumlara kimler düşürdü? Bu işin sorumlusu kimdir, kimlerdir?
Eğer “Korkmuyoruz, iddialıyız” diyorlarsa, aşağıdaki şu basit sorulara milletin önünde açıkça yanıt vermeleri gerekir:
– Eğer ülkemizi bu durumlara düşürenler AKP-Tayyip iktidarı değilse, her şey onların söylediği gibi iyiye gitmişse, niçin erken baskın seçim kararı almak zorunda kaldılar?
– Dünya lideri olduğu iddia edilen zat, niçin televizyonlarda sürekli olarak “One man show” (Tek kişilik gösteri) yapıyor? Niçin siyasi rakiplerinin karşısına çıkıp tartışamıyor?.. Çünkü biliyor ki, bunu yaptığı takdirde mat olacak ve zor durumda kalacaktır… Çünkü o, sadece tek kişilik gösterilerin adamıdır.
– Madem her şey iyidir, o halde niçin yeni kurulmuş olan İYİ Parti'den bu kadar korktular? Niçin 100 bin imza gibi saçma sapan kararlar almak zorunda kaldılar?
– Niçin bu seçimlerde de OHAL'in arkasına sığındılar?
Onlara sorulacak yüzlerce, binlerce soru var ve hiçbirine yanıt vermeleri mümkün değil.
İşte o yüzden diyorum ki, 24 Haziran seçimlerini yitirdikleri anda, sudan çıkmış balıktan daha beter olacaklardır.
Hele dünya lideri olduğu iddia edilen zat Cumhurbaşkanlığı seçimini yitirirse (ki bu olasılık güçlü görünüyor) işte o zaman yandı gülüm keten helva!
O yüzden panikteler, bu işin şakası kalmadı artık.

* * *

Şimdi önemli olan, 24 Haziran günü Recep Tayyip'in yüzde 50'yi geçmemesinin sağlanmasıdır.
Bu sağlandığı takdirde iktidar ilk darbeyi alacak ve ikinci tur seçimi bizler açısından daha kolay olacaktır.
Burada “Bizler” diyerek bu vatanda AKP-Tayyip yönetimine karşı olan herkesi kastediyorum.
Bu aşamada önemli olan, günü geldiğinde kişisel karşıtlıkları ve sevmemezlikleri falan bir yana bırakıp aynı muhalefet adayına odaklanmayı başarmaktır.
Elbette ki Ekmeleddin gibi birileri hariç!
Kendi adıma söz veriyorum, bunu yapacağım.

* * *

Dün burada sizlerden gelen bazı okur mektuplarını açıklamıştım. Dün gelenler de sayıca çok yüklüydü ve ortaya şu sonuç çıkıyordu:
– Muharrem İnce'yi benimseyenlerin sayısı az değil. Ancak bireysellikten ve şov yapmaktan kaçınması gerek… (Dün açıklama yaptı, ‘eğer Abdullah Gül adayımız olursa oyumu Erdoğan'a veririm' dedi. Aday yapılmayacağını hepimizden iyi biliyor da, lütfen böyle anlamsız lafları bir kenara bıraksın artık!)
– İYİ Parti açısından Meral Akşener'e çok büyük destek var.
– Abdullah Gül'ün ismine büyük tepki var.
– Yılmaz Büyükerşen'i toplum çok seviyor ama 81 yaşında olmasına dikkat çekiliyor.

* * *

Bu iktidarın elinde artık çok az sayıda cephane kaldı.
Kendi Bakan Bey'leri dahil herkesi ve her kesimi azarlamak!
Türkiye'ye ve dünyaya sürekli posta koymak!
Anayasa ve yasaları paspas gibi çiğnemek!
Şimdi darbeden sonra OHAL'in ardına sığınıp ülkemizi baskı rejimi ve tek adam diktatörlüğü ile yönetmeye devam edip yolsuzlukları örtbas etmek!

* * *

AKP-Tayyip ikilisi yorgun, çökük ve bitik…
Korku içindeler ve son kozlarını 24 Haziran'da oynayacaklarını biliyorlar.
Durumu onlar açısından şöyle özetlemek mümkün:
“Ölüm kalım mücadelesi.”
İktidar karşıtı olan milyonlarca yurtsever insanımız morallerini hiç bozmasın, endişeye kapılmasın, “Bunlar gitmez” gibi düşüncelere beyninde ve yüreğinde yer vermesin.
Atatürk'ün o meşhur sözünü kimse unutmasın:
“Geldikleri gibi giderler.”

serit-atmaaa-emin
Sevgili okurlarım, içeride olanları her gün utanarak yaşıyoruz da, gündemin yoğunluğu nedeniyle medyamız yurt dışında olanları görmezden geldi, ıskaladı.
Kısaca sıralıyorum:
Avusturya, Hollanda ve Almanya, seçimler öncesinde Türk siyasetçilerin ülkelerine gelip propaganda yapmasını yasakladı.
Oralara gidip propaganda yapacak olan herhalde bizim mahalle muhtarları değil, bizzat dünya liderimiz…
Bu hakaret onadır, acaba farkında mı!
O ülkeler 24 Haziran seçimleri öncesinde ülkelerinde seçim sandıkları kurulmasını da yasaklarsa sakın ola ki şaşırmayın.

* * *

ABD yönetimi resmen açıkladı:
“OHAL altında yapılacak seçimlerin özgür, adil ve şeffaf olması mümkün değildir. Endişe içindeyiz.”
Son açıklama iki gün önce Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarafından yapıldı:
“Mevcut koşullarda yapılacak seçimler Avrupa kriterlerine uygun değildir. Seçimler ertelenmelidir…
Dünya liderimizin memuru konumundaki Binali Yıldırım yanıt verdi:
“Biz seçimi yapacağız, siz işinize bakın!”
Dışarıda işte böyleyiz, rezaletin, küçük düşürülmenin bini bir para! Acaba kim utanmalı?