Kitaplar barışın umududur

Bir yıkım aracı olan savaşa karşı edebiyatın barış arayışı, tarihi bugüne taşırken insanlığın kendisinden ders almasını öğütleyen ve bin yılları aşarak bugünlere uzanan bir umut çığlığıdır.

Aristophanes’in tiyatro tarihinin ilk savaş karşıtı oyunlarından Lysistrata (Kadınlar I-ıh Derse) ve Barış, Euripides’in Troyalı Kadınlar, Vergilius’un Aeneis, Firdevsi’nin Şehname, Dante’nin İlahi Komedya, Shakespeare’in V. Henry yapıtları İlyada gibi hâlâ güncelliğini yitirmedi.



Yeni düzen getirmek


Gücünün ve silahının olanaklarıyla, “Ben dünyaya yeni düzen getireceğim” diyen ve tarihin kuytuluklarında kalan köleliklerin, derebeyliklerin, krallıkların, imparatorlukların çağımızdaki devamı olan emperyalizm, aydınlığa, insana saldırıyor...

Bugün yeni düzen isteyenin dününe bakalım.

“Başka ulusları özgürlüklerinden edenler, er geç kendileri de özgürlüklerinden olurlar... Ya özgür bir ulus olarak yaşayalım ya ölelim” diyen Abraham Lincoln’ün düşlediği ülke, Kızılderililerden Zencilere, komşusu Meksika’dan Güney Amerika’ya, oradan Güneydoğu Asya’ya, Afrika’ya, Ortadoğu’ya, dünyanın her yanına uzanarak özgürlükleri yok eden bir ulus olmaya dönüştü.

“ABD’liler özgürdür” söyleminin yanıtı, “Başka bir ulusu ezen bir ulus özgür olamaz” sözüdür.



Kızılderililer, Zenciler, McCharty, Vietnam...



Amerika kıtasında yaşayan “Kızılderililer”i katleden (Kalbimi Vatanıma Gömün: Dee Brown), Afrika’nın karaderililerini, “Zenciler”i topraklarından kaçırıp köleleştiren (Kökler: Alex Haley), komşusu Meksika’yı yağmalayan bir düzenci.

McChartycilik’le korku toplumu oluşturan (Arthur Miller: Cadı Kazanı, Albert Kahn: Büyük İhanet, Philip Roth: Bir Komünistle Evlendim), Rosenbergler’i (Michael ve Robert Meeropol: Rosenbergler), Sacco ile Vanzetti’yi (Howard Fast: Suçsuzlar, Helmut Ortner: Sacco ve Vanzetti) elektrikli sandalyede katleden bir düzenci.

Vietnam’ı (Nguyen Duc Thuan: Direnme Savaşı, Anh Duc: Şafakta Kazandık Zaferi, Nguyen Dinh Thi: Gök Cephesi, Graham Greene: Sessiz Amerikalı) kana boğan; CIA operasyonlarıyla (Elenore Fleischer: İhanet) insanlığın bağrına hançer olan; “Hiroşima” ve “Nagasaki”yi insanlık tarihine yazdırabilecek kadar “cesur” ve pervasız olan; Latin Amerika’yı yağmalayan (Eduardo Galeano: Latin Amerika’nın Kesik Damarları) bu düzenci, bombalarını, füzelerini dünyanın dört bucağına taşıyor.



Atatürk’ün önerisi, Brecht ve Saramago

Günümüzde savaşın kaynağı, insanın ve özgürlüğün düşmanı “yeni düzen”dir.

İnsanlığın hâlâ başının belası savaşa karşı, “Dünya insanları kapitalizmin açgözlülüğü ve hırsından arınmış olarak yetiştirilmelidir” diyen Atatürk’ün önermesi, yol gösterici olmalıdır.

Savaşa karşı insanlığın büyük sesi olan Bertolt Brecht, Şvayk Hitler’e Karşı, Cesaret Ana ve Çocukları gibi birçok yapıtında olduğu gibi Üç Kuruşluk Roman’da da savaşı, savaş tüccarlarını olanca gerçekliği ve çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Silah fabrikalarında durmaksızın ve zorla sürdürülen üretimin aslında bitmeyen savaşları temsil ettiğini düşünen Saramago’nun ömrünün son günlerinde yazmaya başlayıp tamamlayamadığı Mızraklar Mızraklar Tüfekler Tüfekler romanı savaşa karşı bir önemli çığlık.

Nevra Bucak’ın Uzaylı Kız Tira ve Son Güneşin Çocukları romanlarını da eklemeliyim.

***

“Böl ve yönet” politikasının doğal sonucu karşıtlık, çatışma, düşmanlık kültürünün oluşmasıdır. Bunun ilacı hümanizma temelindeki kardeşlik, hoşgörü, dayanışma kültürüdür.

Yüreğimiz barışın çığlığını duyacağı, savaşa karşı fısıltısını mutlaka sese dönüştüreceği için savaş romanları barış için bir umuttur.

Öner Yağcı