Geleceği görme olayları 20. Yüzyıl içinde de halen varlığını sürdürmektedir. 20. Yüzyıl'ın ilerleyen bilimi, özellikle son 50 yıldır bu konuya özel bir ilgi göstermeye başlamıştır. 20. Yüzyıl'ın başlarından itibaren gelecekten haber veren çok sayıda kişi, bu yetenekleri ile bilimadamlarını şaşırtmışlardır. Böylelikle bilim kendisine yeni alanların açılmakta olduğunu farketmiş ve sınırlarını daha ötelere doğru genişletmek zorunda kalmıştır.



Geleceği görme konusunda yetenekli çok sayıda kişiyle laboratuvar şartlarında bilimsel çalışmalar yapılmış ve inanılmaz sonuçlar alınmıştır.



1970'lerde Batı Avrupa'da Parapsikologlar, "gelecek kestirme" deneyleri yapma imkanı buldular. Bu uzun ve zorlu çalışmaların bilimsel alandaki ilk sonuçlarıydı... Duyular Dışı Algılamaları oldukça gelişmiş olan Hollandalı Gerard Croiset ile bilimsel çevreler yakından ilgilenmişti. Bunların arasında özellikle Prof. W.H.C. Tenhaeff ve Dr. Osty geliyordu. Bilimadamlarının Croiset ile yaptıkları 200 deneyde %80 gibi yüksek bir başarı oranı elde edilmişti. Daha sonraları bu deneyler Almanya, ısrail ve Amerika'da başka bilimadamlarmca da gerçekleştirilmiştir. Bu sonuçlar, nasıl olduğu tam olarak açıklanamasa da, çok sayıdaki bilimadamına, geleceğin bilinebileceğine kanıt teşkil etmiştir.



Neydi bu yapılan deneyler?... O gün Profesör Tenhaef, Utrecht Parapsikoloji Enstitüsü'nde Croiset'e bir toplantı salonunun planını göstermişti. Salonda numaralı olan 30 koltuk bulunuyordu. Croiset'ten bunlardan birini seçmesini ve l şubat 1957 tarihinde yapılacak toplantıda, o koltuğa oturacak kişiyi tarif etmesini istedi. Croiset 9 numaralı koltuğu seçti. Daha sonra da transa girerek, l şubat 1957 günü o koltuğa oturacak kişiyi tasvir etmeye başladı. Bir teyp çalışıyor, Croiset de trans halinde aldığı izlenimleri mikrofona aktarıyordu...



ılk olarak bu koltuğa oturacak kişinin bir kadın olduğunu söyledi. Ufak tefek, hareketli, hanım hanımcık, orta yaşlı bir bayan olacak diye ilave ettikten sonra kadın ile ilgili inanılmaz bilgiler sıralamaya başladı: "...Bu kadın çocukları çok seviyor... 1928-1930 tarihleri arasında Schveningen kasabasında bir olaya tanık olmuş. 45 yaşlarında bir adam bir bayanla tartışmıştı...



ıkisi de birbirlerini başkalarıyla ilişki kurmakla suçlamıştı... Bu kadın aynı zamanda üç çocuk annesi... Bunlardan biri ıngiltere'ye ait bir Uzakdoğu ülkesinde yaşıyor... Bu bayan 40 yaşlarında bir yakım ile seks konusunda konuşmuş ve ona bir psikiyatriste başvurmasını öğütlemiş... Hayatında dinlediği ilk opera Verdin'in Falstaff operasıydı... Bu operadan çok etkilenmişti..." Bu inanılması son derece güç ayrıntıları sıraladıktan sonra Croiset; bu bayanın küçük kızıyla birlikte l şubat günü dişçiye gideceğini de ifade ederek sözlerini tamamladı.



Deneye katılan profesörler ve çok sayıdaki diğer bilimadamları bu ayrıntılı bilgiler karşısında büyük bir merakla deneyin ikinci kısmının gerçekleştirileceği günü beklemeye başladılar. Deneye büyük bir önem veriliyordu. Her türlü ihtimale karşı Croiset deney gününe kadar başka bir kente götürülerek hiç kimseyle görüşmemesi sağlandı.



Deney günü rast gele 30 kişi toplantı salonuna davet edildi. Her gelen rastgele bir zarf alarak oturacağı koltuk numarasını belirliyordu. Zarfların hepsi mühürlüydü. Zarfı açan numaraya göre koltuğa oturuyordu. Bütün davetliler yerlerini aldıkta sonra bir asistan Croiset'i almaya gitti. Bu arada 9 numaralı koltuğa bir bayanın oturduğunu gören Prof. Tenhaeff, bir an için basit bir tesadüf olabilir mi acaba diye düşündü. Ancak kadın gerçekten de orta yaşlıydı...



Bilimadamlarından oluşan Jüri önce kadının yaşını sordu. Kadın 42 yaşında olduğunu söyledi. Daha sonra Croiset'in teybe aktardığı bilgilerle ilgili sorulara geçildi. Bunlar son derece özel ayrıntılardı. ınanılmaz bir şekilde kadının anlattıklarıyla Croiset'in söyledikleri tıpa tıp birbirini tutuyordu!... Gerçekten de çocuklara bir hayli düşkündü. Büyük oğlu ıngiliz Ordusu'nda görevliydi ve halen Singapur'da bulunuyordu.



Schevcniugen'de gerçekten bir kadınla bir adamın tartışmasına şahit olmuştu. Bu tartışanlar annesi ve babasıydı. Evlilik dışı ilişkiler kurdukları yüzünden tartışmışlar ve boşanmışlardı. Seks konusunda birisiyle konuştuğu da doğruydu... Kadının ilk dinlediği opera Falstaff operasıydı ve bundan çok etkilendiğini ifade ediyordu... Ayrıca kendisinin bu toplantıya katılmadan iki saat önce küçük kızıyla birlikte dişçiye gittiklerini söylüyorlardı!... ışte bu yöntemle Croiset ile gerçekleştirilen tam 200 denemede % 80 gibi inanılmaz bir başarı elde edilmiştir.



Croiset ile yapılan bu deneylere çok sayıda bilimadamı katılmış ve deneylerdeki sonuçlara bizzat onlar da şahit olmuşlardır. Daha sonraları birçok bilimsel makalede bu araştırmaların sonuçları yayınlanmış ve geniş yankılar uyandırmıştır.



1968 yılında Colorado Üniversitesi'nden Dr. Julie Einsenbud'un yaptırdığı Atlantik aşırı denemenin başarıyla sonuçlanması ise Croiset'in ününü dünyaya duyurdu. Yapılan deneyde Hollanda'nın Utrecht şehrinde bulunan Croiset, ABD'ndeki Denver şehri'nde yapılacak bir toplantıya katılacak olanlardan yine aynı yönemle; rast gele zarf çekimi yapılarak belirlenen yere kimin oturacağını önceden söyleyebilmişti.



Çok sayıda bilimadammın katıldığı bu deneyin de, hem de arada büyük bir mesafe olmasına rağmen başarıyla sonuçlanmasından sonra herkes aynı soruyu sormaya başladı: Kimdir bu Croiset?...



Gerard Croiset bir falcı değildi... Onu inceleyen bilimadamları şu sonuca vardılar: "Altıncı hissin mevcudiyetini bu kadar açık olarak ispat eden birine, bu güne kadar rastlanmamıştır..." Onu kelimenin tam anlamıyla söyleyecek olursak; mikroskop altında incelemişlerdir.



Croiset ile ilgilenenler arasında Freud ve Psikanaliz'in kurucusu Cari Jung da bulunuyordu. Yaptığı incelemelerden sonra Jung şu açıklamada bulunmuştur: "Yapılan araştırmalar neticesinde Ger ad Croiset için, zaman ve mekan sının diye bir şeyin mevcut olmadığını söyleyebiliriz."



Croiset biraz kilolu olmakla beraber son derece hareketli ve çevik bir yapıya sahipti. Bunu sporla uğraşmasına borçluydu. Bu mucize insanla, o yıllarda basın da yakından ilgileniyordu...



Kendisiyle röportaj yapan "Müncher ıllustrierte" muhabiri de, diğer meslektaşları gibi olayın ardındaki sırrı ortaya çıkartmaya çalışıyordu:



"Gördüm kelimesini çok sık kullanıyorsunuz. Bu nasıl oluyor? Açıklayabilir misiniz?"

"Gerçekten görüyorum..." Elini alnına vurarak...

"işte buradan görüyorum..."

"Görebilmek için gözlerinizi kapamanız lazım mı?"

"Her zaman değil... Bazen görüntüler sinema şeridi gibi birden canlanıveriyor. Bazen görüntüler silik oluyor. O zaman anlaşılmaları güçleşiyor. Bazen de iyice görebilmeme imkan verecek tarzda net oluyorlar..."



Son derece gelişmiş "Durugörü" yeteneğine sahip olduğunu anladığımız Croiset, özellikle yorgun olduğu anlarda daha kolay imajlar geldiğinden söz etmektedir. Bu da, yorgunluk gibi hallerde, gevşeme durumuna daha kolay geçilebileceği ile ilgili teknik bir ayrıntıydı...



Müncher ıllustrierte muhabiriyle yaptığı görüşmeyi şu sözlerle noktalamıştır: "Kendimde geleceği değiştirmeye sahip insanüstü bir güç görmüyorum. Tanrı'nın yarattığı bazı kanunlar vardır. Bu kanunlara karşı gelinmez. Eğer Tanrı bu gücü bazı kişilere veriyorsa, O'nun sınırsız kudretinin bir eseridir..."



Utrecht Üniversitesi Parapsikoloji Enstitüsü'nde Croiset'i inceleyen Profesörlerden Tenhaeff, kendilerine yapılan birçok hücumlara rağmen, "Bilinçaltı Sezişler" teorisine bu deneylerin kuvvetli bir delil teşkil ettiğini ısrarla savunmuştur.Bu gün dünyanın dört bir köşesinde bu teori üzerine halen araştırmalar sürdürülmekte ve çok sayıda bilimadamı, bu teorinin gerçekliliği yönünde araştırma bulguları ortaya koymaktadır.



Croiset ile ilgili yapılan bilimsel deneylerle ilgili Müncher ıllustrierte muhabirinin sorularını da cevaplayan Tenhaeff şunları söylemiştir: "Kendisini 1938 yılında tanıdım. O zaman "hassas bir kişi" olarak oldukça tanınmaya başlamıştı. Ancak Hollanda'da bu tip kişiler oldukça fazladır. ılk başta fazla önemsememiştim. 1945 yılında gördüğüm zaman o kadar gücü artmıştı ki, tecrübelerini bilimsel açıdan incelemek ihtiyacı duydum. Croiset bana göre devrimizin en hassas kişilerinden biridir..."



Muhabirin bu olayları bilimsel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz diye sorması üzerine ise şöyle demiştir: "Bakın... Benim kendi araştırmalarıma göre gelecekteki olaylara ait rüyalar zannedildiğinden fazladır. Croiset, algılayabilme bakımından diğerlerinden çok daha üstün kabiliyettedir. Rüyalar dışında da gelecekten bilgi verebilmektedir, ister polis tarafından, ister doğrudan doğruya kayıp kimselerin ailesi tarafından yardım istensin, Croiset hemen acele acele tarifini yapabilmektedir. Sokakları anlatır. Binaları ve arazileri tespit eder."



Çok sayıda kayıp kişinin bulunmasında yardımcı olan Croiset'in bu yeteneği, Klasik Psikoloji'nin açıklamalarıyla cevaplanamamaktadır. Bu gerçekten hareket eden yurtdışındaki çok sayıdaki Psikolog, Klasik Psikoloji'nin sınırlarını aşmak zorunluluğunu çok uzun yıllar önce hissetmişler ve o yöndeki araştırmalara ağırlık vermişlerdir. Çünkü Klasik Psikoloji'nin bilinçaltı veya bilinç ötesi hakkında bildiği ve ileri sürdüğü kuramlar bu tür olaylarda eksik kalmaktadır.