Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Gerçekten size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap gelmiştir.” buyuruyor. (Mâide: 15)

“Nur” Muhammed Aleyhisselâm’dır. Zira ancak onun vasıtası ile hidayete erişilir.

“Kitap” ise Kur’an-ı kerim’dir. O bir hidayet rehberidir.

Nurundan nurunu yaratmasa idi, âlemler nurunu nereden alırdı, Hakk ve hakikatı nasıl bulurdu?

Ruhlar âleminde “Elest bezmi”nde ilk defa ahid ve misakı alınan ve:

“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (A’raf: 172)

Hitâb-ı izzet’ine ilk cevap veren odur. Peygamberliği her ne kadar diğer peygamberlerden sonra ise de hakikatte onlardan öncedir. “Âlem-i şehadet”te son peygamber, “Âlem-i misal”de ilk peygamberdir.

Hadis-i şerif’lerinde bu hakikatı beyan buyurmuşlardır:

“Âdem ruh ile ceset arasında iken ben peygamberdim.” (Ahmed bin Hanbel)

Allah-u Teâlâ’nın kendi nurundan ilk olarak yarattığı varlık odur. Resulullah Aleyhisselâm’ın o zamanın peygamberi olduğu, peygamber olarak halkedildiği beyan ediliyor.

“Ben yaratılış bakımından peygamberlerin ilki olduğum halde, onların hepsinden sonra gönderildim.” (Hâkim)

Böylece, en son gönderilen o olduğu halde, bütün peygamberlerin önüne geçmiş oldu.

Nitekim Âyet-i kerime’de buyurulduğu üzere Allah-u Teâlâ onu, seçtiği diğer peygamberlerden öne almıştır:

“Hatırla o zamanı ki, biz peygamberlerden kesin söz almıştık. Resulüm! Senden de, Nuh’dan da, İbrahim’den de, Musa’dan da, Meryem oğlu İsa’dan da.” (Ahzâb: 7)

Çünkü o, bütün peygamberlerden önce anılıp en son gönderilen peygamberdir.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz diğer bir Hadis-i şerif’lerinde ise şöyle buyuruyor:

“Ben Âdem yaratılmazdan ondörtbin sene önce, Azîz ve Celîl olan Rabbimin yanında bir nur olarak mevcut idim.” (Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi. C.12, sh: 404)

ÖMER ÖNGÜT