Günün Sözü DamlaPenia.
Her şey neye layıksa ona dönüşür. -Mevlana
Etiket Listesi

Like Tree5Beğeniler
  • 1 Post By Damla
  • 1 Post By Damla
  • 1 Post By Damla
  • 1 Post By Damla
  • 1 Post By Damla
Seçenekler
Seçenekler
Stil
Damla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
15 Aralık 2014
Bulunduğu yer
İzmir.
Mesajlar
45.994
Seslenildi
8367 Mesaj
Etiketlendi
235 Konu

Yeni İstiklal Marşının Tarihçesi | Tarihi

10 Ocak 2016
1

İstiklal Marşının Tarihçesi

İstiklal Marşının Tarihçesi | Tarihi

İstiklal marşı, istiklal marşi, anlamı, açıklaması, kabulü, istiklal marsi, marsı, hakkında, istiklal marşı kabul, kabulü, istiklal marşının 10 kıtası, istiklal marşının bestecisi, istiklal marşının hikayesi, istiklal marşının tarihi, tarihçesi, yazılışı, önemi, 12 mart istiklal marşı, kabulü, bayrak, eski, hakkında bilgi, ile ilgili şiirler, slayt, sözleri, okuyan kız, doğuşu, incelenmesi, öyküsü, saygı duruşu, böyle okunur, kaç mısradır, tbmm de ilk defa okuyan küçük kız gibi soruların cevapları…

İSTİKLAL MARŞI KABULÜ, TARİHİ VE ANLAMI


İstiklal Marşı Neden Yazıldı?
Trablusgarp, Balkan, Çanakkale, Yemen ve Milli Mücadele… Mehmetcik can pazarında; cepheler ölüme koşan Mehmetçikler’le kıpkırmızı. Her Mehmetçik göğsünü serhat, yüreğini kalkan yapmış. Tarihin kanlı seyrine can borcumuzu ve kan borcumuzu fazlasıyla ödemişiz.

Bu zamanlar manevi bir desteğe ihtiyaç duyduğumuz en önemli zamanlar. Yeniden dirilmek şart olmuş artık. İnsanları heyecanlandıracak, gönülleri coşturacak; gözlerde damla damla yaşlar sıralayacak bir manevi atmosferin oluşturulması mecburidir. Körükle basılan havanın demiri erittiği gibi, insanımızı “vatan, millet, bayrak, sancak istiklal sevdası” gibi kutlu bir amaçta birleştirip, yüce bir ortam içerisinde tek yürek, tek beden olmuşçasına dirilten milli bir inkılaba ihtiyaç vardır.

Bunu da ancak duygu yüklü bir vatan şiiriyle yapabilirdik.

İşte İstiklal Marşı bu amaçla yazdırılmak istenmiş (1920 – Erkan-ı Harbiye Reisliği) ve bunun için de bir yarışma açılmıştır.

İstiklal Marşı’nın Tarihi Oluşum Süreci

Yarışma açılıyor.
Milli Marş'a duyulan ihtiyaç 1920 yılında Erkan-ı Harbiye Reisliği tarafından ortaya kondu. Erkan-ı Harbiye Dairesi, Maarif Vekaletine müracaat ederek milli azim ve imanı besleyecek bir marşın yazılmasını ordu adına teklif etti. Maarif Vekaleti 7 Kasım 1920'de basın yolu ile, konu hakkında bir yarışma açıldığını bütün yurda duyurdu. Birinciliği kazanacak şaire 500 TL ödül verilecekti. Bu, o zaman için büyük bir miktardır.

Yarışmaya katılacak şiirlerin 21 Aralık 1920 tarihine kadar Maarif Vekaletine gelmesi gerekiyordu. Gelen şiirler 23 Aralık'tan itibaren Vekalette kurulmuş bir komisyon tarafından incelenecekti.

Yarışmaya katılım büyük oldu. Mecliste devrin pek büyük ünlü edibi ve şairi vardı. Bunlardan bazıları da yarışmaya katıldılar. Hatta Şark Fatihi olarak isim yapan Kazım Karabekir Paşa dahi yarışmaya katılmıştı.

Yarışmaya 724 şiir geldi. Ancak bunlardan hiçbiri komisyon tarafından beğenilmedi. Bu arada Mehmet Akif'in milli bir destan olabilecek bir şiir üzerinde çalıştığı etrafa yayılmıştı. Akif, meclisin oturum dışı saatlerinde, loş köşelerde, Tacettin Dergahı'nın uykusuz geçen saatlerinde avucunun içine aldığı küçük kağıt parçalarına İstiklal Marşı isimli şiirinin ilk şekillerini karalıyordu. Ancak, şiirini yarışmaya katmayacağı da ağızdan ağıza söyleniyordu. Bunun sebebi yarışmaya konan mükafattı.

Ancak Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere pek çok milletvekili Mehmet Akif'in yarışmaya katılmasını, hatta Milli Marş'ı onun yazmasını istiyordu. Çünkü Türk'ün irade ve imanını ancak onun anlatabileceği inancı yaygındı.

Nihayet, Maarif Vekili Hamdullah Suphi, 5 Şubat 1921 tarihinde Akif'e yazdığı bir mektupta "asil endişenizin icap ettiği ne varsa hepsini yaparız" diyerek ve para meselesini kaldırmayı vaat ederek Akif'in yarışmaya katılmasını sağlamaya çalıştı. Akif, yakın dostlarının ve bilhassa Balıkesir mebusu Hasan Basri Bey'in ısrarı ile şiirini yarışmaya gönderdi.

Milli Marş belirleniyor...
TBMM'nin 26 Şubat 1921 tarihli toplantısında Milli Marş konusu ele alındı. Şiirleri incelemek üzere bir komisyon kuruldu. Komisyon, 724 şiir arasından 7 şiiri Meclis kürsüsünden okumaya karar verdi.

1 Mart 1921 tarihli, Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlık ettiği oturumda, Hasan Basri Bey'in bir takriri üzerine şiirlerin okunmasına Akif'in şiiri ile başlandı. Daha ilk mısra büyük bir alkış tufanı ile karşılandı. Şiirin her mısraı yoğun alkış sağnağı ile karşılandı. Nafia Vekili İsmail Fazıl Paşa'nın isteği kabul edilerek şiir dört defa ve her defası da büyük heyecan ve alkışlar arasında okundu. Kalan 6 şiirin okunmasından, meclis kararı ile vazgeçildi. Türk'ün irade ve imanını dile getiren şiir bulunmuştu.

Milli Marş’ın bestelenmesi...
12 Mart 1921 tarihli oturumda bu şiirin Milli Marş olarak kabulü oylandı ve kabul edildi.
Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930 da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922 de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu. Marşın armonilenmesini Edgar Manas, bando düzenlemesini İhsan Servet Künçer yaptı.


İstiklal Marşı’nın Açıklamaları...
İstiklal Marşı, bir milletin milli ve dini irade ve imanını ebediyyen ayakta tutacak ve besleyecek kudrette bir dil abidesidir. Türk milletinin maşeri vicdanına onun kadar yakışan bir başka şiirimiz yoktur.

İstiklal Marşı yazıldığı sıralarda Anadolu'nun birçok şehri işgal altındaydı. Tarih boyunca devletsiz yaşamamış milletimizin istiklal ve istikbali tehlikedeydi. Ülkenin ufukları kap karanlıktı.

İşte Mehmet Akif'in İstiklal Marşı ile yükselen sesi, vatan semalarında böyle bir zamanda yankılandı.

Elimiel bunu beğendi.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.



Years and years.
Damla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
15 Aralık 2014
Bulunduğu yer
İzmir.
Mesajlar
45.994
Seslenildi
8367 Mesaj
Etiketlendi
235 Konu
Standart Cevap: İstiklal Marşının Tarihçesi | Tarihi
10 Ocak 2016
2
İstiklal Marşı Birinci Kıt’a ve açıklaması
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

İlk mısrada korkmak fiili, hiçbir zaman ürkmek, çekinmek, hatta canından dolayı kaygı duymak manalarını taşımaz. Vatan ve istiklal için milletçe duyulan asil endişeye bir cevap ve çıkış yolu teşkil eder.

İstiklal Marşı, milletimizin, tarih boyunca bağlandığı ve yaşattığı değerleri, baştan sona kadar derin bir şiir örgüsü içinde işler. Bu değerlerden ilki İstiklaldir. İstiklal'in sembolü ise Al sancaktır. Al sancak, bacası tüten son ocak kalıncaya kadar dalgalanacaktır.

Ey Milletim ye’se düşme; Allah’tan ümidini kesme; Endişelenme. Batı ufkunun gurup haline bakarak hüzünlenme. Akşam ufkunun şafak kızıllığı sönebilir; bir alev, bir ateş gibi parlayan alsancağım milletimin son ferdi kalana kadar emin ve korkusuzca dalgalanacaktır; asla sönmeyecektir.

Mehmet Akif, 3. ve 4. mısralarda, Türk Milletinin istiklâline sarsılmaz imanını korkunç gök gürültüleri gibi haykırıyor. Bayrağın semalarda dalgalanışını Türk milletinin varlığı, kaderi ve talihiyle aynı görüyor. Bir imanı, bir hükmü haykırıyor: Milletimiz var oldukça, Bayrağımız göklerde nazlı nazlı dalgalanmaya devam edecektir.

İstiklal Marşı İkinci Kıt’a ve açıklaması
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül…Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

M.Âkif, İstiklâl Marşı’nın tamamında inanmış adam, vefalı insan görüntüsünden asla taviz vermemiştir. Bu inanmışlık ve samimiyet içerisinde bir canlıya seslenir gibi Bayrağa seslenir.

Ey benim güzel Bayrağım, ey benim hilal kaşlım! Öyle dargın gibi kaşlarını çatma. Senin kaşlarını çatman, bu Milleti derinden yaralar, üzer. Hem niçin bize kızmış gibi bakıyorsun?

Senin Millete güleryüz göstermen hayat verir, canlılık, dirilik verir. Bu Millet buna layıktır.

Benim kahraman milletim hürriyet uğruna oluk oluk kan döktü. Gerekirse bundan sonra da döker. Hem benim Milletim Bayrağına renk olarak sadece al kanının rengini uygun görmüştür. Milletimin uğruna baş koyduğu, can verdiği, İstiklâl simgesi olan Bayrak Milletime gülmezse, Millet de kanını helal etmeyecektir. Bu fedakarlığa karşılık senden sadece güleryüz bekliyoruz.

İstiklâl ve bağımsızlık, Allah’tan başka mabut tanımayan Milletimin Hakkıdır. Bundan asla şüphe edilemez.

Şubat 1921. Taceddin Dergahı’nda merdivenden çıkınca hemen sol taraftaki küçük odada, rafta idare (küçük gaz lambası) yanmakta; yer yatağında yatmakta olan Mehmet Akif uyanmış, kağıt arıyor. Yok. Eline geçirdiği kurşun kalemle yer yatağının sağındaki duvara dönmüş; pınar gibi ilham fışkıran imanlı bağrından çıkan, Türk’ün tarihini ve ebedi geleceğini bir mısrada anlatan kıt’ayı yazıyor. Sabah namazı ezanına kalkan oda komşusu Hafız Bekir Efendi (Konya meb’usu) M. Akif’i elindeki çakısı ile duvardaki (kağıda aldığı) kıt’ayı kazırken görüyor.

İstiklal Marşı Üçüncü Kıt’a ve açıklaması
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

İstiklal Marşı'nda üzerinde önemle durulan bir başka sosyal değer de hürriyettir.
Bu Millet tarihin her döneminde hür yaşamış, bundan sonra da hür yaşayacaktır. Bu Milleti esarete teşebbüs, çılgınlığın ta kendisidir. Böyle bir şeye tevessül edenin ahvaline şaşarım! Çünkü o bu hareketinden dolayı başına gelecekleri düşünemeyecek kadar çıldırmış biri yahut birileri olmalıdır.

Kükremiş azgın suların hiç bir sed tanımadan önündeki engelleri çiğneyip aştığı gibi, ben de değil mahkum olmak; gerekirse dağları yırtar enginlere sığmam taşarım.

Bir başka açıdan…

Ben ezelden beridir hür yaşadım diyerek bir mısranın yarısına, san’at kudreti ile ikibin beşyüz senelik Türk tarihini sığdırıyor. “Hür yaşarım” diyerek Türk’ün hür yaşamak karakterini, azmini ve sonsuza kadar ebediyyen hür yaşayacağını; geleceğini haykırıyor. Böyle bir milleti esir etmeyi hayal edenlere şaşılır.

3. Mısrada Türk’ün kuvveti, kudreti ve haşmeti vardır. Hürriyetine mani olan, sed çeken her şeyi ezecek bir sel gibidir. Zaten Orta Asya’dan Altay Dağları’ndan Tuna Boyları’na akan bir sel gibidir.

4. Mısrada, tarihte dağ yırtmış olmanın kudretini, gururunu yani: Ergenekon Türklerini, Ergenekon Destanını hatırlatır. Ezcümle, tarihin ilk devirlerinden beri hür yaşayan Türk, ebediyen de hür yaşayacaktır. Buna mani olmak isteyenleri dağları yırtan kuvveti ile sel gibi ezer, aşar.

Bütün şiirin en heyecanlı bölümü olarak gösterebileceğimiz bu kıt'ada sadece şiirin tonalitesi yükselmez, aynı zamanda güzel bir çağrışımla Oğuz Kağan Destanı ile Ergenekon Destanı birlikte hatırlanır. Şiir tam bir tarihi derinlik kazanır.

İstiklal Marşı Dördüncü Kıt’a ve açıklaması
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Akif, bu kıt'ada sömürgeci batıya karşı çıkar. Batının maddi medeniyetinin saldırısını iman dolu göğsü ile durdurabileceğini söyler:

Batı çelik zırhlı bir duvar misâli bütün âfâkı doldurmuş üstümüze geliyor.

Püfff! Bunda telaş edecek ne var ki? Çünkü bu vahşi saldırılara karşı benim öylesine güçlü ve emin bir sığınağım var ki bunu, Batı âleminin hafsalası dahi almaz. Bu sığınak, bu serhad iman dolu göğsümdür.

Medeniyyet denilen sahte, yalancı, vahşi, saldırgan ama gerçekte güçsüz canavar, ulusun dursun. Sonu yaklaşmış olan bu canavar, Milletimin göğsündeki imanı boğmaya yetmeyeceği gibi, onun gebermesi Milletimin eliyle olacaktır.

Bir San’at İnceliği
Çoğu insanımız eski yazıyı bilmez… Eski yazıda (Osmanlıca yazıda) iki türlü “n” harfi vardır. Biri “nun” harfi ile yazılır, diğeri “kef (nazal n)” ile yazılır. Şair gerektiğinde “nun” kullanmış, gerektiğinde “kef (nazal n)” kullanmış. Bu kıt’anın üçüncü mısrasında geçen “ulusun” kelimesinin sonuna “nun” koymuş; emir verildiği zaman “nun” kullanılır.

Sen görevlisin, sen hastasın gibi kelimelerde “kef” yani nazal n kullanılır. Burada ise (ulusun kelimesinde) “nun” kullanmıştır. Yani burada tevriye san’atı yoktur. Buradaki kelimenin sonuna “nun” koymak suretiyle: bırak o “ulumak fiilini işlesin” denmek istenmiştir.

Bir Başka Açıdan
Ulusun: Kelimenin kökü: hayvanlar için kullanılan -ulumak-fiilidir. İstilacı, sömürgeci, saldırgan, sahte “medeniyet” yaptığı vahşiliklerden canavara: Silahları ile çıkardığı seslerde hayvan ulumasına benzetilmiş. Zaten ulumak, boğmak ve canavar kelimeleri arasında uygunluk var.

Bazılarının ulusun kelimesine verdikleri "yücesin" manası yanlıştır. Vurgu son hece üzerinde olacaktır.

Bu kıt'adan hareket ederek Akif'i medeniyet düşmanı göstermek isteyenler olmuştur. Oysa Akif, burada sömürgeci batı medeniyetine karşı çıkmaktadır. Asıl metinde medeniyet kelimesi tırnak içine alınmış ve özel mana belirtilmiştir.

Okunuşu: “Ulusun” sözünü okurken, ayaklarımızın altında, ölmek üzere uluyan bir köpeğe hitab ediyormuş gibi küçük gören, aşağılayıcı, hakaretli bir sesle okunmalıdır.

“Medeniyet”: Rahmetli M. Âkif, şiirlerinde manasını, esas anlamından düşük gördüğü kelimeyi “tırnak” işareti içinde kullanmıştır. Burada, yukarıda arzettiğim sahte medeniyeti kasdettiği için böyle yazılmıştır. M. Âkif asla medeniyyete düşman değildi. Bilakis, geriliğin düşmanı idi.

İlim ve çalışma tavsiye ediyordu. Körü körüne Avrupa hayranı olmayın, batının sadece ilmini tez elden alın diyordu.

İstiklal Marşı Beşinci Kıt’a ve açıklaması
Arkadaş! yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Arkadaş!

Şehidler beldesi Yurduma, hain düşmanın girmesine fırsat verme. Sen düşmanı kovmak için gerekirse şehid olmayı göze alır, canını siper edersen, Allah vaadettiği zaferini sana verecek, Seni düşmanlarına galip getirecektir.

Hem bu zafer günleri öylesine yakın ki… Kimbilir? Belki yarın, belki de ondan daha yakın bir zamanda o zaferi göreceksin.
Elimiel bunu beğendi.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.



Years and years.
Damla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
15 Aralık 2014
Bulunduğu yer
İzmir.
Mesajlar
45.994
Seslenildi
8367 Mesaj
Etiketlendi
235 Konu
Standart Cevap: İstiklal Marşının Tarihçesi | Tarihi
10 Ocak 2016
3
İstiklal Marşının 1. Dörtlüğünün Açıklaması

İstiklal bağımsızlık demektir. Bayrak da bir milletin bağımsızlığının sembolüdür. Şair Türk milletine sesleniyor. Onun korkmaması gerektiğini söyleyerek, Türk milletinin hangi zor şartlar altında olursa olsun Türk bayrağını dalgalandıracağını söylüyor. Şair bu topraklar üzerinde Türk ulusunun varlığına işaret eden bir ev, ocak yaşayan tek Türk bulundukça İstiklalin sembolü sancağımızın sonsuza kadar var olacağını ve göklerde dalgalanacağını belirtiyor. Çünkü o bayrak, milletimizin hür olduğunu ispatlayan bir simgedir ve bize aittir. Ayrıca bu dörtlükte bir benzetme yapılmıştır. Bayrak bir yıldıza benzetilmiştir. Yine bu dörtlükte şafak, sancak ve ocak arasında hapsinin kırmızı olması açısından bir renk ilgisi vardır. Har insanın gökte bir yıldızı vardır. Eğer o yıldız parlarsa o insanın şanslı ve talihli olacağı eğer donuksa hasta olacağı anlaşılır. Eğer o yıldız kayarsa o insanda ölür. Bayrağımız da milletimizin yıldızıdır. İstiklal Marşının yazıldığı sırada her ne kadar donuk idiyse sonra yine parlamaya devam edecektir. Şairin buna güveni vardır. Hiç kimse nasıl gökteki yıldıza erişemezse; hiçbir düşman da bayrağımıza el süremez. Milletimiz kahraman, güçlü, onurlu ve çalışkandır. Böyle bir milletin bayrağı da asla sönmeyecektir.

İstiklal Marşının 2. Dörtlüğünün Açıklaması

Burada bayrağa sesleniyor. Bayrak bir insan gibi düşünülmüştür. Kaşlarını çatan bir sevgiliye benzetilmiştir. İst. Marşının yazıldığı zamanlarda yurt düşman işgalindeydi. Bağımsızlığımızın sembolü olan bayrak bu durumdan hoşnut olmadığı için kaşlarını çatıyor. Ezelden beri hür yaşamış ve bayrağını daima göklerde dalgalandırmış olan bu Türk milletine bayrağımın eğer gülmezse yani dalgalanmazsa, onun için döktüğümüz kanlar helal olmaz. Çünkü Hakk’a tapan milletimizin bağımsızlık hakkıdır.

İstiklal Marşının 3. Dörtlüğünün Açıklaması

Şair, bu kıtada Türk milletinin adına konuşuyor. Ben tarih boyunca hür yaşadım, hür yaşıyorum. Bunu ancak çılgın bir kişiliğe sahip olanlar(Bize saldıracak olan düşmanlar) engellemeye çalışır. Önümdeki engelleri aşar yok ederim. Türk ulusunun en önemli özelliği olan hürriyetine bağlılığını vurguluyor. Bağımsızlığın milletimizin hakkı olduğunu söylüyor. Türk milletini kükremiş bir sele benzetiyor ve önüne çıkan herkesi ezip geçeceğini söylüyor.

İstiklal Marşının 4. Dörtlüğünün Açıklaması

Bu dörtlükte şair bir karşılaştırma yapmıştır. Batının ufuklarını en modern savaş araç ve gereçleriyle donatan ordularına karşı, bizim silahları olmasa da tek silahı göğsündeki iman gücü olan askerlerimiz vardır. Şair kazanma hırsının ve inançlı olmanın daha önemli olduğunu vurguluyor.

Yine bu dörtlükte medeniyet bir canavara benzetiliyor. “Ulusun” diyerek işgalcileri, medeniyet iddiasında bulunanları vahşi canavara benzetiyor. Bu canavarın ulumasından korkmamak gerektiğini dile getiriyor. (O Türk milletini yıldırmak, savaş gücünü yok etmek için bağırıp dursun. Böyle güçlü bir imanı tek dişli bir canavara benzeyen ve kendilerini medeniyetin temsilcisi sayan batı ülkeleri yok edemez.)

İstiklal Marşının 5. Dörtlüğünün Açıklaması

Göğsünü düşmana siper eden kahraman askere hitap eden şair geleceğe büyük bir ümit ve inançla bakıyor. Şair, arkadaş sözüyle Türk milletinin gençliğine ve bütün fertlerine sesleniyor. Eğer bir gün ülkemize düşmanlar saldırırsa kendi gövdeni siper ederek onların utanmasızca saldırılarını durdur. Vatan sevgisi imandandır. Bu yüzden Hakk (Allah) vatanını savunanlara zaferi vaat etmiştir. Bu zafer çok yakındadır. Sen yeter ki fedakarca savaş.

6-7: vatanın kutsallığından söz edilmektedir. Dış görünüş itibarıyla vatan bir toprak parçası gibi düşünülebilir. Ancak bu toprak parçasını kutsal kılan vatan haline getiren binlerce şahidin onda gömülü olmasıdır.

İstiklal Marşının 6. Dörtlüğünün Açıklaması

Vatanın kutsallığından bahsediyor. Bu topraklar için binlerce şehit verdiğimizi, bu toprağın alelade bir toprak olmadığını her karışının şehit kanlarıyla sulandığını bu cennet vatanı hiçbir şeye değişmemek gerektiğini anlatıyor. Yoksa atalarımızın kemikleri sızlayacaktır. (Sen o şehitlerin evladı olarak geçmişlini ve tarihini öğren ve ona göre hareket et ki ataların rahat uyusunlar. Eğer canın pahasına olsa bu cennet kadar güzel vatanı korursan onlara layık bir evlat olduğunu ispat etmiş olursun.)
Elimiel bunu beğendi.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.



Years and years.
Damla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
15 Aralık 2014
Bulunduğu yer
İzmir.
Mesajlar
45.994
Seslenildi
8367 Mesaj
Etiketlendi
235 Konu
Standart Cevap: İstiklal Marşının Tarihçesi | Tarihi
10 Ocak 2016
4
İstiklal Marşının 7. Dörtlüğünün Açıklaması

Cennet vatan benzetmesi tekrarlanmış. Bu vatan uğruna canını feda etmeyecek Türk yoktur. Bir karış toprakta bile binlerce şehit vardır. Toprağı sıksan belki şehit kanları fışkıracaktır. Ben de bu kadar güzel ve değerli bir vatandan ayrı kalmamak için canımı sevdiklerimi ve bütün varlığımı vermeye hazırım. Yeter ki Hüda vatanımdan ayrı bırakmasın. ( Vatan toprakları şehit kanlarıyla sulanmıştır. Şair canını, sevdiklerini ve tüm varlığını kaybetmeye razıdır. Yalnızca Allah!tan istediği vatanından ayrı düşmemektir.)

8-9: Türk tarihinde vatan, millet, din, istiklal kavramları bir arada söylene gelmiştir.

İstiklal Marşının 8. Dörtlüğünün Açıklaması

Şair şehitlerin adına konuşuyor. Son isteğinin topraklarımıza düşmanların girmemesi olduğunu söylüyor. Vatanımız üzerinde okunan ezanlar, İslamiyet’in yaşandığına ve Allah’ın varlığının bir olduğuna şahitlik eder. Bu durumun sürdürülebilmesi için ezanların sonsuza kadar vatanın toprakları üzerinde okunması gerekir. İlahi (Ey Allah’ım) seslenişi var. Dinî motiflerden söz edilmektedir. Camilere düşmanlar saldırmasın, ezanlar hiçbir zaman susmasın diyor.

İstiklal Marşının 9. Dörtlüğünün Açıklaması

Şehitlerin adına konuşuyor. Şair vatanı için şehit olduğunu düşlemiştir. O zaman ifadesiyle anlatılmak istenen zaferin kazanıldığı gündür. Düşman yurttan atılıp hürriyetimize kavuştuğumuzda şair eğer öldüyse ve mezar taşı varsa onun yerine coşkuyla (duyduğu mutlulukta dolayı kendinden geçercesine) şükür secdesi edecektir. (Allah’a şükürlerini sunar) secde etmek şükür ifadesidir. Savaşta aldığı yaralardan boşanan kanlar mutluluk gözyaşlarına karışır. Şairin mutluluk gözyaşları gibi yaralarından kanlar boşalacaktır ve yine zaferin kazanıldığı gün, ruhu serbest kalacak ve göklere yükselecektir ve başı arşa deyecektir. Bir mutluluğu ifade etmek için mutluluktan uçmak ifadesini kullanırız. Burada böyle bir paralellik var. (Vatan hürriyetine kavuştuğu gün rahatlayan ruhu bedeninden ayrılarak gökyüzünün en yüksek katına ulaşır ve Allah’a kavuşur) coşku ile şükür secdesi yapmak anlatılıyor.

İstiklal Marşının 10. Beşliğinin Açıklaması

Burada bayrağa bir sesleniş var. Artık savaşı kazandığımız için sende hürriyetin sana verdiği eski şanını aldın. Şimdi önünde güzel günler var ve hür olarak gönlünce dalgalanabilirsin. Bundan sonra ne sana ne milletimize aşağılanma ve yok olma tehlikesi olmayacaktır. Zaten bu güne kadar hür yaşayan bir milletin ve Allah’a inanan bir topluluğun esir yaşaması mümkün değildir.Şafak kelimesi son bölümde de kullanılmıştır ve güneşin doğuşunu kastetmektedir. Artık karanlık günler bitmiş aydınlık günler gelmiştir. Sonsuza dek Türk milletine izmihlal yoktur. Her zaman hür yaşamış bayrağımın hürriyet hakkıdır.

(Son bölümde anlatılan zafer günleridir. Şair milletimize izmihlal yok diyor. Yani Türk milleti her zaman hür ve bağımsız yaşayacaktır)
Elimiel bunu beğendi.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.



Years and years.
Damla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
15 Aralık 2014
Bulunduğu yer
İzmir.
Mesajlar
45.994
Seslenildi
8367 Mesaj
Etiketlendi
235 Konu
Standart Cevap: İstiklal Marşının Tarihçesi | Tarihi
10 Ocak 2016
5
Şarkılarıyla ülkemizin tanınmasına katkıda bulunan ve 2009 yılında Eurovision’da bizi başarılı bir şekilde temsil eden Hadise’yi yaptıklarından dolayı kutlamamak mümkün değil. Ancak onun İstiklal Marşı’nı kendi yorumuyla okumasına kesinlikle anlam verebilmiş değilim. Hadise’nin, İstiklal Marşımızı, Milli Takım’ın Çek Cumhuriyeti’yle yaptığı maç öncesinde pop – arabesk karışımı bir ezgiyle okuması çeşitli kesimler tarafından çeşitli şekillerde, zaman zaman ağır olumsuz yorumlarla eleştirildi. Bana göre de orada yapılan şey Milli Marşımıza karşı bir saygısızlıktı.

İstiklal Marşı, Türk Milleti’nin Milli Marşıdır. Her kelimesine yüzlerce vatan evladının canını feda ettiği özgürlük marşımız, Mehmet Akif Ersoy’un kalemiyle en güzel ifade tarzını bulmuştur. Yüreğinde vatan ve millet aşkından kocaman bir alev taşıyan bu büyük insanın yazdığı millî marşımız her okunuşunda, mavi göklerin beyaz ve kırmızı süsünü dalgalandırıyor. Bu yüzden coşkuyla, o günleri yaşayarak, hissederek, yaşatarak ve hissettirerek okunması esastır. Nasıl ki okullarda hep bir ağızdan okunuyor ve okuyanları bırakın yoldan geçenler bile marşı duyduğunda hazır olda duruyor; maçlarda daha büyük coşku ve heyecanla okunması, dinlettirilmesi gerekir bence.

Herkes tam olarak makamını, notalarını bilerek okuyamayabilir elbette ama aslolan coşkunun yaşanması ve yaşattırılmasıdır. Dolu bir beyinden çıkıp dolu bir dille okunmasıdır. Tok ve yüksek bir ses, en azından doğru yerde doğru vurguların yapılması gereklidir okurken.

4 yaşındaki minicik yüreklerin 10 kıtasını ezberleyip gözlerinden yaşlar dökülerek okuduğu marşımızı doğru ezgiyle söyletmek için nice öğretmenler çaba gösterirken; Milli bir maç öncesi bu şekilde okunması okuyana da okutana da yakışmamıştır. Bu hatanın sorumluları en kısa zamanda Türk halkından özür dilemelidir bence.

Milli değerlerimiz göz göre göre yok olmamalı. Dikkatli olmalıyız, sahip çıkmalıyız.

Milli değerlerimizi yok etmeyelim, Kurtuluş Savaşı’nda yaşananları unutmayalım, Türk olmanın coşkusunu asla yitirmeyelim.

-Kader Delibaş
Elimiel bunu beğendi.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.



Years and years.
Konuyu 1 kişi okuyor. (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
Son Mesaj