ZÂVİYE:
1. Eskiden büyük kervanların geçtiği ıssız yollarda veya köy ve kasabalarda; dînî ilimlerin, İslâm ahlâkının ve fen ilimlerinin öğretilmesi, yolcuların barınması maksadıyla kurulan yer; küçük tekke. (Bkz. Hânekâh, Tekke)
Türkiye Selçuklu Devleti'nden sonra kurulan Osmanlı Devleti zamânında Anadolu'nun çeşitli yerlerinde zâviyeler kuruldu. Osman Bey, sık sık hocası Şeyh Edebâlî'nin zâviyesine gider, sohbetlerini dinlerdi. (Âşıkpaşazâde)
Zâviyeye devâm eden genç, orta yaşlı, ihtiyar her zümreden insan, gerekli dînî ilimleri okuyarak ve yaşayarak öğrenir, güzel ahlâk sâhibi ve herkes tarafından sevilen, topluma faydalı bir kişi olarak cemiyete katılırdı. (İslâm Târihi Ansiklopedisi)
... Zâviyeye bir yolcu geldiği zaman, eşyâ ve hayvanları yerleştirildikten sonra hamama sokuluyor, güzelce yıkanıyor,sonra bir odaya alınıp, yiyecek ve içecek ikrâm ediliyordu. Akşam namazından sonra zâviyede Kur'ân-ı kerîm okunuyor ve gece teheccüd namazına kalkılıyordu... (İbn-i Battûta)
2. Tasavvufta bulunan kimselerin, ibâdet için çekildiği tenhâ yer.
Üyelik tarihi
18 Ekim 2015
Bulunduğu yer
Sevilla
Yaş
31
Mesajlar
1.408
Seslenildi
47 Mesaj
Etiketlendi
11 Konu
Zâviye
27 Ekim 2015
- Paylaş
- Share this post on
- Digg
- Del.icio.us
- Technorati