X ışını nedir?

Gözle görülmeyen, doğru çizgi halinde yayılan, mıknatısın etkisi altında kalmayan ışınlara verilen ad. Ünlü Alman fizikçilerinden Roentgen tarafından 1896 yılında Geissler tüpleri ile yapılan bir deney sırasında bulunmuştur. Roentgen, bu tüplerle deney yaptığı sırada, masada bulunan bir billurun flüerörans hale geldiğini görmüştür. Deneylerini ilerletmiş, aynı olayın, tüple billur arasına siyah bir kâğıt konması halinde de devam ettiğini görmüştür. Roentgen X ışınları adını verdiği bu ışınların, katot ışınlarının cama çarpması ile meydana geldiğini ve cam yerine bir maden kullanılması halinde daha iyi sonuç alındığını görmüştür.

Özellikle tıpta kullanılması ile büyük faydalar sağlayan X ışınları ile kemiklerin ve iç organların filmlerini çekmek imkânı sağlanmış, böylece, tıpta geniş ölçüde ilerlemeler olmuştur.

X ‘ Işınlarının Bulunuşu ve Tarihçesi


Günümüz görüntüleme yöntemlerinin temelini oluşturan ve tıp biliminde yeni bir çağ açan X-ışınları. 1895 yılında Alman Fizik Profesörü Wilhelm Conrad Röntgen tarafından keşfedilmiştir. W. C. Röntgen 1845 yılında Almanya’nın Köln şehri yakınlarındaki Remscheid’te doğmuştur. Yirmi yaşında Zürih’teki Eldgenösische Teknik Yüksek Okulu’na kabul edilmiş, burada termodinamiğin babası sayılan Clausius ve Prof. Kundt’un fizik derslerine katılmıştır. 1868 yılında bu okuldan Makine Mühendisliği diploması alan Röntgen, 1874′te Strasbourg Kalser Wllhelm Üniversitesi’ne geçerek Doçent, 1879′da ise Glessen Hessian Üniversitesi’ne atanarak Fizik Profesörü olmuştur. 1888 yılında Würzburg Üniversitesi’ne geçen Röntgen, X-ışınlarını 8 Kasım 1895′te bu Üniversitede çalışırken bulmuştur. 0 tarihte Röntgen; bir Crooks tüpünü İndüksiyon bobinine bağlayarak, tüpten yüksek gerilimli elektrik akımı geçirdiğinde, tüpten oldukça uzakta durmakta olan cam bir kavanoz içindeki baryumlu platinsiyanür kristallerinde bir takım pırıltıların oluştuğunu gözlemiş; bu tür pırıltılara neden olan ışınlara, o ana kadar bilinmemesinden dolayı “X-ışınları” adını vermiştir. Tüpten yüksek gerilimli akım geçirildiğinde karşısındaki ekranda parıldamalar oluşturan ışınların değişik cisimleri, farklı derecelerde geçebildiği, kurşun plaklar tarafından ise tutulduğunu gözleyen Röntgen, eliyle tuttuğu kurşun levhaların ekrandaki gölgesini incelerken kendi parmak kemiklerinin gölgelerini de fark etti. Bu olay üzerine, içinde fotoğraf plağı bulunan bir kasetin üzerine karsının elini yerleştirerek parmak kemiklerinin ve yüzüğünün görüntüsünü elde etmiştir. Röntgen, tespitlerini ve bu yöntemle elde ettiği görüntüleri ilk olarak 28 Aralık 1895′te Würtzburg Fiziksel Tıp Demeği’nde sunmuş, bu buluşla birlikte aynı yıl içinde günümüzdekilerle kıyaslanamayacak ölçüde basit ilk röntgen cihazları imal edilmeye başlanmıştır.

1901 yılında ilk kez verilmeye başlanan Nobel Fizik Ödülüne de layık görülen W. C. Röntgen 1923 yılında 78 yaşındayken ölmüştür.

Röntgen’ln X-ışınlarını keşfi, bilim çevresinde çok büyük yankılar uyandırırken yeni gelişmelere de önderlik etmiştir.

Bu buluştan çok kısa bir zaman sonra H. Antonie Becquerel X-ışınları üzerinde çalışırken uranyumun radyoaktifliğini; Curie’ler ise radyum elementini keşfederek “Radyoloji” adında yeni bir bilimin doğuşunu gerçekleştirmişlerdir.