ÂBİD:
İbâdet eden. Farzları ve vâcibleri yerine getirdikten sonra çeşitli nâfile ve yapılması sevab
olan işlere de devam eden. Çokluk şekli, ubbâd'dır.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Tevbe edenler, âbidler, hamd edenler (cihâd veya ilim öğrenmek için) seyahat edenler,
rükû edenler, secde edenler, emr-i mârûf nehyi anil münker yapanlar ve Allahü teâlânın
sınırlarını koruyanlar (yok mu? İşte onlar da Cennet ehlidir. Habîbim) Sen o mü'minlere
dahi Cenneti müjdele. (Tevbe sûresi: 112)
Allahü teâlânın haram kıldığı (yasak ettiği) şeylerden sakın, insanların en âbidi
olursun. (Hadîs-i şerîf-Miftâh-un-necât)
Âbidin en büyük maksadı, âhiret sevâbına kavuşmaktır. Âbid, ibâdetinden öyle zevk alır
ki, ibâdetten bir an men' edilse, onun için en büyük eziyet olur. Hattâ âbidlerden biri;
"Ölümden korkmuyorum, ancak gece ibâdetime mâni olacak diye korkuyorum" demiştir.
Diğeri de; "Allahım mezarımda da bana ibâdet imkânlarını ihsân et" diye duâ etmiştir.
(İmâm-ı Gazâlî)