candın benim için bir zamanlar
geçti o günler / sanma
tersine akar mı nehir!
durmadan geceye yaslasam da başımı
bugün konuşmasa da dünler
alaca hüzünlerle geziyor aramızda…

sihrinde boğulmuyor karanlık
bata çıka ve masumca yine öyle
doldurmaya çalışıyorum sevginin suyunu
hiç yaşlanmayan deve dikenleri gibi
büyüdükçe batıyorsun daha derinlerime
duymuyorsun kalbimin çağlayan sesini
akıp duruyor kendi kendine

gece vardiyalarında, bir bir dökülüyor ortaya
sana dair ne varsa /seriyorum pamuk tarlalarına
umut sancılarımı çoğaltıyorum
nisan yağmurlarını çağırıyorum üstüne

derdimi anlattığım duvarlarım isleniyor
her gece biraz daha
büyüyor durmadan hüzün çiçeklerim

gezginim / kendine serseri mayın
başka iklimlerde soldu vuslat
ilkyaz gelişini götürdün benden
sanrılı gelişlerde aşk ölüm / ölüm aşk

varlığında darlığım
bakışlarına hapsoluyorum
ellerindeki iple sorgusuz sualsiz
iniyorum kör kuyuya pervasız

uyanıyor içimdeki rüzgâr uğultusu
dönüyorum pervâne yokluğuna
hiçliğe karışmış gölgenden
çık gel bir an yağmurunla
bir nefes çek beni yukarıya
ellerin üzerime kapalı kalmasın
mutlaktır ölüm bilirim
ne olur ellerinden olmasın