'25 Ağustos akşamı güneş battıktan sonra birlikler hazırlık mevzilerine intikal ettiler. Gece yürüyüşleri tam bir sessizlik ve intizam içinde yapıldı. Saat 22.00’ye kadar, hücum mevziîlerine yaklaşmak için gereken tertipler alındı.
Kat’î netice Kalecik Tepe-Tanız Tepe-Belen Tepelerin bulunduğu 12 Km.lik sahada alınacaktı.
4 ncü kolordu, 5 nci tümenle, Kalecik Sivrisi-1310 Rakımlı Erkmen Tepe mevziîne, 11 nci tümenle de bunun solundan Deliktaş istikametinde taarruz edecekti. 6 Km. genişliğindeki cephesinde düşmanın bir topçu taburu ile takviyeli bir piyade alayı ve gerisinde de ihtiyatta bir alayı vardı.
1 nci kolordunun 23 ncü tümeni Belen Tepe’ye, 15 nci tümeni de Tınaz Tepe’ye taarruz edeceklerdi. Belen ve Tınaz Tepeler arasında 1,5 Km.lik bir mesafe vardı. Düşman bu tepeleri ikişer taburla tutmuştu. Bunların gerisinde bir alay ihtiyatta idi.
Tümenlerin karşısında ihtiyatlarla beraber birer alay kadar düşman kuvveti vardı, tümenlere verilen taarruz cepheleri 2,5-3 Km.idi. Yunan alayları Türk alaylarından silah ve malzemece üstündü. Yunan birlikleri tahkim edilmiş mevzileri işgal ve savunuyordu. Arazinin dağlık ve sarp olması da taarruzu Tahkim edilmiş bir mevziîe yapılacak taarruzun çok kuvvetli topçu desteğine ihtiyacı vardır. Tümen topçu taburları, 12 toplu (2 dağ ve 1 sahra bataryası) idi. Yarma bölgesinde 48 hafif top vardı. Batı Cephesi’nin 1 nci Ordu, 1 nci ve 2 nci kolorduların topçu taburları (50 top) da bu bölgeye getirilerek top mevcudu 98’e çıkartılmıştı77. Yunanlılara karşı yarma bölgesinde 4 misli bir topçu üstünlüğü sağlanmıştı.
Taaruz'un Birinci Günü (26 Ağustos 1922)
Saat 04.30’da ateşe başlanması gerekirken, fazla sis nedeniyle, bütün cephede topçu tanzim ateşleri saat 05.00’da başladı. Ağır topçunun tanzim ateşi saat 05.25 de-hafif topların daha erken- bitmişti. Saat 05.35’de 10 dakikalık tahrip ve arkasından imha ateşine geçildi. Tahrip ateşinin açılma-sıyla birlikte piyadeler ilerlemeye başladılar77. Karanlıkta ilerleyen avcı birlikleri, Yunan mevzilerine 400-500 m. yanaştılar. Saat 5,30’da 4 ncü kolordunun 5 nci tümeni Kalecik Sivrisi’ni ele geçirdi. 11 nci tümen düşman mevziîlerine yaklaşmış isede kendisine 5 nci tümenle birlikte ikin¬ci mevziîe taarruz emri verildi.
26 Ağustos sabahı yapılan topçu ateşlerinin büyük başarısından bura¬da kısaca bahsetmek istiyoruz. İnönü hatıralarında bu olayı şöyle anlatır:
“Topçu ateşinin başlamasından birkaç saat sonra piyadelerimiz yanaştı. 1 nci Ordu cephesinde, bizim muharebeyi idare ettiğimiz ve netice alacağımız yerde, topçu ateşi başladığı zaman Yunan topçusu da muharebe ediyordu. Bu birkaç saatlik muharebeden sonra Yunan topçusu sustu. Düşman topçu ateşi tamamıyla kesilmişti. Bu andan itibaren yanlız biz ateş ediyoruz. Düşman siperlerini, tel örgülerini dövüyoruz. Taarruzun ilk günü ve ilk saatleri. Biz mütemadiyen dövüyoruz, düşman topçusu cevap vermiyor. Bir türlü mana veremiyoruz. Düşman topçu ateşinin böylesine kesilmesi, bizde, ricata karar verdiler tesiri yaptı. Taarruz’un şiddetini ar¬tırdık, cepheyi zorladık, fakat son derece mukavemet ediyorlar, düşman piyadesinde hiç ricat edecek hal yok. Gayet inatçı ve çetin olarak sebat ediyorlar. Bir seneden beri hazırlanmışlar. Tel örgüleri var, çeşitli manialar var. Muhtelif yerlerde hücum etmek için teşebbüsler yaptık Düşman inadına yerinde duruyor ve kıpırdamıyor. Hiçbir yerde düşman hatlarını söktüremedik, çözemedik. Topçusu da olmadığı halde, Yunan cephesini akşam karanlık basıncaya kadar çözemedik.”
İnönü, bu konu ile ilgili gerçekleri esir edilen general Trikopis’e şöyle sorar:
“Muharebenin başladığı ilk günü topçu ateşini niçin çabuk kestiniz? Biz günün ortasından itibaren yanlız başımıza topçumuzu kullandık, tesir ettik. Biz cepheyi dövüyorduk ve siz mukabele etmiyordunuz. Halbuki henüz daha ricata karar vermemiştiniz. Çünkü piyadeniz gayet sert duruyordu.”
Trikopis;
“Ben topçu zabitiyim” dedi. “Tahkik ettim, siz de topçu subaymısınız. Bataryalarımız ilk saatten sonra ateş edemez hale geldiler”
“Nasıl oldu?”
“Bataryaların İleri Gözetleyici noktaları çok ileride seçilmişti. İleri Gözetleyici noktaları ile bataryalar kablo ile birbirine bağlı idiler. Orada komuta ediliyordu. Sizin topçu ateşiniz o kadar şiddetli ve muntazam başladıki, kendi toplarımızı isabetle kullanalım diye çok ileriye sürdüğümüz gözetleme mevkilerinin hepsi düştü, tahrip oldu. Toplar içinde mermi olduğu halde duruyor, fakat komuta eden adam yok. Gözetleme mevkilerindeki subay ve erlerin bir kısmı öldü, telefon kabloları koptu ve bu suretle ateş edemez hale geldik.
İnönü, bu durumu, topçu okulunun bir yıl dönümünde, topçu, piya¬de işbirliği şeklinde anlatır. İleri gözetleyicilerin çok ileriye çıkarılmasının, Büyük Taarruz ve Yunanlılara büyük zarar verdiğini söyler.
Aynı konuyu 4 Ekim 1922’de TBMM’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’da ele alır ve şöyle der:
“Arkadaşlar topçularımız bu mevziîlere gece geldiler ve karanlık içinde mevziî aldılar ve fecirle beraber bütün dünyanın gözleri açıldığı zaman ateşe başladılar, eksiksiz takdir ve hürmetle buradan zikretmek isterim ki, topçularımız o gün göstermiş olduğu metanet ve vukuf, bütün dünya topçuları için, misal olacak mahiyetteydi. Askerlik hayatımda bu kadar mükemmel bir topçu ve bu kadar mükemmel idare edilmiş bir topçu ateşi nadiren gördüm.”
Günümüzde de artan menzil, sürat, ateş ve tahrip gücü ile topçunun, savaş alanının görünmez kahramanı olduğunu kabul etmek gerekir.
1 nci kolordu bölgesinde 23 ncü tümen, Belen Tepe’ye taarruz ediyordu. Onun solundaki 15 nci tümenin 38 nci alayı 06.55’te Tınaz Tepe’ye girmeye başladı, sonra diğer alaylar hedeflerini ele geçirdiler. Daha solda geniş bir cepheden taarruz eden 14 ncü tümende Kılınçarslan Tepe’yi zapt etti.
25-26 Ağustos gecesi Sandıklı batısından 1 ve 14 ncü tümenleriyle hareket eden 5 nci süvari kolordusu, kılavuzların yardımı ile öğleye kadar boğazı geçerek Sincanlı Ovası’nda toplandı. Sahra topçu taburu, telsiz aracı ve tekerlekli taşıtlar geride bırakılmıştı.
Saat 07.00 da 5 ve 15 nci tümenler düşman mevziîlerine girmişlerdi. 11 nci tümen plan gereği bekliyordu, ancak 23 ncü tümen geç kalmıştı. Bu tümenin kurmay Başkanı olan General
Fahri Belen bu gecikmeyi şöyle açıklar:
Tümen Komutanı Ömer Halis Bey (Korgeneral Halis Bıyıktay) Eskişehir Muharebelerinde gece düşman mevziîlerine yaklaştığı halde yandaki tümenlerin yaklaşmamaları nedeniyle tek başına kalarak, tümeni felakete uğramıştı. Ömer Halis Bey bu acı hatıranın etkisi altında idi. Yanlardaki tümenlere irtibat subayları göndererek onların ilerlediklerinden emin olmak istiyordu. Gecenin karanlığında, dağlık arazide bu su¬baylar geciktiler. Geldikleri zaman da güneş doğmak üzere idi, Birlikler ilerlemeye başladığında hava ağarmış ve düşman ateşi başlamıştı. Arazinin çok sarp olduğu bu bölgede taarruz yavaş yavaş gelişmekte idi.
Saat 07.30 da düşmana 1000 m. kadar yaklaşıldığında, tümen komutanı telefona çağrılarak azarlandı. Telefonda konuşan Mustafa Kemal Paşa idi. Atatürk’ün Kocaçimen’de çekilen meşhur fotoğrafının telefon başına giderken çekildiğini Ordu Harekât Şube Müdürü Cemil Bey söyler.
Ertesi gün de Başkomutan bir harp hediyesi göndererek Halis Bey’in gönlünü alır.
Bugün düşman mevziîlerinin yanlamaması halinde ertesi gün düşmanın büyük ihtiyatlarının gelmeleri ve karşı taarruz yapmaları mümkündü. Saat 09.00 da Belen tepe’nin düşmesi olumlu gelişmeler gösteren taarruz hareketine yeni bir başarı eklenmişti ancak bundan sonra taktik durum kritikleşmeye başladı.
4 ncü kolordu Kalecik’teki düşman birinci mevziîni aldıktan sonra düşmanın Erkmen Tepe sırtlarındaki ikinci mevziîsine taarruza başladı. Bu taarruz başarılı olamadı. 5 ve 11 nci tümenlerin karşısında düşmanın bir alayı bulunuyordu. Birinci mevziîsini kaybeden düşman tümen ihtiya¬tını süratle ikinci mevziîye yetiştirdi.
4 ncü kolordu ilk başarının neşesi içinde, yarma sahasını genişletmek istedi. 5 nci tümenin sağında düşmanın bir mevziî çıkıntısını ele geçirmek amacıyla 5 nci tümen ihtiyat alayını ve kolordu ihtiyatından diğer bir alayı Küçük Kalecik kuzeyindeki bu mevziîe taarruza geçirdi. Başarı ile gelişen bir taarruzu ihtiyatla desteklemek gerekirken, yeni bir taarruz hedefi yaratmak hata idi.
Topçu ateşide iki hedefe bölünerek zayıflamıştı. Düşman’ın önemli bir takviye aldığı sırada, düşmanın birinci mevzisini alan bir tümenin ihtiyatını elinden almak ve ihtiyatları başarıyı genişletmek için değil de, tali bir hedefe karşı kullanmak ve topçu ateşinide bölmek yüzünden 4 ncü kolordunun taarruzu durmuştur.
1 nci kolordu cephesinde düşman mevziîne giren ve başarıyla, ilerleyen 15 nci tümen, düşmanın karşı taarruzu üzerine saat 14.00 ten itibaren çekilmeye başladı. Bunda, Tınaz Tepe kuzey yamacına geçen birliklerin topçu desteğinden mahrum kalması ve 38 nci alay komutanı Yarbay İlyas Bey’in yaralanmasının da tesiri vardı. Burada akşama kadar durum kritikti.
Yanlız 56 nci alay iki tepeyi muhafaza ediyordu. 14 ncü tümenin Kırca Arslan Tepe’sine giren birlikleri de geri çekilmişti.
15 nci tümen bölgesinde gelişen düşman karşı taarruzu üzerine, San¬dıklı kuzeyinde ihtiyatta tutulan 3 ncü tümen Tınaz Tepe istikametinde yürüyüşe geçirildi. Bilen Tepe’yi alan ve onun kuzeyindeki Türkmen Tepe’ye taarruza hazırlanan 23 ncü tümene de tasarrufu mümkün olan bütün kuvvetiyle 15 nci tümene yardım etmesi emredildi. 23 ncü tümen Türkmen Tepe’ye taarruza hazırlanıyordu. Bu son mevziî alınırsa, tümen Sincanlı Ovası’na inerek düşmanı tehlikeli bir duruma sokabilirdi. Bu nedenle, 15 nci tümene direkt yardım emri alınınca, son durum üst komutanlığa arz edildi, fakat olumlu cevap alınamadı.
15 nci tümenin karşısında bir alay vardı. Bir alayda bunu takviye etmişti. İki alaylık bir karşı taarruz, 15 nci tümeni sarsmış isede bu kuvvet ordu cephesinde tehlikeli bir durum yaratmaya yeterli değildi. Düşman 23.ncü tümenin karşısına da yeni kuvvet getirmişti. 23 ncü tümen, büyük kısmını toplayıp, 15 nci tümene yardım edinceye kadar da akşam olacaktı. Bu durumu dikkate alan tümen komutanı, yanlız ihtiyattaki 31 nci Alayla Tınaz Tepe’ye ilerleyen düşmanın yanına taarruz etmeye karar verdi. Ancak, bazı gecikmeler, Türkmen Tepe’ye yapılacak taarruzu ertesi güne bırakmaya neden oldu.
Bir taraftan 23 ncü müfrezesinin (31 nci Alay) düşmanı yandan sıkıştırması diğer taraftan akşama doğru yetişen 3 ncü tümenin 15 nci Alay’ı ile 15 nci tümen cephesinin takviye edilmesi, düşman karşı taarruzunu kırdığı gibi, 15 nci tümenin 56 nci Alay ile yaptığı süngü hücumu ile durum düzeltilmişti.
Ahır Dağı’nı aşan süvari kolordusu, öğleye kadar, Çay Hisar güneyinde toplandı. Kolordu komutanı, Ayvalı-Bakırcık sırtlarını tutarak, düşman ihtiyatlarının hareketlerini geciktirmek istiyordu85. 1 nci Ordu Komutanı da cephedeki taarruzun başarılı olması için, süvarinin düşman mevziîlerinin gerilerine taarruz etmesini emretmişti. Bu emiri de dikkate alan kolordu komutanı, Ordu’nun isteğini yanlız 2 nci tümen ile yaparak ona Kırka istikametinde taarruz etmek, vazifesini verdi. Bu tümen, kuvvetli mukavemetle karşılaşıp, ağır zaiyat verdi.
1 nci süvari tümeni, Ayvalı, 14 ncü tümen de Düz Ağaç istikametinde ileri sürüldü. 1 nci tümen Bal Mahmut istasyonundan gelen bir Yunan taburu ile karşılaştı. Bir piyade alayının ateş kudretine sahip olan zayıf süvari tümenlerinin savunma mevziîlerine çarpmayarak, düşman gerilerine tesir etmeleri gerekirdi. Süvari birliklerinin yanlarda emniyet kuvvetleri bırakarak, topluca kuzeye doğru ilerlemeleri uygun olurdu.
1 nci Ordu’nun yaptığı geniş cepheli taarruz düşmanı tespit etmek maksadını güttüğü için bu ordu cephesinde büyük başarı beklenmiyordu. 2 nci Ordu’nun kuzey kanadında bulunan 61 nci tümen Kaz Uçuran Tepe’sine yaptığı taarruzda başarılı olmuşsa da karşı taarruza uğrayarak, geri çekilmiştir.
Bugünkü kazanç, 4 ncü kolordunun düşmanın birinci hattını, 23 ncü Tümenin Belen Tepe’yi ele geçirmesinden ve süvari kolordusunun düşman gerisine tesir etmesinden ibarettir. Tınaz Tepe’de büyük bir başarı sağlayan 15 nci Tümen uğradığı karşı taarruz nedeniyle ancak mevziînin bir parçasınında tutunabilmişti. 14 ncü Tümen’de ele geçirdiği Kılıç Arslan mevziîni terk etmişti. Yunan Komutanlığı, yaptığı karşı taarruzlarla uğradığı büyük krizin geçtiğini zannediyordu. Dokuz tümenini trenle Afyon’a nakletmek, Afyon kuzeyindeki tümenlerden taburlar alarak 27 Ağustos 1922 sabahı karşı taarruzlarına devam etmek istiyordu.
General Trikopis’in kuzeyden getirdiği 7 nci tümen, 1 nci tümen komutanı General Frangos’un emrine verilmişti. Bu tümenin bir taburu, süvariye karşı kullanmak, iki taburu Çekil Tepe’ye, bir alayı Kılınç Arslan Beli ve Tınaz Tepe’ye, bir alayı da Boyalı’ya gönderilmek suretiyle parçalanmıştı.
7 nci tümen parçalanmıyarak, süvari kolordusuna karşı bir emniyet kuvveti bırakıldıktan sonra toplu olarak kullanılsaydı, Yunanlılar, Tınaz Tepe’yi ele geçirebileceklerdi. Ancak, Türk Ordusunun ihtiyatında 4 ncü tümenin bulunduğu ve Yunan ihtiyatlarınında uzakta oldukları düşünülürse, Türk taarruzlarını durdurmak olanaksızdı.
General Trikopis, toplayabildiği kuvvetler ve Döğer’den nakledeceği 9 ncu tümenle Erkmen-Tınaz Tepe istikametinde karşı taarruzu düşünürken, Ordu’dan 2 nci Kolordu’nun (9 ve 13 ncü tümenler ile) Afyon kuzey cephesindeki 5 nci tümen ve Seyitgazi’deki 15 nci tümeni de alarak Bavurdu-Çay istikametinde 2 nci Türk Ordusunun yan ve gerilerine taarruz etmesi, 1 nci kolordunun da Afyon mevziîlerini savunması emredildi.
Taarruza tahsis edilen dört tümenlik kuvvetten bir alay (9 ncu tümenin 26 nci alayı) Trikopis tarafından trenle Afyon’a nakledilmekteydi. 5 nci Tümenden de taburlar alınmıştı. Elde kalan 3,5 tümenlik bir kuvvet, 2 nci Ordunun yan ve gerilerine yapılacak bir taarruz için yeterli değildi.
Yunan Başkomutanlığı, 27 Ağustos gününü kuvvetlerin hazırlanmalarına tahsis ederek 28 Ağustos’ta karşı taarruz yapmak istemiş ise de 2 nci kolordu komutanı Diyenis bu taarruzun ancak 29 Ağustos’ta yapılabileceğini bildirdi. Karşı taarruzun 28 Ağustos günü yapılması, General Trikopis’in Afyon güney mevzilerini muhafaza etmesi şüpheli idi.
Ordu Komutanının emri Trikopis’i hayal kırıklığına uğrattı. O, kuzeyden yapılacak taarruzdan vazgeçilmesinde ısrar ediyor, Ordu Komutanı ise, emrinin yapılmasını istiyordu.
Bu anlaşmazlık, Yunan Ordusunu felakete sürüklemekte idi.
Trikopis’in hareketi pasif, Hacı Anesti’nin ki ise aktifti. O,düşman iradesine boyun eğmeyeceğini açıkça bildirmişti. Cephede bulunarak durumu yakından takip edemeyen Hacı Anesti’nin İzmir’den öğlen verdiği emir akşam kolordulara ulaşmış, bu süre içinde önemli değişiklikler olmuştu. Artık ordunun aktif bir harekete takati kalmamıştı. İki başlı bir emir komuta, Yunan kuvvetlerinin zamanında ve yerinde kullanılmasına engel olmuştu. Eskişehir’deki 3 ncü kolordu ile 2 nci kolordunun 2 tümeni kullanılmıştı''.
Kaynak:
ATATÜRK KÜLTÜR DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
ATİLLA KOLLU
-1 Suna Kili; Türk Devrim Tarihi, 3. Basım, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1982, s. 105.
-2 Suna Kili; a.g.e., s. 105.
-3 Sabahattin Selek; Anadolu İhtilali, 8. Basım, Kastaş A.Ş. Yayınları, İstanbul, 1987, s. 707.
-4 Atatürk’ün söylev ve Demeçleri (1906-1938), 2. Cilt, TTK Yayınları, Ankara, 1959, s. 495., Suna Kili; a.g.e, s. 108.
-5 Sabahattin Selek; a.g.e., s. 707.
-6 Utkan Kocatürk; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1918-1938, 2. Baskı TTK Ankara, 1988, s. 293.
-7 İsmail Sosyal; Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, TTK Yayınları, Ankara, 1989, s. 36.
-8 Sabahattin Selek; a.g.e., s. 685.
-9 Moskova Andlaşması; 15. Madde “İşbu Türk-Rus Andlaşması’nda Güney Kafkasya Cumhuriyetlerine ilişkin hükümlere Türkiye ile bu Cumhuriyetler arasında yapılacak Andlaşmalarda uyulmasını zorunlu kılmak için, Rusya sözkonusu güney Kafkas Cumhuriyetleri katında gerekli girişimlerde bulunmayı yükümlenir.”
-10 Kazım Karabekir; İstiklal Harbimiz, Türkiye Yayınevi, İstanbul 1960, s. 1002.
-11 Sabahattin Selek; a.g.e., s. 689.
-12 Salahi R. Sonyel; Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, TTK Yayınları, Ankara, 1991, s. 186.
-13 Sabahattin Selek; a.g.e., s. 692.
-14 Sabahattin Selek; a.g.e., s. 692.
-15 Sabahattin Selek; a.g.e., s. 692.
-16 Esat Uras; Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ankara, 1960, s. 718.
-17 Nutuk; 1952 baskı, Cilt II, s. 620-625.
-18 Ergün Aybars; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, 2. Baskı, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1989, s. 993.
-19 Gotthard Jaeschke; Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi, Mondros’tan Mudanya’ya kadar (30 Ekim 1918-n Ekim 1922), TTK Yayınları, Ankara, 1989, s. 141, 144.
Damla



Üyelik tarihi
14 Aralık 2014
Bulunduğu yer
İzmir.
Mesajlar
45.996
Seslenildi
8368 Mesaj
Etiketlendi
235 Konu
26 Ağustos 1922 Büyük Zafer, Taarruz'un Birinci Günü | Atatürk Günlüğü
21 Ağustos 2017
26 Ağustos 1922 Büyük Zafer, Taarruz'un Birinci Günü | Atatürk Günlüğü.
- Paylaş
- Share this post on
Digg
Del.icio.us
Technorati
Twitter
birikim bunu beğendi.
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Years and years.