Günün Sözü DamlaPenia.
Her şey neye layıksa ona dönüşür. -Mevlana
Etiket Listesi

Like Tree2Beğeniler
  • 2 Post By Damla
Seçenekler
Seçenekler
Stil
Damla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
15 Aralık 2014
Bulunduğu yer
İzmir.
Mesajlar
45.994
Seslenildi
8368 Mesaj
Etiketlendi
235 Konu

gul O Geleceği Planlamıştı | Atatürk Günlüğü

21 Ekim 2016
1

O Geleceği Planlamıştı | Atatürk Günlüğü



Mustafa Kemal’in Harp Akademisinde öğrenimini tamamladığı günler...Dostlar halkası yavaş yavaş genişlerken, Lütfi Müfit (Özdeş), Cafer Tayyar (Kanatlı), Ali Fuat (Cebesoy), babası Fazıl Paşa, Zeyrekli Kazım (Karabekir) bu özel kadroya alınırlar.
İlk kez gizli, el yazması bir gazete çıkarır genç Akademili. Gizli
konferanslar da devam eder. Padişahı eleştirip, üst düzey yöneticiler takımını didik didik ufalarlar.
Yukarıda adını saydığım gençler, daha da adını duymadıklarımız,
olayların içine böyle böyle girerler. Kimi kıyısından, kimi köşesinden... Kadro giderek büyür.
Ama Zübeyde Hanım korkular içindedir. Oğlunun nelerle uğraştığını
kavrayamaz, bağlayamaz:
‘’Mustafa’m, sen neler yapıyorsun?’’ sorusu yanıtsız kalır hep...
Ya da
‘’Sen merak etme, iyi şeyler yapıyoruz.’’ gibi yanıtlarla geçiştirilir.
“Mustafa’m, yoksa sen yedi evliya gücündeki padişahımıza mı
karşısın?’’ gibi sorulara ise ”Çakır oğlu‘’, sadece gülerek, yanaklarından öperek, sarılarak yanıt veriyor annesine...
Şimdi bu gençlerin hemen hepsi aynı okullarda okudular. Aynı
koşullarda ya da yakın büyüdüler. Yıllardır aynı konuları konuşuyor,
paylaşıyor, tartışıyorlar. Ama yine de, Zübeyde Hanımın sorularıyla aynı anlama gelen sorular var onların da içinde, bazen dayanamayıp açıkladıkları!...
Neler söylüyor bu genç adam arkadaşlarına?
-Padişahlık yıkılmalıdır, yıkılacaktır, diyor.
-Ordu yeniden kurulmalıdır, diyor.
-Balkan ordularının birleşmesi bizim için tehlikelidir, diyor.
-Yeni bir yönetim biçimi, yeni bir ordu, yeni bir toplum, diyor.
Bunlar onun emelleri. Ama onun emellerine, arkadaşlarının hayalleri
bile ulaşamamıştır anlaşılan. Bu Fatih’in yakınlarına söylediği bir gerçekti vaktiyle. Biri doruklara yükselirken, öbürleri yamaçlarda çabalıyordu.
Bir akşam Selânik’te, Beyaz Kule gazinosunda, bu emeller
doğrultusunda heyecanlı tasarımlar açıklanırken coşkusunu saklayamayan genç Mustafa bir arkadaşına:
‘’Seni harbiye nazırı yapacağım, seni de hariciye nazırı...’’ diye bildirdi.
Böyle mevki ve makam dağıtmaya başlayınca, bunun hoş bir şaka olduğunu sanan biri, bu şakaya yanıt vererek:
‘’Peki bizi bu makamlara getirebilmek için sen ne olacaksın? Yoksa padişah mı?’’ diye sorunca, o, ciddiyetle ve kahkahalarla:
‘’Yoo, hayır! Ondan da önemli.’’ yanıtını verdi.
Bu olmayacak duaya, şakayla karşılık amin diyenler, ürküp susanlar...
Ama o akşam ciddiye almadıkları bir gerçek! Çok da haksız sayılmazlar.
Ama benim anlayamadığım, günün birinde, o neşeli akşam
sofralarında, arkadaşlarına verdiği bu cür’etli sözlerin hemen hepsi bir bir gerçekleşmeye başlayınca, aynı arkadaşlar acaba neden bozuluyorlar, şaşırıyorlar, öfkeleniyorlar ve korkuyorlardı?
O, bu yakın dostlarına hiç yalan söylememiş ki... Her şey ortada işte!

-Nezihe Araz

Kaynak: Nezihe Araz; Mustafa Kemal’in Ankara’sı, İstanbul, 1994, s. 77-78.
Banoğlu; s. 86-87.

Penia ve Deniz bunu beğendiler.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.



Years and years.
Penia - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
25 Nisan 2015
Bulunduğu yer
Adana
Mesajlar
35.875
Seslenildi
2758 Mesaj
Etiketlendi
343 Konu
Ruh Hali
Sekercik
Standart Cevap: O Geleceği Planlamıştı | Atatürk Günlüğü
21 Ekim 2016
2
Büyük atam

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Avatar Seçilmemiş
Üyelik tarihi
14 Ekim 2016
Bulunduğu yer
İnsan-ı kâmil
Mesajlar
10.971
Seslenildi
595 Mesaj
Etiketlendi
71 Konu
Ruh Hali
Ruhsuz
Standart Cevap: O Geleceği Planlamıştı | Atatürk Günlüğü
19 Kasım 2016
3
Atatürk, okul yıllarından itibaren ülke sorunlarına ilgi duymuştur. O, keskin zekâsıyla ülke ve dünyadaki değişmelerin toplumlarının geleceğini nasıl etkileyeceğini, toplumların nelere gebe olacağını sezmiştir. Bu seziş, onun geleceğe yönelik planlarını oluşturmasını sağlamıştır. Onun sezgilerine dayanan planlar o günün koşullarında, birçok kişi tarafından gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller olarak değerlendirilse de o, ufkun ötesine uzanan yolculuğundan asla geri adım atmamıştır. Bu yolculuk sonucu, çağdaş Türkiye, ülkü olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşmüştür. Atatürk'ün başarıları ve gerçekleşen geleceğe yönelik öngörülerinin hiçbirisi tesadüflerin sonucu olmamıştır. Onun yaptığı her şeyi önceden plânladığını göstermesi bakımından aşağıdaki anekdot ilginç bir örnektir:

Mustafa Kemal’in Harp Akademisinde öğrenimini tamamladığı günler... Dostlar halkası yavaş yavaş genişlerken Lütfi Müfit (Özdeş), Cafer Tayyar (Kanatlı), Ali Fuat (Cebesoy), babası Fazıl Paşa, Zeyrekli Kazım (Karabekir) bu özel kadroya alınırlar. İlk kez gizli, el yazması bir gazete çıkarır genç Akademili. Gizli konferanslar da devam eder. Padişahı eleştirip üst düzey yöneticiler takımını didik didik ufalarlar.

Yukarıda adını saydığım gençler, daha da adını duymadıklarımız, olayların içine böyle böyle girerler. Kimi kıyısından, kimi köşesinden... Kadro giderek büyür. Ama Zübeyde Hanım korkular içindedir. Oğlunun nelerle uğraştığını kavrayamaz, bağlayamaz, “Mustafa’m, sen neler yapıyorsun?” sorusu yanıtsız kalır hep... Ya da “Sen merak etme, iyi şeyler yapıyoruz.” gibi yanıtlarla geçiştirilir. “Mustafa’m, yoksa sen yedi evliya gücündeki padişahımıza mı karşısın?” gibi sorulara ise “Çakır oğlu”, sadece gülerek yanaklarından öperek, sarılarak yanıt veriyor annesine...

Şimdi bu gençlerin hemen hepsi aynı okullarda okudular. Aynı koşullarda ya da yakın büyüdüler. Yıllardır aynı konuları konuşuyor, paylaşıyor, tartışıyorlar. Ama yine de Zübeyde Hanım’ın sorularıyla aynı anlama gelen sorular var onların da içinde, bazen dayanamayıp açıkladıkları!..

Neler söylüyor bu genç adam arkadaşlarına?

- "Padişahlık yıkılmalıdır, yıkılacaktır", diyor.

- "Ordu yeniden kurulmalıdır", diyor.

- "Balkan ordularının birleşmesi bizim için tehlikelidir", diyor.

- "Yeni bir yönetim biçimi, yeni bir ordu, yeni bir toplum", diyor.

Bunlar onun emelleri. Ama onun emellerine, arkadaşlarının hayalleri bile ulaşamamıştır anlaşılan. Bu Fatih’in yakınlarına söylediği bir gerçekti vaktiyle. Biri doruklara yükselirken öbürleri yamaçlarda çabalıyordu.

Bir akşam Selanik’te, Beyaz Kule Gazinosu’nda, bu emeller doğrultusunda heyecanlı tasarımlar açıklanırken coşkusunu saklayamayan genç Mustafa, bir arkadaşına, "Seni Harbiye Nazırı yapacağım, seni de Hariciye Nazırı..." diye bildirdi. Böyle mevki ve makam dağıtmaya başlayınca bunun hoş bir şaka olduğunu sanan biri, bu şakaya yanıt vererek “Peki bizi bu makamlara getirebilmek için sen ne olacaksın? Yoksa padişah mı?” diye sorunca o, ciddiyetle ve kahkahalarla “Yoo, hayır! Ondan da önemli.” yanıtını verdi. Bu olmayacak duaya, şakayla karşılık amin diyenler, ürküp susanlar oldu Ama o akşam ciddiye almadıkları bir gerçek! Çok da haksız sayılmazlar. Ama benim anlayamadığım, günün birinde, o neşeli akşam sofralarında, arkadaşlarına verdiği bu cüretli sözlerin hemen hepsi bir bir gerçekleşmeye başlayınca aynı arkadaşlar acaba neden bozuluyorlar, şaşırıyorlar, öfkeleniyorlar ve korkuyorlardı?

O, bu yakın dostlarına hiç yalan söylememiş ki... Her şey ortada işte!


Biraz farklı anlatım, Eklemek istedim ..
Konuyu 1 kişi okuyor. (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
Son Mesaj