Alabalık....

Peşinden en çok koştuğum, çektiğim zahmetin karşılığını en fazla aldığım, ama en az yediğim balık...

Benekleri güzel, kendi güzel, yaşadığı yerler güzel, güzeller güzeli bu balıkla çocukluğumda tanıştım.

Akrabalarımıza yazın hasata yardıma gittiğimizde ben derelerde onun peşine koşardım. Koşardım ya, herkes bana "dere sularında oynayan çocuk" gözüyle bakar, balık avladığıma inanmazdı.






Önceleri gizli gizli eve götürüp balığa meraklı anneme verdiğim, akrabamız olan köylülerin tü kaka, o yenmez diyerek hiç kaale almadıkları, beneklerine hayran olduğum kaygan balık, lezzet olarak ta bizim çok hoşumuza gitmişti. Öyle ki; bir gün 3 balık yakalarsam, yemek için yeterli olmadığını düşünerek suya iade eder, yada sonradan edindiğim tecrübeyle, taşlarla derenin kenarında bir gölcük yaparak, balıkları orada biriktirirdim.





Bu çabalar ve o zamanlarda radyoda severek dinlediğim, "ocak başı" ve tarla dönüşü" adlı tarım proğramlarında işlenen balık yetiştiriciliği yada o zamanki adıyla "tarla balıkçılığı" konuları benim şu anki mesleğe yönelmemde çok etkili oldu.


İlk avlarım taşların altından elle yakalayarak oldu. Sonra çocukça ama hala illegal olmayan fakat burada anlatmayacağım yöntemlerle işi büyüttüm. Hatırlayıp bilen varmı hala bilmem, bebeklerin sahte emziklerini tatlandırmada kullanılan "devamis" denen küçük teneke kutularda satılan bir tür lokum vardı. Bir yaz bir devamis kutusunda pek çok kanca - kurşun ve hakiki mantara sarılmış 25 metre misinayla o köye gittiğim yaz benim tüm hayatım için dönüm noktası oldu.

Alabalığı daha iyi tanımaya başlamıştım, onun suyun üzerinde uçuşan böceklere atlayıp nasıl havada kaptığını, kendiliğinden suya düşen kelebek, çekirge ve sinekleri nasıl yediğini gözlemiş, hatta kendi yakaladığım böcekleri suya atarak bitki kökleri yada taş diplerinden o muhteşem yaratığın hızla çıkığı yemi alışını defalarca izlemiştim.
Neyse uzatmayayım; bir deli kızılcık sopası, 2 metre misina, ucunda tek bir 8 no kancadan ibaret oltama çekirgeleri ve diğer böcekleri takarak suyun akıntısına bırakıp nazlı nazlı akan derede süzülüşünü ve birden nerden çıktığı belli olmayan alabalığın oltaya dalışı ve onu kıyıya alışım hala anılarımı süslemektedir.


DOĞAL ALABALIKLAR NEREDE BULUNUR.

Bu başlık altında bildiğim her şeyi anlatmak alabalıkların nadir ve hassas yaşam alanlarının sürdürülebilirliği açısından yanlış olacaktır. Konunun ince detayları bu balığa aşık olup, peşinde dağ tepe gezilerek öğrenilmesi gerekir. Aksi taktirde zaten az kalmış bu güzelliklerin kıymetini yeterince anlamadan, fazla olan av baskısını daha da artırmış olurum.
Ülkemizin en doğusundan en batısına, en güneyinden en kuzeyine kadar her yerinde doğal alabalık bulunduğunu söyleyebilirim.


Alabalık Yaşam Alanlarından Bazı Kesitler
Alabalık stresten uzak sessiz ve temiz suları sever. Bu balığa büyük aşkla bağlı olursanız süpriz yapmayı da sever. Yüksek rakımlı dağ gölleri, buzul gölleri, bulanık akmayan dereler ve özellikle suyu fazla sert ve millli olmayan, içindeki taşların renklerinin belli olduğu, suları serin derelerin uygun bölümlerinde mutlaka alabalığa rastlarız. Bu derelerin denize yada yerleşim yerlerine yakın bölümlerinde alabalık yoksa da yukarıda belli bölgelerinde alabalık mutlaka vardır.

Son zamanlarda çoğu tam kontrolüm altında olmayan alabalık avı turlarımdan eli boş döndüm. Bunların çoğu keşif ve "ya varsa" turlarıydı. Alabalık avlaklarının aynen benim yaptığım gibi binbir zahmetle kişinin kendisi tarafından keşfedlmesi taraftarıyım. Fakat burada, bu sevdaya gönül veren yada verecek dostlarımıza alabalık "nerede bulunur" ve "nerede aranmalıdır" sorularının karşılığı olacak bir kaç küçük ip ucu vermek sanırım çok sorun olmaz.

Genel olarak bir alabalık kaşifi etrafında gördüğü yada karayoluyla seyahat ederken kıyısından geçtiği akarsulardan başlamalıdır. Bu akarsu Kızılırmak, Fırat, Dicle, Yeşilırmak, Ceyhan, Göksu vs. gibi kocaman ve suları ılık ırmaklar olabileceği gibi, küçük dereler de olabilir.

Şimdi işten anlayanların, "aman Kızılırmakta hatta Ceyhanda alabalık olurmuymuş" dediklerini duyar gibiyim.

Olur da, siz olduğu zaman alabalık avlamayın diyerek konunun esas ayrıntısına geçeyim.

Bu ırmakların ana kollarında yada o yolunuzun üstündeki küçük derelerin kendisinde, özellikle yerleşim birimlerinin yakınlarında ve yoğun hayvancılık ve tarım yapılan yerlerde alabalık ararsanız, tabi ki bulamassınız.

Alabalığı arayacağınız yerler bu işlek akarsuların yan kollarıdır. Bu yan kolun doğduğu yer ile ana kola bağlandığı yer arasında 1 km den fazla mesafe olması, etrafında insan faaliyetleri bulunmaması, rakımın 700-800 metreden yüksek olması, etrafında her mevsim yeşil bitkiler olması yeterlidir.

Rakımı 1500 ün üzerine çıkarttığınızda bu şartların pek çoğuna ihtiyaç bile duyulmaz. Yazın en alt rakım 1200 metre, kışın ise 500 metreye kadar indirilebilir. Sadece ilaçlı ve gübreli tarım başta olmak üzere derenin çevresinde fazla insan faaliyeti olmaması yeterlidir.







Esas alabalık var olduğu halde, olmaz diye bakılmayan yerler küçük derelerdir.














Üzerinden kocaman otoban geçen, altta meyfezlerden geçen az bir su şeklindeki 1200 üstü rakımlı dereciklerde bile alabalığa rastlanır.












Bu "küçük dereler" daracık bir kanal şeklinde bile olsa, alabalık yaşaması mümkündür.













Yine yükseklerde yer alan bir köy yada kasaba içerisinden geçen, zaman zaman borular içine alınan sular dikkatle ele alınmalıdır.













Etrafının kaya, çakıl yada toprak olması bir şeyi değiştirmez, yeterki su duru aksın ve içilebilecek nitelikte olsun.







1500 metreden alt rakımlarda alabalık varlığının neredeyse olmassa olmaz şartlarından biri de şelalelerdir. Şelaleler sayesinde dere sazangillerden arınır. Yani 3-5 metreden az olmamak şartıyle, üzerinde bir şelale olan, suyu kaliteli bir derede sazangiller şelaleyi aşamadıkları için alabalıklar çok rahat yaşam alanı bulur.
Sazangiller (tatlısu kefali, bıyıklı, siraz vs.) bu derelere bulaşsa bile, bahar ve kış selleriyle şelalelerden aşağıya sürüklenir ve bir türlü burada tutunamaz.






Bu dereler ille de bol sulu olmak zorunda, yada şelaleler Niyagara şelalesi gibi olmak zorunda değildir. Su çoğu zaman soğuk olsun, yazın bile derenin suyu tam kurumasın yeter.













Bir de 1500 metre üstü dağ gölleri var ki, onlara nerede ve ne zaman rastlanılacağı belli olmaz. Küçük dereleri takip ederseniz, ummadığınız yerlerde bir kaç yüz metrekarelik dağ göllerine ulaşır ve ummadığınız bolluk ve büyüklükte alabalık görebilirsiniz.











Doğal Alabalık varlığı yönünden ülkemizdeki en önemli alanlar doğudan batıya doğru genel olarak şu şekilde sıralanabilir.
  • Kuzey Doğu Anadolu (Kars-Artvin) yüksek rakım akarsu ve gölleri
  • Tüm Doğu Anadolu yüksek rakım göl ve akarsuları
  • Orta Anadolu Hattı (Sivas, Malatya, Kayseri, Kahraman Maraş, Osmaniye)
  • Batı Toroslar (1500 m üstü, aşağılarda sadece gökkuşağı vardır)
  • Doğu Karadeniz sahilden 1000 m üstü yaylalar hattına kadar
  • Batı Karadeniz 300 m üstü rakımlı dereler ve göller
  • Bolu göller bölgesi - Ankara Kızılcahamam
  • Marmara- Uludağ bölgesi
  • Kaz Dağları Bölgesi
  • Trakya Istrancalar bölgesi

Bir kaç alabalıklı dere ile yazıya son veriyorum, resimlere bakın ve hayal gücünüzü işletin (Koyu yazılan özel şartları hiç unutmayın).








AVLAMA TEKNİKLERİ

Alabalık avcılığında pek çok yöntem kullanılır. Av aracı seçimini daha çok avlağın yapısı belirler. Alabalık bulunan avlaklar farklı özelliklere sahiptir. Bunlar:
1- Çalılık-Makilik içinden geçen dereler
2- Orman içinden akan dereler
3- Düz platodan-yayladan akan dereler
4- Derin vadilerden akan dereler
5- Göller
Burada sayılan akarsular da iki çeşittir.
1- Eğimi düşük olanlar
2- Yüksek eğimli basamaklı bol şelaleli olanlar
Kullanılan Takımlar
1- Doğal Yemli Oltalar
2- Yapay Yemli Oltalar
Doğal Yemli Oltalarla Alabalık Avcılığı

Doğa yemlerle avcılık yukarıda sayılan tüm avlaklarda kullanılabilir. Fakat avlak tipine göre doğal yemli takımlarda bazı değişiklikler vardır.

Alabalık Avında Kullanılan Doğal Yemler

Sakıncalarından ötürü alabalık avlağına dışarıdan doğal yem getirilmemelidir. Paketlenmiş kuru yemler, konsere balık yumurtaları ve böcekler ise genelde steril olduğundan taze olarak avlakta paketi açılmak şartıyla kullanılabilir.
Avlak bögesinden toplanacak börtü - böcek, solucan ve yemlik balıklar alabalık avında tercih edilmelidir.



Alabalık avcılığında kullanılan doğal yemler şunlardır;

1- Su böcekleri : Böcü, Yanuç (gammarus), Kız böceği, Yusufcuk, Mayıs sineği, Sivrisinek ve Kronomit larvaları





2- Karasal Böcekler : Çekirge, Sinek, Danaburnu vs.
3- Solucan, tırtıl ve sinek-böcek larvaları
4- Midye ve salyangozlar
5- Balıklar
6- Balk yumurtaları
7- Kurbağa, kertenkele, semender gibi canlılar

Burada sayılan doğal yemlere dikkat edilirse alabalığın etçil hatta avcı bir tür olduğu görlebilir.
Sayılan doğal yemler dışında parçalanmış hayvansal gıdalar da alabalığın yiyebileceği şeyler olsa da bundan kaçınmak daha iyi olur.



Yemli Olta Tipleri

Alabalığın doğal yemle avcılığında kullanılan olta tipleri diğer balıklar için kullanılanlar kadar çeşitlidir. Fakat temel olarak daha narin yapılı, ince misinalar ve keskin/sivri kancaların tercihi avda başarıyı artırır.



Alabalık avcılığında kullanılacak kancaların kertiklerinin küçük yada hiç kertiksiz olması gerektiğinde avlanan balığa zarar vermeden suya iade etmek açısından yararlıdır.




Alabalık avı için kullanılmaması gereken büyük çentikli kanca ve Çentiği Küçük Kanca


Şamandıralı oltalar:

Alabalık avcılığında avlağın özelliklerine göre farklı yapıda şamandıralı oltalar kullanılabilir.

Yavaş ve orta hızda akan yada sıkca aynalar oluşturan küçük derelerde;
  • Sizi sudan olabildiğince uzak tutacak,
  • fakat tasma atma aksiyonu bakımından uç esnekliği sınırlı bir sopa yada kamışın ucuna,
  • doğru bir şekilde bağlanmış olan, kamış uzunluğunda, 0.15-0.20 mm arası kalınlığa sahip misina,
  • en fazla fındık büyüklüğünde el yapımı bir şamandıra ve
  • keskin uçlu balığın büyüklüğüne uygun bir kancadan oluşan oltalar verimli olur.

Anadolunun pek çok yerinde şamandıra hatta kurşun kullanmadan sadece halkasız göl kamışı, misina ve kancadan oluşan oltalar alabalık avcılığında yaygın olarak kullanılır. Yem olarak genelde böcekler kullanılır.

Dereye gölge düşürmeyecek şekilde uzaktan akındıya yada kaya arkasında suyun yavaşladığı köpüklü bölgelere bu olta sarkıtılır. Balık oltaya dalınca misinadaki gerginlikten veya kamışın ucuna kadar ulaşan gerilmeden anlaşılır. Kamış hızla kaldırılıp arkaya alınarak balık yakalanmış olur.



Yukarıda kısaca söz edildiği gibi; en uçta kanca, bir iki karış üzerinde kıstırma kurşun (bazen kullanılmaz) ve halkasız göl kamışı birleşiminden oluşan olta yöresel olarak en yaygın kullanılan alabalık oltasıdır.
Şamandıra ve kurşun kullanıldığında daha faklı bir uygulama olmaz.
Kullanılan nohut yada fındık büyüklüğündeki şamandıra oltanın akıntının ritmik salınımları dışında balık tarafından oluşturulan hareketlerini sezmek içindir.








Derin aynalar yapan derelerde ve göllerde:

Kaliteli kalem şamandıralar ve
Hafif (taşıması kolay), küçükçe boyutlu bir makine kullanılabilir.
Derinliğe bağlı olarak boncuk kıstırma kurşunlardan yararlanılabilir.
Yine çok derin yerlerde stoper-şamandıra kombinasyonu kullanılabilir.



Hızlı akan derelerde:
Kancanın bir karış üzerinden başlıyacak şekilde çok küçük boncuk kıstırma kurşunlar kulanılabilir.
Her bir kıstırmanın arasında 2 - 3 cm mesafe olması akıntı hızına göre oltanın dibe doğru serilmesi açısından daha iyidir.






Seyyar iskandilli oltalar

Çupra, levrek ve mırmır avcılığında kullanılan seyyar ağırlıklı oltaların
  • zeytin çekirdeği büyüklüğünde kurşun,
  • ince misina ve
  • fırdöndü (yada stoper boncuk)
kullanılarak hazırlananı akıntlı sularda alabalık avında olukça verimlidir. Aslında bu olta akarsuların daha aşağı kesimlerinde 20 gramlık kurşun ile bıyıklı (barbus) ve sarıbalık (siraz) gibi balıkların avcılığında kulllanılan bir olta tipidir.





Dip oltaları

Alabalık avcılığında her türlü suda
  • ince misna,
  • uçta iskandil ve
  • yukarı doğru köstekler üzerine bağlanmış 1-2 kancadan oluşan dip oltaları kullanılabilir.
Tavisye edebileceğim dip oltası ise;
  • para iskandilin bir karış yukarısına
  • cam yada plastik boncuk kıstırmalar arasına küçük bir fırdöndü yerleştirilerek
  • bağlanacak bir-iki karış uzunluğunda tek bir köstekten oluşan takımdır.



At Çek Oltalar

Yapay yemle avcılığın başlangıcını oluşturan oltalardır. Fakat onun doğal yem kullanılarak yapılan türü olup günümüzde dünyada yaygın olarak kullanılır.

Genel olarak balık, kurbağa, semender, iri böcek, toprak solucanı gibi daha büyükçe doğal yemlerin hareketli olarak balığı cezbetmesini sağlayacak bir mekanizma içerirler.
En çok Drachkovitch (ya da her nasıl yazılıyorsa) mekanizması kullanılır. Fakat bunun da kendi içinde çeşitleri vardır. Temel amaç doğal yeme doğru bir şekilde kanca yada kancalar yerleştirmek ve düzgünce atıp çekmeyi sağlayacak bir ağırlık ilave etmektir.
Bu sistemde daha çok spin tipi bir kamış-makine seti kullanılır. Fakat makinesiz uzun göl kamışıyla olta suya bırakılıp uzaktan aksiyon vermek te mümkündür.


Göller, aynalar ve sakin akan akarsularda daha iyi randıman verir. Yemi karşı kıyılara kadar atmayı ve istediğiniz hızda çekmeyi sağladığı gibi kamış ucuyla yeme sağa sola gitme, dalıp çıkma gibi harekeler yaptırılabilir.



Yapay Yemli Oltalar

Yapay yemler olarak döner kaşıklar, toby kaşıklar, silikon balık, solucan ve böcek taklitleri, balsa yada plastik sahte balık ve böcek takliti oyuncaklar sayılabilir.
Daha çok alabalık avcılığına özgü bir yöntem olan sahte sinek (fly) tekniği de alabalık avılığında yaygın kullanılan özel bir avlama biçimidir.

Döner Kaşık

En çok kullanılan yöntemdir. Ünlü bir marka olan meps adıyla da anılır. Farkı renk ve eklentilere sahip olanları vardır. Genelde 1 karışa kadar boylarda 0-2 no, 30 cm ye kadar olan balıklarda 1-3 no, daha büyüklerinde 3-5 no kullanılır.


Döner kaşıklarda solucan, renkli plastik kuyruk, renkli yün ve tüy gibi eklentiler olabileceği gibi, ağırlığı ve dönüş kalitesini artırmak için aks üzerinde farklı malzemeden boncuklar ve boru veya mermi çekirdeği şekilli ağırlıklar bulunabilir.

Küçük derelerde sade olanları tercih edilir.

Renkleri zemin ve benekleri farklı renk ve tonlarda veya balık derisi desenli vs. olabilir. Günün saati, gölgelilik, bulanıklılık zıt renkli ve kolay farkedilenleri tercih etmeyi gerektirir.

Bu kaşıkların asıl albenisi dönüyor olmalarıdır. Yıllarca kullanıp boyası kazınmış fakat mükemmel dönüşlü kaşıklardan bazılarıyla daha fazla av yapılabilir.



Diğer Kaşıklar


En çok kullanılan kaşık tipleri arasında toby ve cleo tipi turna kaşıkları vardır. Özellikle debisi fazla akarsularda ve göllede daha etkindirler. Ağır ve nispeten büyük olduklarından küçük derelerde gürültüleriyle balıkları ürkütür. Coşkun akan geniş sularda ise iri balık avlamanın ender yollarındandır.


Silikon Sahteler

Başka hiç bir balıkta alabalık avcılığındaki kadar bol çeşitli silikon yapay yem yoktur diyebilirim. Küçük balığa, solucana, her tür böceğe benzeyen silikon yapay yemler alabalık avında etkin bir şekilde kullanılır.

Ülkemizdeki çoğu alabalık avcıları bunları tercih etmez fakat bu tamamen alışkanlıklar ve tanınmış alabalıkçıların daha çok mepsçi ve fly ci olmalarından kaynaklanır.
Alabalık avcılığında bu gizli silahı sık sık randımanlı bir şekilde kullanma imkanı bulmaktayım.

Bunların kullanılışında jighead ve drakovitch sistemlerinin yanında basit bir kurşun ağırlıktan da yardım alınabilir. Uygun kanca büyüklüğüne sahip jighead ler daha uygun atış çekiş ve aksiyon olanağı verirler.


Sert Balık-Böcek Taklitleri

Hepimizin rapala olarak bildiği yapay yemlerin göller dışında tamamen su yüzeyinden gelen 7 cm ye kadar boyda olanları ile rahatlıkla alabalık avlanablir. Poper tipi su püskürtenlerin 5 cm likleri ile çekirge, karınca ve örümcek biçimli, sert malzemeden yapılmış, kancası kendi üzerinde saheler durgun sularda avcılıkta etkindir.





Fly İle Avcılık
Özel misina(lar)ı, kamışı ve makinesiyle alabalık avcılığı için icat edilmiş en eski yöntemlerden biridir.
El yapımı yapay sinek ve böcek taklilerine doğal aksiyon vererek su üstünde uçurup balığın ilgisini çektikten sonra suya düşürülmesi şeklinde kullanılır.
Batan (ıslak) ve kuru tip sinekler kullanılabilir. Bunları bağlamak ayrı bir beceri ister.
Genelde orman hattı üzerindeki rakımlarda, yaylalarda sakin akan ırmaklarda yada soğuk iklimli yerlerde denize kadar ulaşan geniş akarsularda kullanılır. Göllerde de verim alınabilir. Son yıllarda denizde pek çok balığın avında ve tatlısu kefali ve turna gibi balıkların avcılığında da kullanılmaya başlanmıştır..

alıntı