Arkadaşlar merhaba, üzerinde yaşadığımız ve komşusu olduğumuz Ortadoğu toprakları başlıkta da belirttiğim gibi bir zamanlar medeniyetin beşiğiydi. Mezopotamya, Anadolu, Mısır ve İran medeniyetleri dönemlerinde dünyaya pek çok anlamda öncülük etmişti. Dünya tarihinde ilk yazıdan tutun da ilk takvime kadar hep bu topraklardan çıktı. Fakat yüz yıla yakındır Ortadoğu denilince herkesin aklına bataklık, geri kalmış toplumlar gelmeye başladı. Ekonomik gelişmişlik seviyesine bakıldığında buradaki devletlerin geride kaldığı gerçeği barizdir. Yalnız bu geri kalmışlık sadece ekonomik alanda değil sosyo-psikolojik, siyasî ve bilimsel alanlarda da gözler önündedir. Pekala neden bu topraklar medeniyetin en tepesindeyken dipleri gördü? Bunların nedenleri nelerdir ve size göre çözümleri nelerdir?
Kendi naçizane fikirlerime gelirsek Ortadoğu'da yaşayan toplumlar genel itibariyle merkeziyetçi gücü elinde bulunduran, askerî alana önem veren toplumlar olmuşlardır. Kabileciliğin baskın olduğu Cahiliyye Devri'ni bir kıyıda tutarsak Hz. Muhammed (S.A.V.) devrinden itibaren Araplar merkezîleşmeye başlamıştı. İranlılar Perslerin hakimiyeti ele almasıyla dünyanın ilk merkezî güçlerinden biri olmuştu. Keza ordu-millet anlayışına sahip Türkler de buraya geldiğinde aynı düşüncelerini devam ettiriyordu. Bu dönemde yine de bu topraklarda savaşlar yaşanmasına rağmen Avrupa'nın siyasî-askerî zayıflığı ve de Skolastik Düşünce'nin altında Avrupa halklarının ezilmesi Ortadoğu toplumlarının Batı'ya karşı geri kalışını önledi. Bu toprakları yöneten Türkler, İranlılar ve Araplar ise geçmişten aldıkları medeniyet mirasına XVI. yüzyıla kadar nispeten sahip çıkabildi. Ellerinde büyük bir ilim ve kültür hazinesi olmasına karşın bu durum iyi değerlendirilemedi. XVI. yüzyıldan itibaren başlayan Avrupa'nın uyanışı -ki Avrupalılar Yeniçağ'a bu yüzden erken modern dönem de derler- artık Ortadoğu için bugünlerin başlangıcıydı. Sanattan dine, dinden yeni dünyalara kadar büyük değişim içine giren Avrupa toplumları Osmanlılar ve Safevîler karşısındaki geri kalmışlığını sona erdirdi. Ortadoğu ise XI. yüzyıldan başlayan mezhep çatışmalarının Osmanlılar ile Safevîler arasında sürekli savaş durumuna gelmesinden ötürü yerinde sayıyordu. Bu mezhep mücadeleleri devletlerin askerîyeye önem vermesine, askerî harcamalarının artmasına, orduya haksız ve haddinden fazla alım yapılmasına neden oluyordu. Bu durum orduyu bozduğu gibi ekonomi, sağlık, eğitim ve bilim alanlarında yenilik yapılmasını da engelliyordu. Biz bu durumu okullarda Osmanlı açısından gördük. Fakat Safevîler'de de durum pek farklı değildi. Nitekim bu sonuçsuz mezhep savaşları iki tarafın Avrupa'nın geliştiğini 1740'lardan sonra farkedebilmesine neden oldu. Lakin bu artık çok geçti. Sanayisinden eğitimine, biliminden sanatına bugünün değerlerini ve anlayışlarını ortaya çıkaran Avrupalılar bilimsel, kültürel ve teknolojik alanlarda Osmanlıları ve Safevileri ciddi manada safdışı bırakmıştı. Bunun rahatlığıyla İngiltere'nin başını çektiği Avrupa'nın imparatorlar ligi artık Ortadoğu'nun zayıf olduğunu seyyahlar, keşişler ve diplomatlar tarafından da teyit ederek geçmişin intikamı için savaş sahnesinde Osmanlıları ve İran'ı karşısına almaya karar verdi. Her ne kadar bu savaşlarda üstün gücü elinde bulundursa da İtilaf bloğu kesin bir şekilde İstiklal Harbi'nde mağlup olunca politika değişikliğine gidildi. Büyük devletlerin yeni politikası böl-parçala-yönet idi. Böylece Ortadoğu'da tekrar diri ve güçlü devletler çıkmayacaktı. Bu politikanın uygulama sahası ise eskiden Osmanlı eyaletleri olan Arap devletleri olacaktı. Türkiye, Atatürk önderliğinde üniter yapıda bir cumhuriyete geçerek bu durumdan pek etkilenmedi. Fakat komşularının yaşadığı iç sıkıntılar, sınırdaki terör olayları ve darbeler Türkiye'nin daha ileri gitmesini sekteye uğrattı. Araplar ise uzun süren bir Türk yönetiminin ardından birbiri ardına diktatörlerin yönetimine geçti. Fakat diktatörler toplum üzerindeki baskısını arttırınca, Batı siyasî kozunu hemen öne sürdü. Böylece Irak, Suriye, Libya, Mısır gibi devletlerde iç sorunlar baş gösterdi. Buna ilaveten bölgede bir Yahudi devleti yaratılarak Ortadoğu savaş alanına döndürüldü. Son olarak İran yakın zamanda neler geçirdi. Ona da deyinelim. 1925'te Rıza Pehlevi, Atatürk gibi cumhuriyet ilan etme fırsatını eline geçirse de İngilizlerin etkisiyle kendi şahlığını ilan etti. Çünkü Ortadoğu'da Türkiye'nin ve İran'ın güçlü ve demokratik yönetilmesi Batı'nın hiç istemediği bir durumdu. Neticede İran, Rıza Pehlevi ve oğlunun gücü tamamen ellerinde tutma hırsı, bunun sonucunda başlayan ekonomik çöküş ve baskı sebebiyle büyük bir krize sürüklendi. Bu kriz süresince mollaların desteklediği Ayetullah Humeynî ile bu bozukluğun ortadan kaldırılacağı düşünülmeye başlandı. Nihayet 1979'da bu kez şahlık yerine İran'da bir İslam cumhuriyeti kuruldu. Bu şekilde Sünnî - Şiî geriliminin başlaması için de tekrar bütün şartlar sağlanmış oldu. Bu gerilim de zaten bir yıl olmadan kendini gösterdi ve İran - Irak Savaşı patlak verdi. Sonuç olarak Avrupalılar 1500'ten sonra I. Dünya Savaşı'nda net olarak istediklerini alamasalar da üstün teknoloji ve bilim gücüyle büyük bir kayıp yaşamamıştı. Çünkü ülkelerinde işleyen başarılı bir sistem vardı. Bunun ardından yaşanılan 1929 Dünya Ekonomik Krizi büyük devletleri de ciddi olarak etkilese de ciddi refleksler ile bu kriz aşıldı. Avrupa'nın bu üstünlüğüne rağmen Atatürk döneminde Türkiye kendi millî politikaları ile siyasî ve kültürel hayatta canlanma yaşadı. Fakat Atatürk'ün ölümünden sonra ise Türkiye siyasetinde bunalımlı yıllar başgösterdi. Sonuç olarak Atatürk dönemi Türkiyesini istisna tutarsak Ortadoğu'daki iktidar hırsı ve bugün de devam eden mezhepsel çatışmalar medeniyete verilen önemi bir kenara itmiştir. Bu yüzden bu topraklarda Avrupalıların dört yüz yıl önce bitirdikleri mezhep savaşları ne zaman biter, yönetenler iktidar hırslarından biraz olsun ne zaman arınırlarsa, o zaman bu topraklar tekrar manevî anlamda dünyaya örnek olabilir. Umudumuz bu yönde.
Saygılarımla.
Türkolog

Üyelik tarihi
21 Şubat 2017
Bulunduğu yer
İstanbul
Yaş
28
Mesajlar
5.834
Seslenildi
721 Mesaj
Etiketlendi
80 Konu
Ruh Hali

Ortadoğu Medeniyetin Beşiğinden Neden Vahşet Yuvasına Döndü?
21 Nisan 2020
Konu Türkolog tarafından (21 Nisan 2020 Saat 14:12 ) değiştirilmiştir.
- Paylaş
- Share this post on
Digg
Del.icio.us
Technorati
Twitter
Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiçbir işe yaramayacaktır.