Göktaşı (Meteor) Yağmuru
Güneş çevresinde değişik yörüngelerde dolanan irili ufaklı her türlü kaya parçasına'göktaşı' denir. Kuyrukluyıldızların yörüngelerinde dolaşırken tamamen parçalandıklarında, geriye kalan katı küçük çekirdek parçaları ve yine bu bozulma, parçalanma sürecinde yörüngelerinde bıraktıkları kuyrukluyıldız maddesi, göktaşlarının kaynağıdır. Apollo türü parçalanmış küçük gezegen artıklarına da 'göktaşı' denir. Bunların boyutları 10 km çaplı kaya parçalarından, 1 mikron büyüklüğündeki toz parçacıklarına kadar değişir. Göktaşlarının büyük olanlarının kökeni küçük gezegenler, küçük olanların kökeni ise kuyrukluyıldızlardır. Eğer uzayda bol miktarda bulunan bu göktaşlarının yörüngeleri dünyanın yörüngesiyle kesişirse, göktaşı büyük bir hızla (12- 72 km/sn) atmosfere girer. Bu sırada meydana gelen sürtünmeyle göktaşı ısınır, yanar ve ışık saçmaya başlar. Halk dilinde bu olaya 'yıldız kaydı' denir. Yaz gecelerinde herkesin yıldız kayması olarak gördüğü, hatta niyet tuttuğu bu ilginç görüntünün aslında uzaydaki yıldızlarla hiçbir ilişkisi yoktur. Yılın belirli gecelerinde kayan yıldızların sayısı çok artar. İşte bu olaya 'göktaşı yağmuru' adı verilir.

Göktaşı (meteor) yağmuru, Ayrı ayrı gök taşlarının Yeryüzeyine kümeler hâlinde düşmesi olayıdır. Atmosfere giren gök taşlarını, gökyüzünde kayan ve birdenbire görünüp kaybolan yıldızlar gibi görürüz. Bu nedenle, halk arasında bu olaya “yıldız kayması” da denilir. Gerçekte, yıldız kaymasının yıldızlarla hiçbir ilişkisi yoktur.Göktaşı yağmuru gözlemleri, çıplak gözle yapıldığından, herkesin yapabileceği, kolay bir gözlemdir. Gözlem süresince, kimi göktaşının yalnızca birdenbire parlayıp kaybolduğunu, kiminin parlayarak yandığını ve gökyüzünde saniyelerce kaybolmayan bir iz bıraktığını görebiliriz. Bir gök taşı yağmurunu izlemek için en uygun zaman gece yarısından sonrasıdır. Gök taşlarının düştüğü bölgeler, düşme doğrultusunda kaba bir elips biçimini alır. Gök taşı yağmuru çoğunlukla büyük bir gök taşının parçalanması sonucunda oluşur.

Göktaşı yağmurunun hızlandığı gecelerde göktaşlarının yıldızlara göre gökyüzünde izlediği yol bir gök atlası üzerine çizilirse, tüm bu yolların aynı noktada kesiştiği görülür. Yani o gece, tüm göktaşları gök yüzünde sanki bu noktadan geliyormuş gibi görülürler. Gökyüzündeki bu noktaya saçılma (radyan) noktası denir. Aslında hepsi birbirine paralel yörünge izleyen göktaşları atmosfere girmektedir. O geceki göktaşı yağmuru bu saçılma noktasının bulunduğu takımyıldızın adı ile anılır. Örneğin; Perseid, Leonid göktaşı yağmuru gibi.

Yeryüzünden yaklaşık 120 km yukarıda yanarak ışık saçmaya başlayan göktaşlarının çoğu 60 km üstümüzde yanıp yok olur. Bunlar boyutları çok küçük olanlardır. Eğer göktaşı yeterince büyükse yanan kısmından artan parçalar yeryüzüne kadar ulaşabilir. Böyle büyük olanlar gökyüzünde çok daha fazla ışık saçtığı için bunlara ateş topu denir. Yeryüzüne ulaşan göktaşlarının sayısı çok azdır. Bu yağmurlardan sonra zaman zaman 2-3 tane tuğla büyüklüğünde göktaşı bulunmaktadır. Dünyaya ulaşabilen göktaşları yandığından rengi siyahtır. Atmosferde gazla sürtünmesinden dolayı da yüzeyi cilalanmış gibi düzdür. Yörüngesi bilinmeyen çapı bir kaç yüz metreden daha büyük bir göktaşıyla çarpışmanın çok nadiren yüzbinlerce yılda bir olduğu bilinmektedir. Olası çarpışma tehlikelerinden korunmak için NASA'da sürekli bir gözlem programı sürdürülmektedir.