Bir dizi ile başlayan satranç tartışması: Kadınlar nerede?

Kadın bir satranç oyuncusunu anlatan The Queens's Gambit dizisi o kadar popüler oldu ki bir cinsiyetçilik tartışmasının fitilini ateşledi. İlk yorum tarihin en iyi kadın oyuncusu Polgar'dan geldi: "Onun yaşadığı benimkinin yanında piknik gibi kalır"

The Queen’s Gambit dizisi, bir kadının satranç dünyasında yaşadığı sıkıntılı çıkış hikayesini ele alıyor. Ancak satranç tarihinin elit seviyedeki tek kadın oyuncusu Judit Polgar’a göre “sıkıntı” sözcüğü gerçek hayatı anlatmakta oldukça yetersiz kalmakta.

Kariyeri boyunca dünyanın en iyi oyuncularını, hatta 2002’de 1 numarayken Kasparov’u da yenen Polgar kurgu bir karakter olan Beth ile gerçek anlamda bağ kurabilecek kişilerin başında geliyor. 2015’te satrancı bırakan Polgar, ilk 10’da yer almış ve dünya şampiyonasında yarışmış tek kadın oyuncu. Diziyi izlerken Beth karakterinin performansını müthiş bulan Polgar dejavu yaşadığını belirtiyor ama kendisini Beth ile özdeşleştiremediği noktalar da çok. Mesela, erkek oyuncuların ona olan davranışları.


Walter Tevis’in 1983 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan The Queen's Gambit, Soğuk Savaş döneminde yetimhanede büyüyen bir kadın satranç oyuncusunun kurgusal hikayesini anlatıyor. – Phil Bray / Netflix


“Beth’e karşı çok iyiydiler” diyen Polgar yükselişe geçtiği yıllarda erkeklerin onun yeteneği hakkında aşağılayıcı yorumlar ve şakalar yaptığını anlatıyor. Ancak Polgar’a göre o şakalar komik değil can acıtıcıydı.

ʻʻ
Beth'in yaşadığı cinsiyetçilik benim gerçek hayatta yaşadığımın yanında piknik gibi kalır. Bazı rakiplerim elimi sıkmayı bile reddederdi. Bir tanesi kaybettikten sonra kafasını tahtaya vurdu.
Judit Polgar
Macaristan doğumlu Polgar’ın zirvede yer alabilen tek kadın oyuncu olması, “The Queen's Gambit” yapımıyla birleşince satrançta bir cinsiyetçilik tartışması da alevlendi: Kadınlara karşı ayrımcılık mı yapılıyor?

1700'DE 37

Dünya çapındaki 1700 büyük ustadan sadece 37'si kadın. Bugün itibariyle ilk 100'de yer alan tek kadın oyuncu Çinli Hou Yifan 88'inci sırada.
İlk sözü yine Polgar’a verelim. Macar usta; ergen yaşlarda altı kere ABD şampiyonu olmuş bir oyuncuyu yendiğinde satranç parçalarının kendisine atıldığını hatırlıyor. Fiziksel tehdidin ve duygusal istismarların yaşı büyüdükçe tacizler halini aldığını söyleyen Polgar, kariyeri boyunca değişmeyen tek şeyi, bir kadının erkeklerle üst seviyede rekabet edemeyeceği algısı olarak tanımlıyor. Kendi hayranlarının bile böyle düşünmesinden yakınıyor.

ʻʻ
Şok olmuştum. Neden? Fiziksel güç veya hız isteyen bir yarışa girmiyoruz ki. Bu sadece düşünmek, strateji kurmak ve rakibinden daha akıllı olmakla ilgili bir oyun. Onları yanıltmaya kendimi adadım ve bunu kendimi motive etmek için kullandım.
Judit Polgar

Bu noktada farklı görüşte olanlar da var. Kadınlar arasında 3 numarada yer alan Hintli oyuncu Koneru Humpy, erkeklerin kadınlardan daha iyi satranç oynadığını öne sürüyor: “Bu kanıtlandı. Kabul etmek zorundasınız.”

Söz konusu bakış açısı satranç camiasında o kadar ön kabul görmüş durumda ki kadınlar için ayrı turnuvalar var, hatta Dünya Satranç Federasyonu kadınlar için ayrı bir “büyük usta” unvanı yaratmış durumda. Anastasiya Karlovich gibi mevcut durumu destekleyen kadın büyük ustalar da mevcut. Karlovich’e göre ayrı turnuvalar kadınların oyuna katılımını artırıyor.

KÜLTÜREL ETKENLER VE ÖNYARGILAR

Erkek oyuncular da kadınların satranç için “yaratılmamış” olduğunu düşünürken, birçok kişi ise “kültürel beklenti” ve “toplumsal önyargıları” kadınların geri planda kalmasının temel nedeni olarak görüyor.


Satranç hocalığı yapan Elizabeth Spiegel de kültürel stereotiplerin insanların satrancı öğrenmesini doğrudan etkilediğini belirtiyor. Erkek öğrencilerin aşırı özgüvenli olduğunu ve bunun satrançta silahtan çok zaaf olduğunu söyleyen Spiegel, kız öğrencilerin ise, “Sanırım yanlış düşünüyorum ama…” diye söze başladığını anlatıyor.


Judit Polgar toplumun ve ailelerin, kız çocuklarının satrançta gelişme arzusunu baltaladığının altını çiziyor. Yakın geçmişte ABD kadınlar şampiyonu olan Irina Krush de erkek ve kızlar arasındaki kültürel kırılmanın genç yaşta gerçekleştiğinden bahsediyor. ABD’de 7-8-9 yaş aralığındaki üst seviye oyuncuların tamamına yakını erkek. Bu da kadınların oyuna katılımlarını azaltan bir başka gerçeğe neden oluyor: Çocuk yaşta sosyalleşecek kimseyi bulamamak.

ABD Satranç Federasyonu’nda Kadın Programı Direktörü olan Jennifer Shahade’e göre de genç kızlar satranç oynamayı bırakıyor çünkü etrafta çok az sayıda kız oluyor. Çocukların sosyal bir destek aradığını söyleyen Shahade, dizideki Beth karakterinin de yalnız olduğunu hatırlatıyor.

BABASININ TEZİNİ İSPATLAYAN DEHA: POLGAR

Judit Polgar 1976'da Budapeşte'de dünyaya geldi. Satrancı 4 yaşında keşfetti. Psikolog olan babasının tezi dehanın öğretilebilir olduğu üzerineydi ve satranca yönlendirdiği kızları ile tezini kanıtlama konusunda büyük yol kat etti. Baba Laszlo'nun bir satranç geçmişi olmamasına rağmen üç kız evladı da satranç dünyasında büyük başarılar elde etti. Judit kardeşlerden en başarılısı idi. 2015'te emekli olan Judit Polgar halen gelmiş geçmiş en iyi kadın satranç oyuncusu olarak kabul ediliyor. Polgar, 11 farklı dünya şampiyonunu yenmeyi başardı: Magnus Carlsen, Anatoly Karpov, Garry Kasparov, Vladimir Kramnik, Boris Spassky, Vasily Smyslov, Veselin Topalov, Viswanathan Anand, Ruslan Ponomariov, Alexander Khalifman ve Rustam Kasimdzhanov‘


SEKSİZM ÇOK DAHA GÜÇLÜ


Polgar’ın satrançtaki cinsiyetçilik vurgusuna destek veren bir başka kadın oyuncu ise 22 yaşındaki Dorsa Derakhshani. Derakhshani’nin hikayesi de en az Beth’inki kadar güçlü.

Dorsa Tahran’da doğdu. Çocuk deha olarak tanınıyordu. 18 ayda okumaya başladı. Babası ona 2 yaşındayken satranç öğretmeye başladı. 8 yaşında ilk turnuvasını kazandı. 18 yaşında “kadın büyük usta” ve “uluslararası büyük usta” unvanlarını kazanarak İran tarihindeki en yüksek sıralamaya yükselen ikinci kadın oyuncu oldu.


2017’de Gibraltar Satranç Festivali’nde baş örtüsüz oynadığı için İran Satranç takımından kovuldu. Olayın dünya çapında duyulmasının ardından Saint Louis Üniversitesi’nden burs alan Dorsa artık ABD takımı için yarışıyor. Dorsa da Beth gibi her gün saatlerce antreman yapıyor, gözü kapalı şekilde hamlelerini oynayabiliyor.

‘YA GÜZEL OL YA DA SATRANÇ OYNA’

Dorsa Derakhshani, aynı Polgar gibi gerçek hayatta yaşadığı cinsiyetçiliğin dizidekinden kat kat fazla olduğunu söylüyor. Genç bir kızken sıklıkla kendisine, “Ya güzel olabilirsin ya da satranç oynayabilirsin” dendiğini anlatan Derakhshani, kazandığı oyunlar sonrasında “Erkek gibi oynadın” sözlerini işittiğini ifade ediyor. Sıklıkla duyduğu “Kızlar satranç oynamaz” lafını genelde “Oynasalar da erkeklerden kötü oynarlar” vurgusu takip ediyor.

Dorsa cinsiyetçiliğin sadece anavatanı İran’la sınırlı olmadığının altını çiziyor. Avrupalı koçlarından birinin ruj sürmesinin oyununu baltaladığını söylemesi onu büyük bir hayal kırıklığına uğratmış. ABD’de de aldığı bursun erkekler tarafından sürekli sorgulandığını ifade ediyor.

ʻʻ
'Onları yendiğimde sanki 10 yaşındaymışım gibi şaşırmalarından sıkıldım. Ne kadar kendini bir kadın olarak ispat etsen de kötü bir oyun çıkardığında hemen 'böyle olacağı belliydi' deniyor. Satrançtaki kadınları eşit olarak değil aşağıda görüyorlar.'
Dorsa Derakhshani
Söz konusu davranış bütünü daha kötü bir hal de alabiliyor.

“Satrançta birçok kadın avcısı var. Turnuvalar için farklı ülkelere gidiyorsunuz, farklı kurallar ve kültürler var. Rıza yaşı da çok değişiklik gösteriyor. Yaşınızın 2 veya 3 katında adamlar size asılıyor. Neyse ki annemle seyahat ediyorum”

Belki de The Queen's Gambit etrafında oluşan ilgi, mevcut durumun değişmesi için bir kapı açabilir. Pandeminin de etkisiyle Google’da satranç aramalarının bu yıl ikiye katlandığı görülüyor. Yaratıcılığı, stratejik ve analitik düşünmeyi artıran bu güzel oyunda kadın oyuncuların tek mücadelesi ise tahta başında olmalı.

KASPAROV'U DEĞİŞTİREN MAÇ

1987'de 'Satranç kadınların doğasında yok, çocuk bakmaya yönelsinler' diyen satranç efsanesi Kasparov'un fikri de zamanla değişti. Hatta o kadar değişti ki yıllar sonra kadın bir oyuncunun hikayesini anlatan The Queen's Gambit'in danışmanlığını yaptı. 'Bu bir kavga. Kadınlara göre değil. Kadınlar kavgada zayıftır' diyen Garry Kasparov'un düşüncesi aslında 2002'de değişecekti. İlk defa bir kadın, Judit Polgar, ünlü şampiyonu mat etti. 42 hamlede. Satranç tarihinde ilk kez bir kadın oyuncu, dünyanın 1 numarasını yenmiş oldu. Ama bu zafer, satrancın kadın oyuncuları için bir galibiyetten fazlasını ifade ediyor.