Uzun bir yolculuktan dönüyorsunuz. Yorgunsunuz ve otobüsten inip, bavulunuzu almak için muavinle bakışıyorsunuz. Muavin, aracın bagajını açarak, tüm yolculara bavullarını dağıtıyor. Sıranın size gelmesini bekliyorken, aklınızda hemen bir fotoğraf oluşuyor.
Bavulunuzu otobüse bindiğiniz terminalde unuttuğunuzu hayal edin.
Böyle bir durum karşısında sizin için günün, güneşin, havanın güzelliği, birkaç dakika sonra özlemle kavuşacağınız sevdikleriniz, karnınızın açlığı, her şey ama her şey önemli önemsizleşir.
Ta ki o bavulu elinize alana kadar rahatlayamazsınız. İçinizde yitik bir duygu ile çaresizlik arasında hemen telefona sarılır ya da firma yetkililerinden yardım istersiniz.
Bavulunuzu bulsanız bile onu bir kez kaybettiniz.
Seni aptal. Kocaman bavul unutulur mu diye kendi kendinize kızmaya dahi başladınız.
Peki, bavulunu, cüzdanını ya da çantasını yıllarca hiç kaybetmemiş olan size ne zaman ödül verdiniz?
“Seni zeki yaratık, bak yine unutmamışsın” diyerek kendinizi hiç takdir ettiniz mi?
Kendinizi yargılamayın. Bavulun bulunması için en çok çalışan emin olun yine siz olacaksınız. O bavul bulunmasa dahi elinizde sadece siz kalacaksınız.
“Gece görmek isteyip de göremediğiniz tüm rüyalarınızı, gündüz uyanıkken görmeniz dileğiyle.”
M. Fatih Hanoğlu