Foça Antik Tiyatrosu
İzmir'in şirin tatil beldesi Foça'da yer alan Foça Antik Tiyatrosu, Anadolu'nun en eski tiyatrosu olma özelliği taşıyor. M.Ö. 340-330 yıllarına tarihlenen Foça Antik Tiyatrosu, son dönem kazılarda bulunmuş. Kazı ise iki ayrı bölümde yapılmış.



Kazının birinci bölümünde 4,5 metre yüksekliğindeki Analemna Duvarı iyi korunmuş bir halde ortaya çıkarılmış. İkinci bölümde ise 4 ayrı basamak bulunmuş. Fuyte Oyta yazısına rastlanan basamaklar sayesinde, buradan her mahallenin ayrı bir bölümde yer aldığı keşfedilmiş.

Foça Antik Tiyatrosu, M.Ö. 1. yüzyılda seramik çöplüğü, 2. yüzyılda ise Nekropolis (mezarlık) olarak kullanılmış. Tiyatro, dayanıklı bir taş türü olmayan ve yörede sıklıkla rastlanılan, Foça Taşı olarak bilinen tufadan yapılmış.


Foça Frigya Tepesi
İzmir'in en huzurlu ilçelerinden biri olan Foça, görülmeye değer çok sayıda tarihi ve doğal güzelliğe ev sahipliği yapıyor. Özellikle sessiz ve sakin bir tatil için tercih edilen Foça, eşsiz plajları, tertemiz denizi, tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleri ile bir gidenin bir daha gittiği ve her daim özlemini duyduğu bir yer olarak kazınıyor hafızalara.



Foça seyahatiyle bütünleşmiş ve bölgenin olmazsa olmazlarından biri haline gelen bir noktası da Foça Frigya Tepesi. Özellikle gün batımı manzarası ile bir hayli ünlü olan Foça Frigya Tepesi, Foça'nın benzersiz seyir teraslarından biri.

Foça Karakum Plajı
Mavi Bayraklı plajlarıyla berrak sularda yüzme keyfi sunan İzmir'in bu ödülü almış plajlarından biri de Karakum Plajı'dır. Plaj, Foça'da yer almaktadır.



Atatürk Mahallesi, Fener Yarımadası'nda bulunur. Karakum Plajı, havalimanına 85 kilometre uzaklıkta, şehir merkezine ise 2 kilometrelik bir mesafede yer alır. Uzunluğu 500 metre olmakla birlikte, genişliği 30 metreyi bulur. Karakum Plajı, halka açıktır. Plajda su sporları yapılabilmektedir.

Phokaia Antik Kenti
İzmir-Foça'nın eski yerleşim alanlarından biri olan Phokaia Antik Kenti, M.Ö. 2000'li yıllardan bu yana varlığına devam etmektedir.




Phokaia Antik Kenti'ne ulaşım oldukça kolaydır. Eski Foça'yı Yeni Foça'ya bağlayan yol üzerinden bulunuyor. Kentte uzun yıllar arkeoloji kazı çalışmaları yapılmıştır. Son yıllardaki kazılarda önemli kalıntılar gün yüzüne çıkarılmış, Athena Tapınağı'ndaki kazılar da büyük bir ilerleme kaydedilmiştir. Kentin 8 kilometre uzaklığında bulunan mezar kalıntısı da önemli eserler arasındadır.

Foça Athena Tapınağı
Körfeze ve kente hakim bir noktada, yarımadada kayalık yükselti üzerinde yer alan Foça Athena Tapınağı, Ion dünyasının en eski tapınaklarından biridir. Yapımının MÖ 6. yy'da başladığı tapınak, Zeus'un çok sevdiği kızı Athena'ya ithaf edilmiştir. Tapınakta baş tanrıça Athena'nın tahtadan heykeli yer almaktadır. Tapınağın bulunduğu kayalık alanda 1993 yılında ortaya çıkan Kybele Açık Hava Tapınağı ise bu alanda bir dönem Anadolu'nun ana tanrıçası Kybele'nin de saygı gördüğünü göstermektedir. Foça Athena Tapınağı'nın yeri Ord. Prof. Ekrem Akurgal başkanlığında yapılan ikinci dönem kazılarda saptanmış olup, tapınakla ilgili sütun tamburları ve altlığın yanı sıra pişmiş topraktan yapılmış tapınak süsleri de çıkarılmıştır.



Foça Athena Tapınağı'ndan günümüze gelen çok detaylı kalıntılar bulunmasa da 1998 yılından beri kazı çalışmaları devam etmektedir. Tapınağın restorasyonu tamamlanınca ortaya Ion medeniyetinin en eski yerleşim yerlerinden biri ortaya çıkarılarak tarihe çok büyük bir katkı sağlanması planlanmaktadır

Foça Siren Kayalıkları
Siren Kayalıkları, Ege'nin mitoljik hikayelerine konu olmuş, tarihi ve doğal güzellikleri ile öne çıkan yeri olan Foça'da bulunmaktadır. Yunan mitolojisindeki adıyla Seireneler veya bildiğimiz adlarıyla Sirenler, Sirenum Scopuli olarak adlandırılan bir adada yaşadıklarına inanılan deniz yaratıklarıdır. Hatta hikayede bu adanın uçurumlarla ve kayalıklarla çevrili olduğu anlatılır. Sirenlerin mitolojik efsanesine göre de; adada yaşayan Sirenler, yaptıkları doğaüstü müzikle etraflarından geçen tekneleri ve denizcileri büyüleyerek dikkatlerini çekerlermiş. Müziğin ve Sirenlerin güzelliğinin büyüsüne kapılan tüm erkek denizcilerin içlerinde sonsuza kadar burada, onların yanında kalma gibi bir isteğe kapılarak gemileriyle sarp kayalıklara çarparlarmış ve gemilerini de batırarak ölürlermiş.

Bazı kaynaklarda anlatılan efsaneye göre de, Sirenler büyülü şarkılarıyla denizcileri tehlikeye düşüren yarı kuş, yarı kadın yaratık olarak betimlenir. Bu yaratıların sayılarıysa genellikle iki ile beş arasındadır. Sirenler kimi anlatılara göre de Persephone'un oyun arkadaşları olarak geçerler.



Mitolojiye göre Sirenlerden kurtulanlar yalnızca; Jason, Argo ve Odysseus'tur. Homeros'un anlattığı, bir mitte Odysseus'un Sirenler'le arasında geçen olaylardan bahsedilir. Odysseus savaşçı ve güçlü arkadaşlarıyla birlikte Siren kayalıklarına yaklaştığı anda Tanrıça Kirke altın tahtından onlara seslenmiş. Demiş ki; 'Kim yaklaşırsa bilmeden ve dinlerse sirenleri, yandı. Bir daha evinde onu ne karısı karşılar ne çocukları. Durma orada yürü, arkadaşlarının da tıka kulaklarını. Tatlı balmumuyla tıka ki, sirenlerin sesini duymasınlar. İstersen dinle sen ama bağlasınlar ayakta seni. Hızlı geminin içinde iplerle bağlasınlar orta direğe. Ondan sonra dinle sirenleri doya doya. Ama dostlarına yalvarır da, dersen ki iplerimi çözün, bağlasınlar onlar senin bağlarını bir kat daha sıkı.'

Odysseus Tanrıça'nın sözlerini kulak ardı etmeyip dinlemiş. Sirenler'in yaşadığı kayalıklara doğru yaklaştığını anladığında teknesindeki tüm arkadaşlarının kulaklarını balmumuyla tıkar. Adamları da onu teknenin en sağlam direğine sımsıkı bağlar. Çok geçmeden Odysseus sirenlerin o büyüleyici seslerini duyar. 'Gel buraya dillere destan Odysseus, Akhalıların şanı şerefi, durdur gemini de duy bizim sesimizi. Hiç bir gemi buradan geçemedi, durup dinlemeden tatlı ezgilerimizi.' Odysseus o çekici seslerin geldiği kayalıklara doğru gitmek için alıkonulmaz bir isteğe kapılır. Ama gemicilerin hepsinin kulakları balmumuyla kapalı olduğundan onun çözün beni sesini duymazlar. Bu şekilde Tanrıça Kirke'nin sözünü dinleyen tüm denizciler ve Odysseus ölmekten kurtulur.

Beş Kapılar Kalesi
Beş Kapılar Kalesi, yaz tatilinin en çok tercih edilen noktalarından biri olan İzmir'in sakin sahil ve balıkçı kasabası Foça'da bulunmaktadır. Foça; kumun, güneşin ve denizin muhteşem çekiciliğinin yanı sıra tarihi kalıntılarıyla da dikkatleri üzerine çekmektedir.

Araştırmacıların tahminlerine göre 11. yüzyılda yapılmıştır. Ancak bu konuyla da ilgili yine kaynaklarda kesin bir bilgi yer almamaktadır. Beş Kapılar Kalesi, dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir. Yapı dikdörtgen kulelerle de desteklenmiştir. Göz dolduran mimarisinin içerisinde Bizans döneminden kalan yapı kalıntıları da bugün görülmektedir.



Foça ilçesinde bulunan Beş Kapılar Kalesi, köklü bir tarihe sahip olmanın yanı sıra, Doğu Roma İmparatoru Michael Paleologos tarafından Cenevizli Manuel Zacharna'ya verildiği bilinmektedir. 1275 yılında verilen kale ardından Cenevizliler tarafından surları onarılmıştır. Phokaia'nın 1455 yılında Osmanlı İmparatorluğu'na katılmasının ardından surlar tekrar onarılarak bugün dokuz tanesini ayırt edebileceğimiz kulelerle donatılmıştır.

Beş Kapılar'da günümüzde Açıkhava Tiyatrosu olarak kullanılan bölüm zamanında kayıkhaneymiş. Giriş kapısının üzerinde yer alan yazıttaki bilgilere göre, bu onarımı dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın 1533-1541 yılları arasında, Saruhan Sancak Beyliğini üstlenen oğlu Sultan Mustafa Han'ın oduncusu, Silahtar İskender Ağa tarafından 1538-1539 yıllarında yaptırmış olduğunu anlıyoruz.

Foça tatilinizde size değişik zamanlar geçirecek olan Beş Kapılar Kalesi ziyaretçilere hoş bir manzara sunmayı da unutmuyor.

Foça Adaları
Foça önlerinde yer alan, altı adet ıssız ada bulunmaktadır. Bunlar; Orak (93 ha), İncir (18 ha), Fener (14 ha), Hayırsız (5 ha), Kartdere (2 ha) ve Metelik (1,5 ha) adalarıdır.

Kuş türleri bakımından oldukça zengin olan Foça; Orak, Metalik, Hayırsız, Fener ve İncir Adaları kuş türlerinin yanı sıra foklarıyla da oldukça önemli bir bölgedir.



İncir Adası bodur ağaçların altında piknik yapabileceğiniz bir mekan sunarken; Foça Siren Kayalıkları güzel bir efsanesi olan ve fokların yuvası haline gelmiş estetik bir yerdir. Bilirsiniz ki İzmir'de tatil yapmak oldukça güzel zamanlar geçirmek demektir. Hem güneşlenmek hem eğlenmek hem de gezmek İzmir'in size sunmuş olduğu bir ayrıcalıktır. Adalarının her birinin ayrı bir çekiciliği vardır.

Foça Kybele Açık Hava Tapınağı
İzmir'in tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan yerlerinden biri de Foça'dır. Foça'nın Siren Kayalıkları, Şeytan Hamamı'ndan sonra Kybele Açık Hava Tapınağı. Bunlar arasında tarihi dokuya sahip önemli yerlerinden biri de İ.Ö. 580 yılına tarihlenen Kybele Açık Hava Tapınağı'dır. Yapıda, çeşitli büyüklüklerdeki beş nişte tanrıça Kybele'nin heykelleri ve Kybele kabartmaları yer alıyordu. Kybele Anadolu'da yaşayan uygarlıkların taptığı ve adaklar adadığı tanrıçadır. Kybele, Arkaik dönemden itibaren çok saygı görmüş bir tanrıçadır da aynı zamanda. Yeldeğirmenli Tepe ile İncir Adası'nda da Kybele'ye adanmış kutsal alanlar vardır.



Tapınaktaki kayaya oyulmuş adak havuzu ise denizci fenerlerinin konulması için yapılan küçük nişler vardır. Bu küçük nişler denizcilerin burada tapındıklarını gösteren bir işarettir. Kutsal alanın yaslandığı kayalık üzerindeki sur duvarları bulunmaktadır. Bu sur duvarları duvar yapımının dört ayrı döneme sahip olduğunu göstermektedir. Arkaikten yapılan surlar, harç kullanılmadan inşaa edilmiştir. Roma dönemi surlarında kireç harcı kullanılırken; Ceneviz ve Osmanlı dönemi surlarında kireç harcı, kum, tuğla parçası ve kiremit tozlarından oluşan Horasan Harcı kullanılmıştır.