Günün Sözü DamlaPenia.
Her şey neye layıksa ona dönüşür. -Mevlana
Etiket Listesi
Coffee Queen, Damla, Gülfem, Süreyya

Like Tree19Beğeniler
  • Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan
  • 1
  • 2
Seçenekler
Seçenekler
Stil
Türkolog - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Madem ki erler gibi yürüyor, ayaklarının çevikliğine güveniyorsun. Bunun şükür ifadesi olarak ağır ağır gidenlere katlanman gerekmez mi?
Üyelik tarihi
21 Şubat 2017
Bulunduğu yer
İstanbul
Yaş
29
Mesajlar
5.834
Seslenildi
721 Mesaj
Etiketlendi
80 Konu
Ruh Hali
Arastirmaci

Standart İran Türkleri ve Güncel Sorunları

15 Nisan 2017
1

Benim yazdığım bir başka makaledir.

İRAN TÜRKLERİ VE GÜNCEL SORUNLARI
***

Giriş

Bulunduğu coğrafî konum ve önemli bir kültür merkezi olması dolayısıyla İran birçok milletin tarih boyunca hakimiyet altına almak istediği bir coğrafya olmuştur. Türkler de yüzyıllar boyunca Farslar ile münasebetler kurmuş ve İran’da devletler tesis etmişlerdir. İskitler (Sakalar), Fars Med ve Ahamenid hanedanları, Büyük Hunlar Fars Alanlar, Ak Hunlar, Göktürkler, Sabirler ve Avarlar ise Fars Sasanî hanedanı ile ilişkiler kurmuşlardır. Gazneliler’den başlayarak Büyük Selçuklular, Hârezmşahlar, İlhanlılar, Timurlular, Safevîler, Afşarlar ve Kaçarlar İran’da Türk hakimiyeti oluşturmuşlardır. Bu uzun tarih silsilesinde Türkler burada Farslar ile etkileşim haline girerek yeni bir kültür unsuru içine dahil olmuşlardır. Günümüz itibari ile de Türkler, İran üzerinde yönetimi kaybedip devletin etnik unsurlarından biri haline gelmiştir. Bin yıla yakın süre İran’ı yöneten Türkler 1925’ten itibaren yönetimi Farslar’ın ele almasıyla günümüze kadar İran içinde birtakım sorunlar yaşamışlardır.

Biz de bu çalışmamızda günümüzde İran Türkleri’nin durumları ve güncel sorunları hakkında okuyucuları bilgilendirmeyi amaçladık. Bu konuda hem İran’ı dolaşmış ve İran Türkü araştırmacıların hem de konu hakkında uzman tarihçilerin eserlerinden yararlandık. Çalışmamızı üç başlıktan oluşturduk. İlk başlıkta tarih boyunca İran’da Türk hâkimiyeti ve Türk-Fars İlişkileri, ikinci başlıkta günümüzde İran Türkleri, üçüncü ve son başlıkta ise İran Türkleri’nin güncel sorunları hakkında bilgi vermeye çalıştık.

1. Tarih Boyunca İran’da Türk Hâkimiyeti ve Türk-Fars İlişkileri

Milattan önceki devirlerden itibaren İran ile temaslar kuran Türkler, İskitler (Sakalar) zamanında İran ile ilk ilişkileri gerçekleştirmişlerdir. M.Ö. 600’lerde başlayan İskit (Saka) ilişkileri Büyük İskender’in İran üzerinde hâkimiyet kurduğu M.Ö. 330 tarihine kadar aralıklarla devam etmiştir. Bundan sonraki süreçte Türkler ile Farslar Büyük Hun hükümdarı Mete’nin (M.Ö. 209 - M.Ö.174) M.Ö. 177 yılındaki Batı Seferi’nde karşılaşmışlardır.[1] Bu tarihten sonra Türkler ve Farslar arasında ilişkiler Ak Hunlar zamanında hız kazanacaktır. Ak Hunlar, Büyük Hun Devleti’nin dağılmasının ardından Güneydoğu İran ve Batı Afganistan taraflarına giden Hunlar tarafından kurulmuştur. Burada Sasanîler ile komşu durumuna gelen Ak Hunlar, 420’li yıllardan itibaren Sasanîler ile ilişkiler kurdu. Bu dönemde Sâsâni tahtında bulunan V. Behram Gur (420-438) Kuşmihan Savaşı’nda (427)[2] Ak Hunlar’ı mağlup etti. Bundan sonra Sâsâniler karşısında Aksungur/Aksuvar döneminde güçlü duruma geçen Ak Hunlar nüfuzları altına aldıkları Fîruz’u Sâsâni tahtına çıkardılar (459). 470’lerden itibaren Kuzey Hindistan tarafına yönelen Ak Hunlar burada Guptalar ile mücadele ettiler. Diğer taraftan Sâsâniler karşısında üstünlüklerini I. Hüsrev Ânuşirvan (531-579) zamanına kadar sürdürdüler. Ak Hunlar, Toraman devrinde (480-515) Hindistan yönünde genişleme hareketlerinde bulundular. Aynı politika Mihirakula (515-550) zamanında da devam etti. Mihirakula’nın ölümüyle Hindistan hâkimiyetini kaybetmeye başlayan Ak Hunlar Doğu İran, Afganistan ve Orta Asya’da da güçlerini yitirince Göktürkler’in ile Sâsâniler’in ortak saldırılarıyla 567 senesinde yıkıldılar. Ak Hunlar’ın yıkılış devresinde kurulan Göktürkler, Sasanîler ile kurduğu ittifakla 567’de Ak Hunları yıkmalarının yanı sıra Sasanîler ile ipek ticareti de yapıyordu. Kısa süre içinde İpek Yolu mücadelesine dönüşen ilişkiler neticesinde Göktürkler, Sasanîler’e karşı Bizans İmparatorluğu ile ittifak kurdu. Bu ittifak sonucunda 589’da Sasanîler mağlup edildi.[3] Diğer taraftan V. Yüzyılın ikinci yarısında tarih sahnesinde görülen Sabirler, VI. Yüzyılda Avarlar tarafından yıkıldıkları tarih olan 558’e kadar hem Bizans hem Sasanî saflarında iki imparatorluğun mücadelesinde bulundular. Avarlar da 626’daki İstanbul Kuşatması’nda Sasanîler ile ittifak kurmuşlardı.

Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra Bağdat merkezli Abbasî Halifeliği ve İran merkezli Samanîler Devleti gibi Sünnî İslam inancına mensup devletlerle önemli ilişkiler kurup bu devletlerin kademelerinde önemli görevlerde bulundular. Nitekim Gazneliler Devleti’nin temellerini atan Alptegin de Samanîler’in Horasan orduları komutanıydı. İslamî dönemde artık doğrudan İran üzerinde hâkimiyet tesis etmeye başlayan Türkler, Gazneliler zamanında İran üzerinde hâkimiyetin temellerini attı. 963 yılında Alptegin tarafından başkenti Gazne olmak üzere kurulan Gazneliler, Samanîler’in 1005 yılında yıkılmasıyla tam anlamıyla İran’ı ele geçirdiler. Bu dönemde Gazneli tahtında devlete en iyi dönemini yaşatmış olan Sultan Mahmud (998-1030) bulunuyordu. Karahanlılar’ı ve Gurlular’ı mağlup eden Sultan Mahmud öte yandan 1027 yılına kadar Hindistan’a on yedi büyük sefer[4] yaparak burayı ele geçirmiş ve İslam dünyasında büyük bir şöhret elde etmişti. Sultan Mahmud öldükten sonra Horasan’a yerleşen Büyük Selçuklular karşısında tutunamayan Gazneliler, 1040 yılındaki Dandanakan Savaşı’nda Büyük Selçuklular’a boyun eğdi. Böylece Horasan hakimiyetini kaybeden Gazneliler, Hindistan taraflarına çekilmeye başladı. Son hükümdar Husrev Melik (1160-1186/1187) zamanında devletin başkenti Lahor’a taşındı, fakat iç ve dış sorunlar karşısında başarısız olan hükümdar 1186/1187’da Gurlular’ın bir hilesi ile esir edildi. Böylece Gazneliler Devleti ortadan kalkmış oldu.

Gazneliler’in ardından İran’da Türk yönetimini elinde tutmuş olan Büyük Selçuklular Dandanakan Savaşı (1040) sonucunda Nişabur merkezli olarak kuruldu. Tuğrul Bey (1040-1063) döneminde Abbasî Halifeliği üzerinde büyük bir nüfuz kuran Selçuklular Sultan Alp Arslan (1063-1072) döneminde Malazgirt Savaşı (1071) ile Anadolu üzerine Oğuz Türkleri’nin yerleşmesini sağladı. Sultan Melikşah döneminde (1072-1092) devlet sınırları Anadolu’nun batısından Doğu Türkistan’a kadar genişledi ve devlet en uzun sınırlarına ulaşmış oldu. Sultan Melikşah sonrası Sultan Berkyaruk (1092-1104) ve Sultan Muhammed Tapar (1104-1118) devirlerinde hanedan içi mücadeleler ve Batınîler’in faaliyetleri devleti yıprattı. Sultan Sencer (1118-1157) devrinde devlet tekrar toparlanmasına rağmen 1141’de Türkistan’a doğru genişleyen Kara Hitaylar karşısında Selçuklu ve Karahanlı müttefik kuvvetleri Katvan Savaşı’nda (1141) mağlup oldular. Böylece Büyük Selçuklular ağır bir darbe alarak Ceyhun Nehri’nin doğusunu Kara Hıtaylar’a bıraktı.[5] Savaş sonrası devlet tekrar toparlanmaya çalışsa da 1153’de vergi konusundaki anlaşmazlık sebebiyle çıkan Oğuz İstilası sonucunda Sultan Sencer Oğuzlar tarafından esir alındı. 1156/1157 aralığında esaretten kurtulan Sultan Sencer devleti diriltemeyince 1157’de Büyük Selçuklular tarihe karışmış oldu.

1157 yılının ardından İran üzerinde Büyük Selçuklu mirasını sahiplenen Hârezmşahlar yönetimi elde etti. Hârezmşahlar 1097’de Büyük Selçuklular’a bağlı olarak Gürgenç merkezli olarak kurulmuştur. İran’a hâkim olmadan önce Kutbeddin Muhammed Hârezmşah (1097-1128) ve İl Atsız Hârezmşah (1128-1156) devleti idare etti. Hârezmşahlar İran’a hâkim olduktan sonra İl Arslan Hârezmşah (1156-1172), Alâeddin Tekiş Hârezmşah (1172-1200) ve Alâeddin Muhammed Hârezmşah (1200-1220) devirlerinde bölgenin en güçlü devletlerinden biri idiler. Bu tarihlerde Moğolistan merkezli Cengiz Han ve oğullarının Türkistan’a doğru yayılışı Hârezmşahlar için ciddi bir tehdit oluşturdu. 1218 yılında Hârezmşahlar’ın Otrar Valisi’nin Cengizoğulları’na ait bir kervanı kılıçtan geçirmesi Cengizoğulları’nın Hârezmşahlar üzerine sefere çıkmasına neden oldu. Bu dönemde tahta çıkan Celaleddin Hârezmşah (1220-1231) Cengizoğulları ile ciddi bir mücadeleye girişse de başarılı olamayarak Anadolu’ya kadar çekildi ve İran, Cengizoğulları hakimiyetine girdi. Bundan sonra devletini toparlayamayan Celaleddin Hârezmşah 1231’de Diyarbakır civarında ölünce Hârezmşahlar Devleti de yıkılmış oldu.

Cengizoğulları’nın İran’ı ele geçirmesiyle burada Cengiz Han’ın torunu olan Hülagü, Tebriz merkezli ve Karakurum’daki merkez hanlığa bağlı İlhanlı Devleti’ni tesis etti. Hülagü (1256-1265) döneminde 1256’da Bâtınîler, 1258’de Abbasîler ortadan kaldırıldı. 1260’da Ayn Calut Savaşı’nda Memlükler’e mağlup olan İlhanlılar’ın batı yönünde ilerleyişi durdu. 1265’te tahta Abaka (1265-1282) çıktı. O da babasının politikasını sürdürmesine rağmen Memlükler karşısında başarılı olamadı. Bu tarihten sonra Mahmut Gazan devrine kadar kısa sürelerle Ahmet Teküder, Argun, Geyhatu ve Baydu tahta geçtiler. Mahmut Gazan (1295-1304) devrinden itibaren İlhanlılar resmen Müslüman oldu. Bununla birlikte Gazan Han merkezle bağlarını kopardı.[6] Sakin geçen bu dönemin ardından Muhammed Olcayto (1304-1318) ve Ebu Said Bahadır (1316-1335) dönemlerinde de ciddi bir durum yaşanmadı. Ebu Said Bahadır’ın vâris bırakmadan ölümüyle birlikte devlet içerisinde karışıklıklar meydana geldi ve 1353’te İlhanlılar yıkıldı.

İlhanlılar’ın yıkılmasının ardından İran üzerinde parça parça devletçikler ortaya çıkmıştı. Öte taraftan bu esnada Türkistan’daki bir diğer Cengizoğlu kökenli devlet olan Çağatay Hanlığı da yıkılmaya yüz tutmuştu. Bu karışık zamanda Semerkand’tan ortaya çıkan Timur kısa sürede Mâverâünnehir ve Harezm’i ele geçirerek kendi adını taşıyan ve başkenti Semerkand olan Timurlular Devleti’ni kurdu. Timur (1370-1405) Anadolu’dan Çin sınırına kadar çok geniş bir coğrafyayı hâkimiyeti altında tutmuştu. Ondan sonra tahta geçen oğlu Mirza Şahruh (1409-1447) onun mirasını korumayı başardı ve başkenti Herat’a taşıdı. Şahruh’tan sonra devlet gücünü kaybetti. Uluğ Bey, Mirza Abdüllatif ve Mirza Abdullah’ın kısa saltanatları sonrasında Mirza Ebu Said (1451-1469) tahta geçti. Din adamlarının etkisinde geçen bu dönemde Ebu Said öldüğünde Horasan’ın batısı Akkoyunlular’ın eline geçmişti.[7] Bu zaman diliminde kısa sürelerle Karakoyunlular ve Akkoyunlular da İran’ın bir kısmında hakimiyet kurmuştu. Hüseyin Baykara (1469-1506) döneminde de devlet toparlanamadı ve onun ölümünün ardından 1507’de Muhammed Şeybanî Han Herat’ı ele geçirerek Timurlular Devleti’ne son verdi.

Timurlular’ın ardından İran üzerinde Şiîlik mezhebine mensup olan Safevî Türkmenleri devlet kurmuşlardır. 1501 yılında başkent Tebriz olmak üzere Şah I. İsmail (1501-1524) tarafından temelleri atılan devlet kısa sürede genişledi. Bu genişleme 1514’te Osmanlı Devleti’ne karşı alınan Çaldıran Savaşı yenilgisi ile sona erdi. Şah İsmail sonrasında Şah I. Tahmasb (1524-1576) döneminde de Osmanlı Devleti ile mücadeleler devam etti. Kısa süreli saltanatların ardından Şah I. Abbas (1587-1629) döneminde devlet iç yapılanmaya gitti ve gelişme kaydetti.[8] Bundan sonraki hükümdarlar devlete parlak bir dönem yaşatamadı ve son hükümdar Şah III. Abbas’ı (1732-1736) 1736 tarihinde tahttan indiren saltanat nâibi Nadir Şah Afşar (1736-1747) böylece Safevîler’i ortadan kaldırarak İran’da Meşhed merkezli Afşarlar’ın (1736-1804) yönetimini başlattı.

Şah III. Abbas’ı tahttan indirip 1736’da tahta geçen Nadir Şah Afşar Türkistan’dan Hindistan’a kadar başarılı seferler düzenleyerek İran’ı Ruslar’ın, Osmanlılar’ın ve Afganlar’ın hâkimiyetine girmekten kurtardı.[9] 1747’de ölünce yerine kısa sürelerle Adil Şah ve İbrahim Şah geçti. Onlardan sonra Şahruh (1749-1796) uzun bir süre yönetimi elinde tuttu. Silik bir yönetim sergileyen Şahruh 1796’da ölünce İran içinde tekrar taht mücadelesi başladı. Afşarlar’ın son vârisleri de 1804’te ölünce Afşar hanedanı son buldu.

Afşarlar’ın ardından İran üzerindeki son Türk hâkimiyetini Kaçarlar (1796-1925) kurdu. Devletin merkezi Tahran idi. Ağa Muhammed Han Kaçar devleti kurduktan bir yıl sonra ölünce yerine yeğeni Feth Ali Şah Kaçar (1797-1834) geçti. O, başarılı bir yönetim sergilemeyerek 1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay Antlaşmaları ile Azerbaycan’ı ve Revan’ı Rus idaresine bıraktı. Peşi sıra Muhammed Şah (1834-1848) dönemi durgun geçti. Bunun ardından Nasıreddin Şah (1848-1896) döneminde dinî reformlar ve Rusya ile İngiltere arasında denge siyaseti uygulandı. Muzaffereddin Şah (1896-1907) döneminde siyasî anlamda önemli yenilikler gerçekleşti. Ölmeden kısa süre önce Ağustos 1906’da meşrutiyeti ilan etti ve Ekim 1906’da Meclis-i Şûrâ-yı Millî’yi açtı.[10] Ardından kısa süreli Muhammed Ali Şah saltanatı yaşandı. Son hükümdar olan Ahmed Şah (1909-1925) zayıflayan devletin durumunu düzeltemedi. Ahmed Şah’ın I. Dünya Savaşı sonrasında İngilizler ile İran’ı bir sömürge haline getiren antlaşma yapması üzerine Rusya bu durumu fırsat bilip İran’ı istila etti. Tuğgeneral Rıza Han (Şah) bu hareketi bastırıp darbe ile yönetimi ele geçirince Ahmed Şah ülkeden kaçtı ve geri dönmeyince 1925’te Rıza Han (Şah) kendi saltanatını ilan etti.[11] Böylece bin yıla yakın süren İran’daki Türk yönetimi son buldu ve Farslar 1925’ten günümüze İran üzerinde yönetimi elinde tutmaktadır.

2. Günümüzde İran Türkleri

Şahlık Yönetimi’nden ve İslam Devrimi’nden günümüze kadar Fars idaresiyle sorunları bulunan Türkler’in yönetimsel sorunları daha öncesinde Kaçarlar devrinde başlamıştı. 1906-1907 arasında Tebriz’de Kaçarlar’a karşı istiklal mücadelesine giren Settar Han ve kuvvetleri kısa sürede mağlup edilerek bu hareket bastırıldı. 1920’de Muhammed Hıyabanî Tebriz’de Azadistan Türk Devleti’ni kurunca Tahran Yönetimi kısa sürede bu hareketi de lağvetti. 1925’ten itibaren Şahlık idaresi Fars milliyetçiliği politikasından hareketle etnik unsurlara karşı sert politikalar uygulamaya başladı. Farsça’nın resmi dil olmasıyla birlikte diğer etnik unsurların ana dilde eğitim sorunu baş gösterdi. 1945’te Seyid Cafer Pişeverî Azerbaycan Özerk Cumhuriyeti’ni kurmaya kalkışınca Tahran Yönetimi tarafından bir yıl içinde dağıtıldı.[12] Bu cumhuriyet kısa sürede kendi içinde Türkçe eğitimi üzerine önemli bir yenilik yapmıştı. 1960’lı yıllara gelindiğinde Şahlık idaresi azınlıkların kendi ana dilinde kısıtlı sayıda eser basmasına imkan tanıdı ve bu imkan İslam Devrimi’ne kadar daha da kısıtlandı. 1979’da İslam Devrimi ile Türkler ana dilde Şahlık dönemine göre nispeten fazla eser verme fırsatı buldu. Bununla birlikte Türkçe yayın yapan birçok dergi ve gazete ortaya çıktı. 1997’de Muhammed Hatemî dönemi ile birlikte Türkçe dergi ve gazete yayımı daha da arttı.[13] XXI. Yüzyıldan itibaren halk nezdinde hız kazanan Türk milliyetçiliği ve Fars milliyetçiliği hareketleri yer yer insanları karşı karşıya getirdi. Nitekim 2006 yılında Farsça yayın yapan bir dergide Türkler’i aşağılayan karikatür sebebiyle Türkler sokaklara çıkıp büyük tepkiler göstermişlerdir.[14] Buna benzer birkaç olay bulunduğumuz yıla kadar yine yaşanmıştır.

Günümüzde İran üzerinde Azerbaycan, Horasan, Türkmen, Kaşkay, Hamse, Halaç, Karapapak, Kazak, Kaçar, Afşar ve Şahseven gibi birçok Türk topluluğu bulunmaktadır. Bunlar içinde en yoğun nüfusa sahip olan Azerbaycan Türkleri’dir. Büyük çoğunluğu Oğuz boyundan olan İran Türkleri, İran’ın hemen her tarafına yayılmıştır ve otuz milyona yakın nüfusları bulunmaktadır.

2.1. Azerbaycan Türkleri

Azerbaycan Türkleri Kuzeybatı İran’da merkezi Tebriz olan bölgede yaşamaktadır. Bölgenin diğer adı Güney Azerbaycan ya da İran Azerbaycanı’dır. Azerbaycan Türkleri bu bölgede Tebriz dışında Hoy, Meraga, Erdebil, Kazvin gibi şehirlerde de yaşamaktadırlar.[15] Bölgede en kalabalık nüfusa sahip şehir, merkez Tebriz’dir. Tebriz’in iki milyondan fazla nüfusu bulunmaktadır. Konunun uzmanlarından Prof. Dr. Ali Kafkasyalı bölgedeki Türk boylarını ise şöyle sıralamaktadır: “Bu bölgede Acırlu, Afşar, Ak-Koyunlu, Amele, Ayrım, Baharlı, Bayat, Begdili, Bayındır, Borçalu, Calallı, Çepni, Deler, Dümbüllü, Emvarlu, Gelbağî, Halaç, Han-Çobanlu, Hara-Kanlu, Hudabendelü, İnanlu, İspirlu, Kaçar Kengerlü, Kaçar, Kara-Çorlu, Kara-Gözlü, Kara-Koyunlu, Karapapak, Keleven, Kengerlü, Kıpçak, Köseler, Kurd-Beçe, Kurd-Beglü, Lek, Memmedli, Muğanlı, Mukaddem, Musulu, Osanlu, Rumlu, Sa’dlu, Sarıcalu, Sulduz, Şah-Seven, Şamlu, Tekeli, Türkâşvend, Türkmen, Ustacalu, Varsak, Yarcanlı, Zeğel, Zerger, Zülkadır gibi belli başlı Türk boyları yaşamaktadır.”[16] Bununla birlikte nüfusun büyük çoğunluğu da Müslüman Şii’dir.

2.2. Horasan Türkleri

Kuzeydoğu İran’da yer alan Horasan’a İran Türkistanı ve Türkmensahra da denilmektedir. Afşar, Bayat, Celâyir, Çağatay, Kazak ve Kengerli gibi Türk boylarının yer aldığı bölgede nüfus Bocnurd, Meşhed, Nişabur, Sebzevar ve Şirvan gibi şehirlerde yaşamaktadır. 52.000.000 km² yüzölçümüne sahip olan bölgede yaklaşık üç milyon Türk yaşamaktadır ve Müslüman Şii mezhebindendirler.[17]

2.3. Türkmen Türkleri

İran’da Azerbaycan Türkleri’nden sonra en fazla nüfusa sahip olan Türkmenler’in büyük bir kısmı Horasan’da yaşamaktadır. Gölken, Yamut ve Teke boylarının oluşturduğu Türkmenler’in bir milyona yakın nüfusu vardır.[18] İnançları diğer Horasan Türkleri ile aynıdır.

2.4. Kaşkay Türkleri

Türkmen Türkleri ile birlikte Azerbaycan Türkleri’nden sonra İran’da en fazla Türk nüfusuna sahip olan Kaşkaylar, Fars bölgesinde bulunmaktadır. Bölgenin merkezi Firuzabad’dır ve diğer önemli şehirler Şiraz ile Kazerun’dur.[19] Diğer Türkler’in de yaşadığı bölgenin üç ila üç buçuk milyon arası nüfusu bulunmaktadır. Yer yer göçebeliği devam ettiren Kaşkaylar altı taifeden oluşmaktadır. Eski Türk geleneklerine bağlılıklarını sürdürmekle birlikte dilleri Oğuz Türkçesi’ne yakındır.

2.5. Hamse Türkleri

Fars eyaletinin doğusunda Neyriz şehrinde ve çevresinde yaşayan Hamse Türkleri beş taifeden oluşmaktadır. Bunlar İnallu, Baharlu, Nefer ve Baysürü taifeleri ve Türkleşmiş Araplar’ın oluşturduğu İl-e Arab taifesidir.[20]

2.6. Halaç Türkleri

Kum, Tefriş, Silifça, Sâve ve Tefreş etrafındaki Halacistan bölgesinde yaşayan Halaç Türkleri’nin 2000 yılı verilene göre kırk iki bin yüz nüfusu bulunmaktadır.[21] Halaçlar Halacistan dışındaki İran şehirlerinde de yaşamaktadır. Dillerinin de Telhab ve Harrab olmak üzere iki ağzı vardır.

2.7. Karapapak Türkleri

Azerbaycan Türkleri ile birlikte İran Azerbaycanı’nda yaşayan Karapapaklar’a bu isim kara kalpak taktıkları için verilmiştir. Büyük çoğunluğu Sulduz kentinde yaşamaktadır ve iki yüz elli bin civarı nüfusları bulunmaktadır.[22] Karapapaklar’ın bir kısmı Türkiye’de Azerbaycan’da ve Gürcistan’da yaşamaktadır.

2.8. Kazak Türkleri

Bir kısım Kazak Türkü, Kazakistan’ın Sovyet Birliği’ne bağlı bulunduğu sırada 1927-1932 yılları arasında İran’a göçmüştür. 1968 yılında Kazakistan Sovyet Cumhuriyetinin başbakanı Dinmuhammed Kunayev ile İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevî’nin görüşmesine kadar İran’da Kazaklar zor günler geçirmiştir. Bu görüşmeden sonra İran Kazakları, İran vatandaşlığını alabilme hakkı kazandılar. Diğer taraftan Küçük Cüz Kazakları’ndan olan İran Kazakları yirmi altı boydan oluşmaktadır ve Gülistan bölgesinde yaşamaktadır. Kazakistan’ın bağımsızlık kazanmasıyla bir kısım Kazak Türkü 1995’te ana yurtlarına geri dönseler de İran’da kalanlar da olmuştur. İran’da Kazaklar’ın üç yüz bin civarı nüfusu olduğu düşünülmektedir.[23]

2.9. Kaçar Türkleri

İran’ı yöneten son Türk topluluğu olan Kaçarlar bugün Gurgan ve Mazenderan eyaletlerinde yaşamaktadırlar. Gurgan’dakiler yarı göçebe olup Mazenderan’dakiler tarımla uğraşmaktadır. Bugün İran içerisinde kendini Kaçar soyundan sayan yüksek kesime ait birçok aile bulunmaktadır.[24] Bununla birlikte İran’ın değişik bölgelerine dağılmış çeşitli Kaçar boyu da vardır.

2.10. Afşar Türkleri

İran içerisinde en kalabalık boylardan biri olan Afşarlar, Urmiye, Hemedan, Kirmanşah, Hamse ve Nişabur çevrelerinde yaşamaktadırlar. Kendi içerisinde çeşitli boylara ayrılan Afşarlar’ın bugün kesin olmamakla beraber üç milyona yakın nüfusu olduğu bilinmektedir.[25]

2.11. Şahseven Türkleri

Şahsevenler’e bu ad Şah I. Abbas (1587-1629) tarafından verilmiştir. İslam Devrimi sonrası “Elseven Türkmenleri” olarak adlandırılmışlardır. Şahsevenler günümüzde Kum, Tahran, Kazvin ve Zencan civarlarında yaşamakta olup nüfusları dört yüz elli ya da beş yüz bin civarındadır.[26]

2.11. Diğer Türk Toplulukları

Adı geçen bu topluluklar dışında İran’da birçok Türk topluluğu daha bulunmaktadır. Bunları şöyle zikretmemiz mümkündür: Hemedan ve Sâve civarında yaşayan Bayatlar, Veramin ve Kum bölgesinde yaşayan Kengerliler, Şahayağılar, Karadağlılar, Huzistan Türkleri, Isfahan Türkleri, Kirman Türkleri, Sungur Türkleri, Boçağçiler, Karayîler, Karaçorlular ve Karagözlüler.

3. İran Türkleri’nin Güncel Sorunları

İran Türkleri’nin bugün Tahran Yönetimi ile çeşitli konularda sorunları yer almaktadır. Bu sorunların bir kısmı halen tam olarak çözüme kavuşmuş değildir. Genel olarak sorunları dil ve edebiyat, basın – yayın, kültür – sanat, doğa konularında sınıflandırmamız mümkündür.

3.1. Dil ve Edebiyat Sorunları

İran’daki Türkler’in belki de en önemli sorunu dil üzerinedir. Zira Türkçe’nin eğitimi ve öğretimi yasaktır ve resmî dil Farsça’dır. Bu durum gelecek neslin kendi dillerini ve edebî ürünlerini öğrenmesinde ciddi bir engel teşkil etmektedir. Şahlık döneminde başlayan bu yasak şu anki Şeriat Yönetimi tarafından da sürdürülmektedir. İran Anayasası’nın 15. Maddesinde diğer etnik grupların ana dilleri ile de okullarda eğitim - öğretim yapılabileceği hükmü yer alsa da halen bu konuda Tahran Yönetimi bir adım atmamıştır.[27]

Ana dili öğrenememe sorunlarının yanı sıra İran Türkleri’nin bir başka sorunu alfabe üzerinedir. İran İslam Cumhuriyeti’nin resmî alfabesi olan Arap alfabesi Türkçe’nin yazımına uygun olmamakla birlikte Türk devletleri ve toplulukları ile İran Türkleri’nin iletişim kurmasında bir noktada engel oluşturmaktadır. Zira Türk devletlerinin ve topluluklarının geneli Latin ve Kiril alfabelerini kullanmaktadır. Buna karşın Arap alfabesi İran Türkleri dışında sadece Irak, Suriye ve Doğu Türkistan Türkleri tarafından kullanılmaktadır.

İran Türkleri edebiyat sahasında da dille paralel olarak sorunlar yaşamıştır. Şahlık idaresinin Türkçe’yi yasaklamasıyla birlikte Türkçe yazan şairler ve yazarlar çeşitli cezalara çarptırılmıştır. İslam Devrimi’nden sonra da Türkçe eser vermek çok kolay olmamıştır. Sadece âşıklar sözlü olarak Türkçe’yi rahatça kullanabilmişlerdir.

3.2. Basın – Yayın Sorunları

İnsanların dünyaya sorunlarını ve seslerini duyurmasındaki en büyük araçlardan biri olan basın – yayın organı hususunda İran Türkleri’nin ciddi sorunları bulunmaktadır. Dil meselesinde belirttiğimiz gibi Fars idaresinin başlangıçtan bugüne Türkçe’ye uyguladığı sansür doğal olarak basın – yayın alanında da kendini göstermiştir. Şahlık idaresi sert bir biçimde Türkçe yayını yasaklarken İslam Devrimi’nden sonra Türkler nispeten Türkçe yayın yapma olanağı bulmuştur. Buna karşın uluslararası alanda basın özgürlüğünün olmaması ve sık sık yayınları kapatma uygulamaları İran’da Türk basının gelişimini sekteye uğratmıştır.[28] Kitap basımı da bir o kadar sansüre maruz kalmıştır. Bütün bu sansüre rağmen Türkler, geçmişten bugüne İran’da çıkardığı yayınlarla dillerini ve kültürlerini muhafaza etmeye, seslerini duyurmaya çalışmıştır. 1979 İslam Devrimi’nden bugüne kadarki yayınlar şunlardır: Dergiler: “Araz I, II, Ayna, Azerbaycan’ın Sesi, Bakış, Barış, Baykuş, Birlik I, Birlik II, Bülten, Çağrı, Çiçek, Çuvalduz, Dan Ulduzu I, Dan Ulduzu II, Dede Korkud, Erdem, Galem Ucu, Görüş, Güneş, Heyder Baba, Ildırım, Işık, İnkilab Yolunda, İslam Çağrısı, İslamî Birlik, Kimlik, Kopuz, Koroğlu, Mişov, Nesim, Öyrenci, Peyk-i Azer, Sav, Sehend I,II, Seher, Ses, Şehriyar, Toprak, Ulduz I, II, Ülker, Varlık, Yaprak, Yeni yol, Yol I, II, Yoldaş, Yurd.”[29] Gazeteler: “Araz, Asr-ı Azâdi, Ava-yı Erdebil, Azadlık, Azerbaycan, Azerbaycan-I Ayende, Bang-ı Serâb, Çenlibel, Erk, Ettelaat, Fecr-i Azerbaycan, Ferda-yı Ma, Ferdayı Rôşen, Furûg-i Azâdi, Gençlik, Halk Sözü, Kardaşlık, Kepenek, Körpü, Kûşa, Maarif, Mîsâk, Mubin, Neda-yı Azerbaycan, Nevid-i Azerbaycan, Odlar Yurdu, Peyam-ı Erdebil, Peyam-ı Urmiye, Resed, Sâhib, Sahra, Seda-yı Urmiye, Settarhan Bayrağı, Şems-i Tebriz, Ulduz, Ümid-i Zencan, Vatan Uğrunda.”[30]

Yazılı basın dışında görsel ve işitsel basında da Türkler, İran’da birtakım sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. İran’da şu an üç televizyon kanalı ve birkaç radyo kanalı bulunmaktadır. Bu kanalların hepsi devlet kanalıdır ve kanallar üzerinde sıkı denetim yapılmaktadır. Özel kanallar yoktur [31] Radyo ve Televizyon yayınlarında Türkçe yayın yok denecek kadar azdır.Şu an Tahran’dan yayın yapan “Seher” adlı uluslararası bir televizyon kanalı günde dört saat kadar Türkçe yayın yapmaktadır. Kanal, Türkçe’dan başka Arapça, İngilizce, Fransızca ve diğer dillerde de yayın yapmaktadır.[32]

3.3. Kültür – Sanat Sorunları

İran’daki Türkler’in kültür ve sanat alanındaki sorunu Farslaştırmadır. İran’daki Türk Musikîsinin yaşamasında ve gelişmesinde Tebriz, Tahran, Şiraz, Kum, Nağadey, Urmiye, Erdebil şehirlerinde Ali Selimi, Mahmut Şatıryan, Dadespur, Ali Ferşbaf, Pervin Behmenî Kaşkayî, Çingiz Mehdipur, Hasan Demirçi, Muhammed Cavidî ve Ümran Rüstemî gibi müzisyenlerin yönetiminde çalışmalar yapan müzik topluluklarının büyük rolü vardır.[33] İran’daki Türk Minyatürü, Türk ve dünya minyatür sanatı alanında önemli bir konuma sahiptir. İran Türk Minyatürü Sanatı tarih boyunca İran’ın hemen her tarafına yayılmış bununla birlikte Fars minyatürü ile beraber Afganistan, Pakistan ve Hindistan’da minyatür sanatının gelişmesinde etkili olmuştur. İran Türkleri halı sanatında da önemli bir konumda yer almaktadır. Zira bu halılar “İran Halısı” adıyla dünyaya pazarlanmaktadır.[34] Bütün bu sanat eserleri bir problem olarak Fars kültürünün ürünü adıyla dünyaya sunulmaktadır. Böylece İran’da bir Türk kültürü olmadığı algısı ortaya çıkmaktadır.

Diğer taraftan İran Türkleri’nin geçmişten bugüne önemli bilginleri, edipleri, kahramanları, bayram ve matem günleri vardır. 1925’ten bugüne Tahran Yönetimi Türkler’in bilginlerini, ediplerini, kahramanlarını bayramlarımı ve matemlerini düzenlemeye imkan tanımamaktadır.[35]

3.4. Doğal Sorunlar

İran Türkleri arasında Azerbaycan Türkleri Urmiye Gölü’nün kuruması tehlikesi ile karşı karşıyadır. Urmiye Gölü’nün kurumasıyla bu bölgenin yaşam şartlarında değişiklik yaşanması muhtemeldir. İran Azerbaycanı Türkleri, Urmiye Gölü’nün kurtarılması için devletin hiçbir önlem almadığını söylemektedir.[36] Tahran Yönetimi gölün kuruma sebebini son yıllardaki kuraklık ve yağış miktarının azalmasına bağlamaktadır. Ayrıca yönetim gölün kurtarılması adına çalışmalar yapıldığını ve gölün çevresindeki baraj inşaatlarına son verildiğini beyan etmektedir. Sonuç olarak önlem alınmazsa Urmiye Gölü’nün birkaç yıl içinde kuruyabileceği görülüyor. Gölün kuruması İran dışında komşu ülkeler olan Türkiye’nin ve Azerbaycan’ın bölgeye yakın topraklarında da sorunlar ortaya çıkabilir. Bununla beraber bu sorun başta Urmiye ve Tebriz olmak üzere çok fazla İran Azerbaycanı Türkü’nün başka bölgelere göç etmesine neden olabilir.[37]

Sonuç

Milattan önceki devirlerden itibaren İran’ı tanıyan Türkler, burayı bin yıla yakın süre yöneterek yurt edinmişlerdir. Kaçarlar devrinde başlayan çöküş Türkler nezdinde yönetimle ilk sorunları meydana getirmiştir. Özellikle İran Azerbaycanı’nda meşrutiyet ve istiklal hareketlerine girişilmiştir. 1925 yılında yönetimin el değiştirmesiyle birlikte büyük çapta sorunlar da beraberinde gelmişti. 1979’daki İslam Devrimi’ndan sonra ise nispeten bazı konularda sorunların çözüldüğü görülmektedir.

Bugün itibariyle İran’ın hemen her tarafına yayılan ve yaklaşık otuz milyon nüfusu bulunan Türkler, İran üzerinde Farslar ile birlikte en yoğun nüfuslu topluluktur. Bu kadar yoğun nüfusa karşın Türkler’in çeşitli sorunlarının bulunduğu ve bunların tam olarak çözülemediği görülmektedir. Özellikle dil konusunda 1925’ten itibaren Türkçe’nin eğitim ve öğretiminin yasak oluşu Türkler’in ana dillerini gelecek nesillere aktarmasının engellemekte olduğu anlaşılmaktadır. Yasağa rağmen Türkler’in edebiyat ve yazılı basın alanındaki az sayıdaki yayınları onların kültürlerini ve dillerini korumaya gayret ettiklerini göstermektedir. Buna karşın Türkçe yazılı basına uygulanan sansürün Türkler’in dünya kamuoyuna kendi sorunlarını ve taleplerini iletememelerine neden olmaktadır. Buna paralel olarak görsel ve işitsel basındaki Türkçe’ye uygulanan sansür İran üzerinde Türkler’in varlığını dünyaya duyurmada bir engel daha teşkil etmektedir. Kültür ve sanat hususunda dünyaca tanınmış her ürünün İran ve Fars kültürü çevresinde meydana geldiğinin lanse edilmesi İran’daki Türkler’in kültürel miraslarını ve eserlerini hiçe saymaktadır. Tahran Yönetimi’nin Türkler’in kültürel merasimlerini ve matemlerini icra etmesine de izin vermemesi Türkler’e uygulanan kültürel ambargonun bir diğer göstergesidir. Son olarak Urmiye Gölü’ndeki yaşanan doğal afete karşı yönetimin kayıtsız kalması bölgedeki Türkler’i büyük bir doğal ve ekonomik tehlikenin beklediğini işaret etmektedir. Kısaca Tahran Yönetimi 1925’ten bugüne Türkler’e karşı uyguladığı yasaklar, sansürler ve taleplere karşı kayıtsızlıklarıyla kesin olarak Fars milliyetçiliği temelli bir devlet yönetimi sergilemektedir. Böylece yönetimin Fars olmayan etnik gruplara Fars dilini ve kültürünü empoze ederek bu doğrultuda bir toplum yaratma amacı taşıdığı aşikardır.

BİBLİYOGRAFYA
Aka, İsmail, Timur ve Devleti, TTK Yayınları, Ankara 2014.

Altungök, Ahmet, IV. Ve VIII. Yüzyıllar Arası Sasaniler Dönemi Türk-Fars İlişkileri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi SBE, Elazığ 2007.

Attar, Aygün, “Yeni Bir Çağ Kavşağında İran Türkleri”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı 54, Yeni Türkiye Yayıncılık, Eskişehir 2013, s. 2214-2216.

Aydoğmuşoğlu, Cihat, Safevi Devleti Tarihi, Gece Kitaplığı Yayıncılık, Ankara 2015.

Elmas, Mahmut Abuzer, Tarihsel ve Kültürel Boyutlarıyla İran’da Ulusçuluğun Gelişimi ve Uluslararası-Bölgesel Politikalara Etkileri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, ÇOMÜ SBE, Çanakkale 2011.

Gökdağ, Bilgehan Atsız, “İran Türkleri”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı 54, Yeni Türkiye Yayıncılık, Eskişehir 2013, s. 2203-2213.

Kafkasyalı, Ali, İran Coğrafyasında Türkler, Bilgeoğuz Yayınları, İstanbul 2011.

-----, “İran Türklerinin Güncel Kültürel Meseleleri”, 2023 Dergisi, Sayı 126, Atılım Yayıncılık, Ankara 2011, s. 1-6.

Kobotarian, Nabi, “İran Türkleri”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı 54, Yeni Türkiye Yayıncılık, Eskişehir 2013, s. 2217-2227.

Merçil, Erdoğan, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Bilge Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2013.

Özkan, Vedat, İran Azerilerinin Etnik Temelli Güncel Sorunlarının Tarihsel Bakış Açısı ile İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, İstanbul 2013.

Sümer, Faruk “Avşarlılar”, DİA, C. 4, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1991, s. 164-166.

-----, “Kaçarlar”, DİA, C. 24, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2001, s. 51-53.

Temizyürek, Fahri – Boylu, Emrah, “İran’da Türkçenin Dünü ve Bugünü”, Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi, Sayı 2, Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Basımevi, Ankara 2015, s. 95-106.

Yuvalı, Abdülkadir “İlhanlılar”, DİA, C. 22, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2000, s. 102-105.


[1] Ahmet Altungök, IV. Ve VIII. Yüzyıllar Arası Sasaniler Dönemi Türk-Fars İlişkileri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Fırat Üniversitesi SBE, Elazığ 2007, s. 21.

[2] Kuşmihan Savaşı hakkında daha detaylı bilgi için bkz.; Enver Konukçu, Kuşan ve Akhunlar Tarihi, Ankara 1973, s. 75-77.

[3] Altungök, a.g.e., s. 117.

[4] On yedi Hint seferi hakkında daha detaylı bilgi için bkz.; Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi -İlk Çağlardan Gurkanlı Devletinin Kuruluşuna Kadar (1526)-, C. 1, Ankara 1987, s. 140-179; Erdoğan Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, Ankara 1989, s. 16-28.

[5] Merçil, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, İstanbul 2013, s. 73

[6] Abdülkadir Yuvalı, “İlhanlılar”, DİA, C. 22, İstanbul 2000, s. 103.

[7] İsmail Aka, Timur ve Devleti, Ankara 2014, s. 133.

[8] Cihat Aydoğmuşoğlu, Safevi Devleti Tarihi, Ankara 2015, s. 74.

[9] Faruk Sümer, “Avşarlılar”, DİA, C. 4, İstanbul 1991, s. 165.

[10] Sümer, “Kaçarlar”, DİA, C. 24, İstanbul 2001, s. 52.

[11] Sümer, “Kaçarlar”, s. a.y.

[12] Bilgehan Atsız Gökdağ “İran Türkleri”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı 54, Eskişehir 2013, s. 2204.

[13] Gökdağ, a.g.m., s. 2207.

[14] Aygün Attar, “Yeni Bir Çağ Kavşağında İran Türkleri”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı 54, Eskişehir 2013, s. 2216.

[15] Nabi Kobotarian, “İran Türkleri”, Yeni Türkiye Dergisi, Sayı 54, Eskişehir 2013, s. 2222.

[16] Ali Kafkasyalı, İran Coğrafyasında Türkler, İstanbul 2011, s. 73-74.

[17] Kafkasyalı, a.g.e., s. 80.

[18] Kobotarian, a.g.m., s. 2223.

[19] Kafkasyalı, a.g.e., s. 75.

[20] Kafkasyalı, a.g.e., s. 94.

[21] Kafkasyalı, a.g.e., s. 88.

[22] Kobotarian, a.g.m., s. 2226.

[23] Kafkasyalı, a.g.e., s. 85.

[24] Kafkasyalı, a.g.e., s. 92.

[25] Kafkasyalı, a.g.e., s. 95-96.

[26] Mahmut Abuzer Elmas, Tarihsel ve Kültürel Boyutlarıyla İran’da Ulusçuluğun Gelişimi ve Uluslararası-Bölgesel Politikalara Etkileri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, ÇOMÜ SBE, Çanakkale 2011, s. 77.

[27] Kafkasyalı, “İran Türklerinin Güncel Kültürel Meseleleri”, 2023 Dergisi, Sayı 126, Ankara 2011, s. 2.

[28] Kafkasyalı, a.g.m., s. 3.

[29] Fahri Temizyürek – Emrah Boylu, “İran’da Türkçenin Dünü ve Bugünü”, Hacettepe Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Türkçe Araştırmaları Dergisi, Sayı 2,Ankara 2015, s. 103.

[30] Temizyürek – Boylu, a.g.m., s.104.

[31] Kafkasyalı, a.g.m., s. 4.

[32] Kafkasyalı, a.g.m., a.y.

[33] Kafkasyalı, a.g.m., a.y.

[34] Kafkasyalı, a.g.m., s. 5.

[35] Kafkasyalı, a.g.m., a.y.

[36] Vedat Özkan, İran Azerilerinin Etnik Temelli Güncel Sorunlarının Tarihsel Bakış Açısı ile İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Harp Akademileri Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, İstanbul 2013, s. 68.

[37] Özkan, a.g.e., s. 69.

Konu Türkolog tarafından (15 Nisan 2017 Saat 00:58 ) değiştirilmiştir.
Damla, Sindy, Penia ve 2 kişi daha, bunu beğendiler.
Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiçbir işe yaramayacaktır.
Lucas Hood - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkumsa;Gönülden düşen insan da unutulmaya mahkumdur.
Üyelik tarihi
26 Mart 2017
Bulunduğu yer
Adana
Yaş
33
Mesajlar
355
Seslenildi
42 Mesaj
Etiketlendi
30 Konu
Ruh Hali
Merakli
Standart Cevap: İran Türkleri ve Güncel Sorunları
15 Nisan 2017
2
Her zaman ilgimi ceken konu olmustur İran Türkleri güzel paylasım icin tesekkurler hocam
Penia ve Türkolog bunu beğendiler.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.


Denizler alev alırsa güven yüreğine sevgiyle yıldızlar bile tersine döner.
Damla - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
15 Aralık 2014
Bulunduğu yer
İzmir.
Mesajlar
45.994
Seslenildi
8367 Mesaj
Etiketlendi
235 Konu
Standart Cevap: İran Türkleri ve Güncel Sorunları
16 Nisan 2017
3
Paylaştığınız günden beri okuyorum, bugün bitirebildim.

2.1. Azerbaycan Türkleri

Azerbaycan Türkleri Kuzeybatı İran’da merkezi Tebriz olan bölgede yaşamaktadır. Bölgenin diğer adı Güney Azerbaycan ya da İran Azerbaycanı’dır. Azerbaycan Türkleri bu bölgede Tebriz dışında Hoy, Meraga, Erdebil, Kazvin gibi şehirlerde de yaşamaktadırlar.[15] Bölgede en kalabalık nüfusa sahip şehir, merkez Tebriz’dir. Tebriz’in iki milyondan fazla nüfusu bulunmaktadır. Konunun uzmanlarından Prof. Dr. Ali Kafkasyalı bölgedeki Türk boylarını ise şöyle sıralamaktadır: “Bu bölgede Acırlu, Afşar, Ak-Koyunlu, Amele, Ayrım, Baharlı, Bayat, Begdili, Bayındır, Borçalu, Calallı, Çepni, Deler, Dümbüllü, Emvarlu, Gelbağî, Halaç, Han-Çobanlu, Hara-Kanlu, Hudabendelü, İnanlu, İspirlu, Kaçar Kengerlü, Kaçar, Kara-Çorlu, Kara-Gözlü, Kara-Koyunlu, Karapapak, Keleven, Kengerlü, Kıpçak, Köseler, Kurd-Beçe, Kurd-Beglü, Lek, Memmedli, Muğanlı, Mukaddem, Musulu, Osanlu, Rumlu, Sa’dlu, Sarıcalu, Sulduz, Şah-Seven, Şamlu, Tekeli, Türkâşvend, Türkmen, Ustacalu, Varsak, Yarcanlı, Zeğel, Zerger, Zülkadır gibi belli başlı Türk boyları yaşamaktadır.”[16] Bununla birlikte nüfusun büyük çoğunluğu da Müslüman Şii’dir.
Tamamen doğru yerleri almışsınız.
Konu zaten baştan - sona şahane.
Şia, Hz. Ali'ye yandaş olan kimseler anlamına gelir. Alevilikle uzaktan - yakından alakası yoktur.
Bunu da not düşeyim dedim.

Bu güzel bilgi için teşekkür ederim.
Penia, Türkolog ve Lucas Hood bunu beğendiler.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.



Years and years.
Penia - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
25 Nisan 2015
Bulunduğu yer
Adana
Mesajlar
35.875
Seslenildi
2758 Mesaj
Etiketlendi
343 Konu
Ruh Hali
Sekercik
Standart Cevap: İran Türkleri ve Güncel Sorunları
16 Nisan 2017
4
İranda ne çok Türk varmış emeğinize sağlık hocam
Türkolog bunu beğendi.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Türkolog - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Madem ki erler gibi yürüyor, ayaklarının çevikliğine güveniyorsun. Bunun şükür ifadesi olarak ağır ağır gidenlere katlanman gerekmez mi?
Üyelik tarihi
21 Şubat 2017
Bulunduğu yer
İstanbul
Yaş
29
Mesajlar
5.834
Seslenildi
721 Mesaj
Etiketlendi
80 Konu
Ruh Hali
Arastirmaci
Standart Cevap: İran Türkleri ve Güncel Sorunları
16 Nisan 2017
5
Lucas Hood Nickli Üyeden Alıntı
Her zaman ilgimi ceken konu olmustur İran Türkleri güzel paylasım icin tesekkurler hocam
Rica ederim kardeşim, ilgin ve alakan için teşekkürler.

Damla Nickli Üyeden Alıntı
Paylaştığınız günden beri okuyorum, bugün bitirebildim.



Tamamen doğru yerleri almışsınız.
Konu zaten baştan - sona şahane.
Şia, Hz. Ali'ye yandaş olan kimseler anlamına gelir. Alevilikle uzaktan - yakından alakası yoktur.
Bunu da not düşeyim dedim.

Bu güzel bilgi için teşekkür ederim.

Rica ederim. Şia konusundaki anektodunuz için de konu üzerindeki hassasiyetiniz için de teşekkür ederim. Bâ shukr-é shoma.
Penia Nickli Üyeden Alıntı
İranda ne çok Türk varmış emeğinize sağlık hocam
Teşekkürler, evet İran'a yarı yarıya Türk yurdu demek mümkündür.
Konu Türkolog tarafından (16 Nisan 2017 Saat 12:02 ) değiştirilmiştir.
Damla, Penia ve Lucas Hood bunu beğendiler.
Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiçbir işe yaramayacaktır.
Lucas Hood - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkumsa;Gönülden düşen insan da unutulmaya mahkumdur.
Üyelik tarihi
26 Mart 2017
Bulunduğu yer
Adana
Yaş
33
Mesajlar
355
Seslenildi
42 Mesaj
Etiketlendi
30 Konu
Ruh Hali
Merakli
Standart Cevap: İran Türkleri ve Güncel Sorunları
16 Nisan 2017
6
Timur Bey Nickli Üyeden Alıntı


Rica ederim kardeşim, ilgin ve alakan için teşekkürler.



Rica ederim. Şia konusundaki anektodunuz için de konu üzerindeki hassasiyetiniz için de teşekkür ederim. Bâ shukr-é shoma.


Teşekkürler, evet İran'a yarı yarıya Türk yurdu demek mümkündür.
Arastırmalara gore İran ın %40 nın Anadılı Türkce oldugu söylenıyor bu paylasımında bunu destekler nıtelıkte
Türkolog bunu beğendi.
Türkolog - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Madem ki erler gibi yürüyor, ayaklarının çevikliğine güveniyorsun. Bunun şükür ifadesi olarak ağır ağır gidenlere katlanman gerekmez mi?
Üyelik tarihi
21 Şubat 2017
Bulunduğu yer
İstanbul
Yaş
29
Mesajlar
5.834
Seslenildi
721 Mesaj
Etiketlendi
80 Konu
Ruh Hali
Arastirmaci
Standart Cevap: İran Türkleri ve Güncel Sorunları
16 Nisan 2017
7
Lucas Hood Nickli Üyeden Alıntı
Arastırmalara gore İran ın %40 nın Anadılı Türkce oldugu söylenıyor bu paylasımında bunu destekler nıtelıkte
Evet çünkü İran'da Farslar'dan sonra en kalabalık etnik grup Türkler durumunda ve yaklaşık otuz-otuz beş milyon Türk nüfus var. Bununla beraber İran'ın da Türkiye gibi şu an seksen milyon civarı nüfusu olduğunu baz alırsak araştırma sonuçlarının doğruluğu yüksek.
Lucas Hood bunu beğendi.
Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiçbir işe yaramayacaktır.
Lucas Hood - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkumsa;Gönülden düşen insan da unutulmaya mahkumdur.
Üyelik tarihi
26 Mart 2017
Bulunduğu yer
Adana
Yaş
33
Mesajlar
355
Seslenildi
42 Mesaj
Etiketlendi
30 Konu
Ruh Hali
Merakli
Standart Cevap: İran Türkleri ve Güncel Sorunları
16 Nisan 2017
8
Timur Bey Nickli Üyeden Alıntı

Evet çünkü İran'da Farslar'dan sonra en kalabalık etnik grup Türkler durumunda ve yaklaşık otuz-otuz beş milyon Türk nüfus var. Bununla beraber İran'ın da Türkiye gibi şu an seksen milyon civarı nüfusu olduğunu baz alırsak araştırma sonuçlarının doğruluğu yüksek.
Bilgiler icin teşekkurler hocam .. Degerlı paylasımlarınızı takıpteyım
Türkolog bunu beğendi.
Sindy - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üyelik tarihi
14 Nisan 2015
Bulunduğu yer
Türkiye
Mesajlar
1.994
Seslenildi
112 Mesaj
Etiketlendi
247 Konu
Ruh Hali
Kuskulu
Standart Cevap: İran Türkleri ve Güncel Sorunları
16 Nisan 2017
9
Zamanım olduğunda mutlaka okumak isterim
Türkolog bunu beğendi.
"Hep böyle güzel mi gülersin?'' dedi.
''Rakın varsa biraz da ağlarım'' dedim..
Avatar Seçilmemiş
Üyelik tarihi
14 Haziran 2016
Bulunduğu yer
Yıldızların çiçeklere göz kırptığı yerden
Mesajlar
6.914
Seslenildi
664 Mesaj
Etiketlendi
127 Konu
Ruh Hali
Capcanli
Standart Cevap: İran Türkleri ve Güncel Sorunları
17 Nisan 2017
10
Konu muhteşem benimde en çok ilgimi çeken tarih konularındandır...ellerine sağlık hocam
Türkolog bunu beğendi.
  • Sayfa 1 Toplam 2 Sayfadan
  • 1
  • 2
Konuyu 1 kişi okuyor. (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
Son Mesaj