Türk folkloru içerisinde oldukça önemli bir yere sahip olan halk müziği ve oyunları, birçok yönü ile oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Bu zenginlikler içerisinde gerek halk türkülerinin gerekse halk oyunlarının ayrılmaz parçası olan halk çalgılarının önemli bir yeri vardır.

Müziğin ilk insanlarda nasıl başladığının her ne kadar efsaneye dayanan tarafları varsa da gerçek olduğuna inanılan yanları da bulunmaktadır.

Esen rüzgârların, sazlıklardaki kırık kamışlara çarparak çıkarmış oldukları ıslık seslerini, insanların da taklit ettikleri; üzüntülü ve sevinçli günlerinde çıkarmış oldukları seslerin ilk müzik duygularını verdikleri tahmin edilmektedir. Zamanla düşüncelerini geliştirerek kamışın veya kirişin çıkarmış olduğu sesler onların ilgisini çekmeye başlamış, avlanmak üzere kullandıkları ok ve yaylarını bir müzik aleti gibi kullanmışlardır. Avlanma yayına oku sürterek birtakım sesler çıkarmışlar ve adına “okluğ” demişlerdir.

Daha sonra okluğun ucuna su kabağı ilave ederek “ıklığ”a dönüştürmüşler ve at kılından yapılan yaylar ile de çalmaya çalışmışlardır. Su kabağının üst kısmına ince deriler gerdirip sap ilave etmişler ve kiriş telleri deri üzerinden geçirmek suretiyle, sesin daha net çıkmasını sağlamışlardır.

Yay ile çalınanlara ıklığ, parmak veya mızrap türünden maddelerle çalınanlarına da kopuz adını vermiş oldukları tarihî belgelerden anlaşılmaktadır. Iklığ yaylı sazların, kopuz ise mızraplı sazların atası olarak bilinmektedir.

Türk çalgılarının ilk çıkışının ise aynı tür çalgının parmakla ve yayla (okla) çalınması ile gelişmeye başladığı anlaşılmaktadır. Ayrıca kopuz gövdesinin önceleri avuç içi şeklinde ağaçlardan oyularak yapıldığını ve üzerine deri gerilerek uzun yıllar çalındığını fakat 17. yüzyıldan sonra deri yerine ağaç kullanıldığını Evliya Çelebi’den öğreniyoruz.

İimdiki bağlama cinsi çalgıların atası diyebileceğimiz kopuz; soyca uzun saplı, armut biçimi ya da üç kenar gövdeli; önceleri kıl telli ve ses perdeleri yokken Anadolu’ya gelince şöyle böyle 14. yüzyılda madenî tel takılmak ve bağırsak kirişten ses perdeleri bağlanmak suretiyle oldukça gelişkin bir şekil almıştır.

Alıntı