Sosyal demokrasi, kapitalizmin yarattığı eşitsizlik ve adaletsizlikleri demokratik sistem içinde kabul edilebilir düzeye indirmeyi amaçlayan siyasi ideoloji.

Sosyal demokrat partiler, Sosyalist Enternasyonal çatısı altında örgütlendi. Sosyalist Enternasyonal'in tanımına göre, sosyal demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet ve dayanışma temellerine oturur.

Sosyal demokrasi olgusu, 19. yüzyılın ikinci yarısından beri emekçi sınıfların yürüttüğü sosyal ve siyasal mücadeleler ile egemen sınıfların verdikleri ödünler sonunda varılan uzlaşmanın ürünüdür.Bu süreçte klasik liberal demokrasinin temellerini oluşturan değerler sistemi (kapitalizm, siyasal demokrasi, çoğulculuk vb.) korunmuş, ama sosyal adalet, sosyal devlet, sosyal haklar gibi yeni değerlerle beslenmiştir

Sosyal demokrasi hareketi önceleri Vladimir Lenin gibi devrimci sosyalistleri de kapsıyordu. Daha sonra evrimci yaklaşım baskın çıktı ve sosyal demokrasi proleter devrime karşı bir ideoloji halini aldı. Sosyal demokrasinin bu evrimci yaklaşımının en önemli temsilcisi, Eduard Bernstein'dır.

Sosyal demokrasi anlayışının devlete sosyal ödevler yükleyip ekonomik yaşama halk kitleleri yararına müdahale olanakları sağlaması sınıflararası farklılık ve gerginlikleri yumuşatıcı bir rol oynamış, kapitalizmi ve Batı tipi demokrasiyi aşmayı amaçlayan radikal devrimci akımlara karşı da bir set oluşturmuştur. Bu açıdan, bir olgu ve anlayış olarak sosyal demokrasi, sosyal demokrat akım ve hareketlerin 20. yüzyıldaki felsefe ve programlarına denk düşer.

Devrimci sosyalistler, sosyal demokrasiyi kapitalizmle işbirliği yapmakla suçlar, "reformizm" adını verir. "Reformist", sol ideoloji taraftarları arasında aşağılayıcı bir tanımdır.

Dünyada sosyal demokrasi

Sosyal demokrasi bir üçüncü yoldur, eski solla yeni sağ arasında refah devletine yakın, sanayileşmeci bir Batı Avrupa siyasal akımıdır. Genel oy, özgürlükler ve hakların savunulması amacıyla İkinci Enternasyonal'de güçlü bir akım olmuştur. Almanya'da SPD'nin ortaya çıkışı, İskandinav ülkelerindeki hareketler, Avusturya demokrasisi bu akıma yön vermiştir.

Britanya'da Fabianizm'in etkisi ve İşçi Partisi'nin yapısı ihtilalci olmayan revizyonist hareketleri ortaya çıkardı. Demokratikleşme sayesinde sosyal hareket gerçekleşecekti, Bernstein devrimin olacağına inanmıyordu. Hiçbir telos yoktu, proletarya devrimi yoktu. Kautsky, Babel demokrasiyi amaç edindiler. İkinci Enternasyonal'den kopanlar, Rosa Luxemburg ve Spartakistler devrimci hareket içinde kalmaya devam ettiler. Sosyal demokratlar giderek Marksizm'den koptular. 1929 ekonomik krizinden sonra Keynesçilik ve plancılık kuramları sosyal demokrasiyi daha çok etkiledi.

İskandinav sosyal demokratları üretim araçlarının mülkiyeti yerine üretilen eşyanın adil bölüşümünü savunmaya başladı. 60'lardan 80'lere kadar sosyal demokrat iktidarlar Avrupa'da hükümet oldu. Ancak, refah devleti politikalarının sona ermesiyle Yeni Sağ'ın yükselişine karşı yeni kuramlar üretildi. İktisadi kuramlar öne çıktı ve Friedmancılık tesirinde kalan sağ iktidarlara, Reagan ve Thatcher'a karşı Tony Blair'in küreselciliği, ulusaşırıcılığı işçi sınıfından rağbet gördü.

İsveç, 2007'ye kadar sosyal demokrasinin kalesi olarak gözüküyordu. Ancak neoliberal akım orada da etkili oldu ve İsveç'teki bütün sosyal eşitlik kuralları, liberallerin müdahalesi ile yerlerini serbest bir ekonomiye bıraktı.

Alıntı