Ruanda, Afrika’nın orta kesimlerinde yer alan bir ülkedir. Yer altı zenginlikleri oldukça fazla olan bu Afrika ülkesi, 1994 yılında eşine pek rastlanılmayacak kadar dehşet bir soykırıma maruz kalmıştır. Bu küçük Afrika ülkesinde gerçekleştirilenler ne II. Dünya Savaşı’ndaki Almanların ne de Bosna’da gerçekleştirilen Sırp katliamlarını aratmamıştır. Hatta öyle ki, Ruanda da yaşanan vahşet sonradan elde edilen deliler sonrasında bu iki katliamın önünde dahi kabul edilebilir. Afrika’nın bu fakir ülkesinde, tıpkı diğer Afrika ülkelerinde olduğu gibi yüzyıllardır sömürgecilik politikası yürütülüyordu. 1800’lü yıllarda öncelikle Almanların egemenliğine geçen Ruanda, Alman İmparatorluğu tarafından çok da fazla ilgiye mazhar olmuyordu. I. Dünya Savaşı’na katılan Almanya, sonrasında kaybedince savaş tazminatı adı altında ülkenin kontrolünü bir diğer Avrupa ülkesi Belçika’ya bırakmıştır. İste her şey, Belçika’nın ülkenin içişlerine müdahalesi sonucu ortaya yavaş çıkmıştır. Belçika, ülke içinde genetik ya da başka bir ifadeyle ırk ayrımı gözetmeye başlamıştır.
Belçika’ya göre, Ruanda iki ırktan oluşmaktadır. Bunlar ülkenin çoğunluğunu oluşturan Hutular ve azınlıkta kalan Tutsiler. Azınlık onlara göre, çoğunluktan daha zeki daha becerikli özelliklere sahiptir. Bu anlamda Belçikalılar Tutsileri, Hutular karşısında üstün tutmuş ve onlara Hutulara kıyasla daha iyi muamele yaparak ayrıca da ülke içinde çeşitli pozisyonlara sadece ama sadece Tutsileri getirerek, Tutsileri Hutulara karşı üstün kılarak onları imtiyaz tanınmıştır. Yıllarca ülkenin sadece yüzde 10’luk kesimine tekabül eden Tutsiler karşısında horlanan Hutular, zamanla Tutsileri, düşman edinmeye başlamıştır. Oysa aralarında herhangi bir fark olmayan bu iki sözde ırk türü, zamanla birbirinin düşmanı haline gelmiştir. Bu dönemde ülkede ciddi bir Belçika hakimiyeti söz konusuyken Hutular, sindirilmiştir. Ancak sonrasında Belçikalıların ülke üzerinden elini çekmesi, ülkeyi, tarihte eşi benzerine az rastlanan sıra dışı bir katliamı da beraberinde getirmiştir.
Tarihler 1994 yılını gösterdiğinde, Hutular yıllar içinde biriktirdiği kini, Tutsiler karşısında bir ölümcül silaha dönüştürerek, soykırım hareketine girişmiştir. Hutular, Tutsilere ”hamamböceği” lakabını takmış ve bu anlamda kendilerince böcek avına çıkmıştırlar. 1994 yılın yaz aylarında başlayan soykırım yaklaşık 2 ay gibi bir süre boyunca devam etmiştir. Bu dönemde Hutular, 1 milyondan fazla Tutsiyi, yurtdışından sipariş ettikleri palalarla doğramıştır. Öyle bir vahşet yaşanmıştır ki Ruanda topraklarında, tecavüzler, çocuk katliamları, iç organlarını dışarı çıkarma gibi çeşitli işkenceler Hutular tarafından Tutsiler üzerinde uygulanmıştır. Bölgenin iki hamisi Belçika ve Fransa ise, olaylara gerektiği ölçüde müdahale edememiş ya da etmekten imtina etmişlerdir. Bu dönemde bölgede yer alan Birleşmiş Milletler bünyesindeki bazı Avrupalı ve Amerikalı askerler olayları bastırmakta yetersiz kalmışlardır. Amerika ise, olaylara seyirci kalmakla yetinmiştir. İç savaş sona erdiğinde ise, olayın bilançosu 1 milyondan fazla ölü, 3 milyona yakın insanın da ülkeyi terk ettiği tespit edilmiştir.
Farkedmez
Üyelik tarihi
13 Nisan 2016
Bulunduğu yer
Tel'aran'rhiod
Mesajlar
20.014
Seslenildi
1781 Mesaj
Etiketlendi
96 Konu
1994 Ruanda Soykırımı
10 Ağustos 2017
- Paylaş
- Share this post on
- Digg
- Del.icio.us
- Technorati