Günün Sözü DamlaPenia.
Her şey neye layıksa ona dönüşür. -Mevlana
Etiket Listesi

Like Tree4Beğeniler
  • 3 Post By Türkolog
  • 1 Post By Matmazel
Seçenekler
Seçenekler
Stil
Türkolog - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Madem ki erler gibi yürüyor, ayaklarının çevikliğine güveniyorsun. Bunun şükür ifadesi olarak ağır ağır gidenlere katlanman gerekmez mi?
Üyelik tarihi
21 Şubat 2017
Bulunduğu yer
İstanbul
Yaş
29
Mesajlar
5.834
Seslenildi
721 Mesaj
Etiketlendi
80 Konu
Ruh Hali
Arastirmaci

Standart Başkırt Edebiyatı

19 Haziran 2017
1

Başkırt Edebiyatı. İdil-Bulgar Devleti zamanında İslâmiyet’in kabulüyle birlikte Arap alfabesini kullanmaya başlayan Başkırtlar’ın daha önceki dönemlere ait yazılı metinleri yok denecek kadar azdır. Gılmetdin Sancar el-Başkırdî, Nasreddin en-Nasırî, Ya‘kūb el-Bulgārî, İdrîs el-Bulgārî, Şems es-Sarâyî gibi âlimlerin Arapça ve Türkçe eserlerinden bahsedilse de bunlardan günümüze ulaşanların sayısı çok azdır. Altın Orda Devleti zamanından kalan Kerderî’nin Nehcü’l-ferâdîs’i (1342), Nizâmî’nin Ħüsrev ü Şîrîn’inin manzum tercümesi, Hârizmî’nin Muĥabbetnâme’si (1353), Hüsâm Kâtib’in Dâstân-ı Cümcüme Sultan’ı (1368), Seyf-i Sarâyî’nin Gülistan Tercümesi, Başkırt edebiyat tarihçileri tarafından en eski yazılı metinler kabul edilse de bunlar aynı zamanda Tatar edebiyatının da ilk eserleridir. Aslında İdil-Ural bölgesinde yaşayan Tatar ve Başkırtlar’ın yazılı ve sözlü edebiyatı 1920’li yıllara kadar ortaktır. Tatar halk edebiyatında yer alan gazel, beyit ve münâcâtlardan farklı olarak Başkırtlar’da “sesen” diye adlandırılan ozanlar tarafından dumbıra ve kuray eşliğinde söylenen destanlar ve şecereler vardır. Dumbıra XX. yüzyılın başlarında ortadan kalkmış olsa da kuray günümüzde Başkırtlar’ın en önemli halk müziği enstrümanlarındandır. “Kuraycı sesen” diye tanınan Mehdi Kotoş Kıpçakī (ö. 1849), Gabdullah Ahund adlı mizahî eserinde cehalet ve eğitimsizlik üzerinde durmaktadır. Bu dönemin ozan ve edebiyatçılarının ana teması dinî taassup ve cehalettir. Başkırt ozanlarının en meşhurlarından olan Habrav, Sırpa ve Supura Kazak, Karakalpak ve Nogaylar arasında da tanınmıştır. Kobağoş (XVI. yüzyıl), Bayık Aydar (ö. 1784), Buranbay Yerkey (XIX. yüzyıl) İşmöhemmet Mırzakayev (ö. 1878), Gebıt Argınbay (ö. 1921) gibi ünlü ozanlar da vardır. Alpamış, Akbuzat, İzevkey ile Morazım, Küsek Bey, Karas ile Akşa, Edigey, Ural Batır, Akbak Kola, Kara Yurğa, Kunır Buğa, Zayatülek ile Hıvbılıv, Zihre ile Adlar ve Boz Yiğit destanları çok tanınmıştır. XIX. yüzyılın sonlarında R. G. Ignatiev, V. V. Katarinskiy, A. G. Bessenov, M. V. Lossievskiy, S. G. Rıbakov, M. A. Kulaev gibi araştırmacıların Başkırtlar’ın yaşadıkları bölgelerde halk edebiyatıyla ilgili derlemelerinin bir kısmı Rusça olarak yayımlanmıştır. XVIII-XIX. yüzyıllarda A. Kargalı, H. Salihov, T. Başkırdî, Ş. Zeki, G. Osman, G. Çokriy gibi sûfî halk şairlerinin çeşitli şiirleri günümüze ulaşmıştır. Başkırt asıllı olmakla birlikte ömürleri Türkistan’da geçen Miftaheddin Akmolla Mirsalih Biksurin, Kaşefeddin Şahimerdan, Ebubekir Divayev gibi yazarlar telif ve tercümeleriyle Türkistan ve Rus edebiyatının kapılarını Başkırtlar’a açmıştır.

Rusya’da 1710 yılından itibaren Arap harfli matbaaların kurulmaya başlanmasıyla XIX. yüzyılın sonuna kadar pek çok dinî ve edebî eser Arapça ve Farsça’dan, Çağatay Türkçesi’nden Tatar Türkçesi’ne çevrilerek yayımlanmıştır. Heftiyek (Kur’an’ın yedide biri, 1801), Üstüvânî Mehmed Efendi’nin Üstüvânî Kitabı (1802), Şerâitü’l-îmân, Sadrüşşerîa’nın en-Nuķāye muħtaśaru’l-Viķāye (1846), Sûfî Allahyâr’ın Sebâtü’l-âcizîn (1846), Hakîm Süleyman Ata’nın Hakîm Ata Kitabı (1846, 1858, 1888), Âhir Zaman Kitabı (1847) ve Bakırgan Kitabı (1857, 1893) adlı eserleri, Risâle-i Kesik Baş (1846), İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn (1847), Şerh-i Fıkh-ı Ekber (1849), Taceddin Yağlıciloğlu tarafından Sebâtü’l-âcizîn’e şerh olarak yazılan Risâle-i Âcizîn (1849), Terceme-i Tûtînâme (1847), Bûsîrî’nin Kasîde-i Bürde (1848), Yazıcıoğlu’nun Envârü’l-âşıkīn (1861), Altıparmak Mehmed Efendi’nin Altı Parmak Kitabı (1861), Kısas-ı Enbiyâ (1861), Kıssa-i Tâhir (1878), Ebü’l-Leys es-Semerkandî’nin Bustânü’l-ârifîn (1880), Keykâvus b. İskender’in Kābusnâme (1882) adlı eserleri bölgede en çok okunan dinî ve edebî eserlerdir. 1880’li yıllardan itibaren Başkırtlar’ın yoğun olarak yaşadığı Orenburg, Kargalı, Sterlibaş, Ufa ve Troitsk gibi yerlerde cedîd mekteplerinin açılmasıyla modern edebiyata yöneliş başlayınca bu eserlerin bazıları önemini yitirmiş, M. Akyiğitzâde, R. Fahreddin, F. Kerîmî, A. İshakî, S. Maksudi gibi yazarların Batı tarzında yazdıkları roman ve hikâyeler daha çok okunmuştur. 1917 Bolşevik İhtilâli’nden önce Başkırtça gazete ve dergi çıkmadığından eserlerini Tatar Türkçesi’yle yazan Şeyhzade Babiç, Mecid Gafûrî, Başkırt ve Tatarlar’ın ortak yazarlarıdır. Mecid Gafûrî’nin Fakıyrlik birle Ütken Tiriklik, Yarlılar yaki Öydeş Hatın (1905), Üvey Çocuklar (1907), Afzal Tahirov’un Satılgan Kızlar (1908), Ziya Ümmeti’nin Atalara Gibret-Yeşlerge Deres (1910), Mazlumalar (1911), Kebir Tuykin’in Yaman Yoldaş (1912), Vesim Sultanov’un Akça Buş Yatmasın (1913) gibi eserlerinde eski medrese hayatı, örf ve âdetler, eğitimsizlik, fakirlik ve yoksulluk temaları işlenmiştir.

İnce, hisli, lirik ve satirik eserler veren Babiç’in Halkım Öçin (1914) ve Kötem (1916) adlı kitapları yanında Yeş Başkurdistan adlı eseri (Orenburg 1928) ölümünden sonra yayımlanmıştır. Alimcan İbrahimov ise bütün şiirlerini toplayarak Şiirler Mecmuası adıyla bastırmıştır (Kazan 1922). 1923’te Sovyetler Birliği tarafından kendisine Başkırdistan halk şairi unvanı verilen, Başkırt ve Tatarlar’ın en sevilen yazar ve şairlerinden olan Mecid Gafûrî’nin Akmolla’nın tesiri altında yazdığı ilk şiirleri sade ve basittir. 1917 Bolşevik İhtilâli’nden önceki ve sonraki yıllarda sosyal konuları işleyen ilk şairlerden biridir. Eşçi, Kızıl Bayrak, Hörriyet İrtesi ihtilâli konu edinen eserlerdir. Tormış Baskıçları ve Kara Yözler adlı romanları, Yoksanmış Tanrı ve Lenin için yazdığı Ul Ülmegendir adlı şiir kitapları Başkırt edebiyatında ilk ateizm örnekleridir. Sibir Timur Yolı, Yeş Gomirim, Milletke Mehebbet yazarın diğer eserleridir. D. Yultıy, Ş. Fidaî, Y. Karim, Ş. Hozaybirzin, Y. Yumayev, S. Yakşığolov, G. İsenbirzin, F. Tuykin, F. Süleymanov, M. Burangolov, N. Niyazbayev gibi yazarlar da sosyalist devrimi savunan şiirler yazmışlardır.

Başkırdistan İlmî Merkezi 1923’te Başkırt edebiyatı ve sanatının öğretilmesi, edebî dilin oluşturulması görevini D. Yultıy, M. Gafûrî, T. Yenebi, İ. Nâsırî gibi yazarlara havale etmiş, Ş. Hodayberdin idaresindeki bu heyet Başkırt dilinin ana lehçelerini ve edebî dilin yazım kurallarını belirlemiştir. Orenburg, Sterlitamak ve Ufa gibi şehirlerde çıkmaya başlayan Başkurdistan (daha sonra Başkortostan) (1918), Sovet Başkortostanı (1918), Kızıl Tan (1918), Tatarca Leninsi (1923), Başkortostan Pioneri (1930) gazeteleriyle Yana Yul (1923), Başkortostan Ukıtıusıhı (1924), Bilim (1924), Henek (1925), Agidil (1930), Pioner (1930) gibi dergilerde yazılan edebî, siyasî ve içtimaî makaleler, yeni Başkırt edebî dilinin halk arasında yaygınlaşmasını ve edebiyatın gelişmesini sağlamıştır. 1917 Bolşevik İhtilâli’nden sonra Ş. Babiç, H. Gabitov, Süleymanov’un önderliğinde kurulan Tulkın isimli edebiyat derneği, yayımladığı H. Gabitov’un Başkort Monaları (1918) ve Ş. Babiç’in Yeş Başkortostan (1918) adlı şiir kitaplarıyla millî Başkırt edebiyatının temellerini atmış, ancak bu hareketin ömrü kısa olmuştur. İç savaş sırasında Başkortostan Heberleri, Kyuryeş ve Kızıl Yul gibi Bolşevik gazetelerinde yayımlanan şiir ve yazıların edebî değeri pek yoksa da yeni doğmakta olan Başkırt edebiyatının ilk örnekleri olmaları açısından önemlidir. 1919’da Başkırt Devlet Drama Tiyatrosu’nun kurulmasıyla M. Burangulov, Niyazbayev, D. Yultıy, H. İbragimov gibi yazarların ilk Başkırtça piyesleri sahnelenmeye başlanmış, bunlardan D. Yultıy’ın Karagul adlı draması (1920), H. İbragimov’un Başmakçı isimli komedisi (1920) daha sonraki yıllarda birçok defa sahnelenmiştir. Ayrıca Yultıy’ın Benim Hatıralarım (1924), M. Gafûrî’nin Şaraf (1922), Kızıl (Yoldız) (1925), T. Yenebi’nin Eş Sıuagı (1926) gibi sosyalist devrimi öven eserleri de sahneye konmuştur.

Sosyalist devrimle birlikte eğitimin yaygınlaşması, üniversite ve yüksek okulların açılması edebiyata canlılık getirmiştir. 1923’te Şairler Birliği, 1927’de Proletar Yazarlar Birliği, 1934’te Yazarlar Birliği kurulmuştur. Bu kurumlar bir taraftan sosyalist ideolojideki edebiyatın gelişmesini sağlarken diğer taraftan yazarlar üzerindeki denetim ve baskıyı ağırlaştırmıştır. Yana Yul (1923), Bilim (1924), Yanılık (1927), Sesen (1927), Ekim (1930) adlı edebiyat ve sanat dergilerinde B. İşemgul, G. Hayri, B. Valid, A. Karnay, S. Agiş, G. Amantay gibi genç yazarlar sosyalist devrimi savunan eserler kaleme almıştır. Devrimi halka daha iyi anlatabilmek için edebiyat bir araç olarak kullanılmaya başlanmıştır. M. Gafûrî, A. Tagirov, D. Yultıy, İ. Nâsırî, T. Yenebi gibi şair ve yazarlar Başkırt halkının çarlık döneminde çektiği sıkıntıları, iç savaş ve açlık yıllarında yaşananları, komünizmin getireceği güzel günleri Kanlı Yıllar, Kara Yüzler (1925), Hayat Basamakları (1928), Açlık Tırnagında gibi eserlerinde dile getirmişlerdir. Şair S. Kudaş Adada (1927), Batır (1928), Yaz Kütkende (1930) adlı eserlerinde Başkırt köylerindeki sosyalist değişimi, eski ile yeninin mücadelesini realist bir şekilde anlatsa da dönemin edebiyatına korku hâkimdir. Sansür komisyonu eserleri inceleyip dinî, millî ve tarihî konuları çıkararak yayımına izin vermekteydi. İhtilâl, iç savaş, kıtlık yılları ve toprakların kolektifleştirilmesi (kolhoz sistemi) sırasında nüfusun %25’i yok olmuştur. Bu dramlar edebiyatta yer almadığı gibi 1930’lu yıllardan itibaren kolektifleştirmeyi öven ve yücelten eserler verilmiştir.

II. Dünya Savaşı yılları (1940-1945) Başkırt tarih ve edebiyatında “büyük vatan savaşı” adıyla anılır. Başkırt edebiyatında ayrı bir yeri olan bu savaşta cepheye giden binlerce Başkırt gencinin büyük çoğunluğu geri dönememiştir. Bunların acı hayat hikâyeleri, geride kalanların çektikleri sıkıntılar, cepheden dönenlerin kahramanlıkları hâlâ edebî eserlerde işlenmeye devam edilmektedir. Savaşın başlarında edebiyatın ana konusu halkı savaşa davet, birlik, zafere inandırma, faşizme karşı nefret hissidir. B. Bikbay Vatan Sakıra, N. Kerip Almaşsılar, K. Mergen Bir Gailele ve Minen Gailem, R. Nigmeti Urman Şavlay, K. Kubay Yondoz’u bu amaçla kaleme almıştır. Savaş sonrası dönemde G. Ramazanov, Y. Kolmoy, H. Kerim, M. Gali, E. Bikçenteyev, D. İslamov, Ş. Bikkol, M. Kerim gibi cephede savaşan ve geri dönen yazarlar Sovyet askerlerinin kahramanlıklarını anlatan eserler yazınca “asker edebiyatı” türü ortaya çıkmıştır. Başkırt edebiyatı, 1937-1945 yılları arasında Stalin terörü ve II. Dünya Savaşı yüzünden otuza yakın yazarını kaybetmiştir. Stalin’in ölümü ve Kruşçev’in iktidara gelmesi Başkırt edebiyatı üzerindeki korku ve sindirilmişliği giderememiş, millî ve tarihî konular üzerindeki yasak devam etmiştir. 1960’lı yıllardan itibaren Başkırdistan’ın bir petrol ve sanayi ülkesi olmaya doğru gitmesi yeniden işçi ve mühendis konulu eserlerin yazılmasına yol açmıştır. B. Bikbay’ın Akselen Taşkanda, K. Mergen’in Narış Tav İteginde bu türden eserlerdir. Z. Biişeva’nın Kemhitilgender (1959), Olo Eyik Buyında (1966), Yemiş (1969), F. İşengolov’un Arış Başağı (1968), İr Yegetkey Menen At Başı (1974), Heykelleder Tereler Ösön (1974), Y. Hammatov’un Börtöklep Yıyıla Altın (1965), Akman Tokman (1970), Yeşenle Yey (1973) Başkırt edebiyatına 1960’tan sonra giren üçleme türünün güzel örnekleridir.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla millî ve tarihî konularda eserler yazılmasıyal başlanmıştır. B. İbahimov Kinziya (1977), Göçebenin Ayak Sesleri (1982) ve Halk Kahramanı (1988) adlı üçlemesinde Pugaçev İsyanı’na katılmış Başkırt kahramanı Kinziya Arslanov’un hayat hikâyesini anlatmaktadır. K. Mergen Börköt Kanatı (1981), Y. Hammatov Tonyak Amurzarı Hır-Derya (1982), B. Refikov Eyerlenmiş At (1990), Terazi (1997), Karasakal (1998), A. Hakimov Dombranın Sesi (1983), G. Husainov Aldar Kahraman Kıssası (1981), Muhametsalim Ümetbaev (1991), Feldmaraşal Pugaçev (1993), Batırşa (2000), N. Musin Batırdan Kalanlar Orada Gömülü (2001) gibi tarihî romanlar kaleme almışlardır. Başkırt edebiyatında en az işlenen konulardan biri Stalin’in 1937-1944 yılları arasında uyguladığı terör neticesinde ölen Başkırtlar’ın hayat hikâyesidir. E. Hekimov’un Öğürme, Rüzgardan Kaçış Yok, M. Heyzerov’un Gitmek İçin Geldim, G. Hisamov’un Kanları Dondu Kaldı gibi eserleri Stalin dönemindeki terörü ve korkuyu, öldürülen binlerce Başkırt’ın hikâyelerini yavaş yavaş gün yüzüne çıkarmaya başlamıştır. 1990’dan sonra yoksul kesimin hayat şartlarının ağırlaşmasının etkisiyle Başkırt edebiyatında yeniden köy hayatı ve işçi sınıfı yer almıştır. E. Gereyev Hikeltele Yuldarzan, G. Allayarov Yer Hulışı, Alhıv Tandar Arkanda, M. Yamaletdinov Hungı Yot, N. Kotdosov Yeşen Yaktıhı, Olo Yul Başı, B. Nogomanov Ezen Kalahın gibi uzun hikâyelerde gelişme devrindeki köy hayatının tezatlarını, B. Refikov Tavzarza Kar İrte Yata, R. Sultangareyev Sıcak Yağmur, N. Geyetbayev Dağa Kar Yağarken, M. Heyzerov Altın Hukmak, G. Hisamov Ösünsü Şartlav, Kötölmegende Ut Tokando gibi eserlerde işçi hayatını anlatmıştır. H. Zaripov gibi yazarlar da kötü yola sapma gençlerin ibretli hikâyelerinde ahlâkî meselelere dikkat çekmiştir.

Ünlü Başkırt şairlerinden M. Kerim’in Aygöl, Diktatöre At Berin, N. Asanbayev’in Kızıl Paşa piyeslerinde 1920’li yıllardaki siyasî olaylar anlatılır. M. Kerim Yeyeüli Mehmut (1981), N. Gayetbayev Höyerkende Şkafga Yeşer, B. Bülekov Ebeyzerge Ni Yetmey, F. Bülekov Katlanıp Os Hin, Olparım vb. eserlerde hayatın çarpıklıkları komedi şeklinde ortaya konmuştur. Başkırt şairlerinin en ünlülerinden Mustay Kerim, II. Dünya Savaşı’na katılmış olup Sovyetler Birliği döneminde pek çok ödüle lâyık görülmüştür. Otrayd Kuzgaldı (1938), Yazgı Tauıştar (1941), Dekabr Yırı (1942), Minin Atım (1943), Şigirzar (1945), Kaytıu (1947), Europa-Aziya (1954), Kız Urlau (1958), Yılgalar Heyleşe (1961), Aygel İli (1967), Mehebettin Dürt Mizgili (1978), Zamanalar (1982) gibi şiir, deneme, hikâye ve piyesleri, Ozon-ozak Bala Sak (1976) isimli otobiyografisi vardır. Eserleri külliyat halinde (I-V, 1971-1973) ve seçmeler yapılarak (I-IV, 1987) yayımlanmıştır. Başkırt edebiyatının diğer bir önemli ismi Nazar Necmi’dir. Damçılar (1950), Yazgı Yır (1951), Huş Heyrüş (1953), Sakırılmagan Kunuk (1954), Garmoncu Dost (1963), Kürşilerge Kunak Kilgen (1972) gibi eserlerinden başka Puşkin, Lermontov, Nekrasov, R. Gamzatov gibi meşhur şairlerden Başkırtça’ya tercümeler yapmıştır.

Günümüzde Başkırdistan’da Yeşlek, Yenşişme, Başkortostan, Kızıl Tan, Ömit, Ataysan, Toratau, Aşkazar, Vatandaş, Agidil, Yadkyar, Tamaşa, Şonkar, Tulpar, Amanar, Literaturniy Başkortostan gibi gazete ve dergiler çağdaş edebiyata yer veren önemli yayınlardır. Başşehir Ufa’da faaliyet gösteren Gilim ve Kitap adlı devlet matbaaları edebiyatın gelişmesine önemli katkı sağlamaktadır. G. Husainov başkanlığında bir heyet Başkort Edebieti Tarihı adlı bir eser hazırlamıştır (I-VI, Ufa 1990-1996). Başkırt edebiyatının en önemli ödüllerinden biri olan Salavat Yulay edebiyat, sanat ve mimari ödülü 1967’den bu yana verilmektedir. 2010’da bu ödülü edebiyat dalında Tanya-Tansulı, Ozıntal adlı eserlerin yazarı Rinat Kamal Elfire adlı eseriyle almıştır.

Kaynak: Türkoğlu, İsmail, "Türk (Başkırt Edebiyatı)", DİA, İstanbul 2012, XXXXI, s. 506-508.

Süreyya, Matmazel ve birikim bunu beğendiler.
Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiçbir işe yaramayacaktır.
Matmazel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Akıl noksanlığı iki türlüdür. Biri delilik, diğeri cahillik.
Üyelik tarihi
24 Eylül 2016
Bulunduğu yer
Hollanda
Yaş
34
Mesajlar
383
Seslenildi
40 Mesaj
Etiketlendi
87 Konu
Ruh Hali
Mesgul
Standart Cevap: Başkırt Edebiyatı
30 Haziran 2017
2
Teşekkür ederim oldukça değerli bir bilgi emeğinize sağlık.
Türkolog bunu beğendi.

To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
Konuyu 1 kişi okuyor. (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 
Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevaplar
Son Mesaj