C- İran Basını
İran da büyük liderin ölmüş olduğunu bir türlü kabul edememişti. Her ne kadar Atatürk ölmez cümlesi ve inancı İran halkının gönüllerine ferahlık vermiş ve teselli olmuşlarsa da Atatürk’ün ölüm haberi geldiği gün bütün Tahran çok derin bir matem havası içinde sesiz ve hareketsiz bir belde halini almıştır. Bütün gazeteler, Atatürk’e geniş yer ayırarak, onun kendi milletine ve bütün insanlığa yaptığı hizmetleri anlatmakla beraber110 siyah çerçeveler içinde Atatürk’ün fotoğraflarını basmış, ilk sayfalarını ona ayırmışlardır. Yazdıkları yazılarda yeni Türkiye’nin yaratıcısının kahramanlıklarla dolu olan hayatından, yapmış olduğu muharebelerden, askeri, siyasî ve idari yüksek meziyetlerinden büyük bir övgü ile bahsetmişler ve İran milletinin onun ölümüne duyduğu üzüntüyü uzun uzun tasvir etmişlerdir111.
Resmi dairelerde bayraklar yarıya indirilmiş, çalgılı eğlence yerleri susmuştur. O akşam, İran’da çıkan gazeteler, “Şark Dünyasının Büyük Matemi”, “Cihanın Büyük Kaybı”, “İnsanlık En Büyük Adamını Kaybetti” başlıkları altında halka bu çok acı haberi vermişlerdir… Bütün İran, en yakınını kaybetmiş bir insan gibi müteessir ve gamlı bir havaya bürünmüştür.112
Şah Rıza Pehlevi, milletinin bu samimi ve hakiki acısına önder olmuş ve ülkede bir aylık bir matem ilan etmiştir. Ayrıca defin merasiminin sonuna kadar İran’da askeri ve resmi binalardaki ve yabancı ülke temsilciliklerindeki bayrakların yarıya indirilmesini emretmiş ve bu emir bütün gazetelerde de ilan edilmiştir113. Yine bu münasebetle İran parlamentosu, 17 Kasımda Atatürk’ün hatırasına hürmeten özel bir toplantı düzenlemiş, bu toplantıya İran Şah’ı, bakanlar, yabancı devletlerin Tahran’da bulunan temsilcileri, bakanlıkların muavinleri, şube müdürleri ve bütün milletvekilleri katılmıştır.
Toplantıda Meclis Başkanı Akay İsfendiyarî derin bir üzüntü içinde konuşma yapmıştır. Meclis Başkanı yaptığı konuşmada duygularını şöyle ifade etmiştir; “Muhterem Arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin büyük lideri Atatürk’ün vefatı bizim dost ve kardeş ve komşumuz Türkiye için ne kadar can yakıcı olmuşsa baştanbaşa bütün İran’da dahi emsali şimdiye kadar görülmemiş sonsuz bir kederi mucip olmuştur. Zira dünyanın askeri meziyetlerde benzeri olmayan ve memleket idaresinde benzerine az rastlanan bu meşhur adamı ve bu yüksek dâhisi, Türkiye’nin İran’ca da meserret ve memnuniyeti müstelzim olduğu bedihi bulunan kurtulması, dirilmesi ve istiklaline sahip olması maksadıyla ve Türkiye’nin dostlarının teessüfünü mucip olmuş olan bunca tehlikelere göğüs gererek büyük bir celadet ve şeametle ve cihandan Türk milletinin namusunu ve şerefini kurtarmak niyetiyle ve her adımda zuhur eden birçok siyasî güçlükleri ortadan kaldırmak suretiyle büyük bir uyanıklıkla öğle bir mücadeleye girişti ve bunda öğle canla başla çalıştı ki, dünyanın nadir insanları arasında tarihte hiç ismi unutulmayacaktır. O, hem Türklerin ve hem de dostlarının yüreklerinde daima yaşayacak bir makama erişti.
Bizim kudretli şehinşahımız da İran’da dahili işlerin ıslahına büyük hizmetler sarf buyurdukları sıralarda İran’ın dost devletlerle ve bilhassa muhterem komşularıyla aralarında mevcut olan eski ihtilafları, şimdiki asrın muktezasına uygun ve samimiyetle yakışır bir tarzda ortadan kaldırmak istediği zaman, o büyük adam yani Atatürk, bunu pek münasip gördü ve her iki memleketi uzun yıllardan beri meşgul eden ihtilaflar İran’ın ve Türkiye’nin bu iki önderinin basiret ve tedbiriyle ortadan kaldırılarak onların yerine kardeşlik ve birlik kaim oldu. Bundan dolayı İranlılar ve Türk milleti böyle bir saadete ne kadar teşekkür etseler az olacağını söylemeye hacet yoktur. Her iki memleketin önderlerinin kararıyla Sadabat Paktı imzalandı ve bu muahede bir birlerine dost ve komşu dört devletin yalnız aralarındaki münasebetleri takviye etmekle kalmadı, ayrıca dünyanın sulh ve selametinin temini için de herkese bir numune oldu ve bütün siyasî adamlar tarafından da alkışlandı. Binaenaleyh kardeş Türk milletinin bu matemine İran milleti de iştirak eder ve yürekten duyduğu bir kederle o necip millete taziyelerini sunar…”114.
İttilaat Gazetesi yaptığı yorumda; “Bu elim ziya karşısında İranlılar, Türkler kadar acı duymaktadırlar. Biz kendimizi Türklere yabancı addetmiyoruz. Türk kardeşlerimizin elemine samimi bir şekilde iştirak ediyoruz. Bizim duyduğumuz acının sebebi sadece Türklerle olan dostane münasebetlerimiz değildir. Belki de iki milleti birbirine bağlayan kardeşlik hislerinin iki millet arasında vücuda getirmiş olduğu alaka ve bağlılıktır”115 demiştir.
Diğer gazeteler ise, onun hayat hikayesini, Türk milletinin askeri zaferleriyle birlikte milletine yapmış olduğu büyük hizmetleri uzun uzun anlatmışlardır. Bütün İran da umumi bir keder, umumi bir heyecan hüküm sürmüş, gazeteler bu duygulara tercüman olmaya çalışmış ve şöyle yazmışlardır; “Atatürk’ün zıyaı Türkiye için olduğu kadar İran için de pek büyüktür. Yüksek askeri meziyetlere ve mülki işler hakkında derin bir vukufa sahip olan bu dahi, pek yakın bir tehlikeye maruz kalmış olan memleketini o tehlikeli anda kurtarmıştır. İran, Türkiye hakkında her zaman sempati hisleri ile mütehassıs olmuştur. Atatürk, aynı azme sahip olan hükümdarımızla beraber eski ihtilafları halletmiş ve bu ihtilaflar yerine komşu ve kardeş iki millet arasında ebedi bir dostluk ve derin bir kardeşlik kaim olmuştur. Sadakat Paktı, yalnız bu paktı imza etmiş olan dört devletin değil, aynı zamanda beynelmilel barışın da menfaatine hizmet etmiştir. İran milleti bu dakika da kardeş ve dost milletin duçar olduğu mateme iştirak etmekte haklıdır. Bugün İran milletinin kederli kalbine teselli veren yegane şeyh, büyük meziyetlere sahip ve Türk milletinin mergupu olan İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı seçilmiş olmasıdır… Bu dakika da büyük ölünün şerefli hatırasını tebcil ediyor ve onun halefinin yüksek idaresi altında Türkiye’nin daima terakki yolunda ilerleyeceğine ve iki kardeş millet olan Türkiye ile İran arasında derin dostluğun daha ziyade kuvvet bulacağını ümit ediyoruz”116.
Atatürk’ün cenaze merasiminin yapıldığı 21 Kasım günü yine İran gazeteleri sayfalarını bu olaya ayırmışlar ve her biri Atatürk’ün göstermiş olduğu dahiyane yeniliklerini ve icraatlarını yazmışlardır. İran gazetesi baş makalesinde diyor ki; “Kahraman ve asil Türk milletinin uğramış olduğu derin matem bugün en yüksek hattını bulmuştur. Zira Türk milleti, bugün en şerefli ve en liyakatli evladını ebedi ikametgahına götürmek mecburiyetinde bulunmaktadır. Güzel Ankara şehri bugün ıstırap verici elemler beldesi haline gelmiştir. Bütün Türk milleti mütemadiyen en hararetli temennilerinin mevzuu, en kuvvetli ilhamlarının membaı olmuş olan şefinden ayrılmaya bir türlü karar veremediğinden en acı minnetler içinde bulunuyor. Atatürk, yalnız kahraman milletinin büyük bir şefi olmakla kalmamıştır o, aynı zamanda beşeriyetin de en büyük evladı olmuştur. Atatürk’ün cenaze merasimine iştirak eden ve milyonlarca insanı temsil eden heyetlerin vazifesi, tamiri kabil olmayan bu ziyadan dolayı bütün dünyanın elem ve kederine tercüman olmaktadır. Atatürk’ün milletine yapmış olduğu hizmetler çok büyüktür ve bir milletin tarihinde misli yoktur. Bu sebepten dolayı Türk milleti veli nimetine ebedi bir minnettarlıkla medyundur”117.
Tahran gazetesi ise, bu büyük mateme ayırmış olduğu baş yazısında şöyle demektedir ; “Bu gibi dehalar ancak zahiren ölürler. Çünkü hakikat halde milletlerinin telakkilerinde derin ve silinmez izler bırakan eserleriyle daima bu hayattadırlar. Böyle insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi, muayyen bir devre için de doğmazlar. Bu gibi insanlar, milletlerinin bu nimetler kaynağından mütemadiyen müstefit olmalarına imkan bahşetmek suretiyle asırlarca milletlerinin tarihlerine hakim olacak olan insanlardır”118.
Kuşiş gazetesi ise, İran şahı ile Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı İsmet İnönü arasında gidip gelen telgrafları yayınlamış ve Türk milletini yeni cumhurbaşkanlığına seçtiği, İsmet İnönü’den dolayı tebrik ederek, onu Atatürk’e layık bir isim olduğunu belirterek bu husustaki fikirlerini açıklamıştır119. Gazeteler, özellikle Sadabat Paktı üzerinde durmuşlar, bu paktın sadece dört devlet için değil aynı zamanda uluslar arası barış açısından da çok önemli olduğunu vurgulayarak, İran ile Türkiye arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkilerinin en büyük yaratıcısı olarak Atatürk’ü görmüşlerdir120.
Kaynak: Toksoy, Nurcan, "Atatürk'ün Vefatının Balkanlar ve Ortadoğu Basınındaki Etkilerinin Türkiye'deki Akisleri", Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, VIII/2, Erzurum 2006, s. 202-205. (Bilgiler bu sayfa aralığından alınmıştır. Eserin tam içeriğini göstermemektedir.)
Üyelik tarihi
21 Şubat 2017
Bulunduğu yer
İstanbul
Yaş
29
Mesajlar
5.834
Seslenildi
721 Mesaj
Etiketlendi
80 Konu
Ruh Hali
Atatürk'ün Ölümünün İran Basını'ndaki Yansımaları
03 Kasım 2017
Konu Türkolog tarafından (03 Kasım 2017 Saat 14:58 ) değiştirilmiştir.
- Paylaş
- Share this post on
- Digg
- Del.icio.us
- Technorati
Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiçbir işe yaramayacaktır.