Hayatta en zor olan şey, kendini anlatmak olsa gerek.
En azından, benim için.
Kendimi tanıtmaya geç kalmış olsam da, geç olsun güç olmasın diyerek, deneyeceğim.
Ben, Damla.
Aslen İzmirliyim ama, babamın işi gereği İstanbula taşındık ve kendimi bildim bileli istanbulda yaşamıma devam ediyorum.
Doğuş'ta ilköğretim ve lise eğitimimi bitirdikten sonra; Marmara üniversitesin de, ekonometri bölümünden mezun oldum.
Lakin, maneviyet benim için en önemli etken olduğu için, hiçbir zaman parayla işim olmadığı için, mezun olduğum bölümüm de çalışmadım.
Kendimi bildim bileli, benim yaşımdakiler dışarıda gezerken, bünyevi heyecanlar ile avunurlarken, ben, maneviyatı - tasavvufu araştırıp durdum.
Kendime, hep şu soruyu sordum; ''Ben kimim?'' bu sorunun peşinden yıllarca gittim.
Öyle ki, kim olduğumu öğrenmiştim artık.
İkinci sorum ise kendime şu oldu; ''Allah'ım, sen neredesin.''
Yıllarca bizi hep kandırdılar, Allah gökyüzünde diye.
Tüm alemlerin yaratıcısı, yüce Allah, neden boş semalarda olsun ki.
Çok uzun yıllardan sonra, bu cevabı Yunus Emre'nin, o eşsiz ve güzel sözün de bulabildim;
''Bir ben vardır bende, benden içeri.''
İşte, cevap da bir içte daha, yani, bu sözün içinde idi.
''Bana, şah damarımdan yakındı.''
Her şey, bunların cevabını bulduktan sonra başladı.
Yere göğe sığmayan Allah, nasıl oluyor da, gönlünün kalbine sığıyor.?
Bu felsefe de giderseniz eğer, size insan sevmeyi öğretiyor.
Önce kendini, sonra tüm insanları sev.
Genel de söyle bir laf vardır, herkesi seven insan samimi değildir derler.
Ee, adama sorarlar gönle sığanı mı sevmiyorsun, yoksa onu mu.?
Onu sevmiyorsan, Allah'tan uzaksındır.
Sen kim oluyorsun da, ''Allah'ın yarattığını sevmiyorsun.''
Buna asla cevap veremezler, cevabı yoktur çünkü.
Bir insan laik olup hem, hem de dinini yaşayabilir mi.?
Hem Tasavvuf ile ilgilenen, hem de Atatürkçü birisi olarak, en sık aldığım eleştirilerden biri de bu soru olmuştur.
Bal gibi yaşar.
Laiklik devlet ilkesidir yahu.
Devlet tüzeldir, dini olmaz.
Laiklik de devletin dininin olmamasını anlatır, o devlette yaşayan insanların, dinsiz olmasını değil.
Forumunuza geleyim.
2008 yılından bu yana forumların için de bulundum.
Çok yerde editörlük, süper moderatörlük, adminlik yaptım.
Bazen de, tamamen kendi kabuğum da takılmak istediğim zamanlar olmuştur ve, sade üye olarak bulunmuşumdur.
Bu forumu kurmadan önce çok iyi şeyler yaşadığım söylenemezdi ki bu kararı almaya beni @Meltem ile beraber itmiştir.
Çoğu forum sahipleri menfaatçi olurlar ve bunu inkar etmezler, forumun geleceğini düşünmek zorundayız der ve mantıkçı düşünürler.
Ben, maddiyata ve maddi çıkar diye bileceğim şeylere bu denli uzak olduğum için, mesleğimi bile yapmıyorum.
Kaldı ki, böyle çıkarlar ile insanlar kimi kandırabilirler ki zaten.?
Ben bu forumu büyümek, bir numara olmak için kurmadım.
Aksine; hep söyledim ''Az olsun, öz olsun.'' Forumda ki samimiyeti gören en önemlisi de, hisseden üyelerimiz kalıcı oldular.
Anlatmak istediğim ise, benim amaçladığım şey fazlalık, kalabalık, insanları kullanmak değildir.
Bu zaten benim hayat ilkelerime terstir.
Belki de, hala yitip gitmeyen iyi niyetim yüzünden kaybediyorum.
Ama, karşıma çıkanlar yanlış yaptıkları için, ben ''ÖZ''ümü değiştirirsem, gene bir hataya düşmüş olurum.
Bu yüzden her ne olursa olsun, bu düşüncelerimden, insanlardan, insancıllıktan, sevmekten uzaklaşmayacağım.
''Yaratılanı, Yaradandan ötürü sevmek'' benim benliğim.
Sevgiyle.