IRAK SELÇUKLULARI

Irak Selçukluları’nın ilk hükümdarı Mahmûd b. Muhammed Tapar, İsfahan’da tahta çıkarıldığında (511/1118) on dört yaşındaydı ve iyi bir tahsil görmüştü. Mahmud gençliği yanında dirayetli vezir ve emîrlere sahip olmadığından kardeşlerinin isyanlarıyla karşılaştı. Bu isyanlar bastırıldıysa da amcası Horasan Hükümdarı Sultan Sencer ile Sâve’de yapılan savaş Mahmud’un yenilgisiyle sonuçlandı (2 Cemâziyelâhir 513 / 10 Eylül 1119). Sultan Sencer, Sâve galibiyetinden sonra Mahmud’u kendine tâbi kıldı; Mâzenderan, Taberistan, Kūmis, Damgan ve Rey bölgelerini kendi ülkesine kattı. Sâve, Âbe, Kazvin, Zencan, Ebher ve daha birçok yeri Sultan Mahmud’un kardeşi Tuğrul’a, Fars ile Hûzistan ve İsfahan yöresinin yarısını diğer kardeşi Selçuk’a tahsis etti; böylece yeğeni Sultan Mahmud’u iyice zayıf bir duruma düşürmüş oldu. Musul ile Azerbaycan’da bazı yerler Mahmud’un kardeşlerinden Mesud’un elindeydi.

Halife Müsterşid-Billâh, Sultan Mahmud’un zayıflığından faydalanarak müstakil şekilde Irak’a sahip olmak için faaliyet göstermeye, Alparslan’dan Mahmud’a kadar geçen süre içinde herhangi bir harekette bulunmayan Gürcüler de Kıpçak (Kıfçak) Türkleri ile ittifak ederek İslâm topraklarına akınlar yapmaya başladılar. Gürcüler 514 (1120) yılında, Kıpçaklar’la birlikte Tiflis’e yakın bir yerde başlarında Arrân Meliki Tuğrul, atabegi Gündoğdu, Artuklu İlgazi, Mezyedî Emîri Dübeys b. Sadaka’nın bulunduğu Türk ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattılar ve Tiflis’i ele geçirip korkunç bir şekilde yağmaladılar (515/ 1121). Sultan Mahmud bölge halkından gelen şikâyetler üzerine sefere çıkmak zorunda kaldı. Savaştan önceki gece Kıpçaklar’la aralarında kavga çıktığı için Gürcüler savaş meydanından bozguna uğramış gibi çekildiler (Cemâziyelevvel 517 / Temmuz 1123), dolayısıyla Gürcüler takip edilmeden geri dönüldü.

525 (1131) yılında vefat eden Sultan Mahmud iyi kalpli bir hükümdar olmakla birlikte dirayetsizliği yüzünden hiçbir meseleyi halledemedi. Yerine vezir ve atabeg Aksungur el-Ahmedîlî tarafından oğlu Dâvud geçirildi. Irâk-ı Acem ve Azerbaycan’da Dâvud için hutbe okunduysa da bu çok devam etmedi. Sultan Sencer’in Rey’e yönelmesi üzerine Sultan Mahmud’un kardeşleri Melik Mesud ve Selçuk Şah ile halife arasında Bağdat’ta bir ittifak kuruldu. Buna göre başarılı olunduğu takdirde Mesud sultan, Selçuk Şah veliaht olacak ve Irak halifenin vekilleri tarafından idare edilecekti. Mesud ve Selçuk Şah amcalarıyla yapılacak savaşta en çok Emîr Karaca’ya güveniyordu. Sultan Sencer, kendisiyle savaşmaktan çekinerek Azerbaycan’a gitmekte olan yeğenlerini Dînever yakınlarında bozguna uğrattı (8 Receb 526 / 25 Mayıs 1132). Mesud’u çağırıp ona merkezi Gence olan Arrân’ı verdi, Mesud’un kardeşi Tuğrul’u Irak Selçuklu tahtına geçirdikten sonra Horasan’a döndü. Mücadeleyi sürdüren Mesud, bir ara Hemedan’da hükümdarlık tahtını elde ettikten sonra Tuğrul’un vefatı üzerine onun yerine geçti (Muharrem 529 / Kasım 1134). Ardından Halife Müsterşid-Billâh hizmetine giren Selçuklu emîrlerine güvenerek Mesud’un üzerine yürüdü. Fakat bu emîrlerin muharebe vuku bulacağı sırada hükümdarlarının tarafına geçmesi üzerine esir düştü ve çok geçmeden Bâtınîler tarafından öldürüldü. Sultan Mesud, kendisine tahakküm etmek isteyen emîrleri ortadan kaldırdıktan (542/1147) sonra güçlü bir hükümdar olarak saltanat sürdü ve 1 Receb 547 (2 Ekim 1152) tarihinde vefat etti. İbnü’l-Esîr, Sultan Mesud’un son büyük Selçuklu hükümdarı olduğunu, ondan sonra Selçuklular’ın bayrağını kaldıran olmadığını söyler.

Sultan Mesud’dan sonra Sultan Mahmud’un oğlu Melikşah tahta çıkarıldı. Fakat hükümdarlık yapacak kabiliyete sahip bulunmadığı anlaşılınca yerine ağabeyi Muhammed geçirildi. Muhammed de hastalıklı olduğundan genç yaşta öldü (554/ 1159). Bunun üzerine emîrler Muhammed Tapar’ın hayatta kalan tek oğlu Süleyman Şah’ı tahta çıkardılar. Süleyman Şah da Melikşah gibi kabiliyetsiz olduğu için bazı emîrler, o sırada Arrân ile Azerbaycan’da bazı yerlere hükmeden ve Şemseddin İldeniz’in yanında bulunan Sultan Tuğrul’un oğlu Arslanşah’ı tahta çıkarmak için harekete geçtiler. Arslanşah tahta çıkarıldı (556/1161), İldeniz de onun atabegi oldu. Böylece Irak Selçukluları tarihinde atabeglik devri başladı. İldeniz ile oğlu ve halefi Cihan Pehlivan Muhammed zamanında halk rahat bir dönem geçirdi. Cihan Pehlivan, Arslanşah’ın ölümü üzerine yerine çocuk yaştaki oğlu II. Tuğrul’u getirdi ve II. Tuğrul’un saltanatının ilk yıllarında Eyyûbîler’le nüfuz mücadelesine girişti, ancak Selâhaddîn-i Eyyûbî karşısında başarılı olamadı. Onun ölümü üzerine atabeglik makamına kardeşi Kızılarslan Osman getirildi (581/1186). Atabeglerin tahakkümünden bıkmış olan Sultan II. Tuğrul, Kızılarslan ile mücadeleye giriştiyse de başarılı olamadı ve bir kalede hapsedildi. Kızılarslan’ın öldürülmesinden sonra hapisten çıkarılan II. Tuğrul (588/ 1192), bu defa Irak Selçuklu topraklarında gözü olan Hârizmşah Alâeddin Tekiş ile savaşmak zorunda kaldı. Abbâsî Halifesi Nâsır-Lidînillâh da onu Selçuklular’a karşı savaşa teşvik etmekteydi. Rey şehri yakınlarında meydana gelen savaşta yenilen II. Tuğrul öldürüldü (590/1194). Böylece Irak Selçukluları tarih sahnesinden çekilmiş oldu.

Kaynak: Sümer, Faruk, "Selçuklular", DİA, C. 36, İstanbul 2009, s. 387.