Ceset

dokununca üveyliğini hatırlar
yanında değilmişim gibi ağlardı

sesi bana yabancılaşınca
konuşmazdı

gözlerine konan iki hüzün kuşunu
salardı kimsesizliğin beyaz vadisine

yarımını benzeriyle
öylesine değiştiriverirdi

eksikliğini tenime bıraktığında
şaşırırdım

acıyı öperken sarılırdı
bana mı yalnızlığına mı?

gitmelerin habercisi olan
yağmur başlayınca
peşinden ölüm gelirdi

küçümen adımlarla yürüdüğüm yolda
koşarak an’ları yakalamaya çalıştığımda
anladım ne kadar yorulduğumu

üzgünüm sirenleri duyulunca
tek bakış ikiye ayrıldı
halbuki henüz uzaklar bile uzak değildi

pişmanlıkla karaladığın sayfayı
temize bile çekmeden
gölgemi alıp kaçtın

oysa her ceset
bir gün katiliyle karşılaşır

o zamana kadar

h o ş ç a k a l