Beşinci dönemin üçüncü yılını açıyorum.



Her şeyden önce, sevgili Meclis arkadaşlarımla, yeni çalışma yılı başlangıcında karşı karşıya bulunmaktan duyduğum derin sevinç ve mutluluğu belirtmeliyim. (alkışlar) Sizi yüksek saygı ile selâmlar, bu çalışma yılınızın da millet ve memleket için parlak başarılarla bezenmesini dilerim.



Sayın milletvekilleri,

Kıvançla görmekteyiz ki, cumhuriyet rejimi, yurdumuzda huzur ve sakinliğin iyi şekilde yerleşmesini sağlamış bulunuyor. Vatandaşlar ve bu yurtta oturanlar, cumhuriyet kanunlarının eşit şartları altında, kendileri için hazırlanan hürriyet, refah ve mutluluk imkânlarından en iyi bir biçimde yararlanmaktadırlar.



Milletimizin lâyık olduğu yüksek uygarlık ve refah düzeyine varmasını alıkoyabilecek hiç bir engel düşünmeye yer bırakılmadığını ve bırakılmayacağını huzurunuzda söylemekle mutluyum. (bravo sesleri, alkışlar).



Tunceli’deki yapılan uygulamalarımızın sonuçları bu gerçeğin açık belirtileridir.

İleri hükümetçiliğin ilkesi, halkı gücüne olduğu kadar şefkatine de içtenlikle inandırabilmesidir. Büyük, küçük bütün cumhuriyet memurlarında bu düşünce biçiminin en geniş ölçüde gelişmesine önem vermek çok yerinde olur.

Özel idarelerin geçen yılki çalışmaları verimli olmuştur. Ancak özel idareler ve belediyeler, büyük kalkınma savaşımızda başarı sonuçlarını artıracak görevler almalı ve özellikle hayat ucuzluğunu sağlayacak, yerine göre önlemler almalı ve yetkilerini tam kullanmalıdırlar.



Şehircilik işlerinde de teknik ve planlı kurallar içinde çalışmak gereklidir. Bunun için belediyelerimizin türeli bir biçimde aydınlatılmasını ve yol göstermek işleri için bir merkezî teknik büro kurulmasını öneririm.

Kendine inkılabın ve inkılapçılığın çeşitli ve hayatî görevler verdiği Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı, her zaman üzerinde dikkatle durulacak millî sorunumuzdur.



Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın bu sorun üzerindeki sistemli çalışmaları, yüksek meclisi sevindirecek şekilde gelişmektedir.

Aynı Bakanlık, kendine verdiğimiz göçmen işlerini de sosyal ve ekonomik politikamıza uygun olarak başarı ile görmektedir.

Bakanlığın “Sağlam ve güçlü nesil, Türkiye’nin mayasıdır” prensibini, pek iyi kavrayarak çalışmakta olduğunu beğendiğimi belirtmek isterim.



Yüce milletvekilleri,

Bilindiği gibi, biz yurt güvenliğinin içinde kişilerin güveliğinin de ona yaraşacak biçimde olmasını göz önünde tutarız.

Bu güvenlik, Türkiye Cumhuriyet’i kanunlarının ve Türk yargıçlarının güvencesi altında, en ileri biçimde varlığını sürdürmektedir. Kanunlarımızda yaptığımız bazı değişiklikler ve kabul buyurduğunuz Meşhut Cürümler (Suçüstü) Kanunu, bu amaca kuvvetle hizmet etmiştir.



Adlî yapımızın ve kanun tüzüğümüzün daima bu yönde yapılan incelemelerle, Türkiye’nin dinamik yaşamına, hiç şaşmadan uygunlukları sağlanmalıdır. Bu gerek karşısında, kara ve deniz ticaret kanunlarımızın ekonomik bünyemizdeki gelişmelere daha uygun duruma getirilmesinde zaman geçirilmemesi yerinde olur. Bir de şu nokta üzerinde durmama izin vermenizi rica edeceğim: Güvenlik ve hak işleriyle ilgili yöntem ve kanunlarda kolaylık, ivedilik, açıklık ve kesinlik temel olmalıdır. Bu nedenle, vatandaşların icra daireleri ile olan ilişkilerini kolaylaştırmak amacı ile yapılan çalışmaların bir an önce kanun hâline getirilmesini önermeyi uygun bulurum. Bu belirttiğim ve önerdiğim konuların iyi karşılanacağından eminim. Çünkü her alanda olduğu gibi, adlî yöntem ve kanunlar alanında da Türk Cumhuriyeti’nin ve onun yüksek, değerli Kamutayı’nın anlayışı, ileri anlayıştır.



Şimdi arkadaşlar, ekonomik hayatımızı gözden geçireceğim. Hemen bildirmek isterim, ben, ekonomik hayat denince, tarım, ticaret, sanayi faaliyetlerini ve bütün bayındırlık işlerini, birbirinden ayrı düşünülmesi doğru olmayan bir bütün sayarım. Bu nedenle şunu da hatırlatmalıyım ki, bir millete bağımsız kimlik ve değerini veren siyasal varlık çarkında, devlet, fikir ve ekonomik yaşam işleyişleri birbirine bağlı ve birbirleri ile ilişkilidir, o kadar ki, bu işleyişler birbirine uyarak aynı düzen içinde çalıştırılmazsa, hükümetin çekici gücü harcanmış olur, ondan beklenen tam verim sağlanamaz. Onun içindir ki bir milletin kültür düzeyi üç alanda; devlet, fikir ve ekonomi alanlarındaki çalışma ve başarılı sonuçlarının toplamı ile ölçülür.



Sayın Milletvekilleri!

Millî ekonominin temeli tarımdır. İşte bu nedenle tarımda kalkınmaya önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca erişmeyi kolaylaştıracaktır.



Fakat bu önemli işi uygun bir biçimde amacına ulaştırabilmek için ilk önce ciddî çalışmalara dayalı bir tarım siyaseti belirlemek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimi kurmak gereklidir. Bu siyaset ve rejimde, önemle yer alabilecek noktaların başlıcaları şunlar olabilir:

Bir kez, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olan ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir nedenle ve hiçbir şekilde bölünemez bir nitelik almasıdır. (Alkışlar) Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliğinin, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlandırılması gereklidir.



Küçük, büyük bütün çiftçilerin iş araçları arttırılmalı, yenileştirilmeli ve bakım önlemleri zaman geçirilmeden alınmalıdır. Her halde, en küçük bir çiftçi ailesi, bir çift hayvan sahibi olmalıdır, bunda ideal olan öküz değil, at olmalıdır. Öküz, ancak bazı şartların henüz sağlanamadığı bölgelerde hoş görülebilir. Köylüler için genellikle pulluğu pratik ve faydalı bulurum. Traktörler büyük çiftçilere önerilebilir. Köyde ve yakın köylerde, ortaklaşa harman makineleri kullanmak köylülerin ayrılamayacağı bir gelenek hâline getirilmelidir.



Memleketi; iklim, su ve toprak verimi bakımından tarım bölgelerine ayırmak gerekir. Bu bölgelerin her birinde, köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları verimli, modern pratik tarım merkezleri kurulması gereklidir.



Bugün devlet yönetiminde bulunan çiftliklerin ve bunların yönetimi içindeki türlü tarımsal sanayi kuruluşlarının bir kısmı, tarımsal hayat ve faaliyetlerimizin bütün alanlarında her türlü teknik ve modern deneylerini tamamlamış olarak bulundukları bölgelerde, en faydalı tarım yöntem ve sanatlarını yaymaya hazır bulunmaktadırlar. Bu, bakanlık için büyük kolaylık sağlayacaktır. Ancak gerek var olan, gerekse bütün memleketin tarım bölgeleri için yeniden kurulacak olan tarım merkezlerinin, kesintiye uğramadan tam verimli çalışmalarını sağlayabilmek için; şimdiye kadar olduğu gibi, devlet bütçesine ağırlık vermeksizin, kendi gelirleriyle kendi varlıklarını yönetmek ve gelişmelerini sağlayabilmek için bütün bu kurumlar birleştirilerek geniş bir işletme kurumu oluşturmalıdır.

Bir de, başta buğday olmak üzere, bütün gıda ihtiyaçlarımızla endüstrimizin dayandığı çeşitli ham maddeleri sağlamak ve dış ticaretimizin temelini oluşturan çeşitli ürünlerimizin ayrı ayrı her birinin üretimini artırmak, kalitesini yükseltmek, üretim masraflarını azaltmak, hastalık ve düşmanlarıyla uğraşmak için gereken teknik ve yasal her önlem zaman geçirilmeden alınmalıdır.

Orman varlığımızın korunması gereğine ayrıca dikkatini çekmek isterim. Ancak, bunda önemli olan, koruma kuralları ile memleketimizin çeşitli ağaç ihtiyaçlarını sürekli olarak karşılaması gereken ormanlarımızı dengeli ve teknik bir biçimde işleterek yararlanmada akıllı davranmak zorunluluğu vardır. Buna, Büyük Kamutay’ın gereken önemi vereceğine şüphe yoktur.



Sayın Milletvekilleri!

Dış ticarette izlediğimiz ana prensip, ticaret dengemizin aktif karakterini korumaktır. Çünkü Türkiye’de ödeme dengesinin en önemli temelini bu oluşturmaktadır.



Son yılların rakamları ve geçen yılın bugüne kadar gösterdiği durum ve yön, izlediğimiz prensibin elde edilmiş olumlu sonuçlarını göstermektedir.



Kontenjan usulü, belirgin anlaşma şartlarımızı kabul etmiş memleketler için tam olarak kaldırılmıştır. Bu memleketlerden piyasanın kayıtsız şartsız ithalat yapabilmesi sağlanmıştır.



Dış ticaret siyasetimizin özelliği şudur: iç ve dış durumun gereklerini sürekli karşılayarak bu işlemin dönüşüne uymak.

İç ticarete gelince, bunda en önde gördüğümüz kural, kurumlaştırma, belirgin ticaret kuruluşları kurma ve akılcı çalışmadır.

Kesin zorunluluk olmadıkça piyasalara karışılamaz. bununla birlikte hiçbir piyasa da başı boş değildir. Sırası gelmişken cumhuriyetin tüccar düşüncesini de kısaca belirteyim: Tüccar, milletin emeği ve üretiminin değerlendirilmesi için eline ve bilgisine güvenilen ve bu güvene yaraşır olması gereken adamdır. (bravo sesleri alkışlar) Bu yönden ihracatçılar hakkındaki kanun, denetim hakkındaki kanun, teşkîlâtlandırma ile ilgili hükümler, olumlu sonuçlarını vermektedir.



İhracat mallarımız için hükümetin yakın denetimi altında, satış kuruluşlarının kurulması önemlidir. Bunu göz önünde tutan Ekonomi Bakanlığı, geçen yıl içinde, Iğdır’da, Ege ve Trakya bölgelerinde, çeşitli konularla ilgili satış kooperatifleri kurmuş ve onları faaliyete geçirmiştir. Önümüzdeki yıl içinde, başta fındık olmak üzere, diğer belli ürünlerimizi de ilgilendiren birlikler kurulmalıdır.



Sayın Arkadaşlar!

Endüstrileşmek, en büyük millî davamız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması için, ham maddeleri memleketimizde bulunan büyük küçük her çeşit sanayii kuracağız ve işleteceğiz. (alkışlar) En başta vatan savunması olmak üzere, ürünlerimizi değerlendirmek ve en kısa yoldan, en ileri ve zengin Türkiye idealine ulaşabilmek için bu bir zorunluluktur.



Bu düşünce ile, beş yıllık ilk sanayi planının geri kalan bütün hazırlıkları bitirilmiş olan birkaç fabrikasını da ivedilikle başarmak ve yeni plan için hazırlanmak gerekir.



Endüstrileşme karar ve hareketimize paralel olarak, bugünkü kanunlarımızda, düşünülecek bazı değişiklikler ve eklenecek yeni hükümler vardır. Bunların başlıcalarını şöyle özetleyebiliriz:



Sermayesinin tamamı veya büyük kısmının devlete ait olan ticarî-sınaî kurumlarının malî kontrol şeklinin, bu kurumların yapılarına ve kendilerinden istediğimiz ve isteyeceğimiz ticarî yöntem ve anlayışla, çalışma gereğine ivedilikle uydurulması… Bu gibi kurumların bugünkü yöntemlerle çalışabilmelerine ve gelişebilmelerine imkân yoktur.



Varolan Gümrük Tarifeleri Kanunu’nda da bugünkü siyaset ve eğilimimize uygun önlemler almak gereklidir.

Diğer önemli nokta, daha önce de değindiğimiz gibi, memlekette, özellikle bazı bölgelerde, göze çarpacak önemde hayat pahalılığı konusuyla uğraşmak… Bunun için bilimsel bir inceleme yaptırılmalı ve belirlenecek nedenlerle köklü ve planlı şekilde uğraşılmalıdır.

Küçük esnafa ve büyük sanayicilere, gerek duydukları kredileri kolayca ve ucuzca verecek bir kurum oluşturulmalıdır. Ayrıca kredinin, normal şartlar altında, ucuzlatılmasına çalışmak da çok gereklidir.



Türkiye’de devlet madenciliği, millî kalkınma hareketleriyle yakından ilgili önemli konulardan biridir.

Genel endüstrileşme düşüncemizden başka, maden arama ve işletme işine, her şeyden önce, dış kredi imkânlarımızı ve döviz gelirlerimizi arttırabilmek için sürdürmek ve buna özel bir önem vermek zorundayız.

Maden Tetkik ve Arama Dairesi’nin çalışmalarına en fazla gelişme gösterilmesini ve bulunulacak madenlerin, rantabilite (verimlilik) hesapları yapıldıktan sonra planlı biçimde hemen işletmeye konulmasını sağlamamız gerekmektedir. Elde bulunan madenlerin en önemlileri için üç yıllık bir plan yapılmalıdır.



Ereğli şirketini satın aldığımızı ve Ereğli kömür havzasında akılcı üretim planının, günün sorunu olduğunu biliyorsunuz. Bunun tamamlanması çabuklaştırılarak, kömür üretimimiz kısa bir sürede en az bir misli arttırılmalıdır.

Diğer yandan Maden Tetkik ve Arama Dairesi’nin, Divriği sahasında bulduğu ve cevher oranı yüksek olan demir madeninin hemen işletilmesine geçilmeli ve Karabük demir-çelik sanayimizin ihtiyaç planı dışındaki bölümünün ihracatına başlanılmalıdır. (alkışlar)

Liman işlerinde modern planlı çalışmanın ve tarifelerde ucuzluk yapılmasının verimli sonuçları, ticarette dikkati çekmiştir. Bu yolda devam edilmesinde yarar olacaktır.



Ekonomik yapımızdaki gelişme, deniz ulaşım araçları gereksinimini her gün arttırmaktadır. Yeni sipariş edilen gemilerden bir kısmı, önümüzdeki ilkbaharda gelmiş bulunacaktır. Fakat bunlar, bugünden görülmekte olan gereksinime cevap verecek sayı ve ölçüde değildir.



Yeni gemiler inşa ettirmek ve özellikle eski tersaneyi ticaret filomuz için hem tamir, hem de yeni inşaat merkezi olarak faaliyete geçirmek için gerekli araçları sağlamak zorundayız. (alkışlar).



Şu günlerde, yüksek Meclis’e, su ürünleri ve Denizbank hakkında bir tasarı gelecektir. Konunun yüksek ilginizi çekeceğinden şüphem yoktur.



Arkadaşlar!

En güzel coğrafî konumda ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile, en ileri denizci millet yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmalıyız. Denizciliği Türk’ün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız. (yaşa sesleri, alkışlar)



Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin hür, bağımsız, her zaman daha güçlü ve her zaman daha refah içinde bir Türkiye idealinin bel kemiğidir. Türkiye bu kalkınmada, iki büyük güç kaynağına dayanmaktadır:

Toprağının iklimleri, zenginlikleri ve başlı başına bir servet olan coğrafî durumu ve bir de, Türk milletinin, silâh kadar, makine de tutmaya yaraşan güçlü eli ve millî olduğuna inandığı işlerde ve zamanlarda, tarihin akışını değiştiren kahramanlıklar ortaya çıkaran yüksek sosyal benlik duygusu… (Sürekli alkışlar).



Sayın Milletvekilleri!

Demiryolları bir ülkeyi uygarlık ve refah ışıklarıyla aydınlatan kutsal bir meşaledir.

Cumhuriyet’in ilk yıllarından başlayarak önemle ve ısrarla üzerinde durduğumuz demiryolları inşaat siyasetimiz, amaçlarına ulaşmak için durmadan başarıyla uygulanmaktadır.



Doğu ve güneyde Sivas, Diyarbakır gibi büyük yerleşim yerlerine varan hatlar, geçen yıl içinde Sivas-Malatya bağlantısı ile birbirine bağlanmıştır. Zonguldak’a varmış olan hat da bu zengin kömür bölgesini, iç vatana bağlamış bulunuyor.



Sivas’tan sonra doğuya doğru uzayıp gitmekte olan hat da ilk varış yeri olan Divrik’e ulaşmıştır. Bu kol, önümüzdeki yıl Erzincan’a ulaşmış olacaktır. Diyarbakır’dan doğuya uzanacak hattın da yapımına başlanmıştır.



Doğu demiryollarının satın alınmış olduğunu bilirsiniz. Güneyde Nusaybin’e giden hattan başka, yurt içindeki bütün demiryollarının yönetim ve işletmeleri, Cumhuriyet Hükümeti’nin elindedir. (Alkışlar)



Demiryolları yapımlarımızın gelişmesi, İran transit yolunun gelişmesine ve motorize edilmesine de hizmet etmiştir.

İstanbul’dan başlayan Avrupa turist yolunun asfalt olarak yapımı devam etmektedir. Böylece sürdürülen inşaatın, bir plan içinde, memleketin diğer bölgelerini de içine alması, beklediğimiz millî başarılardandır.



Şose ve köprü yapımları gelişmektedir. Demiryolları inşa siyasetimizin uygulandığı yıllar içinde 78 köprü, geçişe açılmış bulunuyor. 23 köprü de inşa hâlindedir. Bu köprüler, her biri başlı başına bir bilim ve sanat eseri olarak yeni nesillere Cumhuriyetin armağan anıtları olacaktır. Demiryolu hatlarımızı iç bölgelere bağlayacak ve bu hatların bir an önce millî ekonomik kalkınmaya en yüksek hizmeti sağlayacak olan karayolu inşaatını,önümüzdeki dönemde yoğunlaştırmak ve bir plan içerisinde genişletmek gerekir.

Her bölgenin ihtiyaçlarına göre, istasyonlarda tamamlayıcı yapıların yapılması ve çeşitli malların gereği gibi gönderilmesini sağlayacak teknik nitelikler içeren vagon sayısını artırmak zorunludur. Bunda da büyük yardımlarınızın esirgenmemesini dilerim.

Su ve imar işlerine özenle devam edilmektedir.



Posta – Telgraf – Telefon işlerimizde köklü gelişmeler vardır. Bununla birlikte, şehirler arası telefon görüşmeleri işinin bir an önce tamamlanmasına çalışılmalıdır.



Ankara’da yeni bir radyo istasyonunun yapımına başlanmış olduğunu memnuniyetle bildiriyorum.

Sivil Hava Yolları Yönetimi, devlet kuruluşları arasında, modern bir yönetim olarak yer almıştır.

Bütün teknik şartlar ve güvenlik önlemleri içinde çalışmakta olan bu yönetimin büyük şehirlerimizin hepsi arasında en modern ulaşım yolu rolünü bir an önce yerine getirmeye başlaması ve uluslararası hatlarla ve kendi araçları ile bağlantı kurması, imkanı kısa sürede sağlanmasını beklediğimiz önemli işlerdendir.



Arkadaşlar!

Bütün devlet kuruluşlarının canlılığı, sağlamlığı, işlemesi yönünden büyük dikkatle üzerinde durulması gereken malî hayatımıza değinmek istiyorum.



Cumhuriyet bütçelerinin beliren ve daima güçlenmesi gereken ortak özellikleri yalnız denkli oluşları değil, aynı zamanda, koruyucu, kurucu ve verici işlere her seferinde daha fazla pay ayırmakta olmalarıdır.



Bu politikamızın, millî faaliyet üzerinde derhal yaratmaya başladığı etki ile bütçe tahmin rakamlarımız, yalnız gerçekleşmekle kalmamış, her zaman fazlasıyla kapanmaya başlamıştır.



1936 yılı bütçesi, gelir tahminine ve 1935 yılı gelir tahakkuklarına göre, 22 milyon fazlayla kapanmıştır. 1937 yılı bütçesinin de bugüne kadar gösterdiği durum, aynı ümidi fazlasıyla gerçekleştirecek niteliktedir.



Bu sonuç, memleket ekonomisinin geliştirilmesinin, halkın zenginliğe ulaşmakta olduğunu belirttiği gibi, aynı zamanda; halk için çalışan bir hükümetin, halkın yararına olarak aldığı önlemlerin uygun olduğunu da göstermektedir.



Gerçekçi bir bütçeye ve gerçek bir ödeme dengesine dayanan paramızın fiilî, istikrarlı (kararlı, dengeli) durumunu kesin biçimde koruyacağız.



Her türlü malî yükümlülüklerimizi günü gününe yerine getirerek, devlet saygınlığını korumak ve malî sermaye ve hisseleri koruma, destekleme işlemleri konusunda da bütün önlemleri alarak bu hususta dikkatli bulunmak, ilkemizdir. (Alkışlar).



Devlet gelirinin artırılması için yeni vergilerin yürürlüğe konması yerine, düzenli bir programla var olan vergilerin uygulanması ve yasama usullerinin yeniden düzenlenmesinde aranmalıdır. (Alkışlar).



Son iki yıl içinde hayvanlar, tuz, şeker, çimento, petrol, benzin, elektrik ve hammadde, vergilerinde yapılan ve her biri yüzde 30-50 oranında olan bir vergi indirimini gerektiren vergi yükünün azaltılmasının, üretimin özendirilmesi yönünde vatandaş ve memleket için olumlu ve hayırlı sonuçlar verdiğini görmekteyiz.



Hayvan vergisi, buhran ve denge vergileri üzerinde araştırmalar yapılarak bütçe dengesi temelini bozmayacak şekilde, bunları giderek azaltma çareleri düşünülmelidir. (Alkışlar).



Bundan başka, memleketimizde bulunmayan ham maddeler ve üretim maliyeti üzerinde etki yaparak, dış memleketlerin mallarıyla rekabeti güçleştiren her çeşit vergi ve resimlerin kaldırılması gereklidir. (Alkışlar).



Gerek bu konular üzerinde çalışırken, gerek herhangi bir malî karar alırken, ilk göz önünde bulundurmamız gereken konu, millî faaliyet ve millî üretim, yani, verginin bizzat ana kaynağı üzerinde yapacağı etkiler olmalıdır. Maliye memurları da içişleri memurları gibi, halkla sürekli ilişkide olan kuruluşlardır. Bunların da halkla olan ilişkilerinde halk için çalışan bir halk hükümetinin doğal niteliği olan, çok fazla dikkat, özen göstermek ve en fazla güven, inan vermek ilkelerinin gelişmesine özellikle dikkat göstermeleri gereklidir. (Sürekli alkışlar).



Cumhuriyet rejiminde, devlet hazinesinin çıkarının, kanunun hazine yararına koyduğu hakla, kanunun mükelleflere verdiği görevi çok dengeli bir biçimde karşılaştırmak demek olduğunu bir an hatırdan uzak tutmamak önemli ilkemizdir. (Bravo sesleri, sürekli, alkışlar).



Tekel konusunda özen gösterilmesi gereken ana konu, bu kurumların malî tekel, ticarî kuruluş ve millî değerlendirme kurumu karakterinin dikkatle uzlaştırılmasıdır.



Dışarıya tütün satışları ve ihracat konusu, daha yakından uğraşmaya değer bir durumdadır.

Gümrüklere gelince, bunda kuruluş ve çalışma yöntemlerine ve yasal konular yönünden gerekli düzeltme önlemlerine hız verilmesi gerekmektedir.



Tekel mallarının fiyatları üzerinde yapılan indirim, satışları arttırmıştır. Bu yöntemin her zaman göz önünde bulundurulması yararlı olacaktır.



Arkadaşlar!

Büyük davamız, en uygar ve en refaha kavuşmuş memleket olarak varlığımızı yükseltmektir. (Alkışlar).

Bu, yalnız kurumlarında değil, düşüncelerde de köklü bir inkılâp yapmış olan büyük Türk milletinin dinamik ülküsüdür. Bu ülküyü en kısa bir zamanda başarmak için, düşünce ve eylemi birlikte yürütmek zorundayız. Bu girişimden başarı, ancak hukukî bir planla ve en gerçekçi bir biçimde çalışmakla gerçekleşebilir. Bu nedenle, okuyup yazmayı bilmeyen tek vatandaş bırakmamak, memleketin büyük kalkınma savaşının ve yeni yapısının istediği, teknik elemanları yetiştirmek gerekir. Memleket davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak, kişi ve kurumları yaratmak, işte bu önemli ilkeleri en kısa sürede sağlamak, Kültür Bakanlığı’nın üzerine aldığı büyük ve ağır zorunluluklardır. (alkışlar).



Belirttiğim ilkeleri, Türk gençliğinin beyninde ve Türk milletin bilincinde her zaman canlı tutmak, üniversitelerimize ve yüksek okullarımıza düşen başlıca görevdir.



Bunun için memleketi şimdilik üç büyük kültür bölgesine ayırarak, batı bölgesi için İstanbul Üniversitesi’nde başlanmış olan düzenleme programını daha köklü bir biçimde uygulayarak cumhuriyete gerçekten modern bir üniversite kazandırmak, merkez bölgesi için, Ankara Üniversitesi’ni az zamanda kurmak gerekir. Doğu bölgesi için Van gölü sahillerinin en güzel bir yerinde, her bölümden ilk okulları ve en sonunda üniversitesiyle modern bir kültür şehri yaratmak yolunda şimdiden harekete geçilmelidir. (alkışlar).



Bu yararlı girişimin, doğu illerimiz gençliğine vereceği verimlilik Cumhuriyet Hükümeti için ne mutlu bir eser olacaktır. (Alkışlar).

Önerdiğim bu yeni girişimlerin, eğitmen ve öğretmen ihtiyacını arttıracağı şüphesizdir. Fakat bu yön hiçbir zaman işe başlama cesaretini kırmamalıdır. Bakanlığın geçen yıl içinde bu yönde yaptığı deneyler, çok ümit verici niteliktedir.

Türk Tarih ve Dil Kurumlarını, Türk millî varlığını aydınlatan çok değerli ve önemli birer bilim kurumu niteliğini aldığını görmek, hepimizi sevindirici bir olaydır. (Alkışlar).



Tarih Kurumu, yaptığı kongre, açtığı sergi, yurt içinde yaptığı kazılar ve ortaya çıkardığı eserlerle, şimdiden, bütün bilim dünyasına kültürel görevini yerine getirmeye başlamış bulunuyor.



İlk resim galerimizi de bu yıl açmış bulunuyoruz.

Geçen yıl Ankara’da kurulan devlet konservatuarının, müzikte, sahnede kendisinden beklediğimiz teknik elemanları hızla verebilecek duruma getirilmesi için, daha fazla çaba ve özveri yerinde olur. Her çeşit spor çalışmalarını Türk gençliğinin millî terbiyesinin ana unsurlarından saymak gerekir. Bu işte, hükümetin şimdiye kadar olduğundan daha ciddî ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından da millî heyecan içinde özenle yetiştirilmesi, önemli tutulmalıdır.



Sevgili arkadaşlarım,

Ordu, Türk ordusu… İşte bütün milletin göğsünü güven ve gurur duygularıyla kabartan şanlı ad. (Sürekli alkışlar). Onu bu yıl için kısa aralıklarla iki kez, büyük kütleler hâlinde yakından gördüm. Trakya ve Ege büyük manevralarında… Disiplinini, enerjisini, subaylarının bilgili çabalarını, büyük komutan ve generallerimizin yüksek yönetme ve yönlendirme yeteneklerini gördüm; (alkışlar) derin övünç duydum, takdir ettim. (Alkışlar).



Ordumuz, Türk birliğinin, Türk gücü ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir.

Ordumuz Türk topraklarının ve Türkiye idealini gerçekleştirmek için harcadığımız sistemli çalışmaların, yenilmesi imkânsız güvencesidir. (alkışlar).



Uygun bir donatım programımızın hazırlanması, başarıyla ilerliyor. Bunları memleketimizde yapma amacımız, gerçekleşme yolundadır. Harp endüstrisi kuruluşlarını, daha fazla geliştirmek ve genişletmek için alınan önlemler sürdürülmeli ve endüstrileşme çalışmalarımızda da ordu ihtiyaçları, ayrıca göz önünde tutulmalıdır. (alkışlar).



Bu yıl içinde denizaltı gemilerini memleketimizde yapmaya başladık.

Hava kuvvetlerimiz için yapılmış olan üç yıllık program, büyük milletimizin içten ve bilinçli ilgisiyle şimdiden başarılmış sayılabilir.

Bundan sonrası için bütün uçaklarımızın motorlarının memleketimizde yapılması ve harp hava endüstrimizin de bu temele göre geliştirilmesi gerekir. Hava kuvvetlerinin aldığı önemi göz önünde tutarak, bu çalışmaları plânlamak ve bu konuyu lâyık olduğu önemle milletin gözleri önünde canlı tutmak gerekir. (alkışlar).



Büyük millî disiplin okulu olan ordunun, ekonomik, kültürel, sosyal savaşlarımızda bize aynı zamanda en gerekli elemanları da yetiştiren büyük bir okul hâline getirilmesine, ayrıca özen gösterilip, yardım edileceğinden kuşkum yoktur.



Büyük Meclis!

Dış politikamız, geçen yıl içinde de barış ve uluslararası barış işbirliği yolunda gelişmiş ve yürüdüğümüz yolun değişmez olduğunu bir daha belirtmiştir.



Milletler Cemiyeti’nin geçirmekte olduğu çetin dönemlerde, Cumhuriyet Hükümet’i, bu uluslararası kurumuna olan bağlılığını, her alanda göstererek barış idealine en uygun yoldan ayrılmamıştır.



Büyük bir millî davamız olan Hatay işinin geçirdiği dönemler tarafınızdan bilinmektedir.

Milletler Cemiyeti yüksek yönetimi altında yapılmakta olan görüşmeler, Hatay halkına yaraşan mutlu ve bağımsız yönetime kavuşması yolunda amaçladığımız gayeyi sağlayacak belgelerin kabul ve imzasıyla sonuçlanmıştır. (alkışlar). Yeni Hatay rejiminin yürürlüğe girmesine kısa bir süre kaldı. Bu rejimi, kendileriyle dostça bir düşünce ile işbirliği yapmış olduğumuz Fransızların, iyi niyetle ve istenen amaca ulaşmayı sağlayacak biçimde uygulamaya başlayacaklarından şüphe edilmemelidir.



Yarınki Türk – Fransız ilişkilerinin dilediğimiz yolda gelişmesinde Hatay işinin iyi bir yönde yürümesi, temel bir ölçü ve etken olacaktır inancındayım. (alkışlar).



Balkan siyasetimiz, çok mutlu bir işbirliği yaratmayı sürdürerek kendisine çizilmiş olan barış yolunda her gün daha verimli sonuçlar ile ilerlemektedir. (alkışlar).



Cumhuriyet Hükümeti’nin doğuda uygulamakta bulunduğu dostluk ve yakınlık siyaseti yeni ve güçlü bir adım attı. Sâdâbat’ta dostlarımız Afganistan, Irak ve İran ile imza etmiş olduğumuz dörtlü antlaşma, büyük bir sevinçle anmak isterim ki, kayda değer barış eserlerinden biridir. Bu antlaşmanın çevresinde toplanan devletlerin, aynı amacı sürdüren ve barış içinde gelişmeyi içtenlikle isteyen hükümetleri arasındaki işbirliğinin, gelecekte de iyi sonuçlar vereceğinden emin bulunmaktayız.

Cumhuriyet Hükümeti’nin, komşularıyla ve diğer büyük küçük devletlerle olan ilişkilerinde uyumlu bir düzen ve gelişme göze çarpmaktadır.



Barış yolunda nereden bir çağrı geldiyse, Türkiye onu ilgiyle karşıladı ve yardımlarını esirgemedi. (Alkışlar).



İspanya olayları nedeniyle Akdeniz ve Karadeniz’de alınması gereken önlemlere, Cumhuriyet Hükümet’i en geniş anlayışla katıldı.

Dünyanın her yanında olduğu gibi, bizi ilgilendiren alanlarda ve bu arada Akdeniz’de barış ve dengenin korunması, bizim yakından ve ilgiyle izlediğimiz bir konudur.



Şunu da sevinerek söylemek isterim ki, Doğu Akdeniz ve Karadeniz suları ile Balkanlar’da ve Yakın doğuda, geçen yıl belirttiğim iyi ilişkiler aynen sürdürülmüştür.

Geçen yıldan beri, dost ve müttefik (bağlaşık) devletlerinin önemli devlet büyükleriyle bizim devlet adamlarımız arasında karşılıklı ziyaretler olmuş ve bu görüşmeler, dostluklarımızın gelişmesine aracı olmuştur. (alkışlar).

Hükûmet bu son yıl içinde, devletlerle olan ticarî ilişkilerini, memleketin ekonomik bünyesine uyacak antlaşma ve sözleşmeleri yaparak düzenlemiştir.



Bunlar arasında Fransa, İngiltere, Almanya ve Sovyet Rusya ile imzalanan önemli ticarî anlaşmaları özellikle belirtmek isterim. Hükümet’in dış kuruluşlarının, ekonomik kalkınma savaşımızda ilgili daireleri için bilgi ve haber alma ufuklarını genişleten yardımcı birer daire olarak çalışmalarını düzenlemek gereklidir.



Dış siyasetimizin belirgin özelliğini kısaca anlatmış olmak için diyebilirim ki, tuttuğumuz siyasî yol ve gayeden ayrılmıyoruz. Son yıllarda uluslararası ilişkilerde sürekli değişiklikler olmasına karşın biz bu karışıklığın ortasında, barışseverlik dolu duygularla karşılıklı dostluklarımıza uygun hareket ediyoruz. Onların nitelik ve alanlarını genişletir düşüncesiyle, uluslararası durum ve görevimizi göz önünde tutarak çalışıyoruz. Bu yolda, özen ile çalışmayı sürdürmenin hükûmete önereceğim en doğru karar olduğu düşüncesindeyim. (alkışlar).



Aziz Milletvekilleri!

Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve siyasetde bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. (alkışlar).

Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin bin bir acıklı olay ve sıkıntı ile dolu yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır. (alkışlar).



Elimizdeki programın ruhu, bizim sadece bir kısım vatandaşlarla ilgilenmemizi engeller, biz bütün Türk milletinin hizmetçisiyiz. Geçen yıl içinde, parti ile hükümet kuruluşunu birleştirmekle vatandaşlar arasında ayrılık tanımadığımızı fiilen göstermiş olduk. Bu olayın bizim, devlet yönetiminde kabul ettiğimiz, “Kuvvet birdir ve o, milletindir” gerçeğine uygun olduğu ortadadır. (Alkışlar). Gücün tek kaynağı olan Türk milletinin seçkin vekillerini, büyük mutlulukla, eğilerek selâmlarım. (Bravo, yaşa sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar).