Ramazan Savaşı Dördüncü Arap-İsrail Savaşı olarak da bilinir. Dört Arap devleti ile İsrail arasında 6-26 Ekim 1973'te Yom Kippur'da başlayan savaş.

Savaş öncesi siyasî durum

1967 Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra ümitlerini BM toplantılarına ve ABD-Rus görüşmelerine bağlamış olan Araplar sorunun sürüncemede kaldığını anlamışlar ve ümitsizliğe düşmüşlerdir. Ancak ümitlerini dış faktörlerden bağımsız olarak düzeltebilecekleri konusundaki inançlarında artış olmuştur.

Bu gelişmeler ve geçmişte yapılan hatalar işgâl edilen Arap topraklarının kurtarılması için tek yolun topyekün mücadele olduğu görüşünde birleşmelerine yol açmıştır. Başta Mısır Suriye ve Ürdün olmak üzere Araplar bu düşünce altında askerî hazırlıklarını artırmaya başladılar. Diğer Arap ülkerleri de ekonomik açıda bu ülkelere destek olmaktadır.




7 Ekim tarihinde Süveyş Kanalı'nı geçen Mısır kuvvetleri

Askerî Hazırlıklar


1967'deki savaştan yenilerek ve toprak kaybederek çıkan Mısır Ürdün ve Suriye savaştan sonra aldıkları silah ve gereçler ile ordularını yeniden donattılar ve teşkilatlandırdılar. İsrail de aynı dönem içinde ABD ve Fransa'dan aldığı modern silah ve teçhizat yanında bunların bir kısmını kendi imkânlarıyla imalata başladı.

Mısır kanalı geçme güçlükleri sebebiyle sulardan geçme eğitimlerine ağırlık veriyordu. İsrail ise kanalın hemen doğusunda 1967 yılından beri güçlendirdiği "BAR LEV HATTI" ile bu kesimde oyalama muharebeleriyle gereken zamanı kazanacağını ve bu süre içinde Suriye-Lübnan kesimindeki Arap ordularına taarruz ederek bunları süratle savaş dışı bırakacağını ümit ediyordu.

Mısır ile Suriye arasındaki uzaklığın 300 km. oluşu ve Mısır-İsrail arasında Kanal ile çölün bulunuşu İsrail'e iç hat manevrasını uygulama olanağını veriyordu. İsrail; Golan Tepeleri Ürdün Nehri batı yakası Gazze Şeridi ve Şarm El Şeyh üzerindeki isteklerinden ödün vermiyordu. Bunun üzerine barış çabalarından ümidini kesen Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile Suriye Devlet Başkanı Esat 1 Nisan 1973'de buluşarak İsrail'e karşı uygulanacak askerî harekâtın planları hakkında görüş birliği sağladılar.

Mısır ve Suriye savaş hazırlıklarını gizleyebilmek için 1973 sonbahar tatbikatlarının çapını büyük tuttular ve tatbikat maskesi altında birliklerin yığınaklarını tamamladılar seferberlik ilân etmeden ihtiyatlarım silah altına aldılar.

Mısır ve Suriye'de bulunan Sovyet askerî görevlilerinin ve ailelerinin havayolu ile tahliyesinden şüphelenen İsrail 6 Ekim 1973 saat 03.00'de İsrail Silahlı Kuvvetleri'ni alarma geçirdi.

Tarafların Kuvveti ve Harekatın Cereyan Tarzı



Golan Tepelerinin Gözyaşı vadisi denilen noktada imha edilmiş Suriye Kara Kuvvetleri'ne ait T-62 tankı.

6 Ekim 1973'te Kara Kuvvetleri personel mevcudu Mısır'ın 325. 000 [kaynak belirtilmeli] Suriye'nin 112.000[kaynak belirtilmeli] olmak üzere 473.000 iken; İsrail'in savas mevcudu 105.000 idi.[kaynak belirtilmeli] Ancak İsrail etkin seferberlik sistemiyle 48-72 saat zarfında personel mevcudunu 300.000'e çıkardı.

Bu savaş hukuken Mısır Suriye ve İsrail arasında cereyan etti. Lübnan ve Ürdün savaşa hukuken katılmaktan kaçındılar. Ancak bu savaşta tüm Arap ülkeleri tam bir dayanışma içinde Mısır ve Suriye'ye malî siyasî ve askerî yardımda bulundular.

Mısır ve Suriye orduları İsrail'in en büyük bayramını kutladığı gün (Yom Kippur) yani 6 Ekim 1973 günü saat 14:00'de taarruza Suriye Cephesi'ndeki taarruzları Golan mevzî derinliklerinde durduran ve iç hat harekatı yapan İsrail önceliği Suriye Cephesi'ne verdi ve 9 Ekim sabahı Golan Cephesi'nde 11 tugay toplayarak karşı taarruza geçti. 22 Ekim 1973'de İsrail Hermon Dağı'nın en hakim yeri olan 2201 Rakımlı tepe bölgesini ele geçirdi ve Suriye topraklarında 20 Km. derinlik 40 Km. genişlikteki araziyi işgal etti.[kaynak belirtilmeli]Sina Cephesi'nde kanalı geçmeye muvaffak olan Mısır 1 ve 2nci orduları BAR-LEV savunma hattını ele geçirdiler ve Kanalın 10-15 km. kadar doğusuna ilerlediler. 14 Ekim günü 5 piyade tümeni 1 mekanize tümen ve dört zırhlı tugay (70.000 personel 700 tank) ile İsrail'in ikinci savunma mevzilerine taarruza geçtiler.

Ancak Suriye Cephesi'nde durumu lehine çevirmeye başaran ve 4 zırhlı tugayını Sina Cephesi'ne kaydıran İsrail kısa sürede bu cephede de durum üstünlüğü sağlamaya muvaffak oldu. 16 Ekim 1973'te Sina Cephesi'nde genel karşı taarruza geçen İsrail 18/19 Ekim gecesi Süveyş Kanalı batısına 2 tugay kadar kuvveti geçirmeyi başardı. Mısır İsrail taarruzlarını İsmailiye-Kahire yolunun 5 km. kadar doğusunda durdurabildi.

BM.'in 22 Ekim ve 24 Ekim tarihli Ateşkes kararlarına uymayan İsrail 26 Ekim günü Barış Gücünün gelmesiyle ateşkese uydu. Bunda SSCB'nin bölgeye tek taraflı kuvvet gönderme kararlılığı da etkili oldu. Ateşkes kararı yürürlüğe girdiğinde Mısır 3üncü ordusuna mensup 20.000 kişi ile 200 tanktan müteşekkil birliklerinin anavatanları ile bağlantısı kesilmiş bulunuyordu.

Bu savaş sonunda Mısır 500 Suriye 500 Irak 120 tank İsrail ise 600 tank kaybetmiştir.Savaş sırasında Mısır- Suriye kuvvetleri 8500 İsrail ise 6000 kayıp verdi.

Yom Kippur Savaşı İsrail'i; askeri diplomatik ve ekonomik alanlarda ABD'ye eskisinden daha bağımlı kıldı. Savaşın hemen ardından başlayan başını Suudi Arabistan'ın çektiği ve İsrail'i destekleyen ülkeleri hedef alan petrol ambargosu Mart 1974'e kadar sürdü. Ambargo sonucu petrol fiyatları yükselirken dünya çapında benzin sıkıntısı başgösterdi.

Arap-İsrail Savaşlarının sonuçları


Kökü tarihin derinliklerine inen ve yaklaşık 3500 yıllık bir geçmişe sahip bulunan Arap-İsrail Sorunu; 1850 yıllık bir aradan sonra 1917 yılından itibaren tekrar başlamış ve 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulmasıyla şiddetlenmiştir.

Taraflar amaçlarını gerçekleştirmek için Millî Güç Unsurlarını her alanda ve fırsatta kullanmışlarsa da; bu konuda verilen 4 savaş dahi kesin sonuç almalarına yetmemiştir. Keza Mısır'ın ABD'nin yanında yer alması ve Camp David Antlaşmaları dahi soruna kesin ve kalıcı çözüm getirememiştir

Sorunun halihazır ve gelecekteki muhtemel gelişmesi ve objektif bir değerlendirme yapabilmek için; tekrar amaç kavramına bakmakta yarar görülmektedir.

İsrail için amaç tahakkuk etmiş olup tespit edilen amaç doğrultusunda İsrail Devleti kurulmuş bekası için gerekli şartlar önemli ölçüde sağlanmıştır.

Araplar ise; başlangıçta tespit edilen amaçları gerçekleştirememişlerdir. Diğer bir ifade ile İsrail Devleti'nin kurulmasını engelleyememişler ve bekasının devamlılığını sağlayan şartları ortadan kaldıramamışlardır.


wikipedia