Bu hatalar yine bilmeden işlenen hatalardır. Ancak sonrasında kişi hatasını fark etmiştir. Hatasını fark ettikten sonra iki duygu içerisine girebilir: pişmanlık, gurur. Pişmanlık duyusu kendisinde hakim olan kişiler hataları karşısında hemen özür dilerler. Bu durumda bize düşen affetmektir. Özür affedilmeyi kolaylaştıran silahtır. Ancak hatasının farkına varan bazı kişileri gurur kaplar. Özür dilemek ona ağır gelir. Çünkü bu gururlu kişiye göre özür dilemek zaafın, acziyetin bir göstergesidir. Bu kişiler hatasını bildiği halde inat ve gururlarından dolay özür dilemezler. Sonunda kendileri kaybederler. Kaybettikleri bazen dost, bazen evlat, bazen sevgili bezen de aile olur.
Halbuki özür dilemek zaaf değil büyüklük göstergesidir. Özür dileyebilen insanlar olgunlaşmış insanlardır. Özrün karşılığı ise istisnasız affetmektir. Çünkü özrün olduğu yerde pişmanlık, tevazu ve saygı vardır. Özür dilediği halde muhatabımızı affedemiyorsak kendimizi sorgulamalıyız.
Çünkü biz insanlara hata yapma lüksü tanımamış oluruz. Oysa insan yapısı gereği daima hata yapacaktır. “Ama yaptığı hata bir özürle kapatılamaz” diyebilirsiniz. Yine de siz özür dileyeni ve pişmanlık duyanı affetmekten yana tutum takının. Belki o hata sonucunda o kişi ile bir daha konuşmayabilirsiniz, ilişkilerinize sınır koyabilirsiniz ama bu onu affetmenize engel değil ki? Onu salıverin, onu vicdanı ile baş başa bırakın.
Bazı durumlarda muhatabımız aynı hatayı defalarca yapar ve her seferinde özür diler. Bu durumda dahi yine mi affedeceğim diyebilirsiniz. Eğer yapılan bir hata bir duygunun esareti altında yapılmışsa yine affedilmelidir. Örneğin çocuklar, birçok defa anne-babalarına söz verirler.
Daha sonra ise aynı hataları duygularını kontrol edemeyip tekrarlarlar. Duygularının esiri olan çocuklarımızı yine affetmeliyiz. Çünkü sorunun çözüm yolu affetmekle başlar. Sigara içen çocuğunu gören baba onu affetmemek ve ona karşı tavır almakla problemi çözemez. Problemi çözmek istiyorsa ilk önce onu affetmelidir. Affedilene düşen görev ise bir daha özür dileyecek duruma düşmemek için çaba göstermektir. Hiçbir çaba göstermeden affını beklemek doğru değildir.
Ruh Sağlığınız İçin Affedin
Size bir görev verildiğini düşünün. Zincirle elleri bağlanmış bir adam var. Zincirin ucu sizin elinizde. Ve siz bu adamı zapt etmekle sorumlusunuz. Zincirin ucunu bırakamazsınız. Yemek yerken ve yatarken bile teyakkuz halinde olmalısınız. Ne kadar zor değil mi? Zincir hem onu hem de bizi bağlıyor aslında. Zincirin ucunu bıraktığımızda serbest bıraktığımız sadece o adam değil aynı zamanda kendimiz de oluruz. Çünkü en az onun kadar biz de o zincirin esiri olmuşuzdur. Belki de zincir ondan daha fazla bizi esir etmektedir.
Affetmemek bu örneğe benzer. Affetmediğimiz kişiyi zihnimize hapsederiz. Zihnimiz devamlı o kişi ile meşgul olur. O kişinin yaptığı hata zihnimizin içinde dolaşıp durur. Düşüncelerimiz o kişiye ve onun yaptığı hataya tutsak olur. Affetmek zihnimin ve düşünce dünyamızın kapısını açmak ve hata işleyeni serbest bırakmaktır. Zincirin ucunu bırakmaktır. Bunu yaptığımız anda üzerimizden büyük bir yük kalkacaktır.
Evet her affedilmeyen hata ruhumuza esir eder ve ona yük olur. Öyleyse muhatabımız için olmasa bile kendimiz için de alsa gelin affedelim.
Elif


Üyelik tarihi
09 Şubat 2015
Bulunduğu yer
Ankara
Yaş
35
Mesajlar
17.951
Seslenildi
1540 Mesaj
Etiketlendi
104 Konu
Ruh Hali

Bilmeden Hata İşleyip,İşlediği Hatanın Farkına Varanlar
03 Temmuz 2015
- Paylaş
- Share this post on
Digg
Del.icio.us
Technorati
Twitter
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.