Çoğu insan yabancılaşma üzerine yazanların tanımladığı sancılı duygusal durumu bilir.

Bir kişisel kimlik hissinden yoksun kendisini yabancı hisseden
ve kendilerinin asla etkileyemediği bir dünyadan korkan çok insan vardır.

Fakat niçin?
Nedir yabancılaşma problemi?
Nedir kişisel kimlik?
Niçin bu kadar fazla sayıda insan bunu başarma işini korkulan bir görev olarak görür?

Yabancılaşma ve kişisel kimlik problemi birbirinden ayrılamaz.Sağlam bir kişisel kimlik hissinden yoksun olan insanlar yabancılaşmış hissederler. Sancı bir organizmanın alarm sinyalidir tehlike işaretidir; özel olarak yabancılaşma sancısı bir insana kendisi için uygun olmayan bir psikolojik durum içinde bulunduğunu; realite ile olan ilişkisinin yanlış olduğunu bildirmektedir.




Şu gibi sorularla hiçbir hayvan karşılaşmaz:

Kendimle ne yapmalıyım?
Ne tip bir yaşam tabiatıma uygundur?

Bu sorular ancak akıllı bir varlık için söz konusudur.

Ego/Ben bir insanın içindeki kendi ve onun bilme melekesidir yani düşünme yeteneğidir.


Yaşayan bir varlık olarak insan özel ihtiyaçlarla ve yeteneklerle doğar; bunlar tabiri caizse onun türünün kimliğini oluşturur yani bunlar onun insan tabiatını oluştururlar.

İnsanın ihtiyaçlarını karşılamak için yeteneklerini nasıl kullandığı; yani realitenin gerçekleriyle nasıl uğraştığı düşünce ve davranış bakımından nasıl bir fonksiyon göstermeyi seçtiği; onun - ki ' isel veya bireysel kimliğini ' -oluşturur. Onun kendi algılaması onun ne tip insan olduğu hakkındaki içinde taşıdığı düşünce veya imajı (onun kendine saygısı olup olmadığı dahil) onun yaptığı tercihlerin kümü latif ürünüdür.

Bu Ayn Rand'ın " İnsan kendi kendini oluşturan bir ruhun oluşturduğu bir varlıktır" ifadesinin anlamıdır.

Bir insanın ‘ BENİ/EGOSU ' onun bilme melekesi ve düşünme yeteneğidir.



Nathanıel Branden