Manyetizma Ve Hipnotizma


uykuyu düşünerek bakmağa devam etse, o kimse kısa zamanda sun’i uyku ile uyur. Sun'i uyku ile uyumuş olan kimse, kendisini uyutan kimsenin iradesine teslim etmiş olur. Yani kendisinden her türlü irade ve itiraz kabiliyeti kalkmış ve tamamen uyutan kimsenin bütün istek ve emirlerine boyun eğmiş olur.
Hipnotizmada herkes daha ilk tecrübede uyuyamaz. Bazan bir, iki, üç veya daha çok tecrübeler yapmak lâzım gelir ve uyku her şahısla ayni suretle derin olmaz.
Esasen uykunun üç safhası vardır. Birisi: tam uyku (Léargie) dir. Eskiden buna (nevmi müstağrak) denirdi. İkincisi: Donup kalma yani kalıplaşma Catalepsie (Dailcumud), üçüncüsü: Uyur gezerlik (Somnabulizme) yani uykuda olduğu halde uyanıkmış gibi konuşmak, gezmek, en tehlikeli yerlerde dolaşmak, bir takım hassas ve ince işler görmek ve uyandığı vakit bunların hiç birisini hatırlayamamak halidir.
Sun'i uyku, bakışın bir noktaya tesbiti ile veyahut göz kapaklarının üzerine yapılacak hafif bir baskı ile hâsıl olur.
Katalepsi, pek parlak bir ışığın birdenbire parlamasile (meselâ bir flâş ışığı gibi) veyahut da beklenilmeyen ve gayet şiddetli bir gürültünün meydana gelmesi ile hasıl olur.
Uykular üç çeşittir: Birincisi, âdi hafif uyku, İkincisi; âdi derin uyku, Üçüncüsü; pek derin uykudur.
Her çeşit telkine uygun olan devre en son derin sun'î uykudur.
1 — Süjeye yani uyutulacak kimseye uykuda yapılan telkin kendisinde (eğer mevcut ise) fena alışkanlıkları, ahlâksızlık ve saire gibi hallerini bazan birinci bazan da üçüncü, dördüncü uykusunda verilen emirlerle tamamile gidermek kabil olur.
2 — Telkinin tesirleri uyutanın şahsiyetine, kabiliyet ve bakış kuvvetine bağlıdır.
3 — Önceden şunu bilmek lâzımdır ki istenilen neticeyi meydana getiren sun'î uyku değil, telkindir.
4 — Uyku süjeyi telkin alabilir bir duruma getirmek içindir. Çünkü dimağın aldığı bütün fikirler yani telkinler bir fiil haline geçmek isterler.
5 — Şu halde süjeye telkin edilen fikirlerin onun dimağı tarafından kabuj edilmesi ve ona inanması icap eder. Halbuki insanlar uyanık, yani şuurlu iken daima kendilerine söylenilen her şeye inanmazlar. Kendilerince uzak bir ihtimal saydıkları şeyleri hemen red ederler.
6 —Bir kimseye herhangi bir fikri, bir fiili veya her hangi bir şeyi kabul ettirmek lâzım geldiği vakit, önce onun red ve karşı koyma hassasına hâkim olmak lâzım gelir.
7 — Beri taraftan herkesçe bilinen bir husus vardır ki o da red ve karşı koyma hassası uykuda iken tamamile ortadan kalkar. Bunun en açık delili de uykuda görülen rüyalardır.,
8 — Sun'î uyku insanlardaki aklî uyanıklığı kaldırır ve telkin edilme kabiliyetini çoğaltır ki işte bu hal, insanın kendi fikirlerini başkasına aşılamaya yarar.
9 — Sun’î uykuda daha çabuk ve daha kolay başarı elde etmek için süje olarak baliğ olmadık kız veya erkek çocukları veya kadınları seçmelidir.
10 — Bilhassa bunlardan çakır gözlü olanlar daha çok tesir altında kalırlar.
11 — Uyutma gücünün idmana muhtaç dört vasıtası vardır:
Bunlardan birincisi: Nazar yani dikkatli bir bakış. İkincisi:
Telkin yani söz.
••
Üçüncüsü: Temaslı veya temassız. Paslar, yani el
hareketleri.
Dördüncüsü: Fikrin Tespiti
NAZAR (DİKKATLİ BAKIŞ)
12 — Uyutucu gözlerini hiç kırpmaksızın on dakikadan yirmi beş dakikaya kadar veya biraz daha fazla bir zaman gözlerini orta açmış olduğu halde süjenin iki kaşı ortasına diker ve süje de gözlerini uyutucunun göz bebeklerine dikerek bakmağa devam etse süjede (TESHİR) denilen özel bir hal yani sun’î uyku hâsıl olur ki bu sırada süje söylenilen her şeye inanmak ve verilen her emri yerine getirmek için kendisinde şuursuz ve iradesiz bir eğilim duyar.
Ameliyatçı sûjeye, süje de ameliyatçının gözlerine bakarken; ameliyatçı süjeyi uyutacağına dair kendisinden mutlak bir kanaat ve kuvvetli bir istek, büyük bir azim ve yüksek bir mânevi inançta bulunmak ve süjeyi de bunlara inandırmak ve süjenin de ameliyatçının gözlerine bakarken kendisinin uyuyacağına, bütün isteklerine rağmen ameliyatçının bakışlarının tesirinden kurtulamayacağına inanma ve bir iki kuvvetli bakıştan sonra vücudunda bir tuhaflık, uykusuzluk, başında ve göz kapaklarında bir ağırlık hissetmeğe başladığına inanması ve böylece düşünmesi te'siri arttırır.
13 — Ameliyatçı gözlerini süjenin gözlerine bir iki karış ya da en çok otuz santim kadar yaklaştırmalı ve ellerini de elleri içine almalıdır.
14 — Süjenin arkası, ameliyatçının da kendi yüzü ışığa karşı olmalıdır.
15 — Gözlerin karşılaşmasından üç dört dakika sonra ameliyatçı, süjeye vücudunda bir gayrı tabiilik başladığını, başına bir ağırlık çöktüğünü, göz kapaklarının ağır ağır kapanmağa başladığını, uykuyu düşünmesini ve biraz sonra uyuyacağını, boş yere direnmesinin mânasızlığını ve katiyyen istese de istemese de uyuyacağını sorularına doğru cevap vermesini kuvvetli ve emredici bir sesle telkine başlar.

Ameliyatçı sesinin tonunu ona tesir edecek tarzda Kullanmalıdır. Bu sırada ameliyatçı süjenin başından kollarına doğru vücuduna değmeksizin yukarıdan aşağı doğru paslar yapar.
Başından kola veya başından mideye kadar indikten sonra avcunu yumar ve tekrar yukarıda açar ve bu suretle paslara devam edilir. Süjenin göz kapaklan kapandıktan sonra, sağ elin şehadet parmağım burun köküne yeni iki kaş arasına doğru bir karış mesafeye kadar yaklaştırır ve dört beş dakika kadar düz olarak tuttuktan sonra yavaş fakat çok kuvvetle emir vererek derin ve ağır bir uyku ile uyumasını ve uyandırılmadan evvel katiyyen göz kapaklarını kaldırmamasını ve zaten kendisi müsaade etmedikçe kaldırma gücü yetmeyeceğini telkin ve emir eder ve baş parmaklarla süjenin kapalı olan göz kapakları üzerine temaslı olarak fakat hafifçe yukarıdan aşağıya doğru pas yapılır, artık gözlerin açılmaz, göz kapaklarını kaldırmağa gücün yetmeyecektir diye telkin eder ve bu hal hiç bir gürültü ve hareket yapmaksızın ve süjeye de' yaptırmaksızm sekiz on dakika kadar uykusunun derinleşmesini sağlamak için kendi başına istirahata bırakılır
16 —Uyku iyice derinleşmeden süjeyi hareket ettirmek bir yerden başka bir yere kaldırmak, uykunun dağılmasına sebep okluğu gibi her iki tarafın da istek ve iradesi üzerinde kötü tesiri otur.

SÜJEYİ SÖYLETMEK
17 — Süjeler uyutulduktan sonra sorulacak suallere ya kolaylıkla veya zorlukla cevap verirler yahut da cevap vermeğe güçleri yetmez.
Ameliyatçı, cevap veremiyecek güçte olan süjelerin kulaklarına hafif ve temaslı paslar yapar ve kulak memesini hafifçe tutarak kendisine; sözlerimi işittiniz ve bana cevap veriniz. Üzülmeyiniz, çok rahatsınız. Korkacak, üzülecek hiç bir şey yok, söyle, diye telkin eder ve bu sözleri tekrarlar. Süje de böylece konuşmaya başlar.
18 — Eğer süje söylemeyi ister fakat yine gücü yetmezse ve yutkunur durursa, o zaman boğaz üzerine bir kaç hafif temaslı veya temassız paslar yapılır ve süjenin çenesi hafif hafif okşanarak kendisinde söylemeğe cesaret ve inanç getirilir. Süje böylece söylemeğe başlar.
UYANDIKTAN SOKRA TESİRİ GÖRÜLEN TELKİN
Süjenin iyice uyuduğuna ve bütün düşüncelerinden, fikirlerinden ve hislerinden tamamile ayrılmış olduğuna kani' olduktan sonra kendisinden bazı şeyler yapması istenir.
Meselâ: Kollarını kalaır ve emir vermedikçe indirme, bu kolların böylece beş dakika duracak denir ve böylece bırakılır. Yahut şiddetli bir soğuk telkin edilir ve üşümesi söylenir, üşür ve titrer. Daha sonra sıcaklık telkin eder, ısıtır ve hattâ terletir. Yahut tat, koku, lezzet, acı, ekşi veya bunlara benzer şeyler telkin ederek kendisinin kabiliyeti ölçülür ve yapılacak telkin ona göre ayarlanır.
19 — Süje tamamile telkine yatkın bir hale getirildikten sonra kendisine vaz geçmesi, terk etmesi lâzım gelen bazı kötü huylarından vaz geçmesini, çünkü bunların apaçık olan zararlarını birer birer ve çeşitli misâller vererek kendisine telkin eder ve bu kötü huylarından mutlaka ve katiyen vaz geçmesini ve unutmasını ve bir daha konuşmaması lâzım gelen kişilerle konuşmaması emir ve telkin edilir. Eğer bu emirlere karşı gelirse şiddetli bir cezaya çarptırılacağı telkin edilir ve bu telkinler tekrarlanır.
20 — Bu sırada süjenin sağ elini sağ avucunun içine alır,
* hafifçe sıkar, kendi sol elini de süjenin alnına hafifçe değdirirsin.