Mübarek üç ayların gelişi ile dualarımıza daha da kuvvet,işlediklerimiz amellerin hayrına bereket geldi.Zaman da öylesine hızla geçiyor ki;müjdelediğimiz kıymetli aya kavuştuk.Recep ve Şaban aylarında ektiklerimizden hasılat toplamanın zamanı geldi .Ayların sultanı,manevi kapıların sonsuz açıldığı;Ramazan ayımız mübarek olsun.Ramazan bereketini sofralara,kalplere,hayırlara kısacası nüfus edeceği her güzelliğe ulaştıracak.
Ümmeti Muhammed'in (s.a.v) ayını,ümmete yaraşır şekilde ağırlayıp, bu ayda yaptığımız manevi kazançların tüm seneye sirayet edecek kadar mühim olduğunu bilip,bu bilinçte ibadetimizi daim etmeli, ahlakta da nefsimizi en iyiye doğru terbiye etmeliyiz.Bu ayda edindiğimiz birikimlerin diğer aylara yansıyacak kalıcı etkilerini muhakkak yaşantımızda göreceğiz.
Gündüzleri oruç ile,geceleri teravih ile geçirilir.Ramazan ayı kuran ayıdır.Yani bu mübarek ayda hatim yapmalıdır,öyle ki bu ayda hatim yapmanın terazide ağırlığını ayrıca düşünmeli..Ramazan ayının evveli rahmet,ortası mağfiret,sonu da cehennemden azaddır.
Ramazan ayı bereketini sadece uhrevi yönlerde göstermez.Mesela tüm ailenin sofra etrafında toplanıp,mübarek ezanı bekleyişi.Evlerimize misafir bereketinin ramazanın değeri ile gelmesi.Nefsin oruç ile terbiye bulup nimetlere kavuştuğunda şükrü anlamada ki derinliği.Sofradan kalktığımızda teravih namazına doğru huşulu bekleyiş ve hazırlık.Bu mübarek ay nasıl da intizamı hayatımıza çiziyor hem de mükemmellikle.Zekat ve hayır işlerinin önemini bir kez daha hatırlatıyor.Gerçek zenginliğin paylaşmak olduğunu..
Sadakanın en faziletli olanı Ramazan ayında verilendir. Hadis-i Şerif
Teravih Namazı
Her kim Ramazan ayında hak olduğuna inanarak ve riya karıştırmayarak Allah rızası için kâim olursa (teravih kılarsa) onun geçmiş günahları bağışlanır.” (Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)
Terâvîhin cemâatle kılınması da, sünnet-i kifâyedir. Mescidlerde terâvîh namazı cemâatle kılındığı hâlde, bir özrü olmaksızın cemâati terk edip bu namazı evinde kılan kimse, fazîleti terk etmiş olur. Bu kimse evinde cemâatle kılsa, cemâat sevâbını alırsa da, mesciddeki cemâatin fazîletine eremez. Çünkü mescidlerin fazîleti daha fazladır.
Terâvîh namazını, her iki rek’atte bir selâm vererek on selâm ile bitirmek daha fazîletlidir. Dört rek’atte bir selâm da verilebilir.
Terâvîh namazı, iki rek’atte bir selâm verilince, akşam namazının iki rek’at sünneti gibi kılınır. Dört rek’atte bir selâm verilince, yatsı namazının dört rek’at sünneti gibi kılınır. Cemâatle kılındığı zaman, cemâat hem terâvîhe, hem de imâma uymaya niyet eder. İmam da kırâati âşikâre (sesli) okur.
Terâvîh namazında imâmın güzel sesli olmasından ve hızlı okumasından ziyâde, okuyuşunun düzgün olmasına îtinâ gösterilmelidir.
Bir kimse, imâm yatsı namazını kıldırıp terâvîhe başlamış olduğu sırada mescide gelse, önce yatsı namazını kılar, sonra terâvîh için imâma uyar. Terâvih son bulunca noksan rek’atleri tamamlar. Sonra da vitir namazını kendi başına kılar. Evlâ olan budur. Bununla beraber vitir namazını imam ile beraber kılıp, sonra terâvihi tamamlasa da câiz olur.
Terâvih namazını imam ile kılmayan kimse, vitir namazını imâm ile kılabilir.
İmâm ve cemâat, yatsı namazını cemâatle kılmamış olursa, yalnız terâvîh namazını cemâatle kılamazlar. Çünkü terâvihin cemâatı, farzın cemâatına tâbidir.
Terâvîh -orucun değil- vaktin sünnetidir. Mâzeretinden dolayı oruç tutamayanlar terâvîhi kılmalıdırlar.
Ramazan Ayının Fazileti:
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri (k.s.) buyurdular ki:
“…Bilmek gerekir ki Ramazan ayı büyük bir aydır.
Bu ayda yapılan namaz, zikir, sadaka ve benzeri bütün nâfile ibâdetler Ramazan ayının dışında yapılan farzlara denktir.
Kim bu ayda bir farzı edâ ederse Ramazan ayının dışında yetmiş farzı edâ etmiş gibi olur.
Kim bu ayda bir oruçluya iftar ettirirse bu, onun günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden âzâd olmasına sebep olur. Oruç tutanın sevabından hiçbir şey eksilmeden, aynı sevab kendisine de verilir.
Kim bu ayda emri altında bulunanların işlerini hafifletirse Allâhü Teâlâ onu bağışlar ve cehennemden âzâd eder.
Resûlullah (s.a.v.) Ramazan ayı geldiği zaman bütün esirleri serbest bırakır, her isteyenin isteğini verirdi.
Kim bu ayda hayırlar ve sâlih ameller işlemeye muvaffak olursa, o kimse senenin tamamında hayırlı amel işlemeye muvaffak olur. Bu ayı dağınık bir vaziyette geçiren kimse senenin tamamında dağınık olur. Bu ayı fırsat bilerek mümkün olduğunca manen derlenip toparlanmak için gayret göstermek lazımdır.
Allâhü Teâlâ, bu ayın her bir gecesinde azabı hak etmiş binlerce kişiyi cehennemden azâd eder. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar zincirlere vurulur, rahmet kapıları açılır.
İftarı acele (ilk vaktinde) yapmak ve sahuru geciktirmek (son vaktinde yapmak) Peygamber Efendimiz’in sünnetlerindendir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususta çok dikkat etmiştir. Zîra iftarı acele yapmak ve sahuru geciktirmek oruç tutanın kendi âcizliğini ve ihtiyacını itiraftır ki, kulluk makamına münasip olan budur.
İftarı hurma ile yapmak sünnettir.
Bu ayda teravih kılmak ve Kur'ân-ı Kerîm hatmi yapmak, birçok fayda ve sevab kazandıracak olan sünnet-i müekkedelerdendir.
Allâhü Teâlâ bizleri, Habîbi -aleyhisselâtü ve's-selâm- hürmetine bunları yapmaya muvaffak kılsın.” Âmîn. (Mektubât-ı İmâmı Rabbânî, 1/m. 45)
Kaynak:Fazilet Neşriyat
Hayırlı Ramazanlar