Çoğumuz şu hayatı olabildiğince mutlu ve huzurlu yaşamak isteriz. Dolayısıyla küçük ya da büyük bir şeyler başarmamız gerekir. Bu bazen sigarayı bırakmak, diyet yapmak, bazen de uzun vadeli büyük başarı planları olabilir. Düşündüklerimizi eyleme dökmek için başlamak yeter. Peki bu planların sürdürülebilir olması için neler yapmalıyız? Kervan yolda mı dizilir, yoksa yola çıkmadan önce mi?

Disiplin Değil İnanç
Düzelmesini istediğin bir şeyi düzeltmek için harekete geçmek kadar güzel bir eylem yok. Fakat mesele kesinlikle başlamak değil, devam ettirebilmek. Bunun için bazı yapılacaklar listelerini ve rutinleri tanımlaman, alışkanlıklarını değiştirmen, fedakarlıklar yapman, zorluklara göğüs germen ve ne olursa olsun vazgeçmemen gerekecek.

Ama bütün bunlara rağmen, sabah spora gitmek için çabaladığın o anda yatak sana daha sıcak ve tatlı; işler için biraz daha uğraşmak yerine Candy Cush ya da yeni bir dizi daha çekici gelecek; çikolatalı dondurma ve soğuk limonata haftalardır şeker tüketmemene rağmen birden seni boş bir anında yakalayacak ya da tüm çabalarına rağmen, çok ama çok istemene rağmen hayal ettiğin iş olmayacak, projeler istediğin gibi gitmeyecek, insanlara ne kadar iyi davranmaya çalışsan da sinirini kontrol edemeyeceksin yine…

Ve tüm çabalar, kararlar, odaklanma, çalışma, kan, ter ve gözyaşına rağmen kaybedeceksin.

Neden mi? Çünkü her mantıklı ve mekanik eyleme girişsen de, kalbin ve ruhun aklınla aynı gemide olmadıkça, başaracağına gerçekten (ama gerçekten) inanmadıkça yapamayacaksın. Her şey ters gittiğinde bile, bu inanç yeterince güçlü değilse, yine başaramayacaksın.

Neye mi inanacaksın? Bazılarımız Allah’a, bazılarımız ismini koyamadığı bir güce, bazılarımız Karmaya, bazılarımız yaptıkları şeyin önce kendilerini sonra ülkelerini ya da dünyayı değiştireceğine, bazılarımız ise sevdiklerine inanıyor ve tüm bu inançtan güç alıyor.

O yüzden istediğin kadar disiplinli ol, mantığın kalesi ol, inanmıyorsan kaybedeceksin.

Neye inanıyorsan o derinlerde, onu bulma ve gerçek başarıyla, gerçek kendinle tanışma zamanın gelmedi mi?

Yazar: Alemşah Öztürk