$ ve ₺ | Yılmaz Özdil


2012 yılıydı.

Dolar 1.7 liraydı.



Merkez Bankası yarışma açtı.

Türk Lirası'na simge seçildi.

Tülay Lale isimli vatandaşımızın tasarımı kazandı.

25 bin lira ödül verildi.



Asrın liderimiz o törende konuştu…

“Paramızın artık tıpkı dolar gibi, euro gibi simgesi var, simgemizin çıpaya benzemesi, paramızın güvenli bir liman olduğunu vurguluyor, paramızın artık haysiyeti var, paramız bağımsızlığı, gururu ve onuru temsil ediyor, paramız şahlanıyor, küresel bir aktör olarak öne çıkıyor, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları artık cüzdanındaki parasıyla gurur duyuyor, iktidarımızın özetini paramızın itibarında görmek mümkündür” dedi.



Tülay Lale o gün o ödül parasıyla 14 bin 700 dolar alabiliyordu.

Bugün anca, 3 bin 300 dolar alabiliyor.



11 bin 400 dolar kaybı var!



11 bin 400 doları bugünkü kurla çarpın lütfen.

87 bin lira ediyor.

Yani…

25 bin lira ödül kazanıp, 62 bin lira zarar etmiş oluyor!



Asrın liderimizin dediği gibi…

Akp iktidarının özetini paramızın itibarında görmek mümkündür!



(Merkez Bankası faiz arttırdı diye doların düşeceğini zannedenler, 18 yıllık feci yönetimi iki puanlık faiz artışıyla halledebileceğini düşünenler, durumun vahametini kavrasın diye yazıyorum.)



Hiç düşündünüz mü mesela… Neden Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası değildir de, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'dır?

Alt tarafı o küçücük “i” harfi neden yoktur?



Çünkü…

1930 yılında Atatürk ve kadrosu tarafından kurulan Merkez Bankası'nın “bağımsızlığı”na çok çok özel önem verilmişti.

Merkez Bankası'nın kuruluş kanununda Türkiye Cumhuriyeti ibaresine veya kısaltılmış haliyle TC'ye özellikle yer verilmemişti.

Hatta, aslında sadece “Cumhuriyet Merkez Bankası” adını koyacaklardı, ancak, TBMM'de tartışırken, uluslararası ilişkileri gözönüne alarak “Türkiye” sıfatını eklemişlerdi.



Yani…

Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar, teee 1930 yılında Merkez Bankası'nı hayata geçirirken, bankanın özgürlüğüne işte böylesine özen göstermişlerdi.

Devleti yönetenlerden bağımsız olduğunu, hükümetten ve siyasi baskılardan bağımsız olduğunu tüm dünyaya gösterebilmek için, sadece bir “i” harfi üzerinde bile bu kadar kafa yormuşlardı.



O sembolik “i” harfi eksikliği, Merkez Bankası'nın Türkiye Cumhuriyeti'nden bile ayrı bir kurum olduğunu gösteriyordu.



Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar, teee 1930 yılında 100 yıl ilerdeydiler.

Merkez Bankası kararlarının ciddiye alınabilmesi için, Merkez Bankası'nın “kayıtsız şartsız bağımsız” olması gerektiğini biliyorlardı.

Türk Lirası'nın kişiliğini koruyabilmek için, öncelikle Merkez Bankası'nın kişiliğinin korunması gerektiğini biliyorlardı.



E şimdi, sen merkez bankasını saraya bağlayacaksın, iki dudağının arasına bakan kapıkulu yapacaksın.

Sonra da o merkez bankasının aldığı/alacağı kararların ciddiye alınmasını, doların talimatla düşmesini bekleyeceksin öyle mi?