CHP Sözcüsü Haluk Koç, “Kerbela’dan beri hesabı görülmemiş mezhep çatışmasının, mezhep farklılaşmasının, burada en ciddi, en kutuplu olduğu bir döneme girmiş bulunuyoruz” dedi basın toplantısında.
Bu cümle sorunludur. Şöyle:
Mezhep kavgası tarihini; Hz. Muhammet’in vefatı sonrası yapılan halifelik seçimiyle mi başlatırsın?..
Mezhep kavgası tarihini; Hz. Ebubekir ile Hz. Muhammet’in kızı Hz. Fatıma arasındaki Yahudi köyü Fedek’in arazi mirası konusundaki ihtilaftan mı başlatırsın?..
Mezhep kavgası tarihini; Hz. Ebubekir’in kızı ve Hz. Muhammet’in eşi Hz. Ayşe’nin, Hz. Ali’ye başkaldırmasıyla, Müslümanlar arasındaki bu ilk iç savaşla mı başlatırsın?..
Mezhep kavgası tarihini; Yezit’in başta Hz. Muhammet’in torunu ve Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’i katlettiği Kerbela faciasıyla mı başlatırsın?..
Şiilik ile mi, Hanefilik ile mi başlatırsın?
Emeviler ile mi, Abbasiler ile mi başlatırsın?
Basra’daki “zenci ayaklanmasından” mı, Bahreyn’deki “Karmatilerden” mi başlatırsın?
Hangi ekolden…
Hangi “okuldan” bahsedersen bahset…
İslam’da mezhep çatışması yoktur!
Hangi mezhebin Kur’an-ı Kerim’e itirazı vardır?
Hangi mezhep Allah’ı reddeder?
Kuşkusuz düşünce ekolleri/doktrin farklılığı vardır; ama bu çatışma sebebi olmamıştır.
Mezhep çatışması denilen, aslında iktidar/hakimiyet kavgasıdır!
Mezhep çatışması denilen ekonomik paylaşım kavgasıdır!
Özellikle... Sömürgeciliğin ortaya çıkışıyla birlikte emperyalistler “mezhep çatışması” yalanını körüklemişlerdir. Osmanlı’yı bu stratejiyle böldüler.
Bugün…
Hâlâ ekranlarda “şu ülkeler Şii, şu ülkeler Sünni” diye dünya haritaları yayınlatıyorlar. Kukla devlet yöneticilerine “Sünni/Vehhabi Koalisyonu” kurduruyorlar.
Peki… Son dönemde yine nereden çıktı; bu “mezhep çatışması” yalanı?..
Birinci perde
haber kanallarında görüyorsunuz…
Televizyonların ana haberlerinde görüyorsunuz…
Bültenler; Güneydoğu’daki çatışmalarla başlıyor; HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması, Diyanet’in evlilikle ilgili açıklaması, hükümetin cuma kararnamesi, Cemaat operasyonları, Alevilerin hakları, mülteci dramlarıyla sürüyor; İran ile Suudi Arabistan gerginliğiyle bitiyor.
Dikkat ediniz…
Bütün haberlerin temelinde “kimlik meselesi” var!
Etnisiteye/kimliklere boğulduk! Yurttaşlık ya da sınıf kimliği yok artık! Varsa yoksa etnisite kaygısı!
Tüm sorunlar kimlik politikaları üzerinden konuşuluyor/tartışılıyor! Türk, Kürt, Sünni, Alevi vs. kimlikler, siyasete malzeme yapılıyor;sömürünün aracı haline getiriliyor. Toplumsal kolektif yaşam parçalanıyor.
Bu kültürel hegemonya siyasetin diline de yansıyor; CHP’li Koç’u bile etkilemiş görünüyor!
Bu sadece Türkiye’ye özgü değil, dünya böyle!
Peki niye böyle?
Öncelikle… Küresel neoliberalizmin/vahşi kapitalizmin “başarısıdır” bu! Bir dünya sistemi olarak varlığını sürdürebilmesinin, sınıfsal çelişkilerin ikincil düzeyde kalmasına bağlı olduğunu biliyordu.
Sömüren kim? Sömürülen kim?
Ezen kim? Ezilen kim?
Bunları unutturdu.
Kimlikleri öne çıkartarak; hem kendine karşı çıkacak muhalefeti böldü, hem de pazarlarını dış müdahalelere koruyan ulus devletleri yıkıma sürükledi.
Bunu da, yurttaşlık anlayışına karşı büyük bir saldırıya geçerek; toplumsal dokuyu parçalayarak gerçekleştirdi.
Aynılıklar değil farklılıklar “özgürlük şemsiyesi” altında öne çıkardı.
İnsana “yeni biçim” verdi: “Benim kimliğimden misin, değil misin?”
Bu kimlik politikası; CHP kongrelerine; HDP’nin özerklik talebine ve AKP’nin cuma namazı kararnamesine kadar toplumsal yaşamın her karesine nüfuz etti!
Bu meselenin birinci perdesiydi.
İkinci perdeyi anlatmaya çarpıcı bir örnekle başlamak istiyorum…
Not: Yazının devamını okumak için, aşağıdaki linki tıklayınız
Sözcü
Maleficent

Üyelik tarihi
09 Eylül 2015
Bulunduğu yer
istanbul
Mesajlar
1.752
Seslenildi
230 Mesaj
Etiketlendi
74 Konu
Ruh Hali

Yurttaş'tı Dinci Oldu | Soner Yalçın
08 Ocak 2016
- Paylaş
- Share this post on
Digg
Del.icio.us
Technorati
Twitter
-
To view links or images in signatures your post count must be 10 or greater. You currently have 0 posts.
-